Fen Bilimleri Enstitüsü Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Yumurta tavuklarında nişasta olmayan polisakkaritleri (NOP) hidrolize edici enzimlerin kullanımı(Trakya Üniversitesi, 1999) Şamlı, Hasan Ersin; Şenköylü, Nizamettinvn ÖZET Buğday, kanatlı beslemede protein ve enerji kaynağı olarak kullanılan en önemli yem hammaddelerinden biridir. Bu çalışmada Nişasta Olmayan Polisakkaritleri (NOP) hidrolize edici enzimlerin buğdaya dayalı yumurta tavuğu rasyonlarında kullanımının etkileri araştırılmıştır. Araştırmada 2 farklı kışlık buğday çeşidi (Alidos, Caprimus) kullanılarak 4 farklı düzeyde enerjiye sahip (bazal, %3 Düşük Enerji*, %6 Düşük Enerji, %9 Düşük enerji) yemlere enzim eklenmesinin etkileri gözlenmiştir. Bu iki buğday varyetesi farklı viskoziteye sahiptir. Performans denemesinde kullanılan enzim, yumurta tavukları için üretilen Trichoderma mantarından elde edilen ksilanaz aktiviteli Avizyme 2300 olup, yumurta tavuk performans değerleri ile kirli yumurta sayısı ve yumurta sarısı kalitesi üzerine olan etkileri araştırılmıştır. Performans denemesine paralel olarak yapılan metabolizma denemesi ise 2 farklı enerji düzeyi (bazal ve %9 Düşük enerji)ve 2 kışlık buğday çeşidi (Alidos, Caprimus) kullanılarak yine Trichoderma mantarından elde edilen ksilanaz aktiviteli Avizyme 2300 kullanılarak ileal yağ ve protein sindirilebilirliği, dışkı ve sindirim içeriği viskoziteleri ve metabolik enerji belirlenmiştir. Araştırmada enzim ilavesi ile performans değerlerinde istatistik olarak bir ilerleme sağlanmam akla birlikte besin madde sindirilebilirliğinde ve metabolik enerjide belirgin bir ilerleme sağlanmıştır. (*Düşük enerji: Enzim ilavesi ile Metabolik Enerji de meydana gelebilecek artış nedeniyle buğdaydan gelen enerji %3-6-9 daha düşük olarak formüle edilmiştir.) Anahtar kelimeler: Enzim, yumurta tavuğu, buğday, NOP SUMMARY Wheat is one of the most important cereal that is used in poultry diets. In this study the effect of enzymes that hydrolyse the non-starch polysaccharides in wheat based layer diets was investigated. To test the effects of supplemental enzymes 4 different energy levels were implemented (control, -3, -6 and -9% respectively) in two different wheat varieties (Alidos and Caprimus). Wheat varieties differed in viscosity. An enzyme preparation (Avizyme 2300, Finfeeds Int., UK) with xylanase activity obtained from Trichoderma fungus was used and laying performance dirty eggs percentage and yolk colour were examined. A metabolism assay was also carried out in parallel to the laying performance trial and two energy levels (control and -9%), two winter type wheat varieties (Alidos and Caprimus) and the enzyme preparation (Avizyme 2300) were used. In this assay, ileal fat and protein digestibility, excreta and gut content viscosities and the metabolizable energy values of the test feeds were determined. Enzyme supplementation did not significantly effect laying performance, however some improvement was detected in nutrient digestibility and energy metasaboliability. Key words: Enzyme, Laying Hens, wheat, NSP XC ¥,":¦:;¦ ''UKUttULUÖğe Yemlik enzimlerin kanatlı yemlerinde kullanım olanakları üzerine bir literatür araştırması(Trakya Üniversitesi, 1999) Düzgün, Aysun; Akyürek, HasanÖZET Bu çalışmada, kanatlı rasyonlarına ilave edilen yemlik enzimlerin olası etkilerini saptamak amacıyla etlik piliçler ve yumurtacı tavuklar üzerinde yürütülen denemeler gözden geçirilmiştir. Denemelerin ortak sonuçlan açısından gerekli kararlar alınmıştır. Yemlik enzim ilavesi, performans parametrelerinde önemli iyileşmeler meydana getirmekte ve bu yanıtların her biri tahıllardaki suda çözünebilir antibesleme faktörlerinin yoğunluğu ile kullanılan enzimin miktarı tarafından etkilenmektedir. Enzim ekleme sonucunda yemin metabolik enerji (ME) içeriği artmakta olup yanıtlar (1) enzimin bileşenleri (EMG>BCT), (2) hedef yem maddesinin türü (kolza küspesi>buğday, arpa>soya fasulyesi küspesi) ve (3) kanatlının yaşma (etlik piliçler>yumurtacı tavuklar) bağımlıdır. Enzim ilavesi ham selüloz ve yağın sindirilebilirliğini de arttırmaktadır. Böylece, besin maddelerinden yararlanma gelişmektedir. Bununla beraber, yemlik enzim ekleme dışkı/yem oranını azaltmakta ve azot birikimini arttırmaktadır. Yemlik enzimlere ek olarak fitaz, bitkisel kaynaklardaki fitat fosfordan fosforun serbest hale geçmesini geliştirmektedir. Bundan dolayı, fosfordan yararlanma artmakta ve dışkıdaki fosfor miktarı azalmaktadır. Bu çalışmanın sonuçlan, eklenen enzimin miktarı ile yem arasında basit ilişkilerin olduğunu göstermiştir. Eğer enzim kullanımım etkileyen faktörler yerine getirilirse, yemlik enzimler kanatlı yemlerinde etkin bir şekilde kullanılabilirler. Ve, elde edilen gelişmelerle sonuçlanmaktadır. Anahtar kelimeler: enzimler, antibesleme faktörleri, kanatlı rasyonları, kullanım, gözden geçirme.Öğe Yem katkılı maddeleri ve bu konudaki gelişmeler(Trakya Üniversitesi, 2000) Kırım, Ersen; Polat, CemalÖZET Bu çalışmada, yem teknolojisinde kullanılan tüm yem katkı maddelerine, bunların gereksinimlerine ve kullanımlarına değinilmiştir. Yem katkı maddelerine neden ihtiyaç duyulduğu, hangi şartlarda kullanılmaları gerektiğinden bahsedilmiştir. Öyle ki her katkı maddesinin kullanılabilirliği farklıdır, bu kullanılabilirlik ile yarayışlılık artacaktır. Bu yüzden bu çalışmada yem katkı maddelerinden en iyi yararlanabilmek için tüm detaylara değinilmiştir. Anahtar Kelimeler. Antibiyotikler, Yem Katkı Maddeleri, Vitaminler, Minarelleri, Hormanlar, Enzimler, KosidisyonlarÖğe Yumurtalama zamanının kimi yumurta özellikleri üzerindeki etkisi ve çeşitli kabuk kalite ölçütleri arasındaki ilişkinin incelenmesi(Trakya Üniversitesi, 1998) Yılmaz, Muharrem; Aksoy, TülinÖZET YUMURTLAMA ZAMANININ KİMİ YUMURTA ÖZELLİKLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ VE ÇEŞİTLİ KABUK KALİTE ÖLÇÜTLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ Bu çalışmada öncelikle yumurtlama zamanının yumurta ağırlığı ile kabuk niteliği üzerindeki etkisinin araştırılması hedeflenmiştir. Bunun yanısıra, yumurta kabuk ağırlığının hesaplama yolu ile bulunma olasılığı da incelenmiştir. Ayrıca yumurta niteliğine ait çeşitli ölçütler arasındaki ilişki irdelenmiştir. Bu amaçla, kafeste barındırılan 64 adet kahverengi (77 haftalık yaşta)ve 80 adet beyaz (57 haftalık yaşta) yumurtacı tavuk deneme meteryali olarak kullanılmıştır. Yumurtalar günde 3 kez (saat 09-, 12- ve 15- 'de) kodlanarak toplanmıştır. Toplanan yumurtalarda yumurta ağırlığı, özgül ağırlık ve kabuk ağırlığı saptanmıştır. Kabuk oranı, birim yüzey alanı başına düşen kabuk ağırlığı (BYKA) hesaplanmış ve yumurta ağırlığı ile özgül ağırlık değerleri kullanılarak formül yardımıyla kabuk ağırlığı hesaplanmaya çalışılmıştır. Denemede ele alınan ölçütler üzerinde yaşın ve toplama sıklığının etkisi varyans analiz tekniğine göre değerlendirilmiş olup, ölçütler arası ilişkiler korelasyon katsayısı yardımıyla test edilmiştir. Dikkate alınan yaşlar birbirine yakın olduğundan yaş faktörünün etkisi önemli düzeyde olmamıştır. Özellikle kahverengi yumurtacılarda, en yüksek yumurta ağırlığı günün ilk toplama saatinde elde edilmiştir (P <0.05). Kabuk ağırlığı bakımından da 09- 'da daha yüksek değerler saptanmıştır. Hesaplanan kabuk ağırlığı ile gerçek kabuk ağırlığı arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur (r =.6612 ile r =.8521 arasında değişmiştir, tümünde P <0.01). Ayrıca yumurta ağırlığı ile gerek özgül ağırlık gerekse kabuk oranı arasında negatif bir ilişki olduğu; özgül ağırlığın kabuk ağırlığından çok kabuk oranı ve birim yüzey kabuk ağırlığı ile daha yakından ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Yumurtlama zamanı, yumurta niteliği, kabuk kalite ölçütleri, yumurta tavuğu, yaş.Öğe Yeni peteklerle çok yıllık eski peteklerde yetiştirilen işçi arılarının bazo morfolojik özelliklerinin belirlenmesi ve karşılaştırılması üzerine bir araştırma(Trakya Üniversitesi, 1996) Oskay, Devrim; Öğün, SabahattinBu çalışmada, Lüleburgaz'dan alınıp Tekirdağ koşullarında yetiştirilen bir arı kolonisinde üç dönem boyunca yeni ve eski petekte yetiştirilen işçi arıların yavru ve tarlacı olduktan sonra ekonomik önemi olan bazı morfolojik karakterlerinin karşılaştırılması yapılmıştır. Bal arılarının nektar toplaması ile doğrudan ilişkisi olan dil uzunluğu ölçümleri üç dönem boyunca, yeni ve eski petekte yetişmiş yavru işçi arılar arasında istatiksel olarak önemli çıkmıştır (P < 0,001). Fakat aynı karakter için yeni ve eski petekte yetişmiş olan tarlacı arılar arasındaki fark önemsiz bulunmuştur (P> 0,005). Yine işçi arıların polen toplama kapasitesi ile hızlı uçması ve vücut büyüklüğü ile ilişkili olan femur, tibia, metatarsus uzunluğu, toplam bacak uzunluğu, corbikular alan, 3+4 tergit genişliği ve kanat uzunluğu karakterlerinin ölçümleri üç dönem boyunca yeni ve eski petekte yetişmiş yavru ve tarlacı olmuş işçi arılar arasındaki fark istatistiksel olarak önemli çıkmıştır (P<0,001). Metattarsus genişliği, kanat genişliği karakterleri, üç dönem boyunca yeni ve eski peteklerde yetişmiş yavru ve tarlacı olmuş işçi arılar arasındaki fark istatistiksel olarak önemsiz çıkmıştır (P>0,005). Canlı ağırlık ölçümleri üç dönem boyunca yeni ve eski petekte yetiştirilen yavru işçi arılar arasında istatistiksel olarak önemli çıkmıştır (P<0,001).Öğe Türkgeldi koyun populasyonunda erken yaşta kuzulatmanın çeşitli verim özelliklerine etkisi(Trakya Üniversitesi, 1999) Sezenler, Tamer; Özder, MuhittinÖZET Bu araştırmada, Türkgeldi tipi dişi kuzuların erken damızlıkta kullanılma olanakları incelenmiştir. Araştırma Tekirdağ Ziraat Fakültesi deneme ağılında yürütülmüş ve araştırma materyalini Türkgeldi tipi 29 baş dişi kuzu oluşturmuştur. Araştırma materyali dişi kuzuların gebe kalma oranlan, yavrularının doğum ağırlıkları, yavrularının sütten kesim ağırlıkları, iki kuzulama dönemi süresince incelenmiştir. Dişi kuzular ilk kez 1 1 aylık yaşta koça verilmişler ve bu tarihte vücut ağırlıkları ortalama 37.49±0.766 kg, ikinci koç katımı 20 aylık yaşta yapılmış ve bu tarihte ise ortalama vücut ağırlıkları 45.32±0.987 kg olarak hesaplanmıştır. Gebe kalma oranlan 11 aylık yaşta %100, 20 aylık yaşta ise %83 olarak gerçekleşmiştir. İlk doğumda çoğuz doğum olmamış ve ikinci doğumda ikizlik oram %33 olarak gerçekleşmiştir. Kuzularda, sütten kesime kadar ki dönemde yaşama gücü sırasıyla %96.5 ve %96.8 olarak tespit edilmiştir. Her iki grup için doğum ağırlıklan ve sütten kesim ağırlıklan arasındaki fark istatistiki olarak önemli bulunmamıştır. Doğum oram 1 1 aylık yaşta koça verilenlerde %100, 20 aylık yaşta koça verilenlerde ise %83 olarak bulunmuştur.Elde edilen tüm bu verilerin değerlendirilmesiyle Türkgeldi tipi koyun populasyonumın rahatlıkla erken yaşta damızlıkta kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.Öğe Türkiye'de yem katkı maddeleri üretimi yapan firmaların genel durumu(Trakya Üniversitesi, 2000) Dereli, Ali; Öğün, SabahattinÖZET Bu araştırma Türkiye'de yem katkı maddeleri üretimi yapan ve pazarlayan fir maların yapılarının incelenmesi amacıyla planlanmış ve yürütülmüştür. Tezin ba şında yem katkı maddelerine ilişkin bilgiler verilmiştir. Türkiye'de yem katkı maddeleri üretimi ve pazarlaması yapan 32 değişik fir ma vardır. Bunlardan 5 tanesinin yapıları incelenmiş olup diğerlerinin sadece firma isimleri verilmiştir.Firmalara ilişkin veriler yetkililerle görüşülerek ve ürün kata logları kullanılarak toplanmıştır. İncelenen firmalar, Türkiye'de yem katkı maddeleri üretiminin (40-45 ton/gün) yaklaşık % 90'ını üretmektedir. Bu firmalardan Roche % 50-60 pazar payıyla Türkiye'de ilk sırada bulun maktadır. İkinci sırada % 25-30 pazar payıyla Kartal Kimya, Üçüncü sırada ise % 10-15 pazar payıyla İnterkim gelmektedir. Geriye kalan pazar; Pfizer, Hoechst ve diğer firmalar tarafından paylaşılmaktadır. Türkiye'de üretilen yem katkı maddelerinin yem fabrikalarına ve diğer tüketi cilere ulaştırılması, bire bir satışla veya Anadolu'nun belirli bölgelerin de kurulan bayilikler aracılığıyla sağlanmaktadır. Araştırmada ilk önce firmalara ilişkin genel firma bilgileri verilmiştir. Bu bölümde firmanın adı, kuruluş yılı, çalışan eleman sayısı, yıllık cirosu, pazar payı, ürün sayısı ve kapasitesi yer almaktadır. Daha sonra firmaların ürettikleri yem katkı maddelerinin kompozisyonları incelenmiştir. Burada yem katkı maddesinin tanımı, bileşimi, kullanım şekli, kullanıldığı rasyon ve rasyondaki kullanım miktarlarıyla ilgili bilgiler üzerinde durulmuştur.Öğe Trakya bölgesinde yem fabrikalarının üretim ve kapasite durumu üzerine bir inceleme(Trakya Üniversitesi, 1993) Cebe, Yusuf; Polat, CemalÖZET Ülkemizde karma yem üretimi Uluslararası gelişmelere paralel olarak kısa bir sürede hızlı bir gelişme göstermiştir. Fakat bu gelişme yeterli değildir. Ülkemizdeki karma yem üretiminin artması veya azalması ülke hayvancılığının göstergesi durumundadır. Yaptığımız bu çalışma ile Dünya'daki ve Ülkemiz'deki karma yem sanayiin- deki gelişmeler değerlendirilmiş, Dünya'da ve Ülkemiz'deki gelişmelere paralel olarak Trakya Bölgesindeki Karma Yem Sanayiinin ne durumda olduğunun ve sorunlarının ne olduğunun tesbitine çalışılmıştır. Tezimin konusunu oluşturan Trakya Bölgesinde toplam 17 adet yem fabrikasında yaklaşık 401.287 ton karma yem üretilmektedir. Bölgedeki yem fabrikalarının toplam kapasiteleri ise 959.000 ton/yıl'dır. Bu durum Ülkemizde olduğu gibi Trakya Bölgesindede yem fabrikalarının kapasitelerinin çok altında çalıştığını göstermektedir. Trakya Bölgesindeki yem sanayii kısa bir sürede hızlı bir gelişme göstermesine rağmen, ülkemizdeki karma yem fabrikaları yaklaşık % 72.4 gibi bir kapasite kullanım oranıyla çalışmasına rağmen, Bölgedeki yem fabrikalarının % 56.5 gibi bir kapasite kullanım oranı ile çalışmaları Bölgede karma yeme olan talebin yetersiz, yem fabrikalarının fazla olduğunu göstermektedir. Ancak son yıllarda Purina, CP, Erişler gibi yeni yem fabrikalarının kurulması özellikle hayvan varlığı yönünden Bölgenin potansiyel güce sahip olduğunu göstermektedir. Hayvan yetiştiricilerinin hayvan beslemede bilinçlenmeleri Bölge'de karma yeme olan talebi arttıracağı düşünülebilir.Ülkemizde üretilen karma yemin yaklaşık % 63.8 'ini Büyük ve Küçükbaş hayvan yemleri, % 35.6'sını Kanatlı hayvan yemleri oluşturmasına rağmen, Trakya Bölgesindeki karma yem üretimi ana yem grupları itibariyle değerlendirildiğinde; üretilen karma yemin % 92.9'ini Büyük ve Küçükbüş hayvan yemi, % 7 'sini Kanatlı hayvan yemi oluşturmaktadır. Bu durum Trakya Bölgesinde kanatlı hayvan yemine olan talebin düşük olduğunu göstermektedir. Ülkemiz son 3 yıldaki karma yem üretimi azalış eğiliminde olmasına rağmen, Trakya Bölgesinde son 3 yılda üretimde bir artış sağlanmış, 1989 yılında 378.100. ton, olan karma yem üretimi 1991 yılında 401.287 ton'a yükselmiştir. Bölgedeki yem fabrikaları üretim olarak bir artış göstermesine rağmen, kapasite kullanım oranı 1989 yılında % 67.3 iken, 1991 yılında % 56.5 'e düşmüştür. Bu duruma özellikle son iki yılda kurulan yeni fabrikaların neden olduğu düşünülebilir. Ayrıca üretim artışına özellikle son yıllarda bölgeye ithal damızlıkların girmesiyle süt hayvancılığı yetiştiriciliğinin gelişmesi büyük rol oynamıştır. Trakya Bölgesindeki karma yem sanayi özellikle son yıllarda bölgedeki süt hayvancılığının gelişmesinde ve bölge'de istihdam yaratmakta büyük rol oynamıştır. Trakya Bölgesindeki karma yem sanayiindeki bu gelişmelere rağmen, ülke- mizdeki karma yem sanayiindeki sorunlara paralel olarak büyük sorunları olduğu bir gerçektir. Yem sanayiinin hammadde üretimi ve temini ile ilgili, hammadelerin kalitesi ile ilgili, talep yetersizliği ile ilgili sorunlarının yanında organizasyon eksikliği ile finansman ve üretilen karma yemin kalite ve kontrolü yönünden sorunları bulunmaktadır.Ülkemizde kuruluşundan 30 yıl gibi kısa bir sürede hızla gelişen teknoloji ve bilgi birikimi açısından hemen hemen gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşan yem sanayii sektörünün hammadde kalitesi ve kantitesi ile finansman sorunlarını, mevcut potansiyel talebin harekete geçirilmesi, yem hammaddeleri üretiminin arttırılması, sektörün finansman yönünden desteklenmesi, hayvansal ürün pazarlamasının geliştirilmesi, bu ürünler bakımından tüketimin teşvik edilmesi ve makro seviyede ülke hayvancılığının desteklenmesi ve gelişmesi ile çözmek mümkün olacaktır.Öğe Trakya Bölgesi bal arılarının bazı morfolojik karakterleri üzerine çalışmalar(Trakya Üniversitesi, 1994) Güneş, Hülya Sibel; Doğaroğlu, MuhsinÖZET Bal anlarında ıslah çalışması yapabilmek için öncelikle ele alınacak materyalin özelliklerinin bilinmesi gerekmektedir. Bu çalışmada amaç ıslah araştırmalarına ışık tutacak bazı ön bilgilerin araştırılmasıdır. Bu amaçla Trakya bölgesi arısının bazı morfolojik özellikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma materyali Trakya Bölgesinde rast gele seçilen 30 yöreden toplanan bal arısı örneklerinden oluşmaktadır. 272 örnek üzerinde dil uzunluğu, kubital indeks, humuli sayıları belirlenerek, bu değerlerin ortalamaları, standart sapmaları, standart hataları, değişim aralıkları, varyansları ve varyasyon katsayıları hesaplanmış; karakterler arasında ilişki ise korelasyon katsayısı yardımıyla bulunmaya çalışılmıştır. Araştırma sonucunda araştırılan karakterler bakımından örneklerin homojen olduğu saptanmış, varyasyonun dar olması bu populasyonun ırktan ziyade ekotip özelliği gösterdiğini ortaya koymuştur. Dil uzunluğu açısından Trakya Bölgesi anlarının uzun dilli arılar sınıfına girdiği ve bu özellik bakımından ıslah çalışmalarında kullanılabileceği belirlenmiştir.Öğe Trakya'da özel bir süt işletme tesisi tarafından değerlendirilen çiğ sütlerin somatik hücre sayısı bazı bileşenlerinin tespiti(Trakya Üniversitesi, 2005) Önal, Ahmet Refik; Özder, MuhittinBu çalışmada Trakya bölgesinde üretilen çiğ sütlerin gıda güvenliğine ilişkinstandartlara uygun biçimde üretilip üretilmediğinin ölçütü olan tank sütü somatik hücresayısının (TSSHS) belirlenmesi amaçlanmış olup, ayrıca sütlerin kimyasal vemikrobiyolojik özellikleri de incelenmiştir.Bu amaçla Trakya'nın üç farklı ilinden toplam 36 çiğ süt örneği alınmıştır(Edirne'den 18, Tekirdağ'dan 10 ve Kırklareli'nden 8).Yapılan analizler sonucunda elde edilen ortalama değerler ve standart hatalar;Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli illeri için sırasıyla (%) yağ 3.70 0.052, 3.60 0.098,3.76 0.064; (%) ykm 8.34 0.025, 8.50 0.035, 8.39 0.038; (%) protein 3.050.012, 3.09 0.019, 3.05 0.016 olarak bulunmuştur. Tank sütü somatik hücre sayısıise yine illere göre ortalaması sırasıyla 308.555 26.510 SHS/ml (log 5.459 0.039SHS/ml), 350.200 53.627 adet/ml (log 5.500 0.064 SHS/ml), 254.500 37.645SHS/ml (log 5.370 0.058 SHS/ml); toplam bakteri sayısı 479.481 51.777 adet/ml(log 5.630 0.05 adet/ml), 435.716 91.194 adet/ml (log 5.523 0.116 adet/ml),446.958 81.515 adet/ml (log 5.602 0.075 adet/ml) olarak bulunmuştur.Yapılan çalışma sonunda; sütlerin somatik hücre sayısı ile (%)yağ, (%) ykm, (%)protein ve toplam bakteri arasındaki fenotipik korelasyon katsayıları ise sırasıyla 0.036,0.251, 0.421, 0.219 olarak bulunmuş olup Tank sütü somatik hücre sayısı ile (%) proteinarasındaki korelasyon katsayısı yapılan istatistiki değerlendirme sonucunda önemlibulunmuştur (p<0.05).Anahtar Kelimeler: somatik hücre sayısı (SHS), çiğ süt kalitesi, tank sütüsomatik hücre sayısı (TSSHS), çiğ sütÖğe Trakya bölgesine tarım kredi kooperatiflerince ithal edilen siyah-alaca süt sığırlarının bazı süt ve döl verim karakteristikleri üzerine bir araştırma(Trakya Üniversitesi, 1994) Yavuz, Erdinç; Soysal, İhsanAraştırma materyalini Tarım Kredi Kooperatifleri Tekirdağ Bölge Birliği tarafından ithal edilen Trakya'daki Holstein-Fresian sığırlarının 1990- î 993 periyodundaki kayıtları oluşturmuştur. Bu araştırmada 1002 baş süt ineğine ait laktasyon verimi, laktasyon süresi, gebelik süresi, servis periyodu, generasyon aralığı ve ilkine doğurma yaşlan ile ilgili kayıtlardan yararlanılmıştır. İllere göre ortalama laktasyon süt verimleri Tekirdağ'da 50îî.54rt 912.745 kg, Edirne'de 5019.194i 804,697 kg, Kırklareli'de 5084.352* 814,984, kg, İstanbul'da 5145.44i 662.515 kg, Çanakkale'de 4722.44i 652.201 kg olarak bulunmuştur. İllere göre ortalama laktasyon süresi Tekirdağ'da 317.018i 31.904 gün, Edirne'de 317.738± 35.514 gün, Kırklareli'de 309.516i 24.024 gün, İstanbul'da 325.4i 24.804 gün Çanakkale'de 294.84± 16.519 gün olduğu tespit edilmiştir. İllere göre gebelik süresi ortalamaları Tekirdağ'da 278.44i 4.467 gün, Edirne'de 278.42i 2.724 gün, Kırklareli'de 277.83i 4.36, İstanbul'da 277.92i 2.914 gün Çanakkale'de 277.29i 3.917 gün olarak bulunmuştur. İllere göre göre servis periyodu ortalamaları Tekirdağ'da 107.11 41.008 gün Edirne'de 104.4Ü 39.462 gün, Kırklareli'de 97.99i 34.483 gün, İstanbul'da 102.24i 22.395 gün, Çanakkale'de 75.2i î 5.403 olarak bulunmuştur. Ötere göre generasyon aralığı ortalamaları Tekirdağ'da 387.93i 40.227 gün, Edirne'de 382.82i 38.533 gün, Kırklareli'de 378.77i 34.466 gün, İstanbul'da 382.92i 24.853 gün, Çanakkale'de 357.56i Î8.18 gün olduğu tespit edilmiştir. İllere göre ilkine doğurma yaşı ortalamaları Tekirdağ'da 867.01i 91.577 gün, Edirne'de 867.50i 92.956 gün, Kırklareli'de 866.76i 91.081 gün, İstanbul'da 855.48i 74.205 gün, Çanakkale'de 849.48i 67.669 gün olarak bulunmuştur.:îv Dler arasında 305 gün süt verim ortalamalarında önemli bir fark olmadığı arüaşîlrnıştır. (P>.25 ) Öter arasında lakiasyon süresi ortalamaları bakamından önemli bir varyasyon olduğu saptanmıştır (.0001<:.005) İller arasında gebelik süresi ortalamaları bakımından önemli bir farkın olmadığı saptanmıştır (. 10.25)Öğe Türkiye'de kanatlı yemlerinde katkı maddeleri, antikoksidialler ve yağ kullanım durumlarının saptanması üzerine bir araştırma(Trakya Üniversitesi, 1998) Kaydı,; Polat, CemalÖZET Bu çalışmada, Türkiye genelinde üretilen kanatlı yemlerinde kullanılan katkı maddeleriyle (antikoksidiyaller, performans arttırıcı antibiyotikler, enzimler, salmonella önleyiciler, antioksidanlar, küf ve mantar önleyiciler, probiyotikler) yağ kullanım durumlarının saptanması amaçlanmıştır. Bu amaçla kanatlı yemi üretilen 60 yem fabrikasıyla kendi yemini üreten 17 kanatlı işletmesine gidilmiş, birebir görüşme ile anket çalışmasında anektet yapılmıştır. Ankete verilen yanıtların doğruluğu açısından gerekli önlemler alınmıştır. Bu çalışma 1.573.011 ton kanatlı yem üzerinde değerlendirilmiş olup, toplam Türkiye 1997 yılı üretiminin %67.98'idir. Üretilen yemin %49.42'si etlik, %42.06'sı yumurtacı ve %8.52'si damızlık yemleridir. Yine üretilen toplam yemin %72.89'unda performans arttırıcı sürekli, %18.17'sinde zaman zaman kullanılmaktadır. Aynı şekilde enzim kullanımı %20.55'i sürekli, %20.16'sı ise hammaddeye göre zorunlu durumlardadır. Antikoksidiyal ürünler ise etlik yemlerde %98 gibi büyük oranda shuttle programı uygulanarak kullanılmaktadır. Yağ kullanımında ise %87 oranında bitkisel yağ tercih edildiği saptanmıştır.Öğe Trakya bölgesinde arı kolonilerinin kışlatılmasında ayçiçeği balı ve şekerle beslemenin kış kayıpları ve koloni performansına etkileri(Trakya Üniversitesi, 1994) Kocabaş, Ahmet; Doğaroğlu, MuhsinV ÖZET Bu çalışma Langstrath tipi modern arı kovanların da yetiştirici koşullarında sonbahar beslemesinin şeker le veya balla yapılmasının koloni yaşama gücü,koloni po- pulasyonu gelişimi ve bal verimi üzerine etkilerini be lirlemek amacıyla yürütülmüştür. Araştırma Tekirdağ Karacamurat köyünde Halil YIL MAZ' in arılığında 1-2 Eylül 1992, 11 Ekim 1993 tarihleri arasında, 10'nar koloniden oluşan iki grubta yürütülmüş tür. îki grubun karşılaştırılmasında 9 gözlem dönemin den elde edilen kışlaklardaki yaşama gücü etkinliği 7 ku luçka etkinliği ve populasyon gelişimi ile sezon sonunda Ayçiçeği (Hel ianthus annuus L. ) balı verimiyle ilgili ve riler kullanılmıştır. Kışın yaşama güçlerinin istatistik karşılaştırıl masında farklılık önemsiz (P>0.D5) bulunmuştur. Kuluçka etkinliğinde gözlem dönemleri istatistik olarak önemli (P<0.01) fakat Grup X Dönem interaksiyonu istatistik olarak önemsiz (P>0.05) bulunmuştur. Gruplar arasındaki kuluçka alanları istatistik o- larak önemli, (P>0.05) bulunmuştur. Koloni populasyon gelişimi farklılaşmasında dönem ler arası istatistik olarak cineml i, (P0.05) bulunmuştur. İki grubun bal veriminin istatistik karşılaştı - rılmasında bal verimi farklılığının önemsiz, (P>0.05) olduğu görülmüştür.Öğe Trakya bölgesindeki un fabrikalarından elde edilen buğday endüstrisi yan ürünlerinin yem değerlerinin in vitro yöntemlerle belirlenmesi üzerine bir araştırma(Trakya Üniversitesi, 2006) Taşan, Ebru Adadan; Polat, CemalIÖZETBu çalışma, Trakya Bölgesindeki Un Fabrikalarında üretilen kepek, razmol vebonkalit örneklerinin ham besin maddeleri ve yem değerlerinin belirlenmesi amacı ileyürütülmüştür. Bu çalışmada deneme gruplarını 6 adet Edirne ilinde, 6 adet Kırklareliilinde ve 6 adet Tekirdağ ilinde olmak üzere 18 adet fabrika oluşturmuştur. Yemörneklerinde kuru madde, ham protein, ham yağ, ham selüloz, ham kül analizleriyürütülmüş ve in vitro metabolik enerji değerleri hesaplanmıştır.Kepek, razmol, bonkalit örneklerinin kuru madde, ham protein, ham yağ, hamselüloz ve ham kül içerikleri sırasıyla %88.71-88.98, %13.71-14.22, %3.15-3.56,%12.74-13.23 ve %5.60-6.03; %88.34-89.17, %9.23-10.07, %3.67-4.16, %9.23-10.07ve %4.19-4.65; %88.55-88.65, %14.43-15.70, %3.11-3.40, %2.45-2.77 ve %2.16-2.32arasında bulunmuştur. Metabolik enerji içerikleri ise aynı sırayla 2566-2588 ME kcal/kgKM, 2663-2741 ME kcal/kg, 2874-2897 ME kcal/kg KM arasındadır.Kırklareli ilinde kepeğin kuru madde (P<0.05), bonkalitin ham protein (P< 0.01)ve ham selüloz (P<0.05); Tekirdağ ilinde kepeğin kuru madde (P<0.01), ham protein(P<0.01) ve ham selüloz (P<0.01), razmolün ham yağ (P<0.01), bonkalitin ham kül(P<0.05), ham selüloz (P<0.01), ham yağ (P<0.05) ve metabolik enerji (P<0.05);Edirne ilinde kepeğin metabolik enerji (P<0.05), bonkalitin ham protein (P<0.01) veham selüloz (P<0.01) içerikleri bakımından fabrikalar arasında gözlenen farklılıklarönemli bulunmuştur.Anahtar kelimeler: Buğday, razmol, kepek, bonkalit, ham besin maddeleri, metabolikenerjiÖğe Türkiye'de yetiştirilen yerli ve kültür sığır ırklarının genetik yapılarının mikrosatelitler ile incelenmesi(Trakya Üniversitesi, 2005) Özkan, Emel; Soysal, İhsanTÜRKİYE'DE YETİŞTİRİLEN YERLİ VE KÜLTÜR SIĞIR IRKLARININGENETİK YAPILARININ MİKROSATELİTLER İLE İNCELENMESİÖZETBu çalışmada, Türkiye'de yetiştirilen yerli ve kültür sığır ırklarının genetikyapısı 7 mikrosatellit bölgesi (TGLA122, TGLA227, ETH10, ETH225, HEL5,ILSTS005, ILSTS006) kullanılarak incelenmiştir.Çalışmada genetik varyasyon ölçütlerinden biri olan ortalama gözlenen allelsayısının 11.286 (GAK) ila 7.571 (Jersey) arasında değiştiği, bir diğer ölçüt olanbeklenen heterozigotluk değerlerinin (HE) ise 0.7345 (Jersey ) ila 0.8114 (Yerli Kara)arasında değiştiği belirlenmiştir. Yerli sığır ırklarında ortalama allel sayısının kültürırlarından daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Yedi mikrosatellit bölgesi ileçalışılması sonucunda; toplam 11 ırka özgün allel gözlemlenmiş olup bu allelleringörülme sıklığı düşük olduğu için ırk belirleyici özelliklerinin olmadığıbelirlenmiştir. Çalışmada elde edilen allel uzunluklarına ait frekanslarincelendiğinde, Türkiye'nin doğusundan batısına doğru gidildikçe bazı mikrosatellitbölgesine ait allel uzunluklarının frekanslarında bir azalma olduğu belirlenmiştir(ETH225, ETH10, TGLA227, HEL5, ILSTS005).Yerli ırklarda görülen allel sayısı yüksekliğinin ve bazı allel frekanslarındagörülen doğudan batıya doğru gidildikçe azalmanın nedenlerinin; Türkiye'nincoğrafi konum olarak sığırın evcilleştirme merkezine yakın oluşundankaynaklanabileceği gibi Türkiye'nin doğusundaki ırklarda zebu bireyleri ilekarışımın olması nedeniyle de olabileceği tahmin edilmektedir. Türkiye'deki yerli vekültür ırklarına zebu allelleri ile karışımın olduğu düşünülen allel frekanslarındanyararlanılarak, yaklaşık zebu karışım oranları hesaplanmıştır. Bu karışım oranlarıdeğerlerinin yerli ırklarda %12.58 (DAK) ila %8.11 (Bozırk) arasında değiştiğibelirlenmiş, kültür sığır ırklarında ise bu oranların %0.34 (Jersey) ila %6.2 (SiyahAlaca) arasında değiştiği tespit edilmiştir. Ayrıca çalışmada Türkiye'de yetiştirilenkültür sığır ırklarından yerli sığır ırklarına da bazı allellerin karışmış olduğubelirlenmiştir. Bu karışım oranları incelendiğinde, Jersey ırkından yerli sığır ırklarınakarışımın olduğu düşünülen allellerin yaklaşık oranları değerlerinin %18.84 (YerliKara) ila %30.5 (Bozırk) arasında olduğu belirlenmiştir. Siyah alaca ırkından yerlisığır ırklarına karışımın olduğu düşünülen allellerin yaklaşık karışım oranıdeğerlerinin ise, %7.52 (GAK) ila %15.63 (Bozırk) arasında değiştiği belirlenmiştir.Esmer İsviçre ırkından yerli sığır ırklarına karışımın olduğu düşünülen allellerinyaklaşık karışım oranlarının ise %6.54 (DAK) ila %24.82 (Bozırk) arasında değiştiğibelirlenmiştir.Çalışmada FIS değerlerinin -0.0368 ila 0.1488 arasında değiştiği belirlenmişolup, yapılan önemlilik testi sonucunda populasyonların Hardy-Weinberg dengesindeolduğu belirlenmiştir. FST değerleri incelendiğinde ise, bu değerlerin yerli ırklarda0.0104 ila 0.03442 arasında değiştiği belirlenmiş olup bu değerin aynı ırkın farklıpopulasyonları arasında yapılan karşılaştırmalara eşit yada daha az olduğubulunmuştur. Kültür ırklarında gözlenen FST değerlerinin ise yerli ırklar aralığının enaz üç katı daha fazla değerde olup 0.0445 ila 0.09816 arasında değiştiğibelirlenmiştir.Türkiye'de yetiştirilen yerli ve kültür sığır ırklarının genetik yapıları 7mikrosatellit bölgesi sonuçlarına dayanılarak yapılan AMOVA, FST Değerleri,Genetik Yapı Testi, Irkları Tanımlama Değeri, Faktöriyel Birleştirici Analiz, AllelPaylaşım Uzunluklarının Ölçümü gibi analiz metodlarının sonuçlarına göre yerli sığırırklarının birbirlerinden net olarak ayrılamadığı, çalışılan farklı ırklara ait bireylerinbirbirleri ile öbeklendiği görülmüştür. Yerli sığır ırkları arasında çalışılan 7mikrosatellit bölgesi açısından ırklar arasında az bir genetik farklılaşmanın olduğubelirlenmiştir. Yapılan Mantel test sonucunda, allellerin doğu-batı geçişlideğişiminden de bekleneceği gibi, coğrafik uzaklık ve DS genetik uzaklık değerleriarası korelasyonun önemli olduğu belirlenmiştir. Irkların yok olma tehlikesi geçiripgeçirmediğinin test (bootleneck testi) edilmesi sonucunda yakın geçmişte hiçbir ırkınyok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmadığı belirlenmiştir.Elde edilen tüm sonuçlar birlikte değerlendirildiğinde, 7 mikrosatellitedayalı çalışılma sonucunda fenotipik olarak o ırka ait olan yerli ırklar, genetik olarakÖğe Ticari kahverengi yumurtacı tavuklarda farklı düzeylerdeki kireç taşı parçacıklarının serpme ile verilmesinin yumurta verim performansına etkileri(Trakya Üniversitesi, 1992) Dinçel, Ergün; Şenköylü, NizamettinÖZET kahverengi ticeri yumurtacı tavuklarda -farklı 6n- zeyle.rdeki kire o tası parçacıklarının serpme ile verileni nin yumurta verim performansına etkilerini arattırmak ama cıyla bir deneme düzenlenmiştir. T>x> amaçla 5S haftalık 3000 adet VFelp Line kahverengi ticari yırnurt acı kullanıl- m "? <1 1 1 "^ Deneme on hafta sürmüş ve kalsiyumun derişik üç düşeyi (f>3.5, ;'3.3,ve '/'4*I)*nden oluşan karma y e < iler dört muamelede denenmiştir. ^«3. 5 kalsiyum düşeyi, tamamı yemle karşılanan ve ?'2\si yemle ^1.5 serpme ile karşılanan olmak üzere 2 muamelede denenmiştir. Hazırlanan karma yemler ad » 1 i i > -i tv'Ti nlarıp> uv "tH anmış tır. Pn denene ts.ma-i",rla ^an^a ha"lı deneme desenine u'rgvıu, 3 tekerr'.vrlü 4 muamele olarak düz enlenmiş t i??. Beneme süresince tavuklara verilen teme! deneme yemi, "/?.1.6 ham protein, 2000 kc al/kg ME içermiştir. İlave Ca günde bir defa olmak üzere saat 16. 00* da verilmiştir» Deneme sonunda, Eontrol-I (î'3u5 0-a yemle), Kont-» rol-2 ('.'2 0 a yemle, #1.5 3 a serperek), ?'3. 3 (?-2 0a yemle, «ol, 5 C!a serparek) ve J-H.I (?'2 Oa yemle, ?'-2. 1 Oa serperek) rHizsTİ erinrig kal si^um i oe^en veml e^le bes3 fanen °'rnnlarda. yam tüketimleri sırasıyla İTO. 6 g, ÎI6.6 g, TI5"9.g ve T15i:? g olmuştur. Fon t rol- 2 ile ^''3.^ vf; '/M»! gru^lsrı ara cında önemli bir farklılık bulımm^zke'i, 'hu gruplarla î'ont-rol-I arasında önemli bir fark bulunmuştur (P<0.05). Ek t kalsiyum verilmesi yem tüketimini arttırmıştır» Yumurta verimleri sırasry-ia ?'63. 3, ^'64.1, ?'6204 ve '/''60o 8 olarak bulunmuş ve gruplar aracında istatistiki olarak bir fark bulunamamıştır. Yemden yararlanma oranları sırasıyla, 3.05, 3.15, 3.25 ve 3.32 olarak bulunmuş ve Şo3"8 ile $4.1 ara-. sında bir fark bulunmazken, bu cru.pl arla IControl grupları arasında önemli bir farklılık seslenmiştir (P<0"05). Yıı.mıı.rt a alırlıkları sırasıyla, 57«35<3, 57.91 s, 57.37 c, ve 57.45 s olarak bulunmuş ve Kont rol-I, $3.8 ve 1 $4» I grupları arasında önemli bir farklılık sürülmekken, bu gruplarla Kontrol-2 srubu arasındaki farklılık önei-ili bulunmuş tur (P { 0. 05 ).Öğe Türkgeldi erkek kuzularında canlı ağırlık ve canlı ağırlık artışıyla vücut ölçüleri arasındaki ilişkiler(Trakya Üniversitesi, 1999) Çobancık, Tayfun Okan; Özder, MuhittinÖZET Türkgeldi Erkek Kuzularında Canlı Ağırlık ve Canlı Ağırlık Artışıyla Vücut Ölçüleri Arasındaki İlişkiler. Çalışmada, Türkgeldi erkek kuzularının canlı ağırlık ve canlı ağırlık artışıyla vücut ölçüleri arasındaki ilişkiler saptanmaya çalışılmıştır. Çalışma, Tekirdağ Ziraat Fakültesi bünyesinde yer alan deneme ağılında yürütülmüştür. Arastama materyalini Türkgeldi tipi 24 baş erkek kuzu oluşturmuştur. Araştırma verileri 2.5 aylık yaş ile 4.5 aylık yaş arasında 15 'er günlük ara ile alman 5 ayrı ölçüm sonucu elde edilmiştir. Araştırmada kullanılan Türkgeldi erkek kuzularına arastama süresince (3000ME ve %16 HP içeren) pelet formdaki yem, ad-libitum düzeyde verilmiştir. Ayrıca hayvan basma günlük 100 gr. kaliteli kuru ot ve arastama süresince temiz ve taze içme suyu serbest olarak verilmiştir. Türkgeldi kuzularının canlı ağırlık ile vücut ölçüleri arasında hesaplanan korelasyon katsayılarında cidago yükseldiği r=0.78, sut yüksekliği r=0.75, sağrı yükseldiği r=0.83, kuyruk sokumu yüksekliği r=0.76, vücut uzunluğu r=0.91, göğüs uzunluğu r=0.83, göğüs derinliği r=0.78, kürekler arkası genişlik r=0.87, göğüs çevresi r=0.93, ön incik çevresi r=0.85 bulunmuştur. Türkgeldi kuzulanmn canlı ağırlık ile vücut ölçüleri arasında hesaplanan regresyon katsayılarında ise bu değerler sırası ile b=0.38, b=0.33, b=0.39, b=0.35, b=0.80, b=0.47, b=0.26, b=0.30, b=0.99, b=0.09 olarak bulunmuştur.n Ayrıca 2.5 ile 4.5 aylık yaşlar arasındaki Türkgeldi kuzularının vücut ölçülerinin ortalama değerleri canlı ağırlık için 30 kg., cidago yükseldiği için 59.65 cm., sırt yüksekliği için 58.33 cm., sağrı yüksekliği için 60.08 cm., vücut uzunluğu için 53.40 cm., göğüs uzunluğu için 62 cm., göğüs derinliği için 49.41 cm., göğüs genişliği için 30.31 cm., kürekler arkası genişlik için 22.49 cm., göğüs çevresi için 75.06 cm. ve ön incik çevresi için 7.99 cm. olarak bulunmuştur. Araştırmada hesaplanan F değerleri, cetvel F [1,118;0.05]=3.92 ve F [1,118;0.01]=6.84 değerleri ile karşılaştmldığmda söz konusu vücut ölçüleri ile Türkgeldi kuzularının canlı ağırlıkları arasında önemli bir ilişki olduğu sonucuna varılmıştır.Öğe Trakya yöresinde ABO ve RH kan gruplarının dağılımı ve genetik analizleri(Trakya Üniversitesi, 1998) Çobancık, Neslihan; Vanlı, YusufÖZET Trakya Yöresinde ABO ve Rh Kan Gruplarının Cinsiyete Gore Dağılımı Ve Genetik Analizleri Çalışmada Batı Trakya yöresinde bulunan Edirne, Kırklareli, Tekirdağ illerindeki ABO ile Rh kan gruplarının illere ve cinsiyete göre dağılımının genetik analizlerinin yapılması amaçlanmıştır. Bu üç ilin Devlet Hastanelerinin Kan Bankalarına gidilerek 1995 yılına ait veriler toplanmıştır. Daha sonra her üç ilin ayrı ayrı ve bu üç ilin geneli için hem ABO hem de Rh kan grupları gen frekansları hesaplanmış ve bu frekansların daha önce yapılan çalışmalarda hesaplanmış frekanslar ile uyum içerisinde olduğu görülmüştür. ABO kan grubu frekans sıralamaları r>p>q ve Rh sistemi frekansları p>q şeklinde tespit edilmiştir. ABO ve Rh kan grubu sistemleri için Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerinde önce ayrı ayrı sonra da bu üç il geneli için ki kare testleri uygulanmış ve sadece Edirne ili papulasyonunun ABO sistemi için, p <0,05 ihtimal düzeyinde dengede olmadığı görülmüştür. Trakya yöresinde bulunan bu üç ilin gerek ABO gerekse Rh kan grubu gen frekansları bakımından yapılan Z testi ile p <0,01 ve p <0,05 ihtimal düzeyinde illerin birbirlerinden farklı olmadıkları görülmüştür. İllerde bulunan erkek ve dişi grupların ABO ve Rh kan geni frekansları hesaplanarak, erkek ve dişi papulasyonların Hardy-Weinberg genetik dengesinden bir sapma gösterip göstermediği tahmin edilmiştir. Bu tahminde sadece ABO kan grubu bakımından Edirne ilinin dişin papulasyonunu gen frekansları p <0,01 ve p <0,05 ihtimal düzeyinde önemli farklılık gösterdiği hesaplanmışta-.Öğe Trakya bölgesi arıcılığı, sorunları ve çözüm yolları üzerinde araştırmalar(Trakya Üniversitesi, 1993) Sıralı, Recep; Doğaroğlu, MuhsinBu araştırma Trakya bölgesi arıcılığının genel yapısı, sorunları ve çözüm yollarının saptanması amacıyla ele alınmıştır. Araştırma 1990-1992 yıllarında bölgenin değişik kesimlerindeki 5 ile ait 19 ilçe, 51 köy ve 13 mahallede toplam 201 arıcılık işletmesinde yürütülmüştür. Araştırmanın yürütülmesi sırasında veriler kayıt ve anket yöntemiyle toplanmıştır.Değerlendirmelerde- çeşitli tarımsal kurum ve kuruluşların verilerinden de yararlanılmıştır.Seçilen işletmeler ve işletmelerdeki koloni büyüklükleri bölgedeki koloni büyüklüğü dağılımıyla uyum sağlamakta ve bölge arıcılığını karakterize edebilecek nitelik ve nicelik taşımaktadır. Araştırmaya alınan işletmelerdeki modern kovan varlığı varolan koloninin % 76,2'sini oluşturmaktadır.Koloni başına ortalama bal verimi 14 kg'dır.İşletmelerin % 57,9'u 1-20 adet arası koloniye sahiptir.Ticari amaçla arıcılık yapmakta olan üretici grubu (% 2,9) toplam koloni varlığının % 16,1'ine sahiptir.Kolonilerin işletmelere dağılımındaki farklılık istatistik olarak önemli (P<0,01) bulunmuştur. Üreticilerin % 67,7'si 46 ve daha yukarı yaşlardaki bireyler¬ den oluşmaktadır.Üreticilerin yaş durumlarının dağılımındaki farklılık istatistik olarak önemli (P<0,01) bulunmuştur. Üreticilerin % 80,5'unu okuryazar ve ilkokul mezunları oluşturmaktadır.Üreticilerin eğitim durumlarının dağılımındaki farklılık istatistik olarak önemli (P<0,01) bulunmuştur. Çalışmaya katılan üreticilerin % 64,6'sı 1-10 yıl, % 35,4'ü de 10 yılın üzerinde arıcılık deneyiminS sahiptir.Arıcılık deneyimlerinin dağılımındaki farklılık istatistik olarak önemli (P<0,01) bulunmuştur. Üreticilerin % 53,8'i arıcılık ile ilgili kurslara katılmış ve kitle iletişim araçlarından yararlanmıştır.Arıcılıkta bilgi ve deneyim kazanım araçlarının dağılımındaki farklılık istatistik olarak önemli (P<0,01) bulunmuştur. 100'ün üzerinde koloniye Sahip olan üreticiler ortalama 18,7 kg, 36-45 yaş grubundaki üreticiler ise koloni başına 16,3 kg bal elde etmişlerdir.Üreticilerin % 12,4'ü göçer arıcılık yapmaktadır.Çalışmaya katılan üreticilerin % 2,5'unu sadece arıcılık yapanlar, % 87,5'unu da arıcılık ile birlikte diğer meslek gruplarındakiler oluşturmaktadır.Üreticilerin mesleki durumlarının dağılımındaki farklılık istatistik! olarak önemli (P<0,01) bulunmuştur.-60- Ürünlerin % 90'u üreticilerce pazarlanmakta,ürünlerin pazarlama olanaklarının yeterli olduğu,üreticilerin % 64,l'inin ürünlerini bölgesel tüketime sunduğu;balın % 52,2 oranında süzme, % 23,4 petekli ve % 24,4 oranında da karışık olarak pazarlandığı belirlenmiştir. Üreticilerin % 26,9'u modern yöntemleri uygulamakta, % 13,4'ü kay i t tutmakta ve % 62,2'si de arıcılıkla arıcılıkla ilgili ekipmanların tümüne sahiptir., Üreticilerin % 93'ünün girdileri yeterince sağlayabildiği, % 2,5'unun banka kredilerinden yararlandığı ve % 99,5 'unun da arıcılığın karlı bir uğraş olduğunu ve arıcılığı varolan işletme sermayesinle yürütebileceği saptanmıştır. Üreticilerin % 85,1'inin hastalık ve zararlılar,balın kristalleşmesi ve pazarlama,koloni kaybı,ekolojik koşullar,kredi,eğitim, girdi ve orman yasağı konularında sorunları mevcuttur.Üreticilerin sorunlarının dağılımındaki farklılık istatistik olarak önemli (P<û,01) bulunmuş¬ tur. Ortalama koloni kaybı % 31,8 olup,buna bakım ve besleme yetersizliği,hastalık ve zararlılar,ekolojik koşullar,ana arı,eğitim yetersizliği ve diğer sorunlar neden olmaktadır.Koloni kayıp oranlarının dağılımındaki farklılık istatistik olarak önemli (P<0,01) bulunmuştur. üreticilerin % 66,2'si ilkbahar ve sonbahar şuruplaması yapmaktır, şuruplama yapan üreticilerden % 4o,6's] koruyucu olarak bir veya birden fazla ilaç veya vitamin kullanmaktadır. Arı zararlısı olarak Varroa (% 64,2),Varroa ile diğer zarar¬ lılar (% 26,9} diğer zararlılar ise (% 8,9} oranındadır,Varroa'ya karşı üreticilerin % 81'i ilaç kullanmakta,kul lan ı lan ilaçlar içerisinde amitraz içerikli ilaçlar % 32 oranında yer kaplamaktadır.Arı zararlılarının ve kullanılan ilaçların dağılımındaki farklılık istatistik olarak önemli (P<0,01) bulunmuştur. İşletmelere ait kolonilerin % 66'sında çeşitli hastalıklar varolup,kireç hastalığı hastalıklar içerisinde yoğun yer kaplamaktadır.Üreticilerin % 66,l'i kireç hastalığı dışındaki hastalıklara karşı farklı ilaç ve kombinasyonları kullanmaktadır.Arı hastalıklarının ve kullanılan ilaçların dağılımındaki farklılık istatistik olarak önemli (P<0,01) bulunmuştur.Öğe Trakya bölgesi arılarında verimle ilgili bazı morfolojik karakterlerin yılboyu değişimlerinin belirlenmesi üzerine araştırmalar(Trakya Üniversitesi, 1994) Arslan, Tevfik Fikret; Doğaroğlu, MuhsinÖZET Bal mevsimi boyunca değişen çevre koşullarının bal arılarının dil uzunluğu, kubital indeks ve humuli sayısında neden olabileceği varyasyonu tespit etmek için yürütülen bu çalışmanın sonuçları aşağıda özetlenmiştir. Morfometrik Ölçümler, farklı kuluçka dönemlerini temsil eden, 21 gün aralıklarla alınan tarlacı işçi arı örnekleri üzerinde yapılmıştır. Dönemler arasında 6.608-6.65 mm arasında değişen dil uzunluğu ortalamaları arasında istatistik acıdan bir fark bulunamamıştır (p<0.05). Aynı sonuç dönemler arasında ortalamaları 2.147-2.179 arasında değişen kubital indeks değerlerinden de elde edilmiştir. Humuli sayıları ortalamaları ise 21.8-22.3 arasında değişmekte olup, 1. dönem ile diğer 3 dönem arasında istatistik acıdan önemli fark tespit edilmiştir. Her ne kadar çalışmadan, çevre koşullarının anılan özellikleri etkilemediği sonucu çıkıyorsa da, bu sonucun deneme yılma özgü olup olmadığı bilinemeyeceğinden, aynı konuda çok yıllık çalışmalara gereksinim bulunmaktadır.