The Position of Revelation in the Clamp of Deism and Shirk
Küçük Resim Yok
Tarih
2024
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Trakya Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Deists do not accept the idea of God's intervention in the world, but they argue that reason has infinite authority. Those who adopt the idea of deism adopt the idea that God did not intervene in the world after the first creation. Since revelation, religion, and prophethood are regarded as God's intervention in the world, prophethood in particular is considered impossible in terms of its possibility and necessity. It is known that there is an Indian belief group called Ber?hime, which adopts ideas in the same vein as the idea of deism. The followers of this belief objected to the idea of prophethood from a rational point of view. According to them, if there was such a thing as prophethood, God would have created this idea in the minds. In addition, according to the Ber?hime, reason and revelation are in contradiction, and worship is absurd and meaningless. On the other hand, there is no aspect of the concept of the miracle that looks at the truth. When we look at the specific characteristics of these two schools, it is understood that both of them are fed from the same source. The human model that these and similar schools of thought want to build desires a lifestyle that has nothing to do with worship and in which God does not control and question them. This lifestyle undoubtedly brings to mind the pre-Islamic "Jahiliyya Period" understanding of shirk. Because the polytheists also believed in the existence of Allah and recognized Him as a holy and supreme Creator. The fact that a community that believes in Allah rejects or objects to institutions such as prophets and revelation is important in terms of the subject under consideration. The polytheists, while believing in God, wished that God would not interfere with them, especially in matters such as worship. This shows that the polytheists adopted a deistic lifestyle whether they realized it or not. In our opinion, there is a parallelism between the idea of Deism and the idea of shirk. The dangers of the idea of Deism, which attracts the attention of some people today, reveal the importance of the subject. The aim of this study is to show that Deism and Ber?himah serve similar purposes and ultimately encourage people to live a largely worldly life of shirk.
Deistler, Tanrı’ın âleme müdâhil olması fikrini kabul etmemenin yanında aklın sonsuz bir yetkiye sahip olduğunu savunmaktadır. Deizm düşüncesini benimseyenler, Tanrı’nın ilk yaratmadan sonra bir daha âleme müdâhil olmadığı fikrini benimser. Vahiy, din ve peygamberlik, Tanrı’nın âleme müdahalesi şeklinde telakki edildiği için bilhassa nübüvvet, imkânı ve gerekliliği açısından imkânsız kabul edilmektedir. Deizm düşüncesiyle aynı minvalde fikirleri benimseyen Hint çıkışlı Berâhime isimli bir inanç grubunun mevcudiyeti bilinmektedir. Bu inancı benimseyenler, nübüvvet fikrine aklî açıdan itirazlarda bulunmuştur. Onlara göre şayet nübüvvet diye bir şey olsaydı, Allah bu düşünceyi mutlaka akıllarda yaratırdı. Bununla birlikte Berâhime’ye göre akıl ve vahiy tenakuz halindedir, ibadetler saçma ve anlamsızdır. Öte yandan mucizenin hakikate bakan yönü söz konusu değildir. Bu iki ekolün kendilerine özgü özelliklerine bakıldığında her ikisinin de aynı kaynaktan beslendiği anlaşılmaktadır. Bu ve benzeri fikir akımlarının inşa etmek istediği insan modeli, ibadetle ilgisi olmayan, Tanrı’nın, kendilerini kontrol altına alıp sorgulamadığı bir hayat tarzını arzulamaktadır. Bu hayat tarzı, şüphe yok ki İslâm öncesi “Cahiliyye Dönemi” şirk anlayışını akıllara getirmektedir. Çünkü Müşrikler de Allah’ın var olduğuna inanıyor ve O’nun kutsal ve yüce bir yaratıcı olduğunu kabul ediyordu. Allah’a iman eden bir topluluğun peygamber ve vahiy gibi kurumları reddetmesi veya itirazda bulunması, ele alınan konu açısından önem arz etmektedir. Müşrikler, Allah’a iman etmekle birlikte Allah’ın özellikle ibadet gibi konularda kendilerine müdahale etmemesini arzuluyordu. Bu durum müşriklerin, farkında olsunlar veya olmasınlar deistik bir hayat tarzını benimsediklerini göstermektedir. Kanaatimizce Deizm düşüncesiyle şirk düşüncesi arasında, hafife alınmayacak bir paralellik vardır. Günümüzde bazı insanların ilgisini çeken Deizm düşüncesinin doğuracağı tehlikeler konunun önemini ortaya koymaktadır. Bu çalışmada amaç, Deizm ve Berâhime’nin benzer amaçlara hizmet ettiğini ve neticede insanları büyük ölçüde dünyaya dönük bir şirk yaşayışına özendirdiğini ortaya koymaktır.
Deistler, Tanrı’ın âleme müdâhil olması fikrini kabul etmemenin yanında aklın sonsuz bir yetkiye sahip olduğunu savunmaktadır. Deizm düşüncesini benimseyenler, Tanrı’nın ilk yaratmadan sonra bir daha âleme müdâhil olmadığı fikrini benimser. Vahiy, din ve peygamberlik, Tanrı’nın âleme müdahalesi şeklinde telakki edildiği için bilhassa nübüvvet, imkânı ve gerekliliği açısından imkânsız kabul edilmektedir. Deizm düşüncesiyle aynı minvalde fikirleri benimseyen Hint çıkışlı Berâhime isimli bir inanç grubunun mevcudiyeti bilinmektedir. Bu inancı benimseyenler, nübüvvet fikrine aklî açıdan itirazlarda bulunmuştur. Onlara göre şayet nübüvvet diye bir şey olsaydı, Allah bu düşünceyi mutlaka akıllarda yaratırdı. Bununla birlikte Berâhime’ye göre akıl ve vahiy tenakuz halindedir, ibadetler saçma ve anlamsızdır. Öte yandan mucizenin hakikate bakan yönü söz konusu değildir. Bu iki ekolün kendilerine özgü özelliklerine bakıldığında her ikisinin de aynı kaynaktan beslendiği anlaşılmaktadır. Bu ve benzeri fikir akımlarının inşa etmek istediği insan modeli, ibadetle ilgisi olmayan, Tanrı’nın, kendilerini kontrol altına alıp sorgulamadığı bir hayat tarzını arzulamaktadır. Bu hayat tarzı, şüphe yok ki İslâm öncesi “Cahiliyye Dönemi” şirk anlayışını akıllara getirmektedir. Çünkü Müşrikler de Allah’ın var olduğuna inanıyor ve O’nun kutsal ve yüce bir yaratıcı olduğunu kabul ediyordu. Allah’a iman eden bir topluluğun peygamber ve vahiy gibi kurumları reddetmesi veya itirazda bulunması, ele alınan konu açısından önem arz etmektedir. Müşrikler, Allah’a iman etmekle birlikte Allah’ın özellikle ibadet gibi konularda kendilerine müdahale etmemesini arzuluyordu. Bu durum müşriklerin, farkında olsunlar veya olmasınlar deistik bir hayat tarzını benimsediklerini göstermektedir. Kanaatimizce Deizm düşüncesiyle şirk düşüncesi arasında, hafife alınmayacak bir paralellik vardır. Günümüzde bazı insanların ilgisini çeken Deizm düşüncesinin doğuracağı tehlikeler konunun önemini ortaya koymaktadır. Bu çalışmada amaç, Deizm ve Berâhime’nin benzer amaçlara hizmet ettiğini ve neticede insanları büyük ölçüde dünyaya dönük bir şirk yaşayışına özendirdiğini ortaya koymaktır.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Kalâm, Revelation, Deism, shirk, Berâhimah, Kelam, Vahiy, Deizm, Şirk, Berâhime
Kaynak
Rumeli İslam Araştırmaları Dergisi