Rumeli İslam Araştırmaları Dergisi
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe İLAHİ TAKDİR ve YARDIMIN SÜNNETİ AÇISINDAN KUR’AN-I KERİM’DE BEDİR GAZVESİ(Trakya Üniversitesi, 2022) Altaytaş, MuhammetŞahsî varoluşa dair tasavvurla, kâinata ve tarihe dair tasavvur, başka bir deyişle inanç ile bilgi, bilim ve tarih arasındaki yakın irtibat sebebiyle Kur’an-ı Kerim’in tarihî anlatımları ancak sahih İslâm itikadı zemininde sıhhatli okunabilir. Bilhassa Aydınlanma tecrübesi sonrası materyalist, pozitivist, tabiatçı, mekanist ve seküler kabullere dayanan Batı metafiziğinin yoğun tesiriyle, Kur’an-ı Kerim’i, Sünnet’i ve İslâm ilim ve kültür tarihini yeniden okumaya tâbi tutan bazı Müslüman aydınlar, bilhassa ilahî takdir ve yardımın sünnetine dair farklı bir takım anlayışlar ortaya koydular. Bu makalede modern dönemde zuhur eden bu farklı okumalar da göz önünde bulundurularak Ebû Mansûr el-Mâtürîdî (ö. 333/944), Ebü’l-K?sım ez-Zemahşerî (ö. 538/1144) ve Fahrüddîn er-Râzî (ö. 606/1210) gibi biri Mâtürîdî, biri Mûtezilî, biri de Eş’ârî olan, her biri Kelâm ve Tefsir’de temâyüz etmiş üç büyük öncü âlimin tefsirlerinde Bedir Gazvesi’ndeki ilahi takdir ve yardımın sünnet ve hikmetini nasıl anladıkları ortaya konulmuştur. Farklı ekollere mensup üç âlimin de, İslâm itikadına dayalı tarih tasavvuru zeminde Bedir’de tabiatüstü mucizevi ilahi yardım konusunda ittifak ettikleri fakat bu yardımın şekli konusunda yer yer farklı görüşlere sahip oldukları görülmüştür. Sonuç bölümünde meseleye dair klasik anlayış ile modernist anlayışlar karşılaştırılmış ve değerlendirilmiştir.Öğe Hanefî Usul Düşüncesinde Fâsid İstidlâl Çeşitlerinden İktiran Delâleti(Trakya Üniversitesi, 2022) Sen, AyhanHanefî usulünde fâsid istidlâl, usûl-ı fıkıh ilminin önemli konularından biridir. Kendisiyle fıkhî hükümlere ulaşılan istidlâl yöntemlerinin sahih olması son derece önemlidir.Şer‘î hükümlerin istinbatında ihtiyatlı ve titiz bir bakış açısıyla hareket eden Hanefîler, bu konuda lafzî delâleti referans almışlar ve lafzî delâlete dayalı istidlâl metodlarını sahih kabul etmişlerdir. Aynı zamanda sahih istidlâl yoluyla elde edilen hükümler, şer‘î hüküm olmaları sebebiyle amel edilmesi gereken hükümler olarak kabul görmüştür. Lafzî delâlete dayanmayan istidlâl yöntemleri ise sadece akla veya kıyasa dayandığı ve bu nedenle de meskûtun delâleti olduğu gerekçesiyle fâsid istidlâl olarak değerlendirilmiştir. Hanefî usul düşüncesinde fâsid sayılan istidlâl çeşitlerinden biri iktiran delâletidir. Hanefî usûl âlimleri, iktiran delâletini sahih bir istidlâl yöntemi olarak kabul etmezler. Bu istidlâl yöntemi neticesinde ulaşılan hükümleri, şer‘î hüküm olmamaları sebebiyle amel edilmemesi gereken hükümler olarak değerlendirirler. İktiran delâleti; bir araya gelen kelimelerin veya cümlelerin lafızda beraber olmalarının hükümde de beraber olmalarını gerekli kılıp kılmadığı düşüncesi etrafında şekillenir. Bu makalede iktiranın sözlük anlamı, terim anlamı, iktiranı kabul edenler, reddedenler, iktiranı kabul edenlerin delilleri, reddedenlerin delilleri, Hanefîlerin iktiran ile amel ettikleri yönündeki itirazlara, bu itirazlara verilen cevaplara ve iktiranın isti’nâsi delil olduğu yönündeki iddialara temas edilecektir.Öğe The Mufti of Edirne Mehmed Fevzi’s Work Rûh Al Salât And Its Transliteration(Trakya Üniversitesi, 2022) Şentürk, MustafaAlthough Mehmed Fevzi Efendi (1318/1900) was originally born in Denizli, Yarangume/Tavas, mostly, he was known as “The Mufti of Edirne Fevzi Efendi”, for his staying and working twenty years as a mufti in Edirne. During his twenty years in Edirne, he taught the books Envâr al Tanzîl, Sifâ-i Serif, Sahîh al Buhârî, Mesnevî and Qasîde al Burda in Eski Cami. At the end of his duties carried out as professor, mufti and vice, he accomplished to be the chair of Rumeli Kazasker (Chief Judge). Mehmed Fevzi Efendi who accepted as a prolific authors on his time, mostly wrote commentaries (serh) and explanations (hâsiyah) on religious sciences in Arabic language. He focused on religious and social issues that emerged in Ottoman social life morely under the influence of westernization, in his works written in Turkish. Mehmed Fevzi Efendi appearing to have a special interest in mawlid, had written mawlids in Turkish, Arabic and Persian; and considered as one of the most prolific authors who had written about The Prophet (pbuh) in Turkish literature. Fevzi Efendi had written and published many books that he would teach in his courses, and those books had been tought in various mosques and madrasahs. With all these aspects, The mufti of Edirne Fevzi Efendi had attracted attention in our country and various studies had been made on his life and works. This study aims to transliterate Fevzi Efendi’s Rûh al Salât with its margin notes and to analyze this work with identifying the sources of verses and hadiths.Öğe KUR’AN’I SIRPÇAYA ÇEVİREN İLK MÜTERCİM MIHAILO MI?O LJUBIBRATI? (MİHAİLO MİÇO LJUBİBRATİÇ)(Trakya Üniversitesi, 2021) Kajkus, HanifedKur’ân-ı Kerim eski çağlardan beri Müslümanların ilmî ve amelî hayatında önemli bir yere sahip olduğu gibi gayrimüslimlerin de ilgisini çekmiştir. Kur'an'ı doğrudan anlama çabalarının yanı sıra tercüme yoluyla da anlaşılmaya ve açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda Kur'an-ı Kerim'in tercümelerini Müslümanlar yazmış olduğu gibi, erken dönemde Batılı gayrimüslimler tarafından da farklı amaçlarla tercümeleri yapılmıştır. Bazılarının doğrudan tercüme olmadığı, ancak bunların ikinci kaynak ve dillerden yapılan tercümeler olduğu anlaşılmaktadır. 1895 yılında basılan ve halen araştırmacıların ilgisini çeken Sırpça Kur'an tercümesi… bahsi geçen tercümeler arasında yer almaktadır. Bu çalışmada mezkûr tercüme, müterciminin hayatı, yazılma amacı ve tercüme hakkındaki iddia ve tartışmaların değerlendirilmesi ele alınmıştır. Ayrıca tercümenin dili, üslubu, tercümede kullanılan ve Hıristiyanlara özel kavramlar da makalede açıklanmıştır. Bu çalışma sırasında araştırmacı, söz konusu çeviri ile ilgili yeni ve eski eserlerde yer almayan, mütercimin gazetede verdiği ilanlardan ve arşiv belgelerinden de yararlanmıştır.Öğe Evaluation of the Feeling of Hatred from Socio-Psychological and Religious Perspective(Trakya Üniversitesi, 2023) İrk, EsraIn this study within the framework of the relevant literature, the feeling of hatred is evaluated from socio-psychological and religious perspective. We aimed at to eliminate the theoretical gap in the domestic literature on the subject. In fact, the feeling of hatred, which arises due to individual experiences, past experiences, cognitive conflicts, plays a destructive role towards the integrity of psychological, social and religious life. Therefore, it is very important to analyze the feeling of hatred correctly. Accordingly, in this study, the conceptual structure of hatred is analyzed from a psychological and religious perspective. Besides the relationship of hatred with other emotions is discussed with its differing and intersecting aspects, and the situations that led to hatred is explored. In addition, information about the effects of hatred on mental health and ways of coping strategies with hatred is given.Öğe An Ottoman City in The Balkans: Iskodra (Alexandria)(Trakya Üniversitesi, 2024) Kazancıoğlu, HabibeDue to its geographical location within the borders of Albania today, Iskodra has maintained its characteristic of being an administrative, military, economic and cultural center throughout history. Founded in the 4th century BC, the city was under the rule of the Illyrian Kingdom, Rome, Byzantium and the Venetians before falling under Ottoman rule in 1479. The city, which was known as Alexandria, Alexandria-i Arnavud or Iskodra during the Ottoman period, was turned into a sanjak under the Rumelia Province after it was conquered. Since it was located on the Sağ Kol (Middle Column) route of the Ottoman Empire in Rumelia, Iskodra was a very important center in terms of both land trade and military. As in other Balkan cities, many religious institutions such as mosques, masjids, and lodges; educational institutions such as schools, madrasahs, and libraries; and institutions with social and economic functions such as bridges, baths, and caravanserais were built in Iskodra immediately after the conquest to give the city an Islamic identity. In this study, the administrative, political, social and cultural characteristics of Iskodra during the Ottoman rule are evaluated by utilizing archival sources, salnames and other sources.Öğe Osmanlı Devletinde Zimmîlerin İsyanı Ve Buna Yönelik Devletin Aldığı Tedbirler: Arnavut Zimmîleri Örneği(Trakya Üniversitesi, 2022) Şabani, FatihOsmanlı Devletinde isyan denilince ilk akla gelen Yeniçeri ve Celâlî isyanları olup bunları tarihî ve siyasî açıdan inceleyip analiz eden birçok akademik çalışma yapılmıştır. Ancak erken dönem Osmanlı Devletinin yönetimi altında yaşayan zimmî statüsündeki tebaanın çıkardığı isyanlar müstakil olarak incelenmemiştir. Binaen aleyh zimmîlerin çıkardığı isyanları tarihî, siyasî ve hukukî yönünden inceleyen birçok akademik araştırmanın yapılması ihtiyacı hâsıl olmaktadır. Bu çalışma az da olsa bu boşluğu doldurmak için zimmî statüsündeki gayri müslim Arnavutların yaşadıkları İşkodra (İskenderiyye), Dukakin, Ohri, Delvine, Avlonya ve İlbasan sancaklarında ve 1560–1590 yılları arasında çıkardıkları isyanları tespit ederek buna yönelik devletin aldığı tedbirleri incelemeyi hedeflemektedir. Böylece bu makalede daha önce çalışma yapılmamış bir konuyu incelemeyi ve ortaya çıkan bulguları akademik araştırmalarına katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Konu Arnavut zimmîleriyle ilgili Dîvân-ı Hümâyun’un mühimme defterleri ve şeyhülislamların verdiği fetvalar temel kaynak alınarak incelenmiş, isyan kavramının bu belgelerdeki hukukî mahiyeti, merkezî hükümetin zimmî âsilere yönelik izlediği politikalar, verdiği talimatlar ve aldığı tedbirlerin neler olduğu tespit edilmiştir.Öğe İslam Siyaset Düşüncesi Açısından Zıllullâh Hadisi Ve İşârî Yorumları(Trakya Üniversitesi, 2023) İmamoğlu, Abdullah Taha; Öztürk, Özkanİslâm siyaset düşüncesinde sıklıkla atıf yapılan hadislerden birisi de sultanın Allah’ın yeryüzündeki gölgesi olduğunu ifade eden ve hadis kaynaklarında zıllullâh hadisi olarak bilinen rivayettir. Bu çalışmada söz konusu hadisin tüm tarikleri tespit edilmeye çalışılarak kaynakları ortaya konulacak, tahriç edilip değerlendirilecek ve klasik dönem hadis şerh edebiyatındaki yorumlarına değinilecektir. İslâm siyaset düşüncesi metinlerinde hadise yapılan atıflar dikkate alınarak mezkûr hadisin önemi ortaya konulacaktır. Öte yandan hadise müracaat edilen eserlerdeki siyasi bakış açılarıyla hadisin münasebeti kurulmaya çalışılarak mezkûr rivayete dair değerlendirmeler de dikkate alınacaktır. Neticede zıllullâh hadisinin İslam siyaset düşüncesindeki yeri ortaya konulacak ve hadisle ilgili güncel ve işârî yorumlar tartışmaya açılacaktır.Öğe Potential Impact of the Principle of Simplicity on Thought (In the Context of Naturalism, Protestantism and Salafism)(Trakya Üniversitesi, 2023) Bayındır, AhmetIn logic and epistemology, the "principle of simplicity", facilitates obtaining the right conclusion; When it comes to religious conversation, it seems open to debate how appropriate this principle is to apply here as well. The principle of simplicity means the use of basic explanations of religious thought and belief; that means a wealth or a quantitative treatment of religious phenomena rather than a qualitative one. The purpose of employing the principle of simplicity, specifically the proposition-short path, is then choosing the most reasonable initial option for guiding directions or determining facts accurately and to eliminate unnecessary elements. This includes addressing the drawbacks of this simplicity principle (usually associated with Naturalism, Protestantism, and Salafist thought) after identifying its place in the realm of thought, as it seems to function as a universal principle. In this way, besides finding it meaningful to eliminate unnecessary expenditures, it is obvious that it is necessary not to make sense of the existence and multiplicity of assets. Although the principle of simplicity is seen as a neutral principle, in our opinion this principle is extremely important in terms of religious thoughts, causality, method, context, wisdom, etc. And we believe that it holds the potential to facilitate the refinement of these aspects.Öğe Din ve Ahlak Bağlamında Sadakat(Trakya Üniversitesi, 2022) Taşcı, AhatConcepts with moral content are important because they include various arrangements regarding the relations of people with religion, religion with people, and people with people. In this context, when the concept of loyalty is considered as widely, love, fidelity, sincerity, self-sacrifice, etc. encompasses many virtues. For this reason, it has been evaluated as a moral virtue that has been emphasized in all religions and beliefs and is expected to be possessed by believers. People is a self-sufficient being and needs more than they can afford on their own. This neediness also brings about the need for trust. The importance of mutual trust and, accordingly, loyalty in all kinds of religious, moral, legal, familial and commercial relations between people is obvious. The main target of legal systems, moral teachings and religions has been to establish an environment of trust and loyalty by preventing or minimizing the destructive tendencies and harms of people with selfish feelings to other people and the environment they live in, due to the importance of loyalty we have stated. The issue of loyalty is not only important in terms of commitment to religious values, but also in family and human relations and social life. Loyalty is a very important concept that we encounter in every aspect of our lives, from religion, politics, commerce, family relations, law and morality.Öğe İSLÂM HUKUKUNDA YAŞLI İHMAL VE İSTİSMARINI ÖNLEYİCİ PRENSİPLER VE ALINACAK TEDBİRLER(Trakya Üniversitesi, 2021) Atalay Algan, Nazanİhmal ve istismar tüm canlıların maruz kalması muhtemel bir olgu olup nedenleri ve şiddeti değişmekle birlikte buna en çok maruz kalan kesimlerden biri yaşlılardır. Yaşam süresinin uzaması ve yaşlı nüfusun büyük bir artış göstermesi ihmal ve istismarın dikkat çekecek seviyede artmasına neden olmuştur. Özellikle son yıllarda üzerinde çokça durulan ve çeşitli sosyal bilimler ile sağlık alanında incelenen, tartışılan ve çözüm sunulmaya çalışılan ihmal ve istismar konusu bu makalede İslâm hukuku perspektifinden ele alınarak İslâm hukukunun meseleye bakışı ve bu tarz durumlar için almış olduğu tedbirler irdelenmeye çalışılmıştır. Birçok alanı ilgilendiren bu kompleks meselenin, insanların tutum ve davranışlarına etki eden ve yön veren din açısından da ortaya konması meselenin çözümüne katkı sunulması bakımından önemlidir. İhmal ve istismar çok boyutlu olmakla birlikte araştırmanın yaşlı bakımı çerçevesinde sınırlanması uygun görülmüştür. İhmal ve istismarın tanımına, nedenlerine ve türlerine yer verilen makalede İslâm hukuku açısından yaşlılara karşı takınılması gereken tutumun nasıl olması gerektiği, ihmal ve istismarı önleyici hukukî prensipler ile alınması gereken tedbirler tespit edilmiş, İslâm’ın şiddetin hiçbir türüne, ihmal ve istismara fırsat vermediği görülmüştür.Öğe Ebû Hanîfe’nin Meclisinde Bir Muhaddis: İbn Ebî Zâide(Trakya Üniversitesi, 2023) Özsoy, AdemYahyâ b. Zekeriya b. Ebî Zâide, Ebû Hanîfe’nin en önde gelen öğrencilerinden olup onun eserlerini yazan grubun içerisinde bulunması ve başta Kütüb-i Sitte olmak üzere pek çok hadis kitabında rivayetleri olması açısından yaşadığı dönemde ön plana çıkan şahsiyetlerden olmuştur. İbn Ebî Zâide, fakih kimliğinin yanı sıra cerh-ta’dîl otoriteleri tarafından ittifakla “sika/güvenilir” kabul edilen bir hadis âlimidir. Onun yaşadığı hicrî ikinci asır, tedvin döneminden tasnif dönemine geçiş devresini oluşturmaktadır. Dolayısıyla İbn Ebî Zâide’nin bu dönemde önemli bir sorumluluk yüklendiği gözlemlenmektedir. Ehl-i rey’in hadise önem vermedikleri görüşü zaman zaman dile getirilmektedir. Ele aldığımız çalışma, bu algının doğru olmadığına dair bir araştırmadır. Zira İbn Ebî Zâide, Ebû Hanîfe’nin Şer-î hükümleri sonuca bağladığı meclisinde yer alarak hadis alanındaki bilgi birikimi ile katkı sağlamıştır. Bu durum Hanefî mezhebinin hadisleri göz ardı etmediğini yansıtması bakımından önem arz etmektedir. Bu makalede, ileri sürülen bu iddia İbn Ebî Zâide üzerinden incelenecektir.Öğe XVI. Yüzyılda İştip Kazasının Nüfusu ve Etnik Yapısı(Trakya Üniversitesi, 2023) Raşidoğlu, BilalBu çalışmada, XIV. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilerek, XX. yüzyılın başlarına kadar yaklaşık 5-6 asır boyunca Osmanlı sınırları içerisinde kalan İştip kazasının genel olarak XVI. yüzyıldaki nüfusu ve etnik yapısı ele alınmış, ardından kısaca şehrin XIX ve XX. yüzyıldaki nüfusuyla ilgili bilgiler verildikten sonra göç konusuna değinilmiştir. Eski bir kaza merkezi olan İştip’in tarihi milattan önce 3. asra kadar uzanmaktadır. Osmanlı’dan önce şehir; Samuil Krallığı, Doğu Roma İmparatorluğu, Bulgar Devleti ve Sırp Krallığı gibi ülkelerin hâkimiyetinde kalmıştır. Tarihi süreçte nüfusu ve demografik yapısı birçok kez değişime uğrayarak günümüze ulaşmıştır. Osmanlı döneminde hâkimiyet Türklerin elinde iken, günümüzde Ortodoks Makedonların elindedir. XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında Üsküp sancağına bağlı önemli bir yerleşim merkezi olan İştip, günümüzde Kuzey Makedonya sınırları içerisinde yer almaktadır. Ekrem Hakkı Ayverdi’nin “Tekkeler ve Zaviyeler Şehri” diye andığı şehirde günümüzde mevcut az sayıdaki Osmanlı eseri adeta Devlet-i Âliyye’yi temsil etmekte, şehir merkezinde bir hayli azalan Türk varlığı mümkün olduğunca Osmanlı mirası tarihi eserlere sahip çıkmaya çalışmaktadır.Öğe Kur'an-ı Kerim'e Göre Sevmenin Kınanan Boyutu(Trakya Üniversitesi, 2022) Kılıç, HasanSevgi insanı belli bir eylemde bulunmaya sevk eden fıtrî bir duygudur. Bu duygu güzel huy ve davranışların kazanılmasını sağlayabileceği gibi insan karakterini bozan birtakım ahlâkî zafiyetlerin ortaya çıkmasına da sebep olabilir. İnancın öngördüğü doğrultuda tavır ve tutumlardaki müspet değişim ancak bu duygunun terbiye ve ıslahı ile gerçekleşebilir. Kur’an’da vazedilen ilâhî buyruklar aynı hedef çerçevesinde sevmenin hidayetle ilişkisi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu bağlamda sevginin Yüce Allah’ın rıza ve hoşnutluğunu kazanma vesilesi olacağı öğütlenmekte, bu amaçtan uzaklaştıran sevgi ise kınama konusu yapılmaktadır. Müminler genellikle sevme ile ilişkili duyguların olumsuz yönlerine işarette bulunan telkinler aracılığıyla eğitilmektedir. Bu eğitim nüzûl süreci paralelinde birtakım farklılıklar taşımaktadır. Mekke’de müşriklerin İslam’ın en önemli esaslarından ahiret gerçeğini kabul etmelerini engelleyen en temel sebep olarak dünya hayatına, mal ve servete olan aşırı bağlılıkları gösterilmektedir. Medenî süreçte ise müminlerin akrabalarına, birtakım nesne ve olgulara duydukları sevginin imanın gereklerini yerine getirme hususunda ihmal ve gevşekliğe kapı aralayacağı uyarısı yapılmaktadır. Menfi manadaki bu uyarılardaki asıl gaye sevginin ilâhî rıza ve ebedî saadet ile taçlanacak eylemlere dönüşmesini sağlamaktır.Öğe The Conceptual Internal Integrity Of The Mutekellim's Method(Trakya Üniversitesi, 2023) Özket, HasanThis study aims to examine the conceptual internal integrity of the school of mutakallim, which deals with the evidence in the science of fiqh and reflects its deductive feature. In this context, the founding works that carry the common knowledge codes of the Islamic cultural will be evaluated. It is stated by researchers that the deductive method is far from critical thinking because it tries to recognize the phenomenon it deals with as a whole, in other words, to prove it. It is also stated that it excludes facts such as experimentation and observation, which are involved in the process of seeking the truth. For this reason, although there is a consensus on the issues related to the theory of knowledge in the beginning of the works of the school of mutakallimin in the science of fiqh, there are differences due to the methods of handling. In addition, it is emphasized by researchers that there is a great deal of discussions in the definition and meaning system of the school. However, it is known that some terms come to the fore with the theoretical view and discussions on the word-meaning relationship. Although it is emphasized that the subject is evidence, it is seen that the subjects of judgment are included in the works before the evidence. It is noteworthy that the renewal views of the science of fiqh method in the modern period belong to the scholars of this school.Öğe Life, Works and Personal Documents of Ali Tevfik Çelepöven, one of The Last Dersiâm of Hagia Sofia(Trakya Üniversitesi, 2024) Çağman Türkmen, NihalAli Tevfik Çelepöven was born in 1874 in Hacıoğlu Pazarcığı/Bulgaria. He completed his primary and secondary education in his hometown. Çelepöven arrived in Istanbul in the year 1888 and obtained his letter of approbation from Hagia Sophia Madrasa in 1897. He served as the Dersiâm of the Hagia Sophia between 1908 and 1914. Also in this year, after receiving his letter of approbiation from Medresetü'l-Kudât (School of Judges), he was sent to Yenbuulbahr/Hijaz as a judge. He remained in this position until he was captured by the British army in 1916. He was kept in different prison camps in Egypt between 1916 and 1919. When Çelepöven returned to his country, he was appointed to some positions as a judge. In addition, he held the following positions: The Dersiâm of Hagia Sophia, Istifta Writer, preacher in Sultanahmet and Hagia Sophia Mosques. Ali Tevfik Çelepöven, who wrote poems about the love of the Prophet, also wrote works in the field of religious education. He passed away on August 30, 1938.Öğe The Position of Revelation in the Clamp of Deism and Shirk(Trakya Üniversitesi, 2024) İpek, MikailDeists do not accept the idea of God's intervention in the world, but they argue that reason has infinite authority. Those who adopt the idea of deism adopt the idea that God did not intervene in the world after the first creation. Since revelation, religion, and prophethood are regarded as God's intervention in the world, prophethood in particular is considered impossible in terms of its possibility and necessity. It is known that there is an Indian belief group called Ber?hime, which adopts ideas in the same vein as the idea of deism. The followers of this belief objected to the idea of prophethood from a rational point of view. According to them, if there was such a thing as prophethood, God would have created this idea in the minds. In addition, according to the Ber?hime, reason and revelation are in contradiction, and worship is absurd and meaningless. On the other hand, there is no aspect of the concept of the miracle that looks at the truth. When we look at the specific characteristics of these two schools, it is understood that both of them are fed from the same source. The human model that these and similar schools of thought want to build desires a lifestyle that has nothing to do with worship and in which God does not control and question them. This lifestyle undoubtedly brings to mind the pre-Islamic "Jahiliyya Period" understanding of shirk. Because the polytheists also believed in the existence of Allah and recognized Him as a holy and supreme Creator. The fact that a community that believes in Allah rejects or objects to institutions such as prophets and revelation is important in terms of the subject under consideration. The polytheists, while believing in God, wished that God would not interfere with them, especially in matters such as worship. This shows that the polytheists adopted a deistic lifestyle whether they realized it or not. In our opinion, there is a parallelism between the idea of Deism and the idea of shirk. The dangers of the idea of Deism, which attracts the attention of some people today, reveal the importance of the subject. The aim of this study is to show that Deism and Ber?himah serve similar purposes and ultimately encourage people to live a largely worldly life of shirk.Öğe ??yyımzâde ‘Abdullah al-Kân?ırî’s Life and Works(Trakya Üniversitesi, 2024) Elmalı, Sezgin??yyımzâde ‘Abdullah al-Kân?ırî was an Ottoman scholar who was born in 1772 and died in 1824. He completed his education in Çankırı, the city where he was born. Abdullah Efendi was the first sheikh of Üsküdar Selimiye Tekke, which was built in 1805. It is understood that K?ngırî, who wrote works in the style of h?shiya, was engaged in rational sciences such as logic and theology (kal?m). Content of his theological works show clearly that he was a scholar belonging to the M?tur?d? school. The purpose of this study is to give detailed information about his life and works.Öğe Historical Development And Basic Characteristics Of South Arabian Inscriptions(Trakya Üniversitesi, 2023) Ortakcı, HalilLarge-scale archaeological excavations were conducted in Southern Arabia in the 19th century. They were initiated by Westerners in the century. Arab interest in the region has significantly increased over the last fifty years. However, there is insufficient curiosity and awareness about Yemeni inscriptions in our country. Given the current situation, it is evident that the importance of epigraphic materials should be maintained on the agenda. This is because the inscriptions in Yemen bear traces of an ancient civilization in religious, political, cultural, and economic domains. Possessing all this knowledge will contribute to a better understanding of the Quran and the era in which it was revealed. In this article, the historical development and some fundamental features of the inscriptions discovered in Southern Arabia are discussed in a panoramic manner. The study encompasses the evolution of the Musnad and Zab?r scripts, which constitute the written language of the inscriptions, the formal characteristics of the Musnad alphabet, transcription issues, the chronological categorization of the inscriptions, the fundamental features of the Ma??n, Sabaean, Hadramaut, and Qatabanian dialects used in the inscriptions, essential linguistic rules concerning epigraphic materials, and the form and content of the inscriptions. Information regarding its attributes is provided. Consequently, the aim is to facilitate the work of researchers interested in Yemeni archaeology in this field.Öğe The Nature Of Spırıtual Beıngs In The Qur'an: A Revıew On Meals(Trakya Üniversitesi, 2023) Karaosman, MuhammetThe Qur’an, which was revealed as a guide to humanity, is being shared with readers in non-Arabic speaking countries through translations. For this reason meanings have an important place for societies whose language is not Arabic to be aware of the meanings of the Qur’an. Due to this need, many translations of the Qur’an have been made in different languages until today. The translation activity of the Qur’an into Turkish continues to increase. This intense meaning activity also brings with it some problems. Some of these problems are related to issues such as language, style, and translation techniques. In addition, it is seen that the pre-acceptances and ideological approaches of the translation author also cause some problems in meaning. Since these negative examples exist among the translations that aim to bring the Qur’an closer to the reader, it highlights the importance of selecting a translation carefully for the reader of the translation. Our study was conducted through document examination and content analysis methods. According to the statement, the translations of Hakkı Yılmaz and R. İhsan Eliaçık have been central in the study. These meanings have been preferred because they contain many examples related to our subject.