Terapi ve Rehabilitasyon Bölümü Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe The relationship between type of stroke and complications and rehabilitation outcomes(2006) Özdemir, Ferda; Demirbağ, Derya; Murat, Sadiye; Kokino, SiranuşAmaç: Çeşitli etyolojik nedenli hemiparezisi olan olgular tedavi öncesi ve sonrası incelenerek fonksiyonel geri dönüşüm oranları, motor gelişimleri, oluşan komplikasyonlar ve bunlar üzerinde etkisi olabilecek faktörler araştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: Rehabilitasyona alınan 82 hasta (52 erkek; ort. yaş 57.06±15.43; dağılım 8-82 ve 30 kadın; ort. yaş 56.17±14.41; dağılım 18-78) retrospektif olarak değerlendirildi. Olguların yaş, cinsiyet, tutulan taraf, etyolojik neden, mental durum, lisan özelliği, rehabilitasyona başlayana kadar geçen süre, giriş ve taburcu öncesi Brunnstrom değerleri, Ashworth indeksleri, fonksiyonel ambulasyon evreleri (FAE), Barthel indeksleri (Bİ), takip süresince ortaya çıkan komplikasyonlar ve hastanede toplam yatış süreleri kaydedildi. Bulgular: Tüm hastaların hastaneden çıkış öncesi Brunnstrom değerleri, Bİ ve FAE'leri hastaneye yatışlarına göre anlamlı düzeyde farklıydı. Rehabilitasyona başlayana kadar geçen süre ile tedavi sonrası değişim oranı arasında negatif korelasyon vardı. Hastanede yatış süresi ile skorlardaki değişim oranının pozitif korelasyon gösterdiği görüldü. Takip sırasında gelişen enfeksiyonların Bİ ve FAE'deki değişimi olumsuz etkilediği saptandı. Sonuç: Çalışmamızın bulguları hemiparezik olguların fonksiyonel durumlarının rehabilitasyonla olumlu yönde etkilendiğini, bu değişimin etyolojik nedenlerle ilişkisiz olduğunu ve komplikasyonların tedavi sonuçlarını etkilemediğini göstermektedir.Öğe Obezite ve fiziksel tıp yöntemleri(2006) Kokino, Siranuş; Özdemir, Ferda; Zateri, CoşkunPatolojik bir hastalık olan obezitenin gelişmiş ülkelerde sıklığı giderek artmaktadır. Obezite genelde enerji sağlayan gıdaların fazla alınışı ve kısmen az harcanmasıyla oluşan bir dengesizliğin sonucudur. Sedanter yaşam tarzı da obezite ve obeziteye bağlı kronik hastalıklarla ilişkilidir. Çocukluk çağı obezitesinin prognozu yetişkin obezitesidir. Bu nedenle, obezite tedavisine en kısa sürede başlanmalıdır. Her durumda obezite kompleks bir sorundur ve etkin tedavisi farklı yaklaşımları içerir. Tedavi süreci, diyabet ve hipertansiyonda olduğu gibi devamlıdır. Kilo kaybının sağlanmasında ve uygun kilonun sürdürülmesinde kişiye özgü diyet ve düzenli egzersizler en etkin yöntemlerdir. Diğer tedavi stratejileri arasında psikolojik destek, ısı uygulamaları, sauna tedavileri, elektrikli akım tedavileri (TENS), lazer, akupunktur ve farmakoterapi faydalı destek tedaviler olarak kabul edilmektedir.Öğe Bası yaralarının iyileşmesinde lineer polarize polikromatik ışık tedavisinin etkinliği(2006) Oymak, Figen; Özdemir, FerdaAmaç: Bası yaralarının iyileşmesinde lineer polarize polikromatik ışık (LPPI) tedavisinin etkinliği araştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: Evre II ve evre III bası yaraları olan 40 hasta rastgele olarak LPPI tedavisi ve konvansiyonel tedavi (kontrol) gruplarına ayrıldı. Tüm yaralara serum fizyolojikle yıkama ve antibakteriyel pomat tedavisi uygulandı. Birinci grubu oluşturan hastalara bu uygulama sonrası Biolamp cihazıyla günde bir kez, 6 dk ve 10 cm uzaklıktan, direkt cilt üzerine 1.3 J/cm2 enerji dozunda LPPI tedavisi yapıldı. Bası yaralarının yüzey alanları, tedavi başlangıcında (birinci gün), yedinci gün ve 15. günlerde milimetrik grafik kâğıdına aktarıldı. Çizim sınırları içinde kalan kareler sayılarak, yüzey alanı cm2 olarak hesaplandı. Bulgular: Tedavi öncesi, birinci, yedinci ve 15. günlerde yapılan grup içi değerlendirmelerde her iki tedavi yönteminin de etkili olduğu görüldü ve sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05). Ancak, LPPI tedavisinin daha etkili olduğu ve geniş yaralarda daha kısa sürede iyileşme sağladığı görüldü. Sonuç: Bulgularımız, evre II ve evre III bası yaraları nın tedavisinde LPPI uygulamasının daha hızlı iyileşme sağladığını göstermektedirÖğe Hemiparezik hastalarda fonksiyonel disabilite ile kemik mineral yoğunluğu arasındaki ilişki(2005) Demirbağ, Derya; Özdemir, Ferda; Kokino, Siranuş; Berkarda, ŞakirAmaç: Hemiparezi, inme sonrasında en sık görülen nörolojik sorundur. Hemiparezik hastalarda gelişen motor zayıflığa bağlı immobilizasyon, kemik doku üzerinde olumsuz etki gösterir. Bu çalışmada, hemiparezik hastalarda fonksiyonel disabilitenin kemik kütlesi ile ilişkisi araştırıldı.Hastalar ve Yöntemler: Bu çalışmaya, inme geçirdikten sonra ilk kez rehabilitasyon için yatırılmış sol hemiparezik 41 hasta (13 kadın, 28 erkek; ort. yaş 59.5±14.2; dağlım 16-78) alındı. Nöromotor gelişim düzeyleri Brunnstrom skorlaması (BR) ile, kas tonus değerlendirmesi ise modifiye Ashworth indeksine göre belirlendi. Günlük yaşam aktiviteleri ve fonksiyonel disabilite değerlendirmesi Barthel indeksi (B‹) ile yapıldı. Sağlam ve parezik ekstremite ile önkol ve femurdan dual enerji X-ray absorbsiyometri yöntemiyle kemik mineral yoğunluğu (KMY) ölçümü yapıldı. Bulgular: Parezik ekstremite tarafında KMY değerleri hem önkol hem de femurda daha düşük bulundu(p<0.05). Brunnstrom skoru ve Barthel indeksi ile KMY değerleri arasında pozitif korelasyon vardı (p<0.05). Ashworth indeksi ile KMY değerleri arasındaki ilişki anlamlı bulunmadı (p>0.05). Hastanın nöromotor gelişimi ve bağmsızlık düzeyi ile kemik kütlesi doğrudan ilişkili bulundu. Sonuç: Etkin bir tedavi ve fonksiyonel gelişimin sağlanması ile hemipareziye bağlı kemik kütlesi kaybının önüne geçilebilir. Böylece, hastanın düşük kemik yoğunluğuna eşlik edebilecek komplikasyonlardan korunması na da yardımcı olunur.Öğe Kronik obstrüktif akciğer hastalığı olan olgularda efor kısıtlılığı(2005) Tuna, Hakan; Sarpkaya, ÜlküKronik obstrüktif akciğer hastalığı olan olguların fonksiyonel kapasiteleri, submaksimal egzersizlerdeki dayanıklılık süreleri ve maksimal egzersiz performansları, aynı yaş ve cinsteki kişilerle karşılaştırıldığında genellikle azalmıştır. Bu hastalıkla ilgili temel fizyopatolojik değişiklikler, ekspiratuvar hava akımında obstrüksiyon ve/veya akciğer parenkimindeki patolojik değişikliklerdir. Hava yolu direncinin artması, verimsiz ventilasyon, solunumun elastik yükünün artması, hiperenflasyon, gaz değişim anomalileri ve mekanik olarak solunum kaslarının güçsüzlüğü, merkezi ve periferik sinir sisteminde hipoksik yanıtla ilgili değişik derecelerdeki bozukluklar, egzersize toleransın azalmasına yol açmaktadır. İskelet kaslarında da solunum kaslarına benzer şekilde patolojik değişiklikler gözlenmiştir. Zamanla fonksiyonel kapasite ve egzersiz toleransı azalır, bunlara bağlı olarak hafif düzeyde bir aktivite sırasında, hatta istirahat sırasında dahi dispne gelişir. Bu kısır döngünün kırılması için t›bbi tedavinin yanında mutlaka destekleyici rehabilitasyon programları uygulanmalıdır.Öğe İnmeli olguların sublukse omuzlarında kas-sinir elektrik uyarımının etkinliği(2005) Tuna, Hakan; Avcı, Şebnem; Tükenmez, Özlem; Kokino, SiranuşAmaç: Bu çalışmada, kas-sinir elektrik uyarımının (KSEU) inmeli olgularda omuz subluksasyonu üzerine olan etkinliği araştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: Akut ve kronik evreli inmesi olan 20 hasta (9 kadın, 11 erkek; ort. Yaş 58.32±11.07; dağılım 42-78) çalışmaya alındı. Olgularda ortalama hastalık süresi 5.47±3.17 ay (dağılım 2-12 ay) idi. Sublukse omuzlara KSEU dört hafta süreyle 25 dakika/gün uygulandı. Olgular tedavi öncesi ve sonrasında omuz eklem hareket açıklıkları, omuz grafilerinde subluksasyon ölçümleri, Brunnstrom evreleme, Ashworth skalası, fonksiyonel bağımsızlık ölçütü kullanılarak ve ağrı şiddeti ve hasta memnuniyeti açısından değerlendirildi. Bulgular: Tedavi öncesine göre, tedavi sonrasında aktif ve pasif olarak ölçülen fleksiyon, abdüksiyon, dış ve iç rotasyon derecelerinde istatistiksel olarak anlamlı artış elde edildi. Subluksasyon ölçümlerindeki sayısal azalmanın anlamlı olmadığı görüldü. Fonksiyonel bağımsızlık ölçütü, bunun alt birimi olan kişisel bakım, Brunnstrom değerlendirmesi ve ağrı sorgulamasında anlamlı iyileşme izlendi. Sonuç: Kas-sinir elektrik uyarımı, olumlu etkileri göz önüne alındığında, inmeli omuzlarda rehabilitasyon sürecinin bir parçası olabilir.Öğe Gut tofüsü nedeniyle peroneal sinir lezyonu: Olgu sunumu(2000) Özdemir, Ferda; Taştekin, Nurettin; Tuna, HakanCut, hiperürisemi ve tekrarlayıcı artrit ataklarıyla seyreden, daha ileri dönemlerde kronik artrit ve ürik asit taşlarının görüldüğü metabolik bir hastalıktır. Bu makalede tofüslü kronik gut döneminde bulunan ve tofüs nedeniyle peroneal sinir lezyonu gelişen bir olgu sunulmuştur. 63 yaşındaki erkek hastanın, 20 yıla yakın süredir şikayetlerinin bulunması, tanının geç konulması, düzensiz diyet ve ilaç kullanımı nedenlerinden dolayı kronik, tofüslü gut periyodunun gelişmesi görülmüştür. Vücudunun birçok yerinde tofüsler ve sol ayak 1. metatarsofalangeal eklemde (MTF), distal falanksta destrüktif lezyon gelişmiştir. Tofüs kompresyonu şu ana kadar rastlanmayan peroneal sinirde lezyonuna neden olmuştur. Bu sunumla gut hastalığında da bir çok hastalıkta olduğu gibi erken tanı ve tedavinin gelişebilecek komplikasyonları önlemede ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istedik.Öğe Klinikte ve evde rehabilite edilen hemiplejiklerin Hodkinson Mental Test ve Rivermead Mobilite İndeks Testine göre değerlendirilmesi(2000) Özdemir, Ferda; Aytiş, Emine; Kokino, SiranuşAmaç: Bu çalışma; serebrovasküler olaylara bağlı olarak hemipleji gelişen hastalarda, uygulanan rehabilitasyon tedavisi ile erişilen fonksiyonel bağımsızlık ve kognitif durumu, standart değerlendirme skalaları ile ölçebilmek ve bilinçli tedavi çalışmalarının başarısını tartışabilmek amacı ile yapıldı. Hastalar ve Yöntem: Araştırına Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Kliniğinde rehabilite edilen 44 hemiplejik hasta ile evlerinde medikal ve egzersiz tedavi programına alınan 44 hemiplejik hasta olmak üzere toplam 88 olguda yapıldı. 8 hafta süren tedavi periyodu öncesi (T.Ö.) ve sonrasında (T.S.) Hodkinson Mental Test ve Rivermead Mobilite İndeks test sonuçları karşılaştırıldı. Bulgular: 1I. gruptaki hastaların Hodkinson Mental Testi (z = 3.823; p = 0.000) ve Rivermead Mobilite indeks (z=5.645; p=0.000) sonuçlarına göre tedavi öncesi ve tedavi sonrası istatistiksel değerlerinin anlamlı olarak gelişim gösterdiği belirlenmiştir. II. gruptaki hastaların Hodkinson Mental Testi (z=3.173; p = 0.001) ve Rivermead Mobilite indeks z=4.782; p=0.000) sonuçlarına göre tedavi öncesi ve tedavi sonrası istatistiksel değerlerinin anlamlı olarak gelişim gösterdiği belirlenmiştir (Şekil II,III, Tablo V). I. Ve II. grup karşılaştırıldığında I. Grupta II. gruba göre istatistiksel olarak daha anlamlı olduğu gözlendi (p<0.005). Sonuç: Bu değerlendirme skalalarının sonuçlarına göre hem I. hem II. grupta fonksiyonel bağımsızlık ve kognitif durumlarında gelişim olduğu, gelişimin I. grupta II. gruba göre istatistiksel olarak daha anlamlı olduğu gözlendi (p<0.005).