Yazar "Taştekin, Nurettin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ankilozan spondilit ve multipl sklerozun beraber görüldüğü bir olgu(2009) Taştekin, Nurettin; Uzunca, Kaan; Çelik, Yahya; Kurtoğlu, DilekMultipl skleroz ve ankilozan spondilit etiyolojilerinde genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı iki otoimmun hastalıktır. Multipl sklerozun başta tiroid hastalıkları ve pernisyöz anemi olmak üzere çeşitli otoimmun hastalıklarla birlikte görüldüğü, çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir. Ayrıca romatoid artrit, lupus gibi başka romatizmal hastalıkların eşlik ettiği multipl skleroz olguları da bildirilmiştir. Bu otoimmun ve romatizmal hastalıkların yanı sıra hem multipl skleroz, hem de ankilozan spondilit tanısı alan olgu sunumlarına literatürde rastlanmaktadır. Bu olgu sunumunda, hem multipl skleroz hem de ankilozan spondilit tanısı olan 39 yaşındaki erkek hasta sunulmuştur. Bu olgu ışığı altında ankilozan spondilit ve multipl skleroz birlikteliğinin etyolojisi ve tedavi yaklaşımları tartışılmıştırÖğe COVID-19 Pandemisi Nedeniyle Evlerinde Sosyal İzolasyon Yaşayan ve Daha Önceden Fibromyalji Sendromu Tanısı Almış Bireylere Uygulanan Tele-Rehabilitasyonun Etkinliğinin Araştırılması(2021) Demirhan, Fulya; Akbaba, Yıldız Analay; Taştekin, NurettinFibromyalji hastalarındaTele-rehabilitasyon uygulamasının hastalığın semptomları üzerine olan etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Olgular kuvvetlendirme (n=20), germe-gevşeme (n=20) ve kontrol (n=20) olmak üzere üç grup olarak randomize edildi.Çalışma 55 kişi ile sonlandırıldı. Tüm olgularda; Fibromyalji Etki Sorgulama Ölçeği (FIQ), Görsel Analog Skala (VAS), YaşamKalitesi Ölçeği (SF-36), Beck Depresyon Envanteri (BDE), Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi (PUKİ) ve Pozitif-Negatif Duygu Durumu Ölçeği (PANAS), 5 Defa Otur-Kalk Testi (5-DOKT), Zamanlı Kalk ve Yürü Testi (TUG) ve V-Otur-Uzan Testi (VOUT)kullanıldı. Grupların demografik ve klinik özellikleri açısında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p>0,05). Grup içideğerlendirmelerde kuvvetlendirme grubunda FIQ skoru (p=0,01), PUKİ skoru (p=0,01), VAS skoru (p=0,00), PANAS pozitif-negatif (p=0,01), 5-DOKT, TUG, VOUT (p=0,01) skorları ile SF-36 ölçeğinin bütün alt skorlarında anlamlı farklılık bulunmuştur.Germe-gevşeme grubunda PUKİ (p=0,01), SF-36 Fiziksel fonksiyon (p=0,01), SF-36 Rol Kısıtlaması (Fiziksel) (p=0,03), SF-36 Vitalite (Enerji) (p=0,01) ve SF-36 Mental Sağlık (p=0,01) alt skorlarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulundu. Gruplar arasıkarşılaştırmada, BDE (p=0,03), VOUT (p=0,006) ile SF-36 Ağrı (p=0,04), Vitalite (Enerji) (p=0,00) ve Mental Sağlık (p=0,01) altskorlarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulundu. Fibromyalji hastalarında uygulanan farklı egzersiz içeriklerine sahip Tele-rehabilitasyon uygulamaları, sağlık durumu, ağrı, uyku kalitesi, depresyon, duygu-durum, fiziksel performans ve yaşam kalitesisonuçlarını olumlu etkilemektedir. Kas kuvvetlendirme egzersizleri verilen grupta diğer gruplara göre yaşam kalitesi ve depresyonyönünden; germe- gevşeme egzersizi verilen grupta ise esneklik yönünden daha fazla iyileşme olduğu gözlenmiştir. Kliniğe ulaşımın zor olduğu durumlarda Tele-rehabilitasyon uygulaması faydalı ve güvenli bir tedavi seçeneği olarak tercih edilebilir.Öğe Erişkin tip pes planusta ağrı ve dizabilitenin radyografik ve pedobarografik parametreler ile ilişkisi(2006) Uzunca, Kaan; Taştekin, Nurettin; Birtane, MuratAmaç: Pes planus ayağın longitudinal medial arkının düşük olması ya da arkın olmaması ile karakterize bir sorundur. Klinik olarak yürüme sırasında veya ayakta durma ile ortaya çıkan ağrı şikâyeti ile karşılaşılmaktadır. Biz çalışmamızda pes planuslu hastalarda ağrı ve dizabilitenin ayak taban basınçları ve radyografik bulgular ile ilişkisini araştırmayı amaçladık.Hastalar ve Yöntem: Pes planus tanısı alan 30 olgunun ayak ağrısı ve ayak aktiviteleri ile ilgili yaşadıkları fonksiyonel kısıtlılıklar, ayak fonksiyonel indeksinin ağrı ve dizabilite bölümleri kullanılarak değerlendirildi. Hastaların pedobarografik inceleme ile statik ve dinamik taban basınçları ölçüldü. Lateral ayak radyografisinde kalkaneal eğim açısı ölçüldü. Ölçülen basınçların ve kalkaneal eğim açısının ağrı ve dizabilite ile ilişkisi araştırıldı.Bulgular: Pes planuslu olgularda ağrı ve dizabilite ile statik değerlendirmedeki basınçlar arasında bir ilişki tespit edilemezken (p>0.05), dinamik değerlendirmede ağrı ile ayağın ön-dış kısmı ve orta ayak pik basınçları arasında negatif bir ilişki tespit edildi (p<0.05). Dizabilite ile taban temas alanı arasında pozitif korelasyon bulundu (p<0.05). Kalkaneal eğim açısı ile ağrı ve dizabilite skorları arasında negatif korelasyon mevcuttu (p<0.05).Sonuç: Pes planuslu hastalarda medial longitudinal arkın düşük olması veya azalması, arkın şok emici etkisinin bozulmasına neden olarak, ayakta özellikle yürüme esnasında belirginleşen ağrı ve dizabilite ile bir beraberlik gösterebilir.Öğe Fibromiyalji tanılı hastalarda denge ve postürün değerlendirilmesi(Tıp Fakültesi, 2019) Şahin, Onur; Taştekin, NurettinFibromiyalji sendromu (FMS); nedeni bilinmeyen ve yaygın vücut ağrısı, palpasyonla spesifik anatomik noktalarda hassasiyetin olduğu ve beraberinde uyku bozukluğu, yorgunluk, irritabl bağırsak sendromu gibi farklı sistemleri de içeren klinik semptomların eşlik ettiği kronik bir hastalıktır. Denge sorunları son zamanlarda FMS’li hastalarda dikkat çeken semptomlar arasında gösterilmiştir. Yapılan son çalışmalarda FMS grubunda kontrol grubuna göre postural kontrolün ve denge özgüveninin daha düşük olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmada fibromiyalji hastalarında denge ve postürün değerlendirilmesini, bu durumların varlığı ile fibromiyalji şiddeti arasındaki ilişkiyi değerlendirme amaçlanmıştır. Çalışmaya TÜTF Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon polikliniğine başvuran FMS tanılı 30-55 yaş aralığındaki 45 birey ve kontrol grubu olarak 44 birey dahil edildi. Olguların sosyo-demografik özellikleri, şikâyet ve tanı süresi kaydedildi. Vizüel analog skala (VAS) ile ağrı şiddeti, Fonksiyonel durum için Fibromiyalji Etki Skalası (FEA), Fibomiyalji Semptom Şiddet Skalası, Yaygın Ağrı İndeksi sorgulanarak kaydedildi. Olguların dinamik dengeleri Berg denge testi, statik dengeleri ise tek bacak üstünde durma testi ile değerlendirildi. Zebris CMS-20P-2 cihazı ile bilgisayar ortamında üç boyutlu ultrasonik sistem ile omurga postür analizi yapıldı. Çalışmanın sonucunda FMS grubunda sağ ve sol tek ayak üzerinde durma süreleri ile toplam Berg Denge Ölçeği sonuçlarının anlamlı derecede daha düşük olduğunu ve Berg Denge Skoru ile Toplam FEA skoru, Semptom Şiddet Skalası skoru A, Fibromiyalji Şiddet skoru ve Total Gövde İnklinasyon Açısı arasında ters yönde ve orta düzeyde anlamlı ilişki olduğu bulduk. 3D-USG sistemi ile omurga postür analizi ile hasta ve kontrol grupları arasındaki postür. analizi sonuçlarının karşılaştırılmasında, istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olmadığını tespit ettik. Sonuç olarak FMS’li hastalarda denge bozukluğunun sağlıklı bireylere göre daha sık rastlandığını tespit ettik. Postür analizinde her iki grup arasında anlamlı fark saptayamadık. Bunun için grupların daha homojen ve olgu sayısının daha fazla olduğu çalışmaların yapılması gerekmektedir. FMS’li hastalarda tedaviyi planlarken denge bozukluğunun da görülebileceği düşünülerek uygun tedavi planı yapmalıyız.Öğe Fibromiyalji Tanılı Hastalarda Denge ve Postürün Değerlendirilmesi(2024) Şahin, Onur; Taştekin, Nurettin; Uluçam, Enis; Karahan, Menekşe; Süt, Necdet; Birtane, MuratDenge sorunları son zamanlarda Fibromiyalji (FMS)’li hastalarda dikkat çeken semptomlar arasında gösterilmiştir. Bu çalışmada fibromiyalji hastalarında denge ve postürün değerlendirilmesini, bu durumların varlığı ile fibromiyalji şiddeti arasındaki ilişkiyi değerlendirme amaçlanmıştır. Çalışmaya TÜTF Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon polikliniğine başvuran FMS tanılı 30-55 yaş aralığındaki 45 birey ve kontrol grubu olarak 44 birey dahil edildi. Olguların sosyo-demografik özellikleri, şikâyet ve tanı süresi kaydedildi. Vizüel analog skala (VAS) ile ağrı şiddeti, Fonksiyonel durum için Fibromiyalji Etki Skalası (FEA), Fibromiyalji Semptom Şiddet Skalası, Yaygın Ağrı İndeksi sorgulanarak kaydedildi. Olguların dinamik dengeleri Berg denge testi, statik dengeleri ise tek bacak üstünde durma testi ile değerlendirildi. Zebris CMS-20P-2 cihazı ile bilgisayar ortamında üç boyutlu ultrasonik sistem ile omurga postür analizi yapıldı. FMS grubunda sağ ve sol tek ayak üzerinde durma süreleri ile toplam Berg Denge Ölçeği sonuçlarının anlamlı derecede daha düşük bulunmuştur. Berg Denge Skoru ile Toplam FEA skoru, Semptom Şiddet Skalası skoru A, Fibromiyalji Şiddet skoru ve Total Gövde İnklinasyon Açısı arasında ters yönde ve orta düzeyde anlamlı ilişki olduğu bulduk. Omurga postür analizi ile hasta ve kontrol grupları arasındaki postür analizi sonuçlarının farklı saptanmamıştır. Sonuç olarak FMS’li hastalarda denge bozukluğunun sağlıklı bireylere göre daha sık rastlandığını tespit ettik. Postür analizinde her iki grup arasında anlamlı fark saptayamadık. Özellikle postür srunlarını ortaya koyabilmek için büyük popülasyonlu çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe Gut tofüsü nedeniyle peroneal sinir lezyonu: Olgu sunumu(2000) Özdemir, Ferda; Taştekin, Nurettin; Tuna, HakanCut, hiperürisemi ve tekrarlayıcı artrit ataklarıyla seyreden, daha ileri dönemlerde kronik artrit ve ürik asit taşlarının görüldüğü metabolik bir hastalıktır. Bu makalede tofüslü kronik gut döneminde bulunan ve tofüs nedeniyle peroneal sinir lezyonu gelişen bir olgu sunulmuştur. 63 yaşındaki erkek hastanın, 20 yıla yakın süredir şikayetlerinin bulunması, tanının geç konulması, düzensiz diyet ve ilaç kullanımı nedenlerinden dolayı kronik, tofüslü gut periyodunun gelişmesi görülmüştür. Vücudunun birçok yerinde tofüsler ve sol ayak 1. metatarsofalangeal eklemde (MTF), distal falanksta destrüktif lezyon gelişmiştir. Tofüs kompresyonu şu ana kadar rastlanmayan peroneal sinirde lezyonuna neden olmuştur. Bu sunumla gut hastalığında da bir çok hastalıkta olduğu gibi erken tanı ve tedavinin gelişebilecek komplikasyonları önlemede ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istedik.Öğe İnmeli Hastalarda Rehabilitasyon ve Yaşam Kalitesi(2015) Taştekin, Nurettin[Abstract Nıt Available]Öğe Pelvik kosta: Gelişimsel anomali, olgu sunumu(2008) Tuna, Hakan; Taştekin, Nurettin; Ünlü, Ercüment; Çermik, Tevfik Fikret; Sarıdoğan, KenanPelvik kosta nadir, iyi huylu bir gelişimsel anomalidir. Radyolojik değerlendirmede tipik bir kosta veya falanks benzeri kemik yapı olarak gözlenir. Belirgin bir korteks yapısı mevcuttur ve yalancı eklemleşmeler görülebilir. Cerrahi tedaviye gerek olmayan çoğunlukla asemptomatik seyreden bir lezyondur. Ayırıcı tanısında myozitis ossifikans ve avulsiyon yaralanmaları dikkate alınmalıdır. Bizim vakamızda bu gelişimsel anomaliye travmaya yönelik değerlendirmede incelenen radyografilerde tesadüfen rastlanılmış olup gelişimsel iskelet anomalilerinin ayırıcı tanısında değerlendirmek amacıyla olgu olarak sunulmuştur.Öğe Romatoid artrit'li hastalarda, el eklemlerindeki hareket açıklığı ve el kavrama kuvvetlerinin hastalık aktivasyonu, el fonksiyonları ve özürlülük ile ilişkisi(2006) Taştekin, Nurettin; Uzunca, Kaan; Birtane, Murat; Kabayel, Demirbağ Derya; Öztürk, GülnurAmaç: Romatoid artritte (RA) el bileği ve küçük el eklemleri ilk ve en sık etkilenen eklemlerdir. El tutulumu ve el fonksiyonlarının durumu hastalığın günlük yaşama etkisini belirleyen en önemli faktörlerden birisidir. Bu çalışmanın amacı; RA'da el ve el bileği eklem hareket açıklığı (EHA) ile el kavrama kuvvetlerinin, hastalık aktivitesi, el fonksiyonları ve özürlülük ile ilişkisini değerlendirmektir. Hastalar ve Yöntem: Çalışmamıza Amerikan Romatizma Birliği (ACR) kriterlerine göre RA tanısı almış 31 kadın, 7 erkek toplam 38 hasta alındı. Tüm hastaların hastalık aktivite skoru (Disease activity score-DAS-28) belirlendi. Her iki el bileği ve parmakların EHA'ları standart gonyometri ve parmak gonyometrisi kullanılarak ölçüldü. Parmak ucu-avuç içi mesafesi mezura ile cm olarak kaydedildi. El kavrama kuvveti, parmak ucu kavrama kuvveti, anahtar kavrama kuvveti, üç nokta kavrama kuvveti Jamar dinamometrisi ve pinchmetre kullanılarak ölçüldü. Tüm hastalara Duruöz El Ölçeği (DEÖ) doldurularak, el fonksiyonları değerlendirildi. Sağlık değerlendirme anketi (Health assessment questionnaire- HAQ) ile özürlülük düzeyi belirlendi. DAS-28, DEÖ ve HAQ'ın el ve el bileği eklemleri EHA'ı ve kavrama kuvvetleri ile ilişkisi değerlendirildi. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 53.5±13.1 idi. Ortalama DAS-28 3.5±1.6, DEÖ 9.2±16.6, HAQ 0.7± 0.7 olarak saptandı. DAS-28 ile her iki elin 2., 3., 4., 5. parmakların toplam EHA'ı arasında negatif, 2., 3. ,4., 5. parmak ucu-avuç içi mesafe ile pozitif, el kavrama kuvveti, parmak ucu kavrama kuvveti, anahtar kavrama kuvveti, üç nokta kavrama kuvveti ile negatif korelasyon saptandı (p<0.05). DEÖ ve HAQ da aynı şekilde her iki elin 2. ,3. ,4. ,5. parmakların toplam EHA'ı ile negatif, 2. ,3. ,4. ,5. parmak ucu-avuç içi mesafe ile pozitif, el kavrama kuvveti, parmak ucu kavrama kuvveti, anahtar kavrama kuvveti, üç nokta kavrama kuvveti ile negatif korelasyon gösterdi (p<0.05). Sonuç: RA'da el ve el bileği eklemlerindeki EHA ve el kavrama kuvveti hastalık aktivasyonundan etkilenir ve bu da elin günlük yaşamdaki aktivitelerindeki kullanımının sınırlanması ile ilişkilidir.Öğe Romatoid artritli hastalarda ayakta görülen deformiteler ve pedobarografik değerlendirme(2003) Taştekin, Nurettin; Tuna, Hakan; Kokino, SirenRomatoid artrit, etyolojisi belli olmayan, sistemik, progresif seyirli olarak eklemleri tutan, oluşturduğu deformiteler ile fonksiyonel yetersizlik yaratan bir hastalıktır. Periferik eklem tutulumu gösteren romatoid artrit, ayakta da pek çok deformiteye yol açar. Ayakta yol açtığı deformitelerin neden olduğu sosyal, ekonomik, fiziksel rahatsızlıklar romatoid artritte ayak tutulumunun önemini göstermektedir. Bu görüşten yola çıkarak, çalışmamızda hastaların eklem deformitelerinin tutulan ayakta basınç ölçümleri üzerine yaptığı değişiklikler değerlendirildi. Çalışma, Trakya bölgesi popülasyonundan, AHA kriterlerine göre romatoid artrit tanısı konulmuş, takipleri sürdürülen 49 hasta üzerinde yapıldı. Hastaların fizik muayene ile klinik durumu tespit edildi. Deformiteleri değerlendirmek için radyolojik araştırmalar yapıldı. Statik ve dinamik pedogram ölçümleri kaydedildi. Tespit edilen deformiteler ile hastanın yaşı, cinsiyeti, vücut kitle indeksi, hastalık süresi ve pedogram değerleri arasındaki ilişkiler araştırıldı. Bu değerlendirmeler sonucunda: hastalarda pes planus (29/49), halluks valgus (22/49), subtalar valgus (13/49), çekiç parmak (12/49), pençe parmak (4/49) deformiteleri tespit edildi. Radyografi değerlendirmesi sonucu kalkaneal spur (18/49), asil tendon kalsifikasyonu (14/49) saptandı. Romatoid artritteki deformitelerin pedogram değerlendirmeleri sonucunda; her deformitenin farklı sonuçlar verdiği ve biomekanik yönden ayrı etkisi olduğu gözlemlendi. Bu nedenle ayak basınç ölçümlerinin romatoid artritli hastalarda deformitelerin takibinde ve biomekanik etkilerini görmede önemli bir gereç olduğu dikkate alınmalıdır.Öğe Romatoid artritte ayak tutulumunun değerlendirilmesi(Trakya Üniversitesi, 2001) Taştekin, Nurettin; Tuna, HakanÖZET Romatoid artrit, etiolojisi belli olmayan, sistemik, progresif seyirli olarak eklemleri tutan, oluşturduğu deformiteler ile fonksiyonel yetersizlik yaratan bir hastalıktır. Periferik eklem tutulumu gösteren romatoid artrit, ayakta da pek çok deformiteye yol açar. Ayakta yol açtığı deformitelerin neden olduğu sosyal, ekonomik, fiziksel rahatsızlıklar romatoid artritte ayak tutulumunun önemim göstermektedir. Bu görüşten yola çıkarak, çalışmamızda hastaların eklem deformiteleri tespit edilerek, ayak taban basınçlanndaki farklılıklar saptanıp, bunların fonksiyonel yetersizliklerde yeri araştırıldı. Elde edilen verilerin hastalara yansıması yönünde yenilikler incelendi. Çalışmamız, Trakya bölgesi populasyonundan, ARA kriterlerine göre romatoid artrit tanısı konulmuş, takipleri sürdürülen 49 hasta üzerinde yapıldı. Hastaların fizik muayene ile klinik durumu tespit edildi. Radyografileri ile deformiteleri saptandı, radyolojik açı ölçümleri, erozyon ve eklem aralığı puanlaması yapıldı. Hastaların ayak fonksiyonel indeksindeki sorulara verdikleri yanıtlar değerlendirildi. Statik ve dinamik pedogram ölçümleri kaydedildi. Tespit edilen deformiteler ile hastanın yaşı, cinsiyeti, vücut kitle indeksi, hastalık süresi, ayak fonksiyonel indeksi ve pedogram değerleri arasındaki ilişkiler araştırıldı. Bu değerlendirmeler sonucunda; hastalarda pes planus(29/49), halluks valgus (22/49), subtalar valgus(13/49), çekiç parmak( 12/49), pençe parmak(4/49) deformiteleri muayenede tespit edildi, radyografi değerlendirmesi sonucu kalkaneal spur( 18/49), asil tendon kalsifikasyonu( 14/49) saptandı. Hastanın yaşının erozyon ve eklem aralığı puanlamasında etkili olduğunu, hastalığın başlangıcında ayak tutulumu olanlarda ayak fonksiyonel indeksi ve pedogram değerlerinde bir farklılık olmadığı, ayak fonksiyonel indeksi ile deformitelerin bir ilişkisi olmadığı tespit edildi. Romatoid artritteki deformitelerin pedogram değerlendirmelerinde her deformitenin farklı sonuçlar verdiği ve biomekanik yönden ayrı 76etkisi olduğu gözlemlendi. Bu nedenle pedogram değerlendirmesinin romatoid artritli hastalarda deformitelerin takibinde ve biomekanik yönden etkilerini görmede önemli bir gereç olduğu dikkate alınmalıdır. 77Öğe Which questions are important in the geriatric depression scale in depression among the elderly?(2004) Ödemir, Ferda; Taştekin, Nurettin; Kokino, Siranuş; Esen, Esra; Turan, Nesrin F.Amaç: Geriatrik Depresyon Skalası Türkçe versiyonunu (GDS-T) kullanarak polikliniğe başvuran hastalarda depresyon semptomlarını değerlendirmek. Yöntem ve Gereç: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon polikliniğine başvuran 79 geriatrik hasta 1 yıllık dönemde değerlendirildi. Tüm hastalar GDS-T’nun 30 maddesini cevaplandırdı. Bu bilgilerin istatistiksel değerlendirilmesi Fisher’s-analysis, Pearson-analizi ve Pearson korelasyon analizi ile yapıldı. Depresyon yönündeki en değerli cevaplar spesivite ve sensitivite açısından en yüksek GDS-T toplam skoru ile tanımlandı. Sonuçlar: Bizim çalışmamıza yaş ortalaması 71.20 ± 4.67 yıl (65-84) olan 79 geriatrik hasta (60 kadın ve 19 erkek) dahil edildi. GDS-T kullanılarak 35 hastaya depresyon tanısı konuldu. GDS-T toplam skor aralığı 0-30, ortalaması 10.22 ± 4.92 idi. Çalışmamızda 4, 6, 16, 18, 24, 25 ve 30 numaralı soruların depresyonlu hastaları ayırt etmede önemli özelliği olduğu saptandı. Tartışma: GDS-T skalası depresif hastalar için oldukça etkili tarama testidir. Bazı sorular çıkartılarak hazırlanan kısa versiyonlarının sadece zaman açısından bir yararı olacağı fakat tanı ile ilgili sorunlar çıkartabileceği düşüncesindeyiz.