Yazar "Berberoğlu, Ufuk" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The assessment of teachers’ knowledge and schools’readiness about food allergy and anaphylaxis in a Northwest city of Turkey(2019) Özdemir, Pinar Gökmirza; Yazıcıoğlu, Mehtap; Öneş, Ülker; Ceylan, Mahir; Doğru, Mahmut; Berberoğlu, UfukAim: To investigate teachers’ knowledge and preparedness of schools about food allergy and anaphylaxis in elementary schools inEdirne city.Material and Methods: The study was performed as a cross sectional survey study. Questionnaires were answered by 560 teachers,all of them were working in 35 public elementary schools in Edirne. In addition to questions concerning food allergies, teachers wereasked about their attitudes in the case of a life-threatening food-induced allergic reaction. The presence of a nurse or other trainedpersonnel, an action plan for management of anaphylaxis, and/or epinephrine availability and use in these schools in the case ofsuch a reaction were also evaluated.Results: The vast majority of teachers (97.3%) reported they had not been informed about food allergies, and only 19.1% stated that“shock” may be related to a food allergy situation. Only 4 schools (11.4%) employed a nurse. Examination of school drugs cabinetsrevealed no epinephrine in any school, and none of the students were found to carry epinephrine autoinjectors. Furthermore, none ofthe schools had an emergency action plan related to food-induced allergic reactions.Conclusion: The current study revealed an urgent need to inform elementary school teachers of Edirne about food allergies and theirtreatment and to improve access to emergency treatments and action plans.Öğe Bir işletmede işyeri fiziksel risk etmenlerinin çalışanların sağlığına olan etkisinin saptanması ve değerlendirilmesi(Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2008) Berberoğlu, Ufuk; Dedeler, HasanAraştırma; Edirne'de bulunan bir konfeksiyon işletmesinde İşyeri fiziksel risk etmen-lerini belirlemek, Konfeksiyon işkolunda faaliyet gösteren işletmede risk değerlendirmesi yaparak, çalışma ortamına ilişkin sağlık ve güvenlik riskleri ortaya çıkarmak, İşletmede çalı-şanlara sağlıklı ve güvenli çalışma sağlayabilmek amacı ile yapılmıştır. Bu araştırma, tanımlayıcı-kesitsel tipte bir araştırmadır. İşletme; giriş deposu, kesim-hane, dikim, ütü, leke çıkarma ve depo olmak üzere 6 bölümden oluşmaktadır. Araştırmanın yapıldığı konfeksiyon işletmesinde fiziksel risk etmenleri değerlendirilmiştir ve işletmenin giriş deposu ve depo bölümleri dışındaki bölümlerde en az bir risk, önemli düzeyde riskli ol-duğu saptanmıştır. İşletmede en önemli sorun tozdur. Dikim bölümünde risk skoru 25 puan olan katlanı-lamaz risk sınıfına giren toz; kesimhane, ütü ve leke çıkarma bölümlerinde, risk skoru 15 ile 20 puan arasında alarak önemli risk düzeyinde olduğu saptanmıştır. İşletmede gürültü, kesimhane, dikim, ütü ve leke çıkarma bölümlerinde, risk skoru 15-20 puan arası alarak önemli düzeyde olduğu görülmektedir. İşletme diğer bir risk aydınlatmadır. Aydınlatma, işletmede, kesimhane, dikim ve leke çıkarma bölümünde risk skoru 15 ile 20 puan arasında alarak önemli risk düzeyinde olduğu saptanmıştır. Sıcaklık ve nem; dikim, ütü ve leke çıkarma bölümlerinde risk skoru 15 ile 20 puan arasında alarak önemli risk düzeyinde olduğu saptanmıştır.Öğe Edirne Devlet Hastanesi'nin kimi polikliniklerinde verilen 1. basamak sağlık hizmetlerinin boyutları(Trakya Üniversitesi, 1999) Berberoğlu, Ufuk; Eskiocak, Muzaffer8. O Z E T EDİRNE DEVLET HASTANESİ'NİN KİMİ POLİKLİNİKLERİNDE VERİLEN 1. BASAMAK SAĞLIK HİZMETLERİNİN BOYUTLARI Türkiye'de sağhk hizmetlerinin dengesiz dağılımı ve Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri sunan kurumların işlevlerini yeterli düzeyde yerine getirememesi gibi nedenlerle, 2. Basamak kurumlarından olan Devlet Hastanelerine aşın yığılmalar olmaktadır. Bunun sonucunda Devlet Hastaneleri temel işlevlerini tam olarak yerine getirememektedirler. Bu araştırma, bir 2. Basamak sağlık kurumu olan Edirne Devlet Hastanesi'nin kimi polikliniklerinin, 1. Basamak (ilk başvuru Basamağı) olarak ne ölçüde kullanıldığını göstermek amacıyla planlanmış ve yapılmıştır. Yöntem ve Gereçler : Edirne Devlet Hastanesi'nin İç Hastalıkları, Kulak Burun Boğaz, Kadm Hastalıkları ve Doğum ile Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları polikliniklerinde gözlemler vapılmıştır. Muayeneyi yapan hekimle birlikte bulunularak, yapılan başvurular değerlendirilmiştir. Tanımlayıcı ve kesitsel nitelikte bir araştırmadır. İncelenen polikliniklere yapılan başvuruların, kayıtlarda yer alan demografik özellikleri değerlendirilmiştir. Tüm başvurular, istenen laboratuvar incelemesine ve poliklinikte muayeneyi yapan hekimin görüşüne göre, 1. Basamak ya da 2. Basamak olgusu olarak ayrılmıştır. Bulgular : Edirne Devlet Hastanesi'nin incelenen polikliniklerine 24 günlük gözlem süresi içinde toplam 965 başvuru yapılmıştır. İncelenen polikliniklere kadınlar daha fazla başvurmuştur (% 53.4). İl merkezinde oturanlar, başvuranların % 76.8 iken % 21 'i ilçe ve köylerden, % 2.2'si ise il dışından gelmektedir. Gözlem yapılan polikliniklere, sosyal güvencesi olanlar başvurmaktadır (% 82.5). En fazla saptanan sosyal güvence türü, % 5 1.9 ile Emekli Sandığı olmuştur. Yapılan başvuruların % 56.2'si, incelenen poliklinikleri ilk başvuru Basamağı oiarak kullanmıştır. Başvuruların % 27.5'i şevkli olarak gelmiştir. Şevkli olguların % 56.8'i Sağlık Ocağından gelmiştir. Bir 1. Basamak Sağlık Kuruluşu olan AÇS-AP Merkezi'nden hiç sevk yapılmamıştır. Şevkli gelenlerin % 94.2'si resmi evraklıdır. İncelenen polikliniklere % 55.9 oranında "yakınmcf nedeniyle başvurulmuştur. Kurul raporu istemiyle yapılan başvuruların (% 1 1.2) önemli bir bölümünü (% 57.4) ilaç katkı payı indirimi oluşturmaktadır. Kontrol nedenli başvurular (% 4.2) en fazla İç Hastalıkları Polikliniğinde (% 56.5) belirlenmiştir. İlaç yazdırmak için başvuranların oranı % 1.9'dur. Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniğine gebelik testi nedeniyle % 24.9, doğum öncesi bakım nedeniyle % 24.1 oranında başvuru yapıldığı saptanmıştır. İncelenen polikliniklere yapılan başvuruların % 43. 2' si yalnız reçete vmferafc-sonlandırılmıştır. % 2.6 or anında yatış yapılmış, % 8'i ise sevk edilmiştir. Sevk edilenlerin % 51.9'unun üniversite hastanesine, % 48.1'inin ise Edirne Devlet Hastanesi'nde başka bir polikliniğe gönderildiği belirlenmiştir. Yapılan tüm başvuruların % 39.8'inden laboratuvar incelemesi istenmiştir. En çok istenen laboratuvar incelemeleri, tam kan incelemesi (% 22.7), tam idrar incelemesi (% 17.4) ve röntgen incelemesi (% 10.3) olmuştur. 71İncelenen polikliniklere yapılan başvuruların istenen laboratuvar incelemesine göre, % 17.7'si 1. Basamak. % 22.1 'i ise 2. Basamak olgusu olarak tanımlanmıştır. Aynı biçimde, gözlem yapılan polikliniklere yapılan başvuruların % 48. 1 'i, muayeneyi yapan hekime göre 1. Basamak. % 5 1.9'ü ise 2. Basamak olgusu olarak değerlendirilmiştir, iç Hastalıkları Polikliniğine yapılan başvurulara en sık konulan tanılar, Diyabetes Mellitus (% 15.4), Hipertansiyon (% 10.5) ve ÜSYE'dir (% 8.3). Kulak Burun Boğaz Polikliniğinde ise Buşon (% 25.8), Kronik Otitis Media (% 8.8) ve ÜSYE (% 7.7) en sık konulan tamlardır. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğinde en sık konulan tamlar, ÜSYE (% 20.6), ASYE (% 5.2) ve Parotitis (% 5.2) olmuştur. Sonuçlar : Edirne Devlet Hastanesi'nin incelemeye alman poliklinikleri, önemli bir oranda 1. Basamak hizmeti vermektedir. Bu hizmetler 1. Basamak sağlık kuruluşlarında kolayca verilebilir ve söz konusu polikliniklere aşırı yığılmalar önlenebilir. Ayrıca sağlık yöneticilerine ve politikacılara önerilerde bulunularak, sağlık sisteminin daha iyi işlemesi ve Sağlık Ocaklarının mutlaka işlevsel kılınması sağlanmalıdır. 72Öğe Edirne Huzurevi'nde kalan yaşlıların kimi sosyo-demografik özellikleri ve katz indeksine göre günlük yaşam etkinlikleri(2002) Berberoğlu, Ufuk; Gül, Hatice; Eskiocak, Muzaffer; Ekuklu, Galip; Saltık, AhmetAmaçlar: Edirne Huzurevi'nde kalan yaşlıların, kimi sosyo-demografik özelliklerinin saptanması, günlük yaşam etkinliklerinin Katz, İndeksi aracılığı ile değerlendirilmesi ve ilişkilendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem-Gereçler: Araştırma; tanımlayıcı ve kesitseldir. Edirne Huzurevi'nde kalan 101 yaşlıyı kapsamıştır. Hastanede olan, görüşmeyi kabul etmeyen ve işbirliği sağlanamayan toplam 14 kişinin dışında, kalan 87'si ile yüzyüze görüşülmüştür. Yaşlıların günlük yaşam etkinliklerindeki bağımlılık durumları, Katz İndeksi ile değerlendirilerek, ilişkilendirmeler yapılmıştır. Görüşmeler, ön denemesi yapılmış anket formuyla Huzurevi'nde gerçekleştirilmiştir {Mayıs 2001). Bulgular : Edirne Huzurevi'nde kalan yaşlıların % 73,6'sı erkek, % 26.4'ü kadındır. Yarısı temel eğitimden yoksun olup, % 47'si duldur. 3/4'ü kendi isteği ile Huzurevine gelmiştir. Yarıya yakını hiç ziyaret edilmemektedir. En çok kullanılan yardımcı aygıtlar; gözlük ve diş protezidir. % 74.7"sİnde en az bir süreğen (kronik) hastalık vardır ve % 79.1 'i daha önce hastanede yatmıştır. Sık görülen süreğen hastalıklar; hipertansiyon, serebro-vasküler olay ve kalp yetmezliğidir. Erkek ve kadın yaşlıların Katz İndeksi değerlendirmesine göre; alışveriş yapma, yemek hazırlama ve ulaşımda bağımlılıkları ilk sıralarda bulunmaktadır. Sonuç ve Öneriler: Huzurevi yaşlılarının yarısı temel eğitimden yoksun olup, % 47'si duldur. 3/4'ü kendi isteği ile gelmiştir. Yaşlıların % 43.7'si hiç ziyaret edilmemektedir. En çok kullanılan yardımcı aygıtlar; gözlük ve diş protezidir. % 74.7'sİnde en az bir süreğen hastalık vardır ve % 79,1'i daha önce hastanede yatmıştır. Erkek ve kadın yaşlıların Katz indeksi değerlendirmesine göre; alışveriş yapma, yemek hazırlama ve ulaşımda önemli düzeyde sorunları vardır. Bundan dolayı, Huzurevinde temel gereksinimleri karşılayacak, alışverişe elveren bir dükkan varlığı ve araç servisi desteğinin artırılması uygun olacaktır. Yaşlılara verilen hizmetlerde Huzurevleri önemli bir yer tutmaktadır. Aslında temelde toplum içinde bakım hedeflenmelidir. Yaşlıları küçük kümelere ayırmaya olanak sağlayan Huzurevlerinin daha uygun olacağı düşünülmektedir. Bu model, Huzurevlerinde kalabalık yaşamdan kaynaklanan sorunları da en aza indirecektir.Öğe Edirne merkez İlçe ilköğretim okullarında çalışan öğretmenlerde sağlığı geliştirici davranışlar(2007) Tokuç, Burcu; Berberoğlu, UfukÖzet: Bu çalışmada, Edirne İli Merkez İlçe İlköğretim okullarında çalışan öğretmenlerin kimi sosyo-demografik özelliklerinin saptanması ve günlük yaşamlarındaki çeşitli davranışlarının Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği (Health Promotion Life-Style Profile) ile değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışma tanımlayıcı, kesitsel bir araştırmadır. Araştırmacılar tarafından hazırlanan bir anket formu ve Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği Edirne İli Merkez İlçede bulunan 33 İlköğretim Okulunda çalışan tüm öğretmenlere ulaştırılmıştır. 410 öğretmen çalışmaya katılmayı kabul ederek anket formundaki soruları yanıtlamıştır. Veriler SPSS Ver. 13.0 ile değerlendirilmiştir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin, sağlığı geliştirici davranışlarının genel olarak iyi düzeyde olduğu, en yüksek puan ortalamasının beslenme, en düşük puan ortalamasının ise egzersiz alt grubunda olduğu, toplam ve kişiler arası destek puanlarının kadınlarda, egzersiz puanının erkeklerde anlamlı düzeyde yüksek olduğu, yaş arttıkça sağlığı geliştirici davranış puanlarının yükseldiği bulunmuştur. Öğretmenlerin, sağlığın geliştirilmesine yönelik bilgilerini artırmak amacıyla, mesleki eğitim süreçleri içinde sağlıkla ilgili derslerin bulunması, varolan sağlık bilgilerinin düzenli yapılacak hizmet içi eğitimlerle artırılarak, bunların doğru davranışlara dönüştürme ve iyi bir rol model olma çabalarının desteklenmeli ve sağlık personeli ile öğretmenlerin sürekli iletişim içinde olması sağlanmalıdırÖğe Evaluation of cytological alterations in normal-appearing oral mucosal epithelia of smokers and non-smokers via AgNOR counts and nuclear morphometry(2008) Usta, Ufuk; Berberoğlu, Ufuk; Helvacı, Ercüment; Altaner, Şemsi; Süt, Necdet; Özdemir, ÇiğdemAmaç: Sigara içen ve içmeyen kişilerde normal oral mukozaya ait epitel hücrelerindeki proliferatif aktivite AgNOR boyama tekniği ve nükleer morfometri ile değerlendirildi. Hastalar ve Yöntemler: Yaymalar 50-70 yaş arasında sigara içen ve içmeyen, 40’ar hastanın normal görünümlü ağız taban mukozasından elde edildi. İyi tespit edilmiş nükleuslu ilk 50 skuamöz epitel hücresinde AgNOR’lar sayıldı ve bilgisayarlı görüntü analizi ile nükleer alanlar hesaplandı. Bulgular: İstatistiksel olarak sigara içmeyen grupta nukleus başına düşen ortalama AgNOR sayısı (3.47± 0.30) sigara içenlerden daha azdı (4.22±0.39, p<0.001). Ayrıca sigara içenlere ait hücre çekirdeklerinin alan ortalamaları (94.32±10.08) içmeyenlerden daha yüksek bulundu (87±9.4, p<0.05). Beş taneden fazla AgNOR’a sahip olan nukleusların ortalama sayısı sigara içmeyen ve içenlerde sırasıyla %14.6 ve %36.8 olarak bulundu. Sonuç: Bulgularımız sigara içiminin oral proliferatif lezyonların oluşmasında önemli bir risk faktörü olduğunu ve bu lezyonların taranması için oral eksfolyatif sitolojinin tercih edilebilecek bir yöntem olduğunu ortaya koymaktadır.Öğe Reklam ve çocuklar: çocukların gıda markalarını tanıması, beslenme alışkanlıklarını ve gıda tercihlerini etkiliyor mu?(2009) Tokuç, Burcu; Berberoğlu, Ufuk; Ekuklu, GalipAMAÇ: Bu çalışma okul çağındaki çocukların beslenme alışkanlıklarını, beslenme bilgisini belirlemek, halen reklam kampanyaları süren ticari gıda markalarını tanıma oranlarını saptamak, ticari gıda markalarını tanıma oranları ile beslenme alışkanlıkları ve beslenme bilgisi arasında ilişki olup olmadığını sorgulamak amacıyla yapılmıştır. YÖNTEM: Edirne İli Merkez İlçesinde 15 (% 45.5) ilköğretim okulunda yürütülen çalışma, kesitsel bir araştırmadır. Verilerin toplanmasında 3 bölümden oluşan bir anket formu kullanılmıştır. Birinci bölüm çocukların sosyo-demografik özellikleri ve beslenme alışkanlıkları, ikinci bölümde çocukların besin bilgileri ve besin tercihleri, üçüncü bölümde çocukların ticari gıda markalarını tanıma oranları sorgulanmıştır. BULGULAR: Çalışmaya 1018 öğrenci katılmıştır. Bu çalışmanın bulguları, daha önceki birçok çalışmanın 9-11 yaş grubu çocukların iyi beslenmedikleri yönündeki bulgularını doğrular niteliktedir. Çocukların çoğunluğu sağlıklı olmadığı bilinen cips, çikolata-gofret vb. tatlı gıdaları, kola vb. gazlı içecekleri fast-food türü yiyecekleri sık tükettiğini (en az günde 1 kez) belirtmiştir. Çocuklar sağlıklı besinleri bilmekte (med:8) ancak daha az tercih etmektedir (med:5). Öğrencilerin %84.9’u marka etiketlerinin yarıdan fazlasını doğru olarak tanımlamıştır. Reklam etiketlerini tanıma oranlarının yüksekliği cips ve benzeri gıdaların sık tüketimi ile, fast food tarzı gıdaların sık tüketimi ile, gazlı içeceklerin sık tüketimi ile ilişkili bulunmuştur. Sağlıklı besinleri daha fazla tanımlayan çocukların reklam etiketlerini tanıma oranları da yüksek bulunmuştur. SONUÇ: Bu çalışma gıda reklamları ile kötü beslenme arasındaki ilişki için güçlü kanıtlar sunmamakla birlikte gıda reklamlarının çocukları etkilediğine dikkat çekmektedir.Öğe Sezaryenle doğum yapmış sağlık personelinde doğum sonrası memnuniyet ve takip eden gebelikte doğum şekli tercihi(2004) Sayın, N. Cenk; Berberoğlu, Ufuk; Varol, Füsun G.AMAÇ: Sezaryenle doğum yapmış sağlık çalışanlarında, kendi isteğiyle elektif sezaryen olanların sonuçlarını endikasyon konularak sezaryen yapılanlarla karşılaştırabilmekti.MATERYAL ve METOD: Edirne ilinde halen çalışmakta olan ve son doğumunu sezaryenle gerçekleştirmiş toplam 144 sağlıkçıya (39 doktor, 88 ebe-hemşire, 17 yardımcı sağlık personeli) anket uygulandı. Olgular endikasyon yokken kendi isteğiyle elektif sezaryenle doğum yapmayı seçenler (n=64) ve endikasyon koyularak sezaryenle doğum yapanlar (n=80) olarak ikiye ayrıldı. Anket formu daha önce yapılan çalışmalarda incelenen konular ve konuyla ilişkisi olduğu düşünülen sorular temel alınarak oluşturuldu. İstatistiksel analizler "Minitab" programıyla gerçekleştirildi.BULGULAR: Olgularımızdan elektif sezaryen olanlar doğum ağrısı çekmekten (n=20) ya da doğum sırasında bebeğe travma olur diye korktuğu (n=16), hem doğum ağrısından hem de bebeğe travma olur diye korktuğu için (n=10), daha sonra gelişebilecek olası pelvik relaksasyon nedeniyle (n=7), doktor önerisiyle (n=6) veya sosyal nedenlerle (n=5) sezaryen tercih ettiklerini belirtti. Tüm olguların % 78'i sezaryen olmaktan memnun olduğunu, % 53.4'ü gebeliğin ilk dönemlerinde sezaryenle doğum yapmayı istemiş olduğunu, % 22.2'si de tekrar gebe kalırsa vajinal doğumu tercih edeceklerini söyledi. Elektif sezaryen olanlarda (57/64) hasta memnuniyeti endikasyon konularak sezaryen yapılanlara göre (56/80) daha yüksek (p=0.01) ve komplikasyon oranı daha düşük bulundu (2/64 kişi vs. 13/80 kişi, p=0.02).SONUÇ: Sağlık çalışanlarında sezaryen sonrası vajinal doğum tercihi azdır. Elektif sezaryen sonrası kişilerin memnuniyeti artmakta ve komplikasyon oranı da azalmaktadır.Öğe Work-related musculoskeletal disorders at two textile factories in Edirne, Turkey(2013) Berberoğlu, Ufuk; Tokuç, BurcuObjective: “Work-related musculoskeletal disorders” (WMSDs) is a term used to describe a painful or disabling injury to the muscles, tendons or nerves caused or aggravated by work. WMSDs are preventable or at least can be delayed. The aim of this study to determine the work related musculo-skeletal disorders and risk levels of the these factory workers. Study Design: Cross sectional study. Material and Methods: This is a cross-sectional study conducted at two textile factories in Edirne, Turkey and it involved 381 workers. The questionnaire used for data collection consisted of two parts. The first part described some socio-demographic features, working conditions and health problems of workers in the previous four weeks. In the second part, a Rapid Upper Limb Assessment (RULA) Employer Assessment worksheet was used. Results: In the assessment of the upper limbs of the workers, the arm/wrist score (AWS) is 5.9±1.7 (3-11); neck, trunk, legs score (NTLS) is 5.3±2.5 (3-11); and total score (TS) is 5.5±1.3 (3-7). The ages of the workers are significantly associated with higher RULA scores (r=0.207, p=0.000). AWS, NTLS and TS of the women workers were found to be statistically significantly lower than for the men. Conclusion: Musculoskeletal disorders are a common problem among textile workers. Employers can prevent WMSD hazards by properly designing the jobs or workstations and selecting the appropriate tools or equipment.