Kaya, Esatİnci, Osman2024-06-112024-06-111994https://hdl.handle.net/20.500.14551/11465Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.Tıpta UzmanlıkÖZET VE SONUÇ Renal hücreli karsinom (renal adenokarsinom) klinik gidişi' önceden net olarak kestirilemeyen bir tümördür. Bu da prognozu çok sayıda faktörün belirlemesine ve bunların hepsini birden değerlen direbilmenin her hastada kolay olamamasına bağlıdır. Tümörün hücre tipi.histolojik büyüme paterni «nükleer grade ' i, evresi ve büyüklüğü basta olmak üzere, birçok parametrenin prognoz ile olan ilişkisi, birçok yayında tartışılmış ve değişik görüşler bildirilmiştir. Bunların içinde en benimsenen görüş, evre ve nükleer grade 'in sırasıyla birinci ve ikinci derecede önemli oldu ğu ve diğer prognostik parametrelerin bunları izlediğidir. Biz de çalışmamızda renal hücreli karsinom tanısı konan hastalarda, histopatolojik ve diğer prognostik parametrelerin önemini ve birbirleri ile olan ilişkilerini gözden geçirmeyi amaçladık. Bu amaçla 26.10.1987-06.01.1993 tarihleri arasında böbrek tümörü nedeniyle Anabilim Dalı'mızda tedavi edilen ve histopatolo jik olarak renal hücreli karsinom (renal adenokarsinom) tanısı konulan 11 erkek, 11 kadın toplam 22 olguyu inceledik. Hastalar preoperatif ve postoperatif dönemlerde anamnez, fizik muayene, laboratuvar ve radyolojik tetkiklerle değerlendi rildi ve belli aralıklarla izleme alındı. Histopatolojik inceleme Fakültemiz Patoloji Anabilim Dalında gerçekleştirildi. Mikroskopta tümörün hücre tipi, büyüme paterni ve nükleer grade 'i yanında ven, lenf nodu. renal kapsül, perirenal yag dokusu ve kollektör sistem tutulumu ile nekroz, kanama ve iltihabi hücre inf iltrasyonu değerlendirildi. Makroskobik olarak 80ise tümörün lokalizasyonu. büyüklüğü, sayısı (multiblite), veri, lenf nodu, renal kapsül» perirenal yag dokusu ve kollektör sistem tutulumu yanında kanama ve nekroz alanları araştırıldı. Hücre tipi. büyüme paterni, evre, nükleer grade ve tümör büyüklüğü ile sürvi ilişkisini araştırmak üzere hastalar her bir parametre için ayrı ayrı sınıflandırıldılar. Olgularımızda ortalama sürvi 21.73T19.94 ay bulundu. Toplam 22 olgunun son izlemde sadece 9'u(%40.9) yasıyordu. Olgularımızın çoğunda berrak hücre üstünlüğü vardı ve sürvi bunlarda diğer hücre tiplerinden daha iyiidi. Berrak hücreliler dışında diğer tipler arasında büyük bir fark bulunamamakla beraber en kötü sürvi sarkomatoid hücreli tümöre aitti. Büyüme paterni olarak ise olgularımızın çoğunda solid ve mikst patern vardı. En iyi sürvi trabeküler paternlilerde bulundu. Trabeküler paterni i ler hariç tutulduğunda diğer gruplar arasında belirgin bir fark olmamakla beraber ortalama sürvi solid ve mikst büyüme paterni i olgularda en düşüktü. Olgularımızın çoğu grade II ve III tümörlü hastalardı.Nükleer grade arttıkça sagkalım oranı azalmaktaydı. Grade I ve Il'deki sürvi oranları birbirine yakınken, bu iki değer grade III ve IV dekilerden belirgin derecede fazlaydı. Robson sistemine göre olgularımızın çoğu evre IVb'de yer almaktaydı. TNM sistemine göre de çoğu olgumuz evre IV tü. Evre arttıkça sagkalımda genel bir düsüs izlenmektedir. Robson siste minde evre I ile II arasında fark yoktu. Evre III 'de ise ancak hem lenf nodu, hem de ven tutulumunun beraber olduğu IIIc evresinde sürvi belirgin derecede düşük bulundu, illa ile Illb arasında belirgin bir fark yoktu. Aynı 3ekilde evre I V te de uzak metastaz 81yok iken (IVa), sürvi Ula ve Illb'ye yakın derecede iyi, metastaz varlığında (IVb) ise Illc'ye yakın derecede kötü bulundu. Olgularımızda tümörlerin çoğu 6-10cm. çapındaydı.Tümör büyük lüğü arttıkça sagkalım oranı azalmaktaydı, özellikle de 10cm< olanlarda belirgin bir düsüs vardı. Olgularımızın tamamına yakınında (%90.1) tek tip operasyon (radikal nefrektomi) yapıldığı için, farklı cerrahi teknikler arasında sürvi farkı acısından bir değerlendirilme yapılamadı. Postoperatif adjuvan tedavi olarak en iyi sürvi Interferon tedavi sinde elde edilirken hormonoterapi. kemoterapi ve radyoterapideki sonuçlar birbirlerinden farklı bulunmadı. Diğer prognostik parametrelerden kollektör sistem invazyonu, olgularımızın %59'unda saptandı ve bunların sürvisi genel ortala madan belirgin derecede düşüktü. Erkek ve kadın hastalar arasında belirgin bir sürvi farkı yok iken ileri yaslarda prognoz daha kötüydü. Ayrıca sol taraftaki tümörlerin daha kısa sürvi 1 i olduğu nu bulduk. Hastalarda saptanan preoperatif ateş artısının da sürvi- yi pek etkilemediğini bulduk. Preoperatif hematüri sürviyi olumsuz etkilemekteydi. Eritrosit çökme hızı ise 2 olgumuz dışında olgula rın tamamında preoperatif veya postoperatif artmış olarak bulundu. Postoperatif değerlerde belirgin bir düşme izlenirken, yine de normal değerlerin üzerindeydi.Ayrıca 1 yıl içinde kaybedilen olgu larımızda biraz daha yüksek değerler gözlendi. Eritrosit çökme hızı, hücre tipi ve grade ile belirgin bir değişiklik göstermezken, evre. tümör büyüklüğü ve büyüme paterninden etkilenmekteydi. Bu değerler metastatik hastalık saptananlarda yüksek devam etti. Sonuç olarak renal hücreli karsinomda hücre tipi, büyüme paterni, nükleer grade, evre ve tümör büyüklüğü parametrelerinin 62herbirinin sürvi tayininde etkili olduğunu bulduk. Bunların birbir lerine belirgin bir üstünlüğü yoktu. Dolayısıyla herbirinin prog- noz değerlendirilmesinde değerli kriterler olduğu kanısına vardık. Ayrıca kollektör sisteme açılım, hastanın yası, hematüri, eritro sit çökme hızı ve postoperatif adjuvan tedavinin tipi de prognozu etkileyebilen önemli etmenlerdir. 83[Abstract Not Available]trinfo:eu-repo/semantics/openAccessÜrolojiUrologyRenal hücreli karsinom prognozunda histopatolojik ve klinik parametrelerin yeriSpecialist Thesis18737951