Sannav, Sabri Can2024-06-122024-06-1220051305-77662587-2451https://search.trdizin.gov.tr/yayin/detay/83911https://hdl.handle.net/20.500.14551/15401Osmanlı Devleti’nin Ege adalarını Çanakkale Boğazı önlerinden başlamak üzere XVI. yüzyılın ikinci yarısına kadar geçen süreçte adım adım ele geçirmeleri, Ege Denizi’nin bir Osmanlı iç denizi haline gelmesiyle sonuçlanmıştır. Hem bu iç denizi kuzey, batı ve doğu kıyılarıyla bir bütün haline getirip gerekli malî ve sosyal uygulamaları yapabilmek ve hem de Akdeniz’e yönelik siyasetin dayanak noktalarını oluşturabilmek amacıyla burada yer alan irili-ufaklı adalar yeni idarî düzenlemeler içine alınmıştır. Şubat 1534’de Barbaros Hayreddin Paşa’nın beylerbeyliğe getirilip Cezâyir-i Bahr-i Sefîd Eyâleti’nin oluşturulması, Ege adalarının durumlarını belirleyici bir etken olmuştur. Gelibolu, Rodos ve Midilli bu eyâletin Ege Denizi’ni içine alan temel birimleri haline getirilmiştir. İlk dönemlerde Gelibolu Sancağı’na bağlı bir nahiye konumunda bulunan Limni XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Cezâyir-i Bahr-i Sefîd Eyâleti bünyesinde kaza, eyâletin yeniden yapılandırılmasından sonra ise sancak statüsüne yükseltilmiştir.1864’de vilâyet statüsünü elde eden Cezâyir-i Bahr-i Sefîd’in 1923’de imzalanan Lozan Andlaşması sonucunda hukûkî statüsü tamamıyla sona ermiştir.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessTanzimat'ın İlanından Sonra Cezayir-i Bahr-i Sefid Eyaleti'nin Yeniden Yapılandırılması Süreci ve Limni Adası'nın StatüsüArticle6117518983911