Bipolar bozuklukta telomer uzunluğunu etkileyen faktörler

Küçük Resim Yok

Tarih

2019

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Trakya Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Bipolar bozukluk kronik, tekrarlayıcı ve yetiyitimine neden olan, erken yaşlanma ile ilişkili olduğu düşünülen bir hastalıktır. Telomer uzunluğu, hücresel yaşlanmanın önemli bir biyolojik belirteci olarak kabul edilmektedir. Bipolar bozukluk ve TL arasındaki ilişkiyi farklı değişkenler üzerinden inceleyen çok sayıda araştırma mevcuttur. Bipolar bozukluk tanılı hastalarda, ataklar arası dönemde (ötimik faz) görülen kalıntı belirtilerin, hastalığın olumsuz prognostik faktörlerinden biri olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmada, ataklar arası dönemdeki kalıntı belirtilerin, telomer üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırmaya DSM-5'e göre bipolar bozukluk tanısı olan, atak dönemi sonrasında en az 8 hafta süreyle hastalık belirtileri olmayan (remisyon) 60 hasta ve 20 sağlıklı kontrol dahil edilmiştir. Hastaların kalıntı belirtilerinin şiddeti hamilton depresyon derecelendirme ölçeği, pittsburgh uyku kalitesi indeksi, arizona cinsel yaşantılar ölçeği ile değerlendirilmiştir. Hastaların psikososyal işlevsellik düzeyi, kısa işlevsellik derecelendirme ölçeğiyle değerlendirilmiştir. Tüm katılımcılardan kan alınarak, yaşlanmanın biyobelirteci olarak kabul edilen TL, kantitatif gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonuyla ölçülmüştür. Araştırmamızda, hasta grubunun TL'nin, sağlıklı kontrol grubuyla karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı seviyede kısa olduğu saptandı. Araştırmamızda yapılan lineer regresyon analizinde TL'deki kısalığın HDDÖ ile ölçülen kalıntı depresif belirti şiddetindeki artış ile ilişkili olabileceği belirlendi. Hasta grubunda HDDÖ skorları ve telomer boyu arasında istatistiksel olarak anlamlılık düzeyinde olmayan negatif yönde ilişki olduğu görülmüştür. Hasta grubunda ACYÖ skorları ile TL, PUKİ skorları ve TL arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Bu araştırma bipolar bozukluk tanılı hastalarda kalıntı belirtiler ile TL arasındaki ilişkiyi değerlendiren ilk çalışmadır. Bulgularımız, bipolar bozuklukta ataklar arası dönemdeki depresif kalıntı belirtilerin, hücresel yaşlanmanın önemli bir biyobelirteci olarak kabul edilen TL'yi öngörebileceği hipotezini desteklemektedir. Ayrıca bipolar bozuklukta tedavi planı yaparken, depresif kalıntı belirtilerin, terapötik hedef olarak belirlenmesinin önemli olduğu düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Bipolar Bozukluk, telomer uzunluğu, kalıntı belirtiler, depresyon, uyku kalitesi, cinsel disfonksiyon.
Bipolar disorder is a chronic, recurrent disabling disease that is thought to be associated with premature aging. Telomere length is considered to be an important biological marker of cellular aging. There are many studies investigating the relationship between bipolar disorder and telomere length over different variables. In patients with bipolar disorder, residual symptoms, seen during inter-episode period (euthymic phase), have been shown to be one of the negative prognostic factors of the disease. In this study, it was aimed to investigate the effects of residual symptoms in inter-episode period, on the telomere. In this research we included 60 patients diagnosed with bipolar disorder according to DSM-5 who had no symptoms of disease (remission) for at least 8 weeks after the episode and 20 healthy controls. The severity of the residual symptoms of the patients were evaluated with the Hamilton Depression Rating Scale (HDRS), Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI), and Arizona Sexual Experiences Scale (ASEX). The psychosocial functioning level of the patients was evaluated with the Functioning Assessment Short Test. Blood was collected from all participants and telomere length, which is considered as biomarker of aging, was measured by quantitative real-time polymerase chain reaction. In our study, the telomere length of the patient group was found to be significantly shorter compared to the healthy control group. In our study, linear regression analysis showed that shortness of TL may be associated with increased severity of residual depressive symptoms measured by HDRS. There was a negative correlation between HDRS scores and telomere length in the patient group which was not statistically significant. There was no statistically significant relationship between ASEX scores and telomere length, and also PSQI scores and telomere length in the patient group. This is the first research to evaluate the relationship between telomere length and residual symptoms in patients with bipolar disorder. Our findings support the hypothesis that depressive residual symptoms in bipolar disorder can predict the telomere length, which is considered to be an important biomarker of cellular aging. In addition, it is considered important to determine depressive residual symptoms as therapeutic targets when planning treatment in bipolar disorder. Key Words: Bipolar Disorder, telomere length, residual symptoms, depression, sleep quality, sexual dysfunction.

Açıklama

Tıpta Uzmanlık

Anahtar Kelimeler

Psikiyatri, Psychiatry

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye