Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 9 / 9
  • Öğe
    Arif’in Nüsha-İ Âlem Mesnevisinde Âlem-İnsan İlişkisi
    (Trakya Üniversitesi, 2018) Günay, Fatih
    Eserlerindeki bilgilere göre 14.yüzyılın sonu ve 15. yüzyılın başında yaşadığı tahmin edilen Ârif, tasavvufalanında, daha çok mesnevi türünde eserler kaleme almış bir şairdir. Şairineserleri incelendiğinde, kendisinin geniş bir Kur’an ve hadis bilgisine sahipolduğu anlaşılmaktadır. Bu çalışmada âlem kelimesinin anlamları, bunlardanhareketle âlemlerin özellikleri, insan, insan-âlem ilişkisi, üzerindedurulmuştur. Konu ile ilgili olarak, sözlük, ansiklopedi maddeleri ve bazıtasavvufi eserlerden yararlanılmış, Ârif’in Nüsha-i Âlem adlı mesnevisitaranmıştır.Ârif eserinde, evren-insankarşılaştırmalarını, insanın kâinatın bir özeti olduğu ana fikri çerçevesindeyapmıştır. Yedigök tabakası, yedi gezegen, bu gezegenlerin bulunduğu konumlar, on iki burç,ay, güneş ve yıldızlar, arş, kürsi, levh ve kalem, cennet ve cennete ait bazıözelliklerle iyi ve kötü kavramlarının insandaki karşılıkları ele alınmış;duyularımız, duyu organlarımız, içinde yaşadığımız bedene ve taşıdığımız canaait özellikler sıralanmıştır. Ayrıca vakit kavramının insan hayatınındönemlerine olan benzerlikleri, insanın iç dünyasında barındırdığı keder vekaygıların, göz yaşının, gülmenin ve çıkardığımız bazı seslerin, aldığımıznefesin, et, kas ve kemiklerimizin, damarlarımızda akan kanın, yönkavramlarının; katılık, öfkeli olmak, sabretmek gibi huylarımızın tabiatlailişkisi kurulmuş ve bunlar çeşitli benzetmelerle anlatılmıştır.Eserdeinsanın dünyaya gönderiliş amacı üzerinde durulmuş; iyi bir kul olmanıngerektirdiği doğru bir inanış, doğruluk içinde bir hayat, kısacası Allah’ınemirlerini yaşamak düşüncesi vurgulanmıştır.
  • Öğe
    Raşid Divanı’nda Toplum ve Kültür
    (Trakya Üniversitesi, 2015) Günay, Fatih
    An important property of the Divan literature, existed for centuries in a wide geography, is to be fed from the world’s richest cultural resources. Religion, mysticism, social life, various sciences mythology, historical and legendary heroes, traditions-customs, folk beliefs are among its sources. Relationships with social life of the Divan poetry has come to ignore, and constantly discussed claimed to be far from reality. Information obtained by careful examination of the products of the culture of the Ottoman literature in recent years has clarified the issue, this information is the life and history of the Ottoman Divan poetry, which reveals the intimate bond. In this study, the 8th century poet historian Raşid Divan located in the human, social, cultural, time, not of a part of the only of the society, such as space, all peculiar to the the events, used merchandise, the people living in that era show that how to get in a divan is the product of effort. The purpose of this study, which is a part of Turkey since Literature, the ongoing cultural heritage of the Turkish nation for centuries, is to reveal a more rectum page. It will be seen for years away from society and treated as foreign Divan poetry carries the core values of our nation filled with nice richness. Information about these types of historic figures and events of the string in the study can be reached
  • Öğe
    Tanzimat Döneminden Latin Harflerinin Kabulüne Kadar Türkiye’de Estetik Üzerine Yapılan Çalışmalar
    (Trakya Üniversitesi, 2011) Öztürk, Tuncay
    Historiography of studies of aesthetics and art disciplines in Turkey is important in order to chronologically archive available knowledge in these academic areas. Undoubtedly, effords to translate older works into contemporary Turkish also should be rated in the same importance. Although they are insufficent, we have some outlining studies of the histories of aesthetics and art disciplines in hand. We tried to introduce the studies that have been conducted from Tanzimat Reform Era to Latin alphabet recognition in Turkey, by referencing mentioned studies. Our purpose has been to identify incentives of this process
  • Öğe
    Tanzimat’ın İlanından Sonra Cezâyir-İ Bahr-İ Sefîd Eyâleti’nin Yeniden Yapılandırılması Süreci ve Limni Adası’nın Statüsü
    (Trakya Üniversitesi, 2005) Sannav, Sabri Can
    Ottoman Empires continious invasion of the Aegean Islands, beginning from the front parts of Dardanelles in a process continuing till the second half of XVI. century resulted in Aegean Sea to become on Ottoman inner sea. For making the needed financial and social applications by combining this inner sea with the north, west and east coasts and forming the support points for a policy towards Mediterranean Sea, both large and small islands of this location were taken into administrative arrangement. In February 1534 Barbaros Hayreddin Pasha was announced as a governor-general and Cezâyir-i Bahr-i Sefîd province was formed which constitutes a determining factor of Aegean Island’s Conditions. Galipolli, Rhodes and Lesvos became the basic institutions of this province, which comprises the Aegean Sea. While at first Lemnos was a district of Galipolli Sanjah, from the beginning of the second half of XVIII century it became a subdivision of province in Cezâyir-i Bahr-i Sefîd Province’s structure and after the reconstruction of the province it was announced as a sanjah. Cezâyir-i Bahr-i Sefîd which gained the status of (city) after Lozan Contract signed in 1923, completely lost its legal status
  • Öğe
    Bilecik Ağzında Görülen Deyimler Üzerine Bir Değerlendirme
    (Trakya Üniversitesi, 2016) Özden, Muharrem
    Idioms are formulaic expressions constructed in a specific syntax or structure that describe situations or concepts in an effective way. Idioms enrich the narrative with fluency, attractiveness, and add an alternation to the real meaning. They give use clues about the history, social and cultural identity of a given society. This study aims to identify and classify the idioms detected in Bilecik accent. The idioms that were obtained are from compilation texts of studies conducted on local accent, and also from other type of evaluation; an analysis conducted on origin, structure, meaning and syntax
  • Öğe
    BATI TRAKYA TÜRK AĞIZLARINDA ŞİMDİKİ ZAMAN EKİNİN VARYANTLARI ÜZERİNE
    (2018) Özdemir, Muharrem
    Anadolu ve Rumeli ağızları üzerine yapılan çalışmalar bugüne kadar oldukça büyük bir mesafe kat etmiştir. Bu çalışmaların çok büyük bir bölümü ağızların sınıflandırılması üzerinde durmuştur. Ağızlar genel olarak fonetik ve morfolojik ölçütler esas alınarak sınıflandırılmıştır. “-(I)yor” şimdiki zaman ekindeki fonetik farklılıklar ağızların sınıflandırılmasında en çok kullanılan ölçütlerden birisi olmuştur. Bu ekin tarihi dönemlerden itibaren çeşitli sebeplerle çokça varyantı oluşmuştur. Ancak ağızların sınıflandırılmasında “-(I)yor” ekinin varyantları bazen tek başına bir ölçüt olarak yeterli olmayabilir. Ekin bir ölçüt olarak yeterli olmadığı durumlarda yapılan sınıflandırma başka ölçütlerle desteklenmek zorundadır. Bu çalışmada “- (I)yor” şimdiki zaman ekinin Batı Trakya Türk ağızlarındaki kullanım çeşitliliği üzerinde durulacaktır. Çalışmaya Batı Trakya’nın Meriç (Evros) bölgesi dâhil edilmemiştir.
  • Öğe
    ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN KİTAP VE KÜTÜPHANE KAVRAMINA İLİŞKİN METAFORİK ALGILARI
    (2017) Özden, Muharrem
    Bu araştırmanın amacı, kitap ve kütüphane kavramına ilişkin ortaokul öğrencilerinin algılarını, metaforlar kullanarak analiz etmektir. Nitel olarak desenlenen araştırmada fenomenoloji (olgubilim) deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, 2015-2016 öğretim yılında Edirne il merkezindeki 11 ortaokulda 5. 6. 7.ve 8. sınıflarda öğrenim gören toplam 1700 öğrenci oluşturmuştur. Araştırma amacı doğrultusunda katılımcılardan "kitap ve kütüphane" kavramına ilişkin metaforlar üretmeleri istenmiştir. Araştırma verileri katılımcıların, "kitap... gibidir; çünkü...", "kütüphane... gibidir; çünkü..." cümlelerini tamamlamaları yoluyla elde edilmiştir. Bu verilerin tutarlı olmayanları elenerek kitapla ilgili 1579 öğrenciden 277, kütüphane ile ilgili 1314 öğrenciden 307 farklı metafor, değerlendirmeye alınmıştır. Verilerin analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Kitap için en çok kullanılan metaforlar sırasıyla: "Arkadaş", "Dost", "Hayat"; kütüphane için en çok kullanılan metaforlar sırasıyla:"Ev", "Dünya", "Okul"dur. Katılımcıların "kitap" ve "kütüphane" kavramına ilişkin kullandıkları ya da geliştirdikleri metaforlar, ortak özellikleri bakımından 7 başlık altında sınıflandırılmıştır. Bunlar; kitap ve kütüphanenin bilgi kaynağı olması, yönlendirici ve yol gösterici olması, dinlendirici ve eğlendirici olması, bireysel gelişimi destekleyici olması, özgün ve farklı bir öğe olması, değerli ve yaşamsal olması, baskı yaratan bir öğe olması şeklindedir. Katılımcıların kitap ve kütüphane kavramına ilişkin geliştirdikleri metaforların kategorilere göre dağılımında ise kitabın bilgi kaynağı olmasına ilişkin metaforlar birinci sıradadır. Daha sonra; dinlendirici ve eğlendirici olması, yönlendirici ve yol gösterici olması şeklindedir. Katılımcıların kütüphane kavramına ilişkin geliştirdikleri metaforların kategorilere göre dağılımında ise kütüphanenin bilgi kaynağı olmasına ilişkin metaforlar birinci sıradadır. Daha sonra; dinlendirici ve eğlendirici olması, değerli ve yaşamsal olması şeklindedir
  • Öğe
    Yahya Kemal Ve Attilâ İlhan'ın şiirlerinde yol ve yolculuk metaforları
    (2015) Günay, Nesrin
    Dilbilimde, şiir dili, dilin bireysel kullanımı olan sözün en özel ve öznel biçimi olarak görülür. Şiir dilini dilbilimsel açıdan incelemek için özel yöntemlere ihtiya ç duyulur. Bu incelemeler, edebiyat eleştirmenleri için metne dayalı olarak yargılamadan yorum yapmayı sağlayan bir basamak özelliği taşır. Ş iir dili incele melerinin farklı boyutları vardır. Bunlardan en önemlisi şairin kullandığı kelimeler, bu kelimelerin gerçek ya da hayal dünyasındaki karşılıkları, kelimelerin bir araya getirilirken hangi dilbilgisel yapıların tercih edildiği ve bu bir araya gelişten hangi yeni imaj ve imgelerin oluşturulduğudur. Bunların dilbilimdeki inceleme alanları anlambilim, sözdiz imi ve göstergebilim alanlarıdır. Anlambilim, dilin sınırlarını aşarak göstergeler (kelimeler ) ile dış dünya arasındaki ilişkileri, sözdizimi bu göstergelerin nasıl bir araya geldiğini, göstergebilim ise göstergeler arasındaki ilişkileri incelemeyi hedefle r. Bu makalede Türk Edebiyatının önemli iki şairi olan Yahya Kemal ve Attilâ İlhan’ın şiirlerindek i yol ve yolculuk göstergelerini anlambilim, sözdizimi, göstergebilimden yararlanarak, bu göstergelere şiir bütününde yüklenen temel, yan, uzak -yakın çağrışımlı anlamlar, duygu değerlerini de kapsayan metaforik anlamlar çözümlenmeye çalışılmıştır. İki şairin şiirler indeki yol ve yolculuk göndergelerinin anlam alanı belirlenmiş ve bu alanların belirlenmesinde ki, etken unsurlar çözümlenmiştir. Sonuç olarak iki ş airin şiirlerinde ki seçme ve birleştirme eksenindeki farlılıklar ortaya konmaya çalışılmıştır.
  • Öğe
    TÜRKÇE DERSİNDE YAZIN EĞİTİMİ SÜRECİNDE KURAMLARDAN YARARLANMA
    (2015) Silahsızoğlu, Emel
    Bu çalışmada, ortaokuldaki Türkçe derslerinde temeli atılan yazın eğitiminde yazın kuramlarından yararlanılması gerektiğine dikkat çekmek amaçlanmıştır. Türkçe derslerinde yazın metinlerinden sıklıkla yararlanılmaktadır. Yazınsal metinleri okuma ve anlamlandırma özel bir çaba gerektiren bir alandır. Öğrencilerde okuma alışkanlığı ve zevkinin gelişmesi, seçilen metinlerin niteliği kadar, metinlerin nasıl işlendiği ile de ilgilidir. Yazın metinlerinin içerdiği zenginliklerin ortaya konulmasında en büyük görev öğretmene düşmektedir. Bu çerçevede yazın eğitiminin Türkçe eğitimi süreci içerisindeki yeri ve önemi ile kuramsal boyutu hakkındaki düşüncelerin aktarılmasının ardından yazın kuramlarına ilişkin temel bilgilere yer verilmiş ve yazın kuramlarının yazın eğitimine katkılarına değinilmeye çalışılmıştır. Temel amaç, Türkçe öğretiminin amaçları doğrultusunda ve kuramsal bilgilere dayandırılarak yapılacak bir yazın eğitiminin öğretim sürecine katacağı zenginliklerin betimlenmesidir. Bu çalışma ile Türkçe öğretmenlerinin lisans öğrenimleri süresince yazın kuramlarına ilişkin yeterli bir donanımla yetiştirilmeleri gerektiği düşüncesi ortaya konulmuştur.