Yazar "Yorulmaz, Faruk" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 1988-1998 arası Edirne Bölge Hıfzıssıhha müdürlüğü içme kullanma suyu inceleme sonuçlarının değerlendirilmesi(2001) Yorulmaz, FarukBu çalışmada amaç; Edirne ili genelinde sağlık ocaklarınca yürütülen içme ve kullanma suyu denetimlerinin yıllar içinde nasıl bir seyir izlediğini ortaya koymaktır. Bu amaçla Edirne Bölge Hıfzıssıhha Müdürlüğü'nün 1988-98 yılları arasındaki kayıtları incelenerek, alınan örneklerin sayıca yeterliliği, sağlığa uygunluk oranı ile yıllara ve mevsimlere göre dağılımı araştırılmıştır. Örneklerin, bu 11 yıl süresince alınması gereken minimum sayıdan her yıl daha fazla olduğu görülmüştür. Yağışlı mevsimlerde suların kirlenme riskinin artması nedeniyle, daha fazla örnek alınması önerildiği halde buna uyulmadığı dikkati çekmiştir. Yıllara ve mevsimlere göre farklılık göstermekle birlikte, genel olarak su örneklerinin %34.24'ü bakteriyolojik ve %40.25'i kimyasal yönden sağlığa uygun bulunmamıştır. Halk sağlığının korunmasında içme-kullanma sularının denetimi büyük önem taşır. Bu nedenle, sağlık ocağı personeline düzenli eğitim ve mevzuatta öngörülen sayı ve sıklıkta örnek alınması ile içme ve kullanma sularının daha iyi denetlenmesi sağlanabilir. Ayrıca gerekli mevzuat düzenlemesi, kurumlararası işbirliğinin sağlanması ve suların kirlenmesinin engellenmesi ile sulardan gelebilecek sağlık sorunlarının önlenmesi mümkün olabilecektir.Öğe Anne serumu human korionik gonadotropin değerleri ve obstetrik sonuçlar(1996) Varol, Füsun G.; Yardım, Turgut; Türkyılmaz, Nuray; Yorulmaz, FarukAnne serumunda bakılan human korionik gonadotropin (hCG) düzeyleri Oe obstetrik sonuçlar arasında ûtşkl araştırıldı. İkinci ve UL trimesterdekl 49 gebede hCG değerleri radioimmunoassay metodu ile Ölçüldü. Human korionik gonadotropin değerleri mediamn kat¬lan (MOM) olarak İfade edûdl Obstetrik açıdan, iki MOM ve üzerinde olan değerlerin önemi vurgulandı.Öğe The association between air pollution parameters and emergency department visits and hospitalizations due to cardiovascular and respiratory diseases: a time-series analysis(Springer, 2022) Saygin, Hasan; Mercan, Yeliz; Yorulmaz, FarukObjective In this study, the association between cardiovascular and respiratory Emergency Department (ED) visits and hospitalizations and Sulfur Dioxide (SO2) and particulate matter with an aerodynamic diameter <= 10 mu m (PM10) was determined. Methods The records of a total of 632,223 people diagnosed with cardiovascular diseases (ICD-10 code I00-I99) and respiratory diseases (ICD-10 code J00-J99) at and over the age of 18 between 2012 and 2018 in three hospitals in Karaman in Turkey were examined in the present study. The daily 24-h averages for SO2 and PM10 concentrations were acquired in National Air Quality Monitoring. A time-series analysis with Poisson Generalized Linear Model was used. Results Among the air pollution parameters, the mean +/- standard deviation of SO2 and PM10 were 16.2 +/- 22.1 and 75.8 +/- 48.2 mu g/m(3), respectively. An increase of 10 mu g/m(3) in SO2 was associated with a 3% [Relative Risk (RR), 95% Confidence Interval (CI): 2-4)] increase in cardiovascular ED visit and 2% (RR, 95% CI 2-3) increase in respiratory ED visit, and 1% (RR, 95% CI 1-3) increase in respiratory hospitalizations. An increase of 10 mu g/m(3) in PM10 was associated with a 1% (RR, 95% CI 1-2) increase in cardiovascular hospitalizations. Conclusions Increases in SO2 are a risk factor for cardiovascular and respiratory ED visits, and respiratory hospitalizations. Increases in PM10 are a risk factor for cardiovascular hospitalizations.Öğe Edirne merkezindeki orta dereceli okul öğrencilerinde kaygı düzeyleri ve bazı sosyoekonomik determinantları(Trakya Üniversitesi, 1991) Yorulmaz, Faruk; Saltık, AhmetE T Ruh sağlığı. DSÖ'nce yapılan "Sağlık, yalnızca hastalık ya da sakatlıkların bulunmaması demek olmayıp; aynı zamanda beden sel, ruhsal ve sosyal yönlerden de tam bir iyilik durumudur" biçimindeki sağlık tanımının 3 temel öğeden biridir ve ülke nin geleceği olan gençlerin ruh sağlığının korunması büyük önem taşımaktadır. Ruh sağlığının bozulmasında anksiyete, (kaygı) önemli bir risk etmenidir. Anksiyetenin araştırıla rak, risk altında yüksek bulunanlara psikolojik yardım sağ lanması, toplumda potansiyel ruh hastalarının oluşmasını a zaltacaktır. Edirne merkezindeki, tüm ortaokul ve liselerde (toplam 17 o- kul) bulunan öğrenci lerden, cinsiyete ve sınıfa göre tabaka lanarak, % 50 örnekleme ile rastgele seçilen 4 641 öğrenci bu araştırmaya alınmıştır, 'feu hacmi ile, Spielberger Sürekli Kaygı Envanteri ' nin (SSKE) uygulandığı ve bir anlamda ülkemiz standartlarının da belirlenmesine katkının amaçlandığı bu ça lışma, yurtiçi ve dışı en kapsamlı çalışma olmaktadır. Gruba, sınıflarında 32 soruluk bir anket ve 20 soruluk SSKE, -yönergesi uyarınca- kollektif olarak, eğitilmiş üniversite öğrencilerince uygulanmıştır. Tüm veriler Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı'nda bilgisayarla değerlendirilmiştir. Araştırma grubunun % 50. 9 'u ortaokul, kalanı lise; % 46.4 'ü kız, % 53.6'sı erkektir, öğrencilerden % 0.7'sinin annesi, % 3.1 'inin babası ölmüş; % 0.4 'ünün annesi, % 0.3 'ünün ise ba bası üveydir, öğrencilerin % 1.4 bölünmüş, % 85.4'ü çekirdek, kalanı geniş aileden gelmektedir. Ailede huzur bozucu olay o lanlar % 10.5 oranındadır, öğrencilerin % 35. 3 ' ünün erkek ve % 38.5'inin kız kardeşi yoktur. % 1.4'ünün 4 ' ten fazla erkek ve % 2.3'ünün 4 ' ten fazla kız kardeşi vardır, öğrencilerin % 48.1 ailelerinin ilk çocuğudur. % 73.2'sinin anne. % 55.6'sı nın babası ilkokul ve daha az eğitim düzeyindedir. Yüksek e ğitimli anneler % 6.5, babalar % 14.3 oranındadır. Annelerin % 83.8'i ev kadını, babaların % 0.2'si issizdir. % 32.2 ora nındaki öğrencinin eğitimleri boyunca başarısızlığı (yıl yi tiği) olmuştur. Grubun % 0.3'ü tek, % 23.9'u ise 5'ten fazla odalı evlerde yasamaktadır. % 56.9 öğrencinin kendisine ait odası vardır. % 16 deneğin ailesinin aylık geliri 200 bin TL' nin altında ve ancak % 21.2'sinin ki 500 bin TL'nin üstünde dir (Mayıs 1989). Grubun ortalama SSKS 42.28 ± 7.99 olup, bu değer ortaokullar da 41.74 ± 7.84, liselerde 42.83 ± 8.11'dir (p-0.000). Su g rup/altgruplarda daha yüksek SSKE skorları bulunmuştur: 85Kızlar; bulunduğu sınıfa göre yası büyük olanlar; geniş aile ye sahip, ailesi bölünmüş, bu yasa kadar ailesinde huzur bo zukluğu olanlar; 4 ' ten fazla kardeşi olanlar; ailenin ilk ço cukları; anababası ilkokul ve daha az eğitimliler; babası is siz olanlar; okulda yıl yitirenler; gelecek hakkında kötü ve umutsuz, bugüne kadar -1 kez de olsa- intiharı düşünmüş olan lar; aylık gelirleri 200 bin TL'den az olanlar (Mayıs 1989) ve sigara içenler... Söz konusu öğeler SSKE ile ölçülecek sürekli kaygının bir kı sım determinantları olarak tanımlanmışlardır. Bir anlamda po tansiyel risk etmeni olabilecekleri araştırmanın kurgusunda öngörülen bu öğeler, istatistiksel analizlerle sorgulanarak önemli ölçüde doğrulanmışlardır. Farklı sosyo-ekonomik, kültürel ve aile yapısı öğelerinin bulunduğu kategorilerde hesaplanan SSRS, yerli ve yabancı di ğer araştırmacıların bulguları ile karşı laştırı lmıştır. Bi zim saptadığımız skorlar, diğer yurtiçi raporlarda kaydedi lenlerden birkaç puan daha yüksektir. Konu, gençlerin ruh sağlığının korunması ve oluşabilecek bo zukluğun erken dönemde ve kalıcı olmadan tanı ve tedavisine imkan verdiği için, çok önemli bir halk sağlığı sorunudur. Ailelere, öğretmenlere ve sağlık sistemine bu alanda çok ö- nemli görevler düşmektedir. Gençlerin toplu olarak bulunduğu yerlerde hekim, sosyal hizmet uzmanı, psikolog gibi persone lin görevlendirilmesi ve yapılacak epidemiyolojik araştırma larla riskli gençlerin bulunarak yardım sağlanması; gençlere yönelik koruyucu ruh sağlığı hizmetlerinin 1. basamağının bu okullarda örgütlenerek başlatılması önerilmektedir. 86KAYNAKLAR 1. Cassens JB. : Preventive Medicine and Public Health. Har- wal Publishing Comp. Media, Pennsylvania, 1987:179-186. 2. Geçtan E.: Cagdas Yasam ve Normal Dışı Davranışlar. Maya Yayınları, Ankara, 1984:82-84, 117-123 ve 155-246. 3. Yücel V.: Ruh Sağlığını Kazanmak ve Korumak. istanbul Halk Sağlığı Bülteni. İstanbul üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, İstanbul, 1 (1) ; 1987:14. 4. Aksit N. : Türkiye'de Ruh Sağlığı, istanbul Halk Sağlığı Bülteni. istanbul üniversitesi istanbul Tıp Fakültesi, İstanbul, Yıl 2(1) ; 1988:29. 5. Saygın A., Kural T.: Emosyonel Stresler ve Kardio Vaskü- ler Sistem. Türkiye Klinikleri Dergisi, 4(1)1984:15-19. 6. Scully JH. : Psychiatry. 2. Ed., Harwal Publishing Compa ny, Pennsylvania, 1989:145-160. 7. Aslan B. ve ark.: Medikososyal Kayıtlarına Göre üniver site öğrencilerinin Sağlık Sorunları. Toplum ve Hekim, 45;1989:16-21. 8. Harold I., Kaplan MD.,Sadock B J. : Synopsis of Psychiatry. Behaviorial Science Clinical Psichiatry. 5.Ed. Baltimore, USA, 1988:310-325. 9. öztürk O.: TSH içinde Ruh Sağlığı. Toplum ve Hekim. Sayı 44, TTB Yayını, Ankara, Eylül 1987:4. 10. Saltık A. ve ark. : Edirne Merkezinde 5100 Orta-Lise öğ rencisinde Sigara Icme Davranışı ve Spielberger Testi I- le ölçülen Kaygı Düzeyinin incelenmesi. 2. Ulusal Halk Sağlığı Kongresi Bildiri özet Kitabı, (22-25 Mayıs 1990). İstanbul. Ve Ege üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi ' nde basımda. 11. Meyers J., Martin R. : Relationships of State and Trait Anksiety to Concept-Learning Performance. Journal of E- ducational Psychology, 66(1)1974:33-39. 12. Spence KW., Taylor J., Ketchel R. : Anxiety (Drive) Level And Degree of Competetion In Paired-Associates Learning. Journal of Experimental Psychology, 52(5)1956:306-310. 13. Montague EK.,: The Role of Anxiety In Serial Rote Lear ning. Journal of Experimental Psychology, 45(2)1953:266 -319. 14. Heilizer F., Axelrod HS., Cowen EL.: The Correlates of 87Öğe Endometrium kanseri olgularımızda sağkalım süresine etki eden prognostik faktörler ve klinik deneyimimiz(1999) Yardım, Turgut; Yüce, M. Ali; Özyılmaz, Filiz; Yorulmaz, Faruk; Kurtul, Metin; Sayın, CenkAmaç: Kadın genital kanserleri arasında ülkemizde serviks kanserinden sonra ikinci sırada, gelişmiş batı ülkelerinde birinci sırada bulunan endometrium kanseri olgularımızda sağkalım süresine etki eden prognostik faktörleri araştırmak ve kliniğimizin tedavi yaklaşımını değerlendirmektir. Çalışmanın Yapıldığı Yer: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı. Gereç ve Yöntem: Endometrium kanseri tanısı ile opere edilen 38 olgu çalışmaya alındı. Olgular histolojik tip, grade, myometrial invazyon derinliği, lenfovasküler invazyon, lenf bezi tümör metastazı, periton sitolojisinde atipik hücre varlığı açısından değerlendirildi. Sağkalım ve bağımsız prognostik faktörler değerlendirildi. Bulgular: Tüm olgularda 5 yıllık sağkalım oranı % 81.1 bulundu. 60 yaş altı olgularda 5 yıllık sağkalım oranı % 85.6, 60 yaş ve üzerinde % 70.5 bulundu. Evreye göre sağkalım oranları evre I'de %89.7, evre II'de %50, evre III'de %50, evre IV'de %0 idi. Tümör histolojik tiplerine göre EAca'da %81.8, AA'da %100, Sca'da %66.7 ve Mca'da %50 beş yıllık sağkalım oranları bulundu Tümör grade'ine göre beş yıllık sağkalım oranları grade I'de %100, grade II'de %71.3, grade III'de %50 idi. Tümörün endometriumda sınırlı olduğu olgularda beş yıllık sağkalım oranının %100, myometrium ½ iç kısımda invazyon varlığında %100 ve ½ dış kısımda invazyonda % 52.9 olduğu belirlendi. Lenfovasküler inolan olgularda beş yıllık sağkalım oranı %72.2, pozitif olduğunda ise %70 olarak hesaplandı. Yaş ve lenfovasküler invazyon varlığı, sağkalım süresini etkileyen bağımsız prognostik faktörler olarak görülmedi. Cox-regresyon modeli kullanılarak yapılan çok değişkenli analizde grade ve lenfovasküler invazyonun sağkalım süresini bağımsız olarak belirleyen prognostik bir faktör olduğu saptandı. Sonuç: Prognostik faktörlerin değerlendirilmesi, endometrium kanserli hastaların tedavisinin yönlendirilmesinde önemlidir. İstatistiki değerlendirmenin sağlıklı yapılabilmesi için olgu sayımızın artması gerekir.Öğe Gebe Sağlık Çalışanlarının Mesleki Riskleri ve Koruyucu Yaklaşımlar(2018) Çelikkalp, Ülfiye; Yorulmaz, FarukÇalışanın sağlığı ve güvenliği bakımından, sağlık kurumları önemli riskler taşıyan kurumlardır. Sağlık çalışanlarınınsağlık ve güvenlik risklerinin diğer tüm sektörlerden daha fazla olduğu belirtilmektedir. Çok tehlikeli ve tehlikeli işyerisınıfında yer alan sağlık kurumlarında çalışan sağlık çalışanları, çeşitli mesleki risklere maruz kalmaktadırlar. Gebelikdöneminde çalışma ortamında maruz kalınan fiziksel, kimyasal, biyolojik, ergonomik ve psikososyal risklerin anne ve fetüssağlığı üzerinde olumsuz etkisi olmaktadır. Çalışma ortamındaki mesleki risk faktörlerine bağlı olarak, gebelik dışındakizamanlarda da bazı maruziyetler üreme sistemi üzerinde etkili olabilir. Gebelik dışındaki etkilenme, çeşitli fertilitebozukluklarına yol açabilirken, gebelik sırasındaki bir etkilenme gebeliğin; düşük, ölü doğum, erken doğum, intrauteringelişme geriliği, düşük doğum ağırlığı ve/veya çeşitli malformasyonlara yol açabilmektedir. Bu nedenle işçi sağlığı ve işgüvenliğinde kadınlar özel bir risk grubu olarak tanımlanmakta ve kadınların çalışma hayatında “koruma” altında olmasıgerekmektedir. Kadın hayatında özel bir dönem olan gebelik döneminde çalışma ortamında kadının korunması, desteklenmesive bunun için uygun stratejilerin geliştirilmesi özellikle vurgulanması gereken bir konudur.Öğe Halk sağlığı açısından allerji ve allerjik hastalıklar(2001) Yorulmaz, Faruk; Çetin, CumhurTüm toplumlarda yaygın olarak bulunan allerjik hastalıklar; hem bu yönüyle, hem de korunulabilir olmaları sebebiyle halk sağlığı açısından önemli problemlerden biridir. Allerjik hastalıklar çevresel faktörlerden önemli ölçüde etkilenmektedir. Bu faktörlerden bir kısmı polenler, güneş ışığı, bazı besinler gibi doğal; bir kısmı ise sabun, deterjan, makyaj malzemeleri, plastik ve mamulleri, besin boyaları, giysi boyaları gibi sentetik maddelerdir. Bir kısmına meslek hastalıkları olarak bakılabilir. Bunun yanısıra kimi allerjik hastalıkların hiposensitizasyon ile tedavisi, bir bakıma koruması mümkündür. Allerjenle temasın kesilmesi ile teorik olarak %100 korunulabilir hastalıklardır. Bu sebeplerle çalışmamızda allerjik hastalıklar halk sağlığı bakış açısından incelenmiştir.Öğe Halk Sağlığı Bakışıyla Obezite Yönetimi(2023) Demiray, Gamze; Yorulmaz, FarukYaşam tarzı ve alışkanlıkların hızla değişmesi sonucunda, artan sıklığı ile önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelen obeziteyi Dünya Sağlık Örgütü “vücutta sağlığı bozacak ölçüde fazla yağ birikimi” olarak tanımlamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 2016 yılında dünyada 18 yaş ve üzeri populasyonun %39’u fazla kilolu ve %14’ü obez sınıfındadır. Ülkemizde ise 2019 yılı Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre her beş kişiden biri obezdir. Obezite tespitinde en yaygın ölçüm aracı olarak beden kütle indeksinden yararlanılmakta ve 30 kg/m2 üzerindeki değerler obez olarak kabul edilmektedir. Obezitenin; endokrin, kardiyovasküler, solunum, gastrointestinal, genitoüriner, kas iskelet gibi sistemler ve psikososyal durum üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle birçok sağlık sorununa neden olduğu bilinmektedir. Obezite tedavisi uzun zaman isteyen, zor ve maliyetli bir hastalık olduğu için en etkili çözüm obeziteyi önlemektir. Obezitenin önlenmesinde diyet eğitimi, fiziksel aktivite ve davranış değişikliklerini içeren müdahale çalışmaları yapılmalı; toplum katılımını sağlayan, etkili ve uygulanabilir halk sağlığı programları üretilmelidir.Öğe Hemşirelerin Yaşadıkları Spontan Abortusun Nedenlerine İlişkin Düşüncelerinin Kalitatif İncelenmesi(2016) Yorulmaz, Faruk; Çelikkalp, ÜlfiyeBu çalışma spontan abortus yaşayan hemşirelerin yaşadığı düşük nedenlerine ilişkinduygu ve düşüncelerin belirlenmesi amacıyla nitel araştırma yöntemine uygun olarak yapılmış tanımlayıcıbir çalışmadır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmanın örneklemini Tekirdağ ilinde çalışan vespontan abortus yaşayan 19 hemşire oluşturdu. Verileri elde etmek için 1 Mart 2013-30 Mayıs 2015tarihleri arasında, derinlemesine görüşme tekniği kullanılarak yüz yüze görüşme yapılmıştır. Veriler,hemşirelerin çalışma ve mesleki bilgilerinin olduğu kişisel bilgi formu ve yarı yapılandırılmışgörüşme formuyla toplanmıştır. Spontan abortus yaşayan hemşirelerin düşünceleri kalitatif olarakverilmiştir. Bulgular: Çalışmada, hemşirelerin yaşadıkları spontan abortusdan çok etkilendiği vebüyük çoğunluğu yaşadıkları spontan abortusun nedeni olarak çalışma ortamındaki çalışma özelliklerive mesleki risk faktörlerinden dolayı gerçekleştiği düşüncesine sahip oldukları belirlendi.Olguların bazılarında da bu risklerin endişe ve korku kaynağı oluşturduğu tespit edildi. Ayrıca hem-şirelerin özellikle hamilelik döneminde fetüsün sağlığını korumaya yönelik mesleki risklerden korunmadadaha dikkatli oldukları saptandı. Sonuç: Spontan abortus yaşayan hemşirelerin tamamınayakını yaşadıkları bu gebelik kaybının nedeni olarak, çalışma özellikleri ve mesleki bir riskten dolayıolduğu görüşündedir. Çözüm önerileri rehberliğinde hamile çalışanları korumaya yönelik etkinyasal uygulamaların yürürlüğe girmesi önemlidir.Öğe A Qualitative Evaluation of the Health-Care Workers Infected with COVID-19(2022) Çelikkalp, Ülfiye; Yorulmaz, Faruk; Mısırlı, Cem; Uzun, Nurşen; Üstün, ElifThis study aims to determine the thoughts and opinions of healthcare professionals working in a pandemic hospital and infected with COVID-19 regarding the reasons for taking the agent, the disease process, and the risks in the environment in which they work. This study was designed as a qualitative descriptive study. The study, which is working in a pandemic hospital in Turkey and 14 health workers who were infected with COVID-19 was carried out between June-July 2020. The researcher collected the data through face-to-face interviews with a semi-structured, in-depth interview form created in line with the aims of the study. In the study, three main themes were determined under the heading of; the negative effects on health of COVID-19 as a healthcare worker during the pandemic process, thoughts about the cause of becoming COVID-19, and experiences and effects during the COVID-19 disease process. During the interviews, healthcare professionals stated that they were caught COVID-19 because of their work and workplace, they were stigmatized due to their illnesses, they lost their health due to COVID-19, and they had concerns that some health problems would not pass. However, they stated that they had a shortage of personal protective equipment at the beginning, they did not receive training on the subject, and the risk of being infected with COVID-19 was high due to the excessive working hours. Healthcare workers suffering from COVID-19 have experienced the infection physically and mentally in a very severe way.Öğe School Health Care Applications of Classroom Teacher's in Central Elementary Schools of Tekirdag(Istanbul Univ, Fac Nursing, 2008) Celikkalp, Ulfiye; Yorulmaz, FarukObjective: This survey is conducted to decide on the level of knowledge and the applications of the elementary school teachers within the context of school health. Method: Sample survey included all the clasroom teachers(n= 150) from 11 elementary schools and administrators from the same schools. The data have been collected through 2 different questionairs prepared for the teachers and administrators seperately. In evaluation of the data the figures and percentage distribution and chi-square test have been applied. Results: It is detected that 84,7% of all the classroom teachers at the elementary schools in the city center has received no education in the field of school health, 96,6% of them doesn't find the schoolhealth education provided at school adequate, 43,3% of the teachers has been informed about the adolescence period, 30,5% of them wants to have a training in child health care and the most prevaling application-with a ratio of 26,5% is to inform the parents.Öğe Tekirdağ Merkez İlköğretim Okullarındaki sınıf öğretmenlerinin okul sağlığı uygulamalarının İncelenmesi(2008) Çelikkalp, Ülfiye; Yorulmaz, FarukAmaç: Çalışma, sınıf öğretmenlerinin okul sağlığı konusundaki eğitim durumlarını ve okul sağlığı hizmetleri kapsamında yaptıkları uygulamaları belirlemek amacıyla gerçekleştirildi. Yöntem: Örneklemi oluşturan 11 okuldan görev yapan tüm sınıf öğretmenleri (n=150) ile aynı okulların yöneticileri çalışmaya alındı. Veriler sınıf öğretmenleri ve yöneticiler için hazırlanan 2 ayrı anket formu ile toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde sayı ve yüzdelik dağılımlar ve ki-kare testi uygulandı. Bulgular: Tekirdağ il Merkezi'ndeki ilköğretim okullarında görevli sınıf öğretmenlerinin %84.7'sinin okul sağlığı konusunda eğitim almadığı, %96.6'sının mezun oldukları okullarda verilen okul sağlığı eğitimini yeterli bulmadıkları, %43.3'ünün öğrencilerini ergenlik dönemi hakkında bilgilendirdikleri, %30.5'inin çocuk sağlığı konusunda eğitim almak istedikleri ve en çok yapılan uygulamanın kaza ve yaralanma durumlarında %26.5 ile aileye haber vermek olduğu saptandı.Öğe Ücretsiz Aile İşçisi Olarak Kadınlar, Sağlık Riskleri ve Sorunları(2014) Çelikkalp, Ülfiye; Saraçoğlu, Gamze Varol; Yorulmaz, FarukAile fertlerine ait işletmelerde ücretsiz çalışan kişilere "ücretsiz aile işçisi"(ÜAİ) denmektedir. Kadınlar arasında ÜAİ'nin en yüksek olduğu ülkelerden biri Türkiye'dir. Çalışmamızda ÜAİ olarak çalışan, ihmal edilen ve görece yoksul olan kadınların yaşayabileceği sağlık sorunlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Ekonomik, sosyal ve kültürel nedenler kadınların statüsünü düşürmekte, onları bağımlı kılmaktadır. Kadınlar biyolojik yüklerine ek, toplumsal cinsiyet rollerinin de etkisiyle çok sayıda sağlık riskiyle karşı karşıyadırlar. Bu çalışmada ÜAİ olmanın kadınlarda psikososyal, kimyasal, fiziksel, biyolojik, ergonomik risklere maruz kalmayı arttırabileceği; güvencesiz ve sağlıksız iş ve çalışma ortamlarının hamilelik, yaşlılık gibi fizyolojik süreçlerde ek sağlık sorunlarına yol açabileceği; şiddet ve taciz gibi patolojik davranışlara maruz kalma riskini arttırabileceği belirlenmiştir. Bu durum kadınların sağlık hizmetlerine erişimini engellerken; buna ÜAİ olarak çalışan kadınların güvencesiz ve sağlıksız iş ve çalışma koşulları eklendiğinde artmış hastalık yükü ve karşılanmamış sağlık hizmeti gereksiniminden söz etmek olanaklıdır. Kadın emeği genel olarak göz ardı edilmekte, değersiz görülmektedir. ÜAİ kadınlar çok sayıda risk etmeniyle karşılaşmakta ve sağlıklarını kaybetmektedirler. Kadınlar çoğu kez bu risklerin farkında değildir, çevresindekiler de önemsememektedir. Kadın emeğinin görünür ve kalıcı kılınması için toplumsal eğitimler ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Yasal düzenlemeler ile ücretsiz aile işçiliğinin bir iş alanı olarak tanımlanması, kadınların çalışma hayatındaki tüm hak ve güvencelerden yararlanması sağlanmalıdır.