Yazar "Yüksel, Mahmut" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akciğer kanserinde 99Tcm-MIBI tutulumunun tanı değeri(2000) Karlıkaya, Celal; Yüksel, Mahmut; Gülşen, Naki; Çermik, T. FikretTeknesyum 99m hekzakis 2-metoksi izobutil izonitril (99Tcm-MIBI) tutulumunun primer akciğer kanserinde tanı duyarlılığı, tümör histolojisi, evresi ve tümör büyüklüğü ile ilişkisini belirlemek amacıyla 22 akciğer kanserli olgu prospektif bir şekilde çalışmaya alındı. Olgulara 15-20 mCi (550-740 MBq) 99Tcm-MIBI'nin IV enjeksiyonundan 15 dakika sonra, supine pozisyonda, anterior ve posterior planar görüntüleme yapıldı ve öncelikle görsel olarak değerlendirildi. Tümör kütlesinin tamamından alınan aktivite sayımları (T) karşı, taraf normal akciğer sayımlarına bölünerek (NA), planar 99Tcm-MIBI tümör tutulum oranı (T/NA) hesaplandı ve yarı-kantitatif değerlendirme yapıldı. MIBI'nin akciğer kanserini saptamadaki duyarlılığı 21/22, %95 idi. Tutulum gösteren 21 olgunun yaş ortalaması 64±7 (50-74) yıldı ve hepsi erkekti. Yarı kantitatif değerlendirmeye alınan 20 olgunun T/NA oranı ortalama 1.45±0.32 (1.08-2.22) idi. T/NA oranı küçük hücreli akciğer kanserinde (KHAK) (n=5) 1.74±0.44 iken küçük hücreli olmayan akciğer kanserinde (KHOAK) (n=15) 1.35±0.21 idi ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (P<0.05). Tümör çapı ile T/NA arasında pozitif korelasyon vardı; tümör çapı arttıkça 99Tcm-MIBI T/NA oranı artıyordu; korelasyon katsayısı 0.546 idi ve iyi derecede pozitif korelasyon olarak değerlendirildi. 99Tcm-MIBI T/NA oranlarının tümörün TNM evresi ile ilişkisi saptanmadı. Sonuç olarak bu ön çalışmada 99Tcm-MIBI toraks görüntülemesinin primer akciğer tümörünü ve lokal tümör büyüklüğünü saptamada ve histolojik tip tahmininde yararlı olabileceğini, ileri araştırmalara değer olduğunu düşündük.Öğe Akciğer kanserinde kemoterapiye yanıtın tahmini ve değerlendirilmesinde 99Tcm-MIBI tutulumu, ön rapor(2001) Karlıkaya, Celal; Yüksel, Mahmut; Gülşen, Naki; Çermik, T. Fikret; Hatipoğlu, OsmanTeknesyum 99m hekzakis 2-metoksi izobutil izonitrilin (99Tcm-MIBI) tutulumunun, kemoterapi duyarlılığının tahminindeki değerini belirlemek amacıyla, primer akciğer kanserli 20 olguda, tedavi öncesi sintigrafi ile tedavi yanıtı arasındaki ilişki incelendi. Ayrıca, kemoterapi yanıt değerlendirmesindeki yararını belirlemek amacıyla da, 11 olguda, 2. kür kemoterapi sonrasında sintigrafi tekrarlandı. Yanıt değerlendirmesi toraks bilgisayarlı tomografi ve bronkoskopi ile yapıldı. 99Tcm-MIBI sintigrafisi 555-740 MBq 99Tcm-MIBI'nın intravenöz (IV) enjeksiyonundan 15 dakika sonra, supin pozisyonda, anterior ve posterior planar görüntüler alınarak uygulandı. Anterior ve posterior görüntülerde tümör ve karşı taraf normal akciğerden ilgi alanları çizilip, elde edilen ortalama piksel sayımları (geometrik ortalamaları) oranlanarak erken planar 99Tcm-MIBI tümör tutulum oranı (tümör/normal akciğer, T/NA) hesaplandı. Kemoterapi duyarlılığının tahmini için yapılan değerlendirmede, yanıt alınan grupta (Y+, n= 9) T/NA = 1.59 ± 0.19 iken yanıt alınmayan grupta (Y-, n= 11) 1.34 ± 0.19 idi; ancak istatistiksel açıdan anlamlı değildi (p= 0.1486). Kemoterapi yanıt değerlendirmesi için yapılan değerlendirmede ise Y+ grupta T/NA oranı tedavi öncesinde 1.51 ± 0.35 iken tedavi sonrasında 1.31 ± 0.25'e düştü; ancak istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p= 0.107). Bu verilere karşın, görsel değerlendirmelerde, Y+ gruptaki bazı olgularda belirgin tutulum kaybı olduğu izlendi. Sonuç olarak, 99Tcm-MIBI sintigrafisinin kemoterapi duyarlılığının tahmininde ve yanıt değerlendirmesinde yararı olabileceği ve ileri araştırmalara değer olduğu kanısına vardık.Öğe Akciğer kanserli hastalarda 99mTc-sestamibi ve 99mTc-DMSA (V) sintigrafisinin karşılaştırılması(1999) Gümüşer, F. Gül; Sarıkaya, Ali; Pekindil, Gökhan; Yüksel, Mahmut; Kaya, Meryem; Çağlar, Tuncay; Berkarda, ŞakirTechnetium-99m methoxyisobutylisonitrile (99mTc-sestamibi) ve Technetium-99m pentavalent dimercaptosuccinic asid (99mTc-DMSA(V))'in akciğer kanseri tanısındaki rolünü saptamak için sırasıyla 30 ve 22 hastaya planar sintigrafi ve single photon emission computerized tomography (SPECT) görüntüleme yapıldı. Bütün hastalara bronkoskopi ve bilgisayarlı tomografi (BT) yapıldı ve sintigrafi görüntüleri kalitatif kantitatif olarak değerlendirildi. Primer tümör için 99mTc-sestamibi'nin duyarlılığı planarda %97, SPECT'te %100, 99mTc-DMSA(V)'inki ise %82'ue %91 olarak bulundu. Hiler ve mediastinal tutulum için 99mTc-sestamibi'nin duyarlılığı planarda %42, SPECT'te %100, 99mTc-DMSA(V) SPECT'in ki ise %12 idi. Beş hastada sintigrafide her iki radyofarmasötik'le de tümörde nekrozu düşündüren aktinite düşüklüğü tespit edildi. Yassı küçük hücreli kanserler arasında tümör uptake oranı (TUO) açısından bir fark bulunamadı. Sonuç olarak 99mTc-sestamibi hem primer tümörü hem de hiler ve mediastinal tutulumu değerlendirmede 99mTc-DMSA (V)'den daha duyarlı idi her iki ajan için SPECT, planar görüntülemeden daha hassastı.Öğe Akut major pulmoner embolinin rekombinant doku plazminojen aktivatörü ( rt-PA ) ile başarılı tedavisi(1999) Karlıkaya, Celal; Kılıçlı, Şahin; Yüksel, Mahmut; Uluçay, Vildan; Özçelik, Fatih; Çermik, T. FikretAkut major pulmoner embolili hastalarda erken ölüm ve maluliyet riski yüksektir. Acil servise akut major emboli kliniği ile başvuran, EKG ve ekokardiografı ile kanıtlanan akut 'Kor Pulmonale'si olan ve hemodinamik olarak stabil olmayan, sonradan yüksek olasılıklı perfüzyon/ventilasyon sintigrafisi ile pulmoner embolisi teyid edilen hastaya 2 saatte IV 100 mg rekombinant doku plazminojen aktivatörü (rt-PA) verildi. İki saat içinde vazopressör gereksinimi olmaksızın hemodinamik stabilizasyon sağlandı. Akciğer perfüzyonu tedavinin 1, 4, 16. günlerinde ve 10. haftasında akciğer perfüzyon sintigrafısi ve karbonmonoksit diffüzyon kapasitesi ile izlendi. Tedaviye bağlı herhangi bir yan etki ve komplikasyon saptanmadı. Akut majör pulmoner embolide rt-PA'nın oldukça etkili, hızlı, güvenilir ve olasılıkla maliyet-etkin bir tedavi olduğu düşünüldü.Öğe Akut strokta serum nöron spesifik enolaz değerlerinin prognoz ile ilişkisi(2001) Avcı, Aynur Yılmaz; Yüksel, Mahmut; Aydın, Nurgül; Erdoğan, M. Sarper; Çiftçi, Şükran; Utku, UfukAkut strokta, nöronal hasarı ve fonksiyonel prognozu belirlemek için yapılan noninvazif tetkiklerden biri de serum Nöron Spesifik Enolaze (NSE) değerlerinin ölçümüdür. Bu çalışmada, serebrovasküler hastalığı olan 30 olgu (15'i iskemik ve 15'i hemorajik vaka) ve benzer yaş ve cinsiyete sahip 15 kontrol hastası çalışılmıştır. NSE seviyeleri akut fazda (ilk 48±12 saat) ölçülmüştür ve lezyon tipi, lokalizasyonu, Glaskow Koma Skalasının (GKS) başlangıç skoru, ilk kan glukoz değerleri, yaş ve onuncu gündeki Rankin Skoru belirlenmiştir. Sonuçta serum NSE düzeyleri, iskemik ve hemorajik stroklu gruplarda, kontrol grubuna göre daha yüksek bulunmuştur. Fakat sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı değildi. Karşılaştırılan değerler arasında NSE düzeyleri başlangıç GKS'leri düşük olan grupta anlamlı derecede daha yüksek bulunmuştur (p = 0.04, p<0.05).Öğe A comparative study of effects of tibolone, conjugated equine estrogen alone or combination with medroxyprogesterone acetate on plasma homocysteine levels in postmenopausal women(2005) Yüce, M. Ali; Kaplan, Balkanlı Petek; Güçer, Fatih; Sayın, N. Cenk; Yüksel, MahmutOBJECTIVE: To assess the effect of estrogen, estrogen combined with progesterone or tibolon on serum total homocysteine levels, an independent risk factor for cardiovascular disorders, in postmenopausal women. STUDY DESIGN: In a randomised order, healthy, non-smoking postmenopausal women were included in the study. They received either conjugated equine estrogen 0.625 mg alone (CEE, n=16), CEE combined with medroxyprogesterone actate 5mg (CEE/MPA, n=20) or tibolon 2.5 mg (n=10). Treatments were given for three treatment cycles of 28 days (3 months). Plasma levels of homocysteine were measured at baseline and 3 months after the start of the study. RESULTS: There was no statistically significant change in plasma homocysteine levels in the only estrogen-treated group, sequentially combined CEE plus MPA-treated group and tibolone group. CONCLUCION: Neither CEE alone nor combination of CEE with MPA or tibolone treatment causes significant changes in plasma homocysteine levels in postmenopausal women with normal baseline homocysteine levels.Öğe Comparison of effects of melatonin, pentoxifylline and dimethyl sulfoxide in experimental liver ischemia-reperfusion injury by three different methods(2019) Türkyılmaz, Zeliha; Hatipoğlu, Ahmet; Yüksel, Mahmut; Aydoğdu, Nurettin; Hüseyinova, GülaraObjectives: Liver transplantation is increasingly being used in the treatment of end-stage liver disease.Ischemia-reperfusion injury is one of the major problems encountered in transplantation. In this study, weaimed to compare the effects of melatonin, pentoxifylline, and dimethyl sulfoxide (DMSO), in hepatic ischemiareperfusion injury with different methods such as biochemical/ultrastructural changes and hepatobiliaryscintigraphy.Methods: Thirty rabbits were used in the Laboratory of Experimental Animals of Trakya University underappropriate conditions. Sham laparotomy and only ischemia reperfusion group were planned. They were usedmelatonin, pentoxifylline, and DMSO after I-R in the other three groups. 6 rabbits were randomly selected foreach group. Rabbits in all groups were subjected to liver scintigraphy. Following scintigraphy, 2 cm2 of livertissue was removed to examining for liver antioxidant enzyme levels (superoxide dismutase [SOD] andglutathione peroxidase [GPx]) and for liver electron microscopy.Results: Pentoxifylline and melatonin protected significantly uptake and excretion functions in liverscintigraphy. When the effects of all three substances were examined by electron microscopy, it was found thatthe three substances protected the liver from the effects of ischemia-reperfusion damage at varying rates. Allthree agents were found to protect SOD and GPx from falling in various amounts.Conclusions: Studies to prevent ischemia-reperfusion injury, which may develop as a result of the Pringlemaneuver applied to liver transplantations as well as to liver resections or liver injuries, still maintain theirpopularity. In our study, the effects of agents were identified in three different ways. Ischemia-reperfusioninjury-reducing effect of pentoxifylline gave parallel results with three methods.Öğe Diabetes mellituslu hastaların safra kesesi motor fonksiyonunun kolesintigrafik metod ile incelenmesi(Trakya Üniversitesi, 1994) Yüksel, Mahmut; Berkarda, Şakir-38- ÖZET Çalışmamızdaki amaç safra taşı sıklığı normale göre iki üç kat daha fazla görülen diabetik hastalarda safra kesesi taşı oluşumunda önemli faktörlerden biri olan safra kesesi motor fonksiyonu bozulmasını ve kontrol grubuna göre farklı olup olmadığını araştırmaktı. Çalışmaya hastanemiz diabet polikliniğine başvurmuş olan ve yapılan incelemelerde karaciğer fonksiyonları normal, safra kesesinde taş olmayan 12 diabetli ve 7 kontrol vakası dahil edildi. Geceden aç bırakılan hastalara ve kontrol grubuna 4-5mCi ( 148-185 MBq ) Tc-99m HIDA İ.V. olarak verdikten sonra LEHR kolimatörle safra kesesinin dolma ve pinhol kolimatörle de boşalma fazlan beşer dakika arayla birer dakikalık statik görüntüler kaydetmek suretiyle incelendi. Statik görüntülerden safra kesesi ve karaciğerden de background ortalama sayımlan alınıp Tc-99m'in bozunmasına göre düzeltildiler. Elde edilen düzeltilmiş sayım lardan safra kesesinin dolma ve boşalma fazına ait ZAE'i çizildi. Çizilen eğrilerden dolma fazına ait DH, EYDH, US ve SKBZ ; boşalma fazına ait BH, BZ, KO ve LP değerleri hesaplandı. Diabetli hastalar, kendi içlerinde şişman olan ve olmayanlar, periferik nöropatîsi olan ve olmayanlar şeklinde alt gruplara ayrıldı. Diabetli hastalar ile şişmanlık, periferik nöropatinin mevcudiyeti bakımından safra kesesi motor fonksiyonları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamadı. Fakat yine de diabetli grubun dolma ve boşalma fazına ait değerleri diabetli hastalarda safra kesesi motor fonksiyonlarında normal şahıslara göre bozulma olduğunu gösterdi. Sonuç olarak; sayısal olarak sınırlı diabetik vakalarda yapılan bu çalışmada diabetli hastalarda istatistiksel olarak safra kesesi motor fonksiyonlarında anlamlı bir bozulma olmamasına rağmen normallerden farklı olarak motor fonksiyonlarında azalma olduğu; çalışma grubu sayısı daha da genişletildiğinde bu farklılıkların istatiksel bakımdan anlamlı sonuçlar verebileceği düşünüldü.Öğe Multimodal imaging with PET-CT in oncology(2006) Bıersack, Hans-Jürgen; Yüksel, Mahmut; Palmedo, Holger; Rödel, Roland; Reınhardt, Michael; Jaeger, UrsulaPozitron-emisyon tomografi (PET) ile bilgisayarlı tomografinin (BT) birlikte kullanımı (PET-BT) PET'in klinik kullanımını önemli ölçüde artırmıştır. PET-BT, BT'nin yüksek çüzünürlüğünü PET'in yüksek duyarlığıyla birleştirmektedir. PET ve BT sonuçlarının tek incelemede ve aynı cihazla elde edilmesi nedeniyle her iki prosedürün en uygun birleşimi mümkündür. PET ve BT görüntülerinin klasik birleştirilmesine oranla, PET-BT ile PET'in doğruluğu yaklaşık %15 oranında artırılabilir. PET-BT'nin gücünden tam olarak yararlanmak sadece oral veya intravenöz kontrast ajanların kullanılmasıyla mümkündür. BT'nin X- ışını aynı zamanda atenüasyon düzeltmesi için kullanılır. Bu makalede ağırlıklı olarak akciğer kanseri, malign melanom, baş-boyun tümörleri, tiroid tümörleri ve kolorektal kanserler üzerinde durulmuş ve PET-BT'nin görsel gücü olgulara ait görüntüler aracılığıyla ortaya konmuştur.Öğe Sonographic volume measurement of the thyroid gland in healthy Turkish adult women(1999) Kaya, Meryem; Kutoğlu, Tunç; Altun, Gülay D.; Yüksel, Mahmut; Uğur, H. Betül; Çiftçi, ŞükranAmaç: Tiroid bezinin ekografisi noninvazif ve kontrendikasyonu olmayan basit bir metoddur. Bu metodun güvenilir, ucuz ve teşhis etkinliği oldukça yüksektir. Ultrasonografi ile sağlanan yapısal bilgi laboratuvar testlerinin ve diğer invivo tekniklerin sonuçlarını tamamlamaktadır. Bu çalışmanın amacı normal ve ötiroid yetişkin Türk kadınlarında tiroid volümünü tespit etmekti. Metod: Bu çalışma 87 yetişkin Türk kadını üzerinde yapıldı Tüm hastalar klinik muayene ve radyoimmünassay tekniği ile hesaplanan fT3, fT4, TSH değerleri ışığında değerlendirildi. Tiroid bezinin sağ ve sol loblarının volümleri Brunn ve arkadaşlarının formülü (genişlik x uzunluk x derinlik x 0.479) kullanılarak tüm hastalar için real-time sonografik değerlerinden hesaplandı. Bulgular: Sağ lobun boyutları, sol lobun boyutlarından anlamlı olarak daha yüksekti (p<0.05). Bu çalışma grubunda, tiroid volümü 12.22±6.21 ml. olarak hesaplandı. Ortalama fT3, fT4, TSH değerleri sırasıyla 4.37±0.73 pg/dl, 1.29±0.22 ng/dl, 1.43±1.04 olarak hesaplandı. Sonuç: Bu çalışmada elde ettiğimiz sonuçlar literatürde yer alan araştırmalarla uyumlu bulundu.