Yazar "Uz, Yeşim Hülya" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Adriyamisin Sıçan/Fare Modeli Ve Embriyolojide Önemi(2012) Uz, Yeşim Hülya; Özfidan, Gülnur Kızılay; Ferah, Meryem Akpolat; Topçu, Yeter Tarladaçalışır; Metin, Melike SapmazAdriyamisinin teratojenik etkisi ile oluşturulan sıçan ve fare modelleri; güvenilir, kolaylıkla uygulanabilen ve insanlarda VACTERL birlikteliğinde görülen anomalilere benzer oluşabilen bir dizi konjenital anomalinin embriyolojik ve moleküler biyolojik olarak araştırılmasına olanak veren modellerdir. Adriyamisinin VACTERL birlikteliğinde görülen konjenital anomalileri oluşturma mekanizması henüz tam olarak açıklanamamıştır. Bu modellerle yapılan araştırmalarda özellikle anormal notokord morfolojisi üzerinde durulmuş ve embriyo gelişiminde notokordun rolünün ve öneminin anlaşılmasına ışık tutmuştur. Ayrıca hatalı Sonic hedgehog (Shh) sinyal yolu da üzerinde durulan diğer mekanizmayı oluşturmaktadır. Bu derlemede, adriyamisin sıçan ve fare modelleri ile bu modellerin VACTERL birlikteliğinde görülen konjenital anomaliler üzerine etkisinin, güncel literatür bilgileri ışığında ele alınması amaçlanmıştır.Öğe E ve C vitaminlerinin cisplatin hepatotoksisitesini önlemedeki etkilerinin histolojik olarak incelenmesi(2005) Tarladaçalışır, Topçu Yeter; Uygun, Müberra; Ferah, Meryem Akpolat; Uz, Yeşim HülyaAmaç: Bu çalışmada, bir antineoplastik ajan olan cisplatinin kronik ygulandığnda yol açtığ karaciğer hasarı ve bu hasara karşı E ve C vitaminlerinin ne ölçüde koruma sağlayacağı ıhistolojik olarak incelendi. Çalışma Planı: Çalışmada, 24 adet Wistar albino cinsi erkek sıçan altı.arlı dört gruba ayrıldı. Kontrol grubu dışındaki (grup 1) deneklere üç ay boyunca, ayda bir kez 5 mg/kg cisplatin intravenöz yolla verildi. Grup 3 ve 4’teki deneklere ise ayrıca, her gün intramusküler yolla sırasıyla 5 mg/kg E vitamini ve 8 mg/kg C vitamini verildi. Deney süresinin sonunda, tüm deneklerin karaciğer materyalleri alınarak ışık ve elektron mikroskobisi ile incelendi. Bulgular: Kontrol grubu deneklerde normal yapıda karaciğer dokusu gözlendi. İkinci grupta Remak kordonları nda düzensizleşme, V. centrolobularis’e yakın sinüzoidlerde genişleme ile birlikte bazal membranlarda kalınlaşma, portal sahalarda ise lenfosit infiltrasyonu görüldü. Üçüncü grupta morfolojik hasarın büyük oranda azaldığı, çoğu portal sahada lenfosit infiltrasyonunun ortadan kalktığı dördüncü grupta ise düzelmenin daha da belirginleşerek portal saha infiltrasyon bölge sayısının hem seyreldiği hem de infiltrasyon hücre sayısının çok azaldığı görüldü. Sonuç: Farklı özelliklere sahip antioksidanların cisplatinin epatotoksisitesinin azalmasına yardımcı olarak klinik uygulamaya katkıda bulunacağısonucuna varıldı.Öğe Kanser tedavisinde curcuminin yeri(2010) Tarladaçalışır, Topçu Yeter; Özfidan, Gülnur Kızılay; Ferah, Meryem Akpolat; Metin, Melike Sapmaz; Uz, Yeşim HülyaBitkisel ajanlar alternatif ve tamamlayıcı tıpta en çok kullanılan ürünlerdendir. Curcumin, Curcuma longa bitki-sinin yumrularından elde edilen sarı renkli bir pigmenttir. Curcuminin antikanser bir ajan olarak; deri, meme bez-leri, oral kavite, mide, özofagus, bağırsak, kolon, akciğer ve karaciğerde tümörogenezi baskıladığı bazı çalışma-larda gösterilmiştir. Ayrıca curcuminin radyoterapinin etkisini artırmak sureti ile tedaviden daha hızlı sonuç alınmasını sağladığı gösterilmiştir. Bu etkilerine ilaveten antioksidan özellik göstermesiyle de alkolün, ilaçların, radyasyonun, ağır metallerin normal dokular üzerinde oluşturduğu hasarları önleyici etkisini vurgulayan pek çok çalışma mevcuttur. Bu derlemede, curcuminin anti-kanser özellikleri ve radyoprotektif etkileri üzerinde durularak, yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar özetlenmiştir.Öğe Protective effect of quercetin against renal toxicity induced by cadmium in rats(2012) Aktoz, Tevfik; Kanter, Mehmet; Uz, Yeşim Hülya; Aktaş, Cevat; Erboğa, Mustafa; Atakan, İrfam HüseyinAmaç: Çalışmamızda kadmiyumla (Cd) oluşturulan böbrek toksisitesine karşı quercetinin (QE) koruyucu etkinliğini göstermeyi amaçladık. Hastalar ve Yöntemler: Çalışmada 24 adet Wistar albino cinsi erişkin erkek sıçan kullanıldı. Sıçanlar her grupta 8 adet olmak üzere; kontrol, Cd ve Cd+QE olmak üzere 3 gruba ayrıldı. Cd grubuna her gün 1 mg/kg Cd, 2 ml/kg serum fizyolojik içerisinde çözündürüldükten sonra CdCl2 şeklinde 30 gün boyunca subkutan enjeksiyon olarak uygulandı. Cd ile birlikte QE tedavisi verilen gruba, Cd enjeksiyonundan 2 gün önce başlanarak 15 mg/kg QE, deney süresi boyunca intraperitoneal olarak uygulandı. Bulgular: Böbrek dokularının histolojik olarak değerlendirilmesi sonucu, kontrol grubuyla karşılaştırıldığında Cd verilen sıçanlarda mezengial hücrelerde artış, kapsüler, glomerüler ve tübüler basal membranlarda kalınlaşma ile birlikte periyodik asit Schiff (PAS)-pozitif alanların artışı gözlendi. Cd ile birlikte QE tedavisi verilen grupta sadece birkaç glomerüldeki genişleme dışında, Cd’ye bağlı böbrek yapısında oluşan değişikliklere karşı QE’nin belirgin koruyucu bir etkisinin olduğu saptandı. Bulgularımız, Cd ile birlikte QE tedavisi verilen grupta böbrek kortikal dokularında TdT-(terminal deoksinukleotidil transferaz)- aracılı deoksiuridin trifosfat işaretleme (TUNEL) aktivitesinde anlamlı bir azalma ile birlikte prolifere olmuş hücre nükleer antijeninin (PCNA) ekspresyonunda da artış olduğunu göstermiştir. Sonuç: Bu sonuçlar QE’nin Cd ile oluşturulan böbrek toksisitesini azaltabileceğini göstermiştir.Öğe Siklosporin-A verilen sıçanların böbrek korteksleri üzerine E vitamini etkilerinin ve elektron mikroskopik düzeylerde incelenmesi(Trakya Üniversitesi, 2000) Uz, Yeşim Hülya; Uygun, MüberraÖZET Cs-A; günümüzde, organ transplantasyonları ve immün sistem hastalıklarında kullanılan, güçlü immünosüpresif bir ajandır. Etkisini, T helper lenfositlerden özellikle IL-2 ve diğer bazı sitokinlerin (IL-3, IL-4, TNF-a, y-interpheron) sentezini selektif bir şekilde inhibe ederek gösterir. Ancak nefrotoksik etkisi, ilacın kullanım alanına sınırlılık getirmiştir. Son yıllarda, antioksidanlarla, bu nefrotoksi siteyi önlemeye yönelik çalışmalar önem kazanmıştır. Bu çalışmada; Cs-A'nın böbrek korteksinde oluşturduğu hasarda, Cs-A'yı inhibe eden antioksidan E vitamininin morfolojik açıdan bir koruyuculuk sağlayıp sağlamayacağı, ışık ve elektron mikroskopik düzeylerde incelendi. Bunun için, 25 adet Sprague-Dawley türü erkek rat, ağırlıklarına göre, her biri 5'er denek içerecek şekilde 5 gruba ayrıldı. Tüm gruplara; aynı biyolojik ve fizyolojik koşullar uygulandı. I. grup kontrol grubu olarak ayrılıp, diğer 4 gruba 5 mg/kg/gün Cs-A intraperitoneal olarak 8 hafta boyunca verildi. I. ve II. grubun böbrek korteks biyopsi materyalleri 8. haftanın sonunda; III. grubun böbrek korteks biyopsi materyalleri reversibilite için 6 hafta bekletilerek, 14. haftanın sonunda; IV. grubun böbrek korteks biyopsi materyalleri, 5 mg/kg/gün Cs-A ile birlikte 5 mg/kg/gün E vitamini verilerek 8. haftanın sonunda; V. grubun böbrek korteks biyopsi materyalleri, 8 haftalık 5 mg/kg/gün Cs-A veriminden sonra ve 6 hafta sadece 5 mg/kg/gün E vitamini verilerek 14. haftanın sonunda alınarak ışık ve elektron mikroskopik gözlemler için işlemlendirildi. Malpighi cisimciklerinde; kapsül ve ortak bazal membranlarda kalınlaşma, parietal yaprak hücresi ve cisimcik içerisinde yer alan hücrelerde gerileme, dejenerasyon görüldü. 53Tübül değişikliklerine daha çok proksimal tübüllerde rastlanmakta olup, bu değişiklikler; dejenerasyon ve rejenerasyon şeklinde gözlendi. Dejenerasyon; bazal membranlarda kalınlaşma, fırçamsı kenarlarda kayıp, vakuolizasyon, düz endoplazmik retikulum dilatasyonu, çok sayıda ve farklı büyüklükte lizozomlar şeklinde görülürken, dağılmış bazı tübül epitel hücrelerinin proliferasyonu da yeni tübüllerin ortaya çıkmasını sağlayarak rejenerasyon sahalarım oluşturuyordu. İnterstisyel bağ dokuda; damarların genellikle kontraksiyon halinde olduğu, bağ dokuda hücre ve kollagen lif artışının ise böbrek parankiminin azalmasıyla ters orantılı olduğu gözlendi. Sadece Cs-A alan II. grup deneklerde görülen bozuklukların, III. grup deneklerde de görülmesinin, Cs-A'mn bazı dokularda birikimi nedeniyle; Cs-A ile birlikte E vitamini alan IV. grup deneklerde, bu bozuklukların görülmeyişinin, E vitamininin Cs-A'yı inhibe ettiğinden; Cs-A'mn kesilip E vitamininin verildiği V. grup deneklerde ise, dokularda depolanmış Cs-A'mn organizmaya verilişi devam ettiğinden dolayı IV. gruba oranla daha çok hasara uğramış olduğunu düşündük. Bu nedenle; Cs-A'nın uzun süre kullanılması gereken durumlarda, aynı dönemde tedaviye antioksidan eklenmesi ile Cs-A'mn neden olduğu böbrek hasarının minimal düzeyde tutulabileceği kanısındayız. 54Öğe Trakeoözofagial anomalilerin embriyolojisi(2005) İnan, Mustafa; Uz, Yeşim HülyaTrakeoözofagial anomaliler sık rastlanan doğumsal bozukluklar olup, embriyolojisi hala tartışmalıdır. Geçmişte yapılan çalışmalar trakeoözofagial septumun hatalı gelişimi üzerine odaklanmıştı, ancak bunların hiçbirisi deneysel hayvan modellerine dayandırılmamıştı. 1980'lerde adriyamisinli hayvan modellerinin geliştirilmesiyle eski teorilerin çoğu önemini kaybetmiş ve trakeoözofagial anomalilerinin oluşum mekanizmaları için yeni teoriler ileri sürülmüştür. Bugün en geçerli görüş, önbarsaktan köken alan trakeal tomurcuğun gelişim yetersizliği şeklinde olup, trakeoözofagial anomalilerin en sık tipi olan distal trakeoözofagial fistüllü özofagus atrezisinin oluşumu bu teoriyle açıklanır. Bu yazıda, güncel bilgiler ışığında normal ve anormal trakeoözofagial gelişim teorileri sunulmuş ve tartışılmıştır.