Yazar "Turan, Alparslan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 18 / 18
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aminofilinin sevofluran anestezisinde derlenme kriterleri üzerine etkisi(2002) Turan, Alparslan; Memiş, Dilek; Karamanlıoğlu, Beyhan; Çolak, Alkin; Pamukçu, Zafer; Turan, NesrinÇalışmamızda, inhalasyon anesteziklerinden sevofluran kullanımı sonrası derlenme üzerine aminofilinin etkisini araştırmayı amaçladık. Çalışma elektif cerrahi girişim planlanan ASA l-II sınıf 100 olgu üzerinde gerçekleştirildi. Tüm olgular 0.01 mg/kg atropin ve 0.06 mg/kg midazolam (İM) ile premedike edildi. Anestezi indüksiyonu 2 mg/kg propofol (İV) ve 0.5 mg/kg atrakuryum (İV); anestezi idamesi ise % 50 oksijen + % 50 azotprotoksit ve % 2 sevofluran ve gerektikçe 0.1 mg/kg atrakuryum (İV) ile sürdürüldü. Sevofluran kesildikten sonra, I. gruba plasebo olarak serum fizyolojik, 11. gruba aminofilin 5 mg/kg (İV) olarak verildi. I. grupta serum fizyolojik öncesi ve sonrası, II. grupta aminofilin öncesi ve sonrası evrelerde; KAH, OAB, SpO2, iki grupta anestezi süresi, sesli uyarıya göz açma, sözlü cevap, ekstübasyon ve üç basit aritmetik işlem zamanı kaydedildi. iki grup arasında OAB, Sp02 ve anestezi süresi açısından istatistiksel olarak fark bulunmazken, II. grupta; grup içi aminofilin öncesi evreye göre aminofilin sonrası evrede ve I. grupla karşılaştırıldığında serum fizyolojik sonrası evreye göre aminofilin sonrası evrede kalp atım hızı değerleri yüksek bulundu (p<0.05). II. grupta I. gruba göre göz açma, sözlü cevap, ekstübasyon ve üç basit aritmetik işlem zamanı kısaydı (p<0.001). Sonuç olarak; aminofilinin sevofluran anestezisinden sonra derlenmeyi kısalttığı ve bunun anestezi pratiğinde hastalar açısından avantaj oluşturabileceği kanısına varıldı.Öğe Dexmedetomidine: an alternative for epidural anesthesia in tension-free vaginal-tape surgery(Springer Tokyo, 2011) Turan, Alparslan; Sen, Huseyin; Sizlan, Ali; Yanarates, Omer; Ozkan, Sezai; Koyuncu, Onur; Dagli, GunerAnesthetic management of tension-free vaginal-tape (TVT) procedures is sometimes difficult to deal with, especially when surgeons request a cough test. Dexmedetomidine has unique sedative and analgesic properties while having minimal respiratory effects, making it suitable for perioperative use in monitored anesthesia care. We aimed to compare dexmedetomidine and epidural anesthesia in TVT patients. Forty-nine women [American Society of Anesthesiologists (ASA 1-3)] with genuine stress incontinence confirmed by preoperative bladder function studies were included in this double-blind, randomized study. The patients were randomly assigned to one of two groups: group D received 0.5 mu g/kg dexmedetomidine IV applied as bolus over 10 min and continued with 0.5 mu g/kg/h infusion, and local anesthesia (lidocaine 2% with epinephrine) performed by the surgeon. Group E received epidural anesthesia with 15 ml of 0.25% bupivacaine + 100 mu g fentanyl. Patients were monitored every 5 min for mean arterial pressure (MAP), heart rate (HR), peripheral oxygen saturation, respiratory rate, sedation, and intraoperative and postoperative pain. Ability to cough was also evaluated by the surgeon. There was no difference in ability to cough, and this was evaluated by the surgeon as adequate, and there was no difference in scores between groups. Significant decreases in MAP and HR were observed 10 min after the start of surgery in group D compared with group E, and they were significantly decreased until first and second postoperative hours, respectively (p < 0.05). None of the patients had respiratory rate decrease or apnea. Side effects encountered postoperatively were similar. Dexmedetomidine can be an alternative to epidural anesthesia in TVT procedure requiring cough test.Öğe Effect of headphones on sevoflurane requirement for MRI(Springer, 2012) Ogurlu, Mustafa; Orhan, Mehmet Emin; Cinar, Salih; Piri, Ertan; Kurt, Ercan; Sut, Necdet; Turan, AlparslanAcoustic noise may have adverse effects, even in patients under general anesthetic. We aimed to determine the effect of headphones on sevoflurane requirements in children undergoing general anesthesia for an MRI scan. Children scheduled for MRI were enrolled in the study. Sevoflurane was used for general anesthesia in all children. Patients were randomly divided into two groups, one to wear headphones and the other none. After reaching a predetermined end-tidal concentration, the MRI scan was initiated, and the patient was evaluated by an observer blinded to the concentration of sevoflurane. Awakening was defined as eye opening, onset of continued purposeful movement or phonation. Using the Dixon up-and-down method, each target concentration was determined by the response of the previous child in the same group. The study included 28 children undergoing MRI. There was a significant difference in ED50 between the two groups (0.92, 0.81-1.02, vs. 0.47, 0.42-0.63; P < 0.001). The times to spontaneous arm and leg movements, eye opening and discharge from the post-anesthesia care unit were significantly shorter in patients with headphones than in those without (P < 0.001). However, there was no difference in times to hospital discharge (P = 0.056). Noise-concealing headphones decrease inhalational anesthetic requirements and facilitate recovery. We recommend the routine use of headphones in children undergoing an MRI scan.Öğe Epidural anestezide emla krem uygulaması(2004) Kaya, Gaye; Turan, Alparslan; Memiş, Dilek; Karamanlıoğlu, Beyhan; Pamukçu, Zafer; Turan, NesrinEutectic Mixture of Local Anaestetics (EMLA) krem sıklıkla damar yolu açılmasında, kateterizasyonda, küçük cerrahi girişimlerde ve spinal anestezide topikal anestezik olarak kullanılmaktadır. Çalışmamızda, epidural anestezide EMLA kremin topikal anestezik olarak kullanımının ağrı skoru ve hasta memnuniyeti açısından lidokain infiltrasyonu ile karşılaştırmayı amaçladık. Etik Komite izni ve hasta oluru alınan, ASA I-II grubu, epidural anestezi altında elektif alt batın ve alt ekstremite cerrahisi geçirecek, toplam 60 hasta çalışmaya dahil edildi. Olgular rasgele iki gruba ayrıldılar. Her iki gruba standart premedikasyon uygulandı. Epidural anestezi uygulanacak L3-4 bölgesine, uygulamadan 1 saat önce Grup I'deki (n=30) olgulara plasebo krem patch, Grup II'deki (n=30) olgulara EMLA krem patch uygulandı. Ayrıca epidural girişimden hemen önce, aynı bölgeye Grup I'de 2 mL % 2'lik lidokain, Grup II'de 2 mL serum fizyolojik ile intradermal ve subdermal infiltrasyon yapıldı. Epidural kateter standart teknikle takıldı ve yerleştirme zamanı kaydedildi. 16 G tuohy iğne girerken 10 cm'lik visual analog skala (VAS) kullanılarak ağrı skoru, katater yerleştirildikten sonra ise anestezi kalitesi ve hasta memnuniyeti belirlendi. Epidural iğne girerken VAS skorları, katater takıldıktan sonra anestezi kalitesi ve hasta memnuniyeti açısından iki grup arasında fark bulunmazken, katater takma zamanı Grup II'de Grup I'e göre anlamlı (p<0.05) bir şekilde kısa bulundu. Sonuç olarak, EMLA kremin epidural anestezide topikal amaçla kullanımının basit, noninvaziv, etkin bir yöntem olduğu ve lidokain infiltrasyonuna alternatif olabileceği sonucuna varıldı.Öğe Kaflı-orofaringeal havayolu ile laringeal maskenin karşılaştırılması(2001) Memiş, Dilek; Turan, Alparslan; Pamukçu, Zafer; Turan, NesrinÇalışmamızda, kaflı-orofaringeal havayolu (KOFH) ile laringeal maske (LM) uygulamalarının hemodinami üzerine yaptıkları değişiklikleri ve yan etkilerini karşılaştırmalı olarak incelemeyi amaçladık. Çalışmada elektif cerrahi girişim planlanan ASA I ve II sınıflamasına giren, genel anestezi altında, kısa süreli operasyon geçirecek 30 olgu rastgele 2 gruba ayrıldı. I gruba (n=15) KOFH, II. gruba LM uygulandı. Uygulamanın ne kadar sürdüğü kaydedildi. Her iki grup olguda indüksiyondan hemen önce (kontrol), KOFH yada LM yerleştirilmesinin 1. ve 5. dakikalarında ve KOFH yada LM çekildikten hemen sonra ortalama arter basıncı, kalp atım hızı, periferik oksijen saturasyonu, endtidal CO2 basıncı ölçümleri yapıldı. Tüm olgularda peroperatif postoperatif olarak oluşan komplikasyonlar (laringospazın, mide distansiyonu, hipoksi, bulantı, kusma, aspirasyon, havalanma güçlüğü, aritmi) kaydedildi. Her iki grup arasında bu izlediğimiz parametreler açısından istatistiksel bir fark saptanmadı. Sonuç olarak; kısa süreli cerrahi operasyonlarda, trakeal entübasyon yapılamayan veya istenmeyen olgularda KOFH ve LM kullanılmasının güvenli bir solunum yolu sağlayabileceği kanısına varıldı.Öğe Kısa süreli girişimlerde havayolu kontrolünde alternatif bir yaklaşım: farengeal (PAXpress) havayolu(2003) Turan, Alparslan; Memiş, Dilek; Karamanlıoğlu, Beyhan; Pamukçu, ZaferLaringeal maske ve kaflı orofarengeal havayoluna alternatif olarak kullanıma sunulan PAxpress faringeal havayolunu kısa süreli cerrahi girişimlerde hemodinamik yanıt, oksijenasyon, yerleştirme kolaylığı ve yan etkiler açısından karşılaştırmayı amaçladık. Çalışmamız, elektif kısa süreli cerrahi ameliyat planlanan, ASA I-II grubuna giren 18-65 yaş arasındaki toplam 60 olguda gerçekleştirildi. Standart premedikasyonu takiben, olguların ortalama arter basıncı, kalp atım hızı ve periferik oksijen saturasyonu monitörize edildi. Tüm olgular standart anestezi indüksiyonunu takiben maske ile ventile edildi ve bu olgularda end-tidal CO2 basıncı monitorize edildi, inspire edilen ve expire edilen anestezik konsantrasyon izlenmeye başlandı. Olgular rasgele üç gruba ayrılıp, I. gruba (n=20) farengeal, II. gruba (n=20) laringeal maske, III. gruba (n=20) kaflı orofarengeal havayolu uygulandı, deneme sayısı ve süresi kaydedildi. Anestezi idamesi % 50 O2/N2O ve % 2 sevofluran ile sürdürüldü, kas gevşemesi mivakuryum ile sağlandı. Tüm gruplarda başlangıç ve gereç yerleştirildikten sonra 1., 2., 4. dakikalarda ve çıkarıldıktan hemen sonra ortalama arter basıncı, kalp atım hızı, periferik oksijen saturasyonu ve end-tidal CO2 basıncı ölçümleri kaydedildi. Olgularda in traoperatif komplikasyonlar, havalanma için yapılan ek manevralar, desaturasyon (SpO2 <% 95) ve aritmi sayısı kaydedildi. Postoperatif dönemde ise çıkarılan havayoluna kan bulaşması, bulantı kusma, öksürük ve boğaz ağrısı 1. saatte ve geç dönemde 24. saatte kaydedildi. Gruplar karşılaştırıldığında havayolu yerleştirme süresi, tüm ölçüm zamanlarında hemodinamik parametre değerleri, desaturasyon sayısı ve end-tidal CO2 basınç değerleri ile intraoperatif yan etkiler arasında fark yoktu. Ameliyat sırasında havalanma için ek manevra gereksinimi III. grupta (% 30), I. (% 5) ve II. (% 5) gruplara göre anlamlı olarak daha fazla belirlenirken (p<0.05), I. ve II. gruplar arasında fark saptanmadı. Uygulanan havayolu gerecine kan bulaşması sayısı karşılaştırıldığında; II. grupta (% 5), I. (% 35) ve III. (% 20) gruba göre anlamlı olarak daha az saptanırken (p<0.05), I. ve III. gruplar arasındaki fark anlamsızdı. Üç grup arasında diğer postoperatif komplikasyonlar açısından fark bulunmadı. Sonuç olarak, üç gereçte kısa süreli cerrahi girişimlerde güvenli ve yeterli havayolu sağlamaktadır. Farengeal havayolunun kısa cerrahi işlemlerde laringeal maske ve kaflı orafarengeal havayoluna alternatif oluşturabileceği sonucuna vardık.Öğe Modified 45-degree head-up tilt increases success rate of lumbar puncture in patients undergoing spinal anesthesia(Springer Japan Kk, 2014) Sahin, Sevtap Hekimoglu; Colak, Alkin; Arar, Cavidan; Yildirim, Ilker; Sut, Necdet; Turan, AlparslanLumbar puncture (LP) is one of the most common procedures performed in medicine. The aim of this prospective study is to determine the success rate of LP in lateral decubitus with 45-degree head-up tilt position, and compare it with traditional positions like sitting and lateral decubitus. Three hundred and thirty patients between 25 and 85 years of age who had undergone abdominal, urologic, and lower limb extremities surgeries were enrolled and 300 patients were divided into three different groups. The LP was performed with a 25-G atraumatic needle, either in the standard sitting position (group S, n = 100), lateral decubitus, knee-chest position (group L, n = 100) or lateral decubitus, knee-chest position with a 45-degree head-up tilt (group M, n = 100). The free flow of clear cerebrospinal fluid (CSF) upon first attempt was considered to be evidence of a successful LP. Total LP success rate was significantly higher in group M (85 %) than in groups S and L (70 and 65 %, respectively) (p = 0.004). When the significance between the groups was evaluated according to age, the increase in the LP success rate was not significant for a parts per thousand currency sign65 and > 65 age groups. There were no differences among the three groups in terms of bloody CSF (p = 0.229) and the number of attempts before dural puncture (p = 0.052). The lateral decubitus in knee-chest position with a 45-degree head-up tilt may be the preferred position for spinal anesthesia in young and elderly patients, due to the high success rate.Öğe Monitörize anestezi bakımında: Propofol ve deksmedetodiminin karşılaştırılması(2004) Pamukçu, Zafer; Turan, Alparslan; Karamanlıoğlu, Beyhan; Şapolyo, Özgür; Ömürlü, İmran KurtÇalışmamızda, septoplasti ve endoskopik sinus ameliyatlarında, monitorize anestezi bakımında, propofol ile deksmedetomidinin, hemodinami, analjezi, sedasyon ve yan etkiler açısından karşılaştırılması amaçladı. 40 olgu, her grupta 20 olgu olacak şekilde rastgele iki gruba ayrılarak, 0.06 mg kg-1 midazolam ve 0.01 mg kg-1 atropin ile premedike edildi. Sedasyon indüksiyonu grup I hastalarda 0.8 mg kg-1 iv propofol ile gerçekleştirildikten sonra, 2 mg kg-1 sa-1 dozda propofol infüzyonuna başlandı, grup II hastalarda 1 mg kg-1 iv deksmedetomidin (5 dk'da) yapıldıktan sonra, 0.4 mg kg-1 sa-1 dozda deksmedetomidin infüzyonuna başlandı ve sedasyon skalasına göre infüzyon ayarlandı. Tüm olgulara sedasyon indüksiyonunu takiben 1 mg kg-1 ve ameliyat sırasında verbal ağrı skoru (VRS) 4 ve üstü, veya hasta talep ettiğinde 0.5-1 mg kg-1 iv fentanil uygulandı. Ameliyat sırasında 5., 10., 20., 30., 40. ve 50. dk'larda hastaların ortalama arter basıncı, kalp atım hızı, periferik oksijen satürasyonu ve VRS kaydedildi. Postoperatif dönemde Aldrete skorları değerlendirildi. Postoperatif 1., 2., 4., 6., 12. ve 24.saatlerde ortalama arter basıncı, kalp atım hızı, dakika solunum sayısı ve ağrı visual analog skala (VAS) ile değerlendirildi. VAS skorları 4 ve üstü olduğu zaman 75 mg diklofenak yapıldı. Aldrete skorları 15.dk'da Grup II'de daha düşük bulundu (p<0.05). VRS değerleri farklı bulunmazken, postoperatif VAS değerleri 1., 2., 4. ve 6.saatlerde Grup I'de Grup II'ye göre anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0.05). İntraoperatif sedasyon skorları ölçülen tüm zamanlarda, Grup II'de Grup I'e göre yüksek bulundu (p<0.05). İlk analjezik gereksinim zamanı Grup II'de Grup I'e göre anlamlı uzun bulundu (p<0.05). Total diklofenak tüketimi Grup I'de 123.8±83.5 mg, Grup II'de 33±48.7 mg ve Grup I hastalarında anlamlı olarak fazla bulundu (p<0.05). Sonuç olarak, deksmedetomidinin monitorize anestezi bakımında kullanılabileceği ve propofole alternatif olabileceği sonucuna varıldı.Öğe Postanestezik titremenin tedavisinde ondansetron ve tramadol'un karşılaştırılması(2003) Memiş, Dilek; Turan, Alparslan; Karamanlıoğlu, Beyhan; Süt, Necdet; Pamukçu, ZaferAmaç: Çalışmamızda postanestezik titreme gelişen olgularda 5-HT3 antagonisti olan ondansetron ile 5-HT geri alınımını inhibe eden tramadolun etkinliğini karşılaştırmayı amaçladık. Materyel ve Metod: Çalışmamız, elektif cerrahi geçirecek 30 olgu üzerinde gerçekleştirildi. Operasyon odasına alınan olguların, ortalama arter basıncı, kalp atım hızı, periferik oksijen saturasyonu monitorize edildi. Standart anestezi indüksiyonundan sonra özofageal ısı probu yerleştirildi. End-tidal CO2 32-35 mmHg-1 basınçları arasında ve operasyon odasının ısısı 21-22 C'de sabit tutuldu. Operasyon bitiminde ekstübe edilen olgularda görülen postanestezik titreme 4 dereceli bir skala ile belirlendi. Ondansetron 8 mg iv verilen olgular Grup I (n=15), tramadol 1 mg.kg-1 iv verilen olgular Grup II (n=15) olarak rastgele iki kısma ayrıldı. Olguların ilaç verilmeden önce ve sonra ortalama arter basıncı, kalp atım hızı, periferik oksijen saturasyonu, özofageal ısı derecesi, titremenin ne kadar zamanda geçtiği değerlendirildi. Eğer postanestezik titreme ilaç verildikten sonra ilk 5 dakika içinde geçmezse 25 mg iv meperidin verilmesi planlandı. Bulgular: Olguların postanestezik titreme sırasında ve titreme geçtikten sonra ölçülen ortalama arter basıncı, kalp atım hızı, periferik oksijen saturasyonu ve ısı değerleri ortalaması ve titreme skorları arasında istatistiksel fark bulunmadı. Grup I' de titreme 3.97±1.76 dakikada geçerken, Grup II'de 1.82±1.37 dakikada geçti, ve bu fark istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı bulundu (p<0.01). Grup I'de 6 olguda, Grup II'de 1 olguda titreme 5 dakika içinde geçmedi ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p>0.05). Ondansetron verdiğimiz grupta 1 olguda, tramadol verdiğimiz grupta ise 6 olguda 1 şiddetinde postoperatif bulantı kusma görüldü. Bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05).Sonuç: Sonuç olarak; tramadolun, ondansetrona göre postanestezik titremenin tedavisinde daha etkili olduğunu belirledik, ancak tramadolun yan etkisinin gözardı edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.Öğe Premedication with gabapentin(Lippincott Williams & Wilkins, 2007) Turan, Alparslan; White, Paul F.; Karamanlioglu, Beyhan; Pamukcu, ZaferBACKGROUND: Gabapentin, an oral non-opioid analgesic, has been used to decrease pain after a variety of surgical procedures. We hypothesized that premedication with gabapentin would minimize tourniquet-related pain in patients receiving IV regional anesthesia (IVRA). METHODS: Patients undergoing elective hand surgery with IVRA were randomly assigned to one of two study groups using a double-blind study design. The control group (n = 20) received placebo capsules I h before the surgery, and the, gabapentin group (n = 20) received gabapentin 1.2 g p.o. before the operation. IVRA was achieved in all patients with lidocaine, 3 mg/kg, diluted with saline to a total volume of 40 mL. Fentanyl, 0.5 mu g/kg TV, was administered as a rescue analgesic during surgery. Sensory and motor block onset and recovery times, tourniquet pain, and quality of anesthesia were assessed at specific time intervals during the perioperative period. Visual analog scale pain scores (0-10) were recorded during the 24 h follow-up period, and patients received diclofenac, 75 mg M, if their pain score was > 4. RESULTS: The onset of the sensory and motor block did not differ between the two study groups. However, tourniquet pain scores at 30, 40, 50, and 60 min after cuff inflation were lower in the gabapentin group (P < 0.05). The time to intraoperative analgesic rescue was prolonged in the gabapentin group (35 +/- 10 min vs 21 +/- 13 min, P < 0.05), and less supplemental fentanyl was required (35 +/- 47 mu g vs 83 73 mu g, P < 0.05). The quality of anesthesia, as independently assessed by the anesthesiologist and the surgeon, was significantly better in the gabapentin (versus control) group. In the gabapentin group, the time to requesting a rescue analgesic after surgery was prolonged (135 +/- 25 min vs 85 +/- 19 min, P < 0.05), and postoperative pain scores at 60 min (3.8 +/- 0.9 vs 2.2 +/- 0.5) and 120 min (3.2 +/- 1.4 vs 1.8 +/- 0.8), as well as diclofenac consumption (30 +/- 38 mg vs 60 +/- 63 mg), were reduced after surgery. CONCLUSIONS: Premedication with oral gabapentin (1.2 g) decreased tourniquet-related pain and improved the quality of anesthesia during hand surgery under IVRA. Gabapentin also reduced pain scores in the early postoperative period.Öğe Rokuronyum enjeksiyon ağrısının önlenmesinde deksmedetomidin ile lidokainin karşılaştırılması(2004) Kaya, Gaye; Memiş, Dilek; Turan, Alparslan; Karamanlıoğlu, Beyhan; Şeker, Şermin; Pamukçu, ZaferÇalışmamızda, deksmedetomidinin rokuronyum enjeksiyon ağrısını önlemedeki etkinliğini lidokainle karşılaştırmayı amaçladık.Etik komite onayı ve hasta oluru alınan, ASA I-II grubu, 90 hasta randomize olarak 3 gruba ayrıldı. Tüm gruplara standart premedikasyon uygulandı. Olgular monitorize edildikten sonra ilaç uygulanacak koluna turnike yerleştirildi ve 70 mmHg basınca kadar şişirildi. Grup S'ye (n=30) 1 mL serum fizyolojik, Grup L'ye (n=30) 20 mg lidokain (1 mL) ve Grup D'ye (n=30) 0.25 µgr kg-1 deksmedetomidin intravenöz olarak verildi. Turnike 20 sn. tutulduktan sonra açıldı. Toplam 0.9 mg kg-1 rokuronyum enjeksiyonu dozunun 1/8'i intravenöz yolla yapıldı ve olguların ağrı skorları sorularak kaydedildi. Daha sonra anestezi indüksiyonu yapıldı ve kalan rokuronyum intravenöz olarak verildi. Anestezi idamesi %50 O2/N2O karışımı içinde % 1-2 sevofluran ile sağlandı.Grup L'de ağrı skoru Grup S ve D'ye göre anlamlı derecede düşük (p<0.05, p<0.01, p<0.001) olduğu tespit edilirken, Grup D'de Grup S'ye göre düşük olmakla birlikte istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p>0.05).Sonuç olarak, rokuronyum enjeksiyon ağrısını önlemede lidokainin etkili olduğu, buna karşın deksmedetomidinin belirgin etkisinin olmadığı belirlendi.Öğe Rokuronyumun, total intravenöz anestezi ve isofluran anestezisinde, kas gevşetici ve hemodinamik etkilerinin vekuronyum ve atrakuryumla karşılaştırılması(Trakya Üniversitesi, 1997) Turan, Alparslan; Pamukçu, ZaferÖZET Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalında elektif cerrahi geçirecek 90 olguda, yeni bir nondepolarizan kas gevşetici olan rokuronyumu TÎYA ve isofluran anestezisi altında atrakuryum ve vekuronyumla karşılaştırmayı amaçladık. Çalışmamız kapsamına elektif cerrahi uygulanacak ASA I ve ASA II grubuna giren 18-60 yaşlan arasındaki hastalar alındı. Kullanılacak kas gevşetici ve anestezi türüne göre olgular 15'er kişilik 6 gruba ayrıldı.Gruplara uygulanan anestezi ve kas gevşeticiler sırasıyla; I. Grup : Rokuronyum (0.6 mg/kg) ve İsofluran, II. Grup : Rokuronyum (0.6 mg/kg) ve TtVA, IH. Grup : Atrakuryum (0.5 mg/kg) ve İsofluran, IV. Grup : Atrakuryum (0.5 mg/kg) ve TİVA,V. Grup : Vekuronyum (0. l mg/kg) ve İsofluran, VI. Grup : Vekuronyum (0. l mg/kg) ve TİVA olarak belirlendi. Tüm olgulara premedikasyon amacıyla 640.01 mg/kg atropin sülfat, 0.06 mg/kg midazolam intramüsküler- olarak uygulandı. Beş dakika % î 00 02 inhalasyonundan sonra anestezi indüksiyonu tüm gruplarda 2.5 mg/kg propofoi iie intravenöz olarak yapıidı. TİVA grubunlarında ayrıca lj-ig / kg fentanil intravenöz olarak kullanıldı. İndüksiyon sonrası addüktör pollisis kasının kontrol single twicth- tekli uyarılara yanıt yüksekliği ve TOF (Train- Of-Four)-Dörtlü uyarılara yanıt % 100 ile kalibre edildi. Hastalara indüksiyonu takiben kas gevşeticiler, gruplara uygun olarak verildi. Aynı zamanda TOF - Guard monitöri ile T 95, T 25, T 25-75, T 70 değerleri kaydedildi. Endotrakeal entübasyonun kalitesi Clarke ve Mirakhur değerlendirme skalası ile yapıldı. Kalp atım hızı (KAH), ortalama arter basınçları kas gevşetici verilmeden önce kontrol, kas gevşetici sonrası, entübasyon sonrası, entübasyondan 5 dakika sonrası, entübasyondan 10 dakika sonrası olacak şekilde kaydedildi. Anestezi idamesi TİVA grubunda propofoi infüzyonu, inhalasyon grubunda isofluran ile sağlandı. Her iki anestezi tekniğinde, atrakuryum gruplarında belirgin olarak kalp atım hızında artma saptanırken anestezi tekniğinin etkisi olmamıştır. TİVA anestezisi uygulanan atrakuryum grubunda ortalama arter basınçları yüksek bulunurken, isofluran grubunda anlamlı fark saptanamamıştır. Anestezi tekniğinin ortalama arter basınçları açısından etkisi bulunamamıştır. Entübasyon skorları karşılaştırıldığında TİVA gruplarında fark saptanamadı ancak isofluran anestezisi altındaki atrakuryum grubunda anlamlı olarak düşük bulundu. Kas gevşemesi karşılaştırıldığında; T 95 değeri rokuronyum grubunda belirgin olarak tüm gruplarda, atrakuryum ve vekuronyuma göre süresi kısa olarak bulundu. T 25 değerleri TİVA uygulanan rokuronyum grubunda kısa olarak bulunurken, isofluran grubunda fark saptanamamıştır. İsofluran grubunda T 25 süresinde uzama saptanmıştır. T 25-75 süresi rokuronyum grubunda her iki anestezi tekniği altında anlamlı olarak kısa bulunmuştur. T 70 süresi açısından atrakuryum ve rokuronyumla karşılaştırıldığında vekuronyum grubunda belirgin 65olarak uzama saptanmıştır. Bulgularımız, literatür verileri ile karşılaştırarak, tablolar ve grafikler halinde vererek tartışılmıştır. Sonuç olarak, TtVA ve isofluran anestezisinde rokuronyumun atrakuryum ve vekuronyumla karşılaştırılmasında; Rokuronyumda etkinin başlama zamanı ve sonlanma zamanının kısa olması,hemodinamik etkilerinin minimal olması ve entübasyon kalitesinin yüksek olması şeklinde belirgin farklar saptadık. Rokuronyumun bu sonuçlarla entübasyon ve idamede tercih edilebilecek bir ajan olduğu kanısına vardık. 66Öğe Sisatrakuryuma bağlı anafilaktik reaksiyon (Olgu sunumu)(2002) Turan, Alparslan; Memiş, Dilek; Pamukçu, Zafer[Abstract Nıt Available]Öğe Sırtüstü ve yüzüstü pozizyonda uygulanan total intravenöz anestezi ve inhalasyon anestezisinin intraabdominal basınç üzerine etkisi(2005) Memiş, Dilek; Turan, Alparslan; Karamanlıoğlu, Beyhan; Emet, Sayım; Pamukçu, ZaferAmaç: Sırtüstü ve yüzüstü pozisyonları verilerek ameliyat edilen olgularda, total intravenöz anestezi ve inhalasyonda sevofluran anestezisinin intraabdominal basınç, kardiyovasküler ve solunum sistemlerine etkileri karşılaştırıldı. Çalışma Planı: Çalışmaya, lomber diskektomi ameliyatı geçirecek ASA I-II 30 olgu (17 erkek, 13 kadın; ort. yaş 50; dağılım 35-70) total intravenöz anestezi (grup I, n=15) ve sevofluran anestezisi (grup II, n=15) uygulanmak üzere rastgele iki gruba ayrıldı. Grup I’de, intravenöz olarak uygulanan alfentanil ve propofol ile sağlanan indüksiyondan sonra entübasyon atrakuryum ile gerçekleştirildi. Anestezinin idamesinde ise alfentanil ve 10 dakikalık sürelerle azalan dozlarda propofol infüzyon şeklinde kullanıldı. Grup II’de, intravenöz propofol ile sağlanan indüksiyondan sonra atrakuryum ile entübasyon gerçekleştirildi. Anestezi sürekliliği sevofluran ile sağlandı. Olguların sırtüstü pozisyonda anestezi indüksiyonundan önce ve hemen sonra; yüzüstü pozisyonuna çevrildikten hemen sonra, ameliyat boyunca her 30 dakikada bir ve sırtüstü pozisyonda ekstübasyondan hemen sonra intraabdominal basınç, arter basıncı, kalp atım hızı, periferik oksijen satürasyonu, endtidal CO2 basıncı ölçülerek kaydedildi. Bulgular: İki grup arasında bütün ölçüm zamanlarında, intraabdominal basınç, hemodinamik ve solunum parametre değerleri arasında anlamlı farklılık bulunmadı. Sonuç: Her iki pozisyonda uygulanan total intravenöz anestezi ve sevofluran anestezisinin, intraabdominal basınç ile hemodinamik ve solunum parametrelerinde değişiklik oluşturmadığı belirlendi.Öğe Total abdominal histerektomi ameliyatlarında insizyonel ve intraperitoneal bupivakain ve bupivakain+tramadol'ün postoperatif ağrı üzerine etkisinin karşılaştırlması(2002) Turan, Alparslan; Memiş, Dilek; Karamanlıoğlu, Beyhan; Tükenmez, Barış; Süt, Necdet; Pamukçu, ZaferTotal abdominal histerektomi (TAH) ameliyatlarında intraperitoneal ve insizyonel olarak uyguladığımız bupivakain, bupivakain+tramadol kombinasyonları incelendi. Çalışmamıza 80 olgu alındı ve standart anestezi uygulandı. Peritona % 0.5'lik 20 mL bupivakain yapılan 20 olgu Grup I, ek olarak 100 mg tramadol yapılan 20 olgu Grup II, periton, kas, fasya, cilt altı dokusuna % 0.5'lik 20 mL bupivakain yapılan 20 olgu Grup III, ek olarak 100 mg tramadol yapılan 20 olgu Grup IV olarak ayrıldı. OAB, KAH, SpO2 değerleri ve ağrı değerlendirmesi VAS ile ekstübasyondan 30 dk sonra, 2., 4., 6., 12., 24. saatlerde kaydedildi. Ağrı şiddeti 5 veya üzerinde olanlara meperidin 0.5-1 mg/kg, 3-5 olan olgulara asetaminofen 500 mg verildi, ilk analjezik gereksinim zamanı kaydedildi. KAH değerleri Grup I'de tüm zamanlarda anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0.05). Yatar ve oturur pozisyonda VAS değerleri 30. dk, 2. ve 4. saatlerde grup I ve Il'de, diğer gruplara göre anlamlı yüksek bulundu. Meperidin dozu, Grup I'de (121.66±67.07), Grup II (57.66±30.11), III (66.86+40.55) ve IV (48.21+31.72)'e göre yüksek bulundu (p<0.001). Asetaminofen dozu Grup I ile II arasında farksızken, Grup I ile Grup III ve IV arasında ve Grup II ile III arasında ileri derecede, Grup II ile IV arasında anlamlı fark saptandı. Sonuç olarak, lokal anestezik infiltrasyonun erken dönem analjezi sağladığı, opiyoid kullanımını azalttığı ve buna tramadol eklenmesinin ek yarar sağladığı kanısındayız.Öğe Total abdominal histerektomide intraperitoneal bupivakain ve bupivakain+meperidin infiltrasyonunun postoperatif ağrı üzerine etkisi(2002) Memiş, Dilek; Turan, Alparslan; Karamanlıoğlu, Beyhan; Güler, Turhan; Süt, Necdet; Pamukçu, ZaferÇalışmamızda; total abdominal histerektomi ameliyatlarında intraperitoneal olarak uyguladığımız bupivakain ve bupivakain+meperidinin postoperatif vital bulgular ve ağrı üzerine etkilerini değerlendirmeyi amaçladık. Yirmisekiz olgu rasgele 14 kişilik iki gruba ayrıldı. Cerrah tarafından peritoneal kavi-teye % 0.5'lik 20 mL bupivakain uygulanan 14 olgu Grup I, % 0.5'lik 20 mL bupivakain +50 mg meperidin uygulanan 14 olgu Grup II olarak ayrıldı. Postoperatif ağrı değerlendirmesi, hem yatarken hem de hareket halinde (yatarken oturur pozisyona getirtilerek) iken, ekstübasyondan 30 dk. sonra, 2. ,4. ,6.,12., 24. saatlerde görsel ağrı skoru (VAS) kullanılarak yapıldı. Derlenme döneminde karşılaşılan yan etkiler kaydedildi. VAS değerleri karşılaştırıldığında Grup ll'de yatar pozisyonda iken 30. dk ve 2. st, oturur pozisyonda ise 30. dk VAS değerinin, Grup l 'e göre anlamlı derecede azaldığı görüldü (p<0.01). Grup I'de meperidin kullanımı 56.67+10.11 mg, Grup ll'de 50 mg olup, bu fark anlamlı bulundu (p<0.01). Grup I'de ilk analjezik gereksinim zamanı 30 dk, Grup Il'de 155+81.7 dk. olup, bu fark anlamlı bulundu (p<0.01). Gruplar arasında herhangi bir yan etki görülmedi. Sonuç olarak, total abdominal histerektomi ameliyatlarında intraperitoneal olarak verilen bupivakain+meperidin kombinasyonunun postoperatif erken dönemde bupivakaine göre daha etkili analjezi sağladığını düşünmekteyiz.Öğe Transdermal nicotine patch failed to improve postoperative pain management(Lippincott Williams & Wilkins, 2008) Turan, Alparslan; White, Paul F.; Koyuncu, Onur; Karamanlioolu, Beyhan; Kaya, Gaye; Apfel, Christian C.BACKGROUND: A single 3 mg intranasal dose of nicotine has been reported to have analgesic properties. We designed placebo-controlled study to test the hypothesis that transdermal nicotine (TDN) administered over a 3-day period would decrease postoperative pain and opioid analgesic usage and improve the recovery process after lower abdominal surgery. METHODS: Ninety-seven patients undergoing abdominal hysterectomy procedures were randomly assigned to one of two treatment groups: (1) control group received inert (sham) patches 1 h before and for 2 days after surgery, or the (2) nicotine group received TDN 30 (21 mg nicotine) patches I h before induction of anesthesia and for two additional days after surgery. The anesthetic technique was identical in both groups, and the postoperative assessments included verbal rating scales for pain and sedation, IV patient-controlled analgesia morphine usage, quality of recovery assessment, recovery of bowel function, resumption of normal activities, and patient satisfaction with their pain management. Follow-up evaluations were performed at 1 and 3 mo after the operation to assess late recovery events. RESULTS: Postoperative patient-controlled analgesia morphine usage and pain scores while supine or sitting up, intraoperative fentanyl use, oral analgesic consumption, return of bowel Sounds, and passage of flatus did not differ between the two groups. Although ambulation and hospitalization times, as well as, quality of recovery scores, did not differ, resumption of oral intake was delayed in the nicotine group. Discharge eligibility scores were higher in the nicotine group at 48 and 72 h compared with the control group, but the time to return to work was 19 days in both treatment groups. CONCLUSIONS: Perioperative administration of high-close TDN patch did not improve postoperative pain control or decrease the analgesic requirement after pelvic gynecological surgery. Despite delayed resumption of oral intake, more patients in the nicotine group were ready for discharge at 48 and 72 h after surgery. However, times to resuming activities of daily living were similar in both groups.Öğe Transdermal nitrogliserin kullanan hastalarda propofol enjeksiyon ağrısının önlenmesi(2002) Turan, Alparslan; Karamanlıoğlu, Beyhan; Memiş, Dilek; Pamukçu, ZaferÇalışmamızda propofol enjeksiyon ağrısının önlenmesinde transdermal nitrogliserinin iki farklı dozunu plasebo ile karşılaştırmayı amaçladık. Transdermal nitrogliserin kullanılan 150 ASA II sınıf elektif ameliyat planlanan olgular rasgele üç gruba ayrıldı. I. grup hastalara önceden içi boşaltılmış transdermal nitrogliserin, II. grup hastalara transdermal nitrogliserin-TTS 5 ve III. grup hastalara transdermal nitrogliserin-TTS 10 propofol enjeksiyonundan 2 saat önce el sırtına İV kanülün üzerine yapıştırıldı. Propofolün ilk 5 mL'si 10 mg/5 saniye hızla uygulandıktan sonra hastaların reaksiyonları ve yan etkileri değerlendirildi. II. grup hastalarının % 58'nde ve III. grup hastalarının % 64'nde propofol enjeksiyon ağrısı izlenmezken, plasebo hastalarının tamamında değişik derecelerde ağrı izlenmiştir. III. grup hastalarının % 2'de ve II. grup hastalarının % 10'da orta ve ciddi derecede ağrı izlenirken, plasebo grubunda % 96 hastada orta ve ciddi derecede ağrı izlendi. Propofol ağrısının azaltılmasında transdermal nitrogliserinin TTS 5 ve 10 dozları arasında istatistiksel fark bulunmazken, plasebo grubu ile karşılaştırıldıklarında anlamlı fark bulunmuştur. Transdermal nitrogliserin kullanılan hastaların propofol enjeksiyon ağrısı plasebo ile karşılaştırıldığında belirgin olarak azalmıştır. Transdermal nitrogliserin, analjezide adjuvan etkiler göstermesi açısından ve kullanıldığında alınan sonuçtan dolayı propofol enjeksiyon ağrısının önlenmesinde yararlı olabileceğini düşünüyoruz.