Yazar "Tucer, Dilek" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Helikobakter pilori infeksiyonu tanısında HpSA (helicobacter pylori stool antigen)'nın tanısal değeri(Trakya Üniversitesi, 2003) Tucer, Dilek; Dökmeci, GülbinÖZET Kronik dispeptik yakınmalar ile Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı polikliniğine Nisan 2001-Ekim 2002 tarihleri arasında başvuran 68 olguya endoskopi uygulanarak mide korpus ve antrumundan ikişer adet biyopsi alındı ve eşzamanlı olarak gaita örnekleri toplandı. Bu çalışmada H.pylori infeksiyonu tanısında yeni bir noninvaziv yöntem olan"Heiicobacter pylori Stool Antigen" testinin tanısal değerinin araştırılması amaçlandı. Biyopsi örneklerinden biri endoskopi laboratuvarında üreaz testine tabi tutuldu. Diğer bir örnek Patoloji Anabilim Dalı laboratuvarında patolog tarafından histopatoiojik olarak incelenerek gastrik mukozal H. pylori varlığı araştırıldı. Olguların gaitalarındaki olası bakteri antijenleri ise HpSA kiti ile değerlendirildi. Bu sonuçlar ve olgulara ait diğer özellikler istatistiki olarak karşılaştırıldığında yaş ve cinsiyete göre anlamlı istatistiksel fark saptanmadı. Gerek üreaz testi gerekse histopatoiojik incelemeler ile elde edilen sonuçlar gaitada HpSA test sonuçları ile karşılaştırıldı. Endoskopik biyopsi örneklerinde her iki yöntemle infeksiyon var kabul edilen olgu grubunda HpSA testinin duyarlılığı, pozitif ve negatif kestirim değerleri yüksek, özgüllüğü düşük bulundu. Klasik endoskopik yöntemlerden sadece biriyle H. pylori pozitif saptanan ve H. pylori enfeksiyonu var kabul edilen grupta ise HpSA testinin duyarlılık, özgüllük, pozitif ve negatif kestirim 51değerlerinin tümü yüksek saptandı. Endoskopi ünitelerinde pratik ve ekonomik bir yöntem olarak uygulanan üreaz testinin duyarlılığı, özgüllüğü, pozitif ve negatif kestirim değerleri referans test kabul edilen histopatolojik inceleme yöntemine yakın değerlerde yüksek saptandı. H. pylori pozitifliği, bakterinin topografik kolonizasyonuna göre değerlendirildiğinde antral lokalizasyon, korpustan daha anlamlı bulundu. Sonuç olarak gerektiğinde H. pylori infeksiyonu tanısında noninvaziv bir test yöntemi olan HpSA'nın duyarlılığının diğer bazı invaziv tanı yöntemlerine yakın olarak yüksek olması nedeniyle rutinde kullanılan güvenilir bir test metodu olarak tanımlanabilir.Bunun yamsıra klasik olarak antral biyopsi örneklerinde bakteri kolonizasyonuna daha sık olduğu saptanmıştır. Ayrıca antral lokalizasyonun fekal H.pylori atılımıyla daha ilişkili olduğu gözlendi. Bu durum antral biyopsinin gerekliliğini vurgulamakla birlikte, çeşitli nedenlerden dolayı invaziv yöntemlerle bakteri saptanamadığı durumlarda dışkıda bakteriyel antijenlerin bulunabileceği varsayımı ile ilgili daha kapsamlı araştırmalara gereksinim olduğu anlaşılmaktadır. 52Öğe Kronik viral hepatitli hastalarda noninvaziv serum belirteçlerinin karaciğer fibrozis derecesini belirlemedeki rolleri(2008) Tucer, Dilek; Ünsal, GülbinTrakya Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Gastroenteroloji Bilim Dalı polikliniğine Ocak 2004 ve Aralık 2006 tarihleri arasında başvuran, en az altı ay süresince karaciğer enzimleri yüksek seyreden ve kronik karaciğer hastalığı tanısı alarak perkütan karaciğer biyopsisi yapılan 39 hepatit B, 10 hepatit C ve 1 hepatit B ve C'li toplam 50 olgu, histopatolojik olarak fibrozisi olmayan veya hafif olan grup I, ileri derecede fibrozisi olan grup II olarak iki gruba ayrıldı. Bu gruplarda YKL-40 (Condrex) ve TIMP-1 (Tissue ihibitor of matrix metalloproteinase)'in serum düzeylerinin fibrozis derecesini belirlemedeki uyumluluğu araştırıldı. Serum YKL-40 düzeyi, fibrozisi olamayan veya hafif olan grupta ortalama 142.6 ± 77.5 ng/ml, ileri derecede fibrozisi olanlarda 265.4 ± 65.9 ng/ml, TIMP-1 için hafif fibrozisli veya fibrozisi olamayan grupta ortalama 35.1 ± 3.7 iken, ileri derecede fibrozisi olan grupta 737.4 ± 63.7 olarak saptandı. Bu sonuçlarla, YKL-40 ve TIMP-1 düzeyi, ileri derecede fibrozisi göstermede istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Eşik değerler YKL-40 için 182.25ng/ml ve 208.22ng/ml, TIMP-1 için 40ng/ml alındığında duyarlılık ve özgüllüğün yüksek olduğu, hastaları ve sağlıklıları en iyi ayırabildiği gözlenmiştir. Çalışmamızda, karaciğer fibrozisinde olgulara ait anlamlı olabilecek özelliklere ve biyokimyasal değerlere de bakıldı. İleri derecede fibrozisin olduğu grupta yaş ortalaması belirgin olarak daha yüksek, biyokimyasal olarak gama glutamil transpeptidaz, alkalen fosfataz, aspartat aminotransferaz/alaninaminotransferaz oranı, total ve direkt bilirubin, gamma-globulin, INR (International normalized ratio) ve alfa-fötoprotein düzeyleri anlamlı olarak yüksek, albumin ve protrombin aktivitesi anlamlı olarak düşük bulundu. Cinsiyet, hastalık süresi, viral yük, aspartat aminotransferaz, alanin aminotransferaz ve platelet düzeyi açısından ise anlamlı fark bulunmadı. Anahtar kelimeler: Karaciğer fibrozisi, YKL-40, TIMP-1Öğe The Relationship Between Virulence Factors of Helicobacter pylori and Severity of Gastritis in Infected Patients(Springer, 2009) Umit, Hasan; Tezel, Ahmet; Bukavaz, Sebnem; Unsal, Gulbin; Otkun, Muserref; Soylu, Ali Riza; Tucer, DilekThe outcome of Helicobacter pylori infection has been related to specific virulence-associated bacterial genotypes. The best known genotypic virulence factors of H. pylori are cytotoxin-associated gene A (cagA) and vacuolating cytotoxin gene A (vacA). The objective of this study was to assess the relationship between H. pylori cagA and vacA status and histopathological findings. Esophagogastrodoedonoscopy was performed in 80 dyspeptic patients. Antrum and corpus biopsies were obtained for isolation of H. pylori and for histopathological assessment. The polymerase chain reaction was used to detect cagA and vacA genes of H. pylori using specific primers. Biopsy samples were stained with hematoxylin and eosin, and histopathological findings were graded using the updated Sydney system. H. pylori from 57 of the 80 patients was incubated. Of the 57 patients, 44 were cagA positive. In the corpus biopsy specimens there was a significant relationship between the density of H. pylori colonization (P = 0.02) and chronic inflammation (P = 0.02) and cagA-positive genotypes. In the antrum specimens there was a significant relationship between cagA positivity and neutrophil activity (P = 0.003) and glandular atrophy (P = 0.002), but not with H. pylori density, chronic inflammation, and intestinal metaplasia. The odds ratio of cagA-positive vs. cagA-negative strains for the presence of glandular atrophy, irrespective of grading and of gastric localization, was 4.62 (95% CI, 1.18-18.08, P = 0.041). No significant relationships were observed between vacA s1 and s2 genotypes and histopathological parameters. Corpus neutrophil infiltration was found to be more severe in the m1 group than in the m2 group (P = 0.004). Other histopathological features showed no difference between m1 and m2 genotypes. In conclusion H. pylori strains showing cagA positivity are associated with more severe gastritis in some histological features but virulence factors of H. pylori do not appear to determine the overall pattern of gastritis.