Yazar "Kutlu, A. Kemal" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Electron Microscopic Evaluation of the Secretory Mechanisms of Renin from Juxtaglomerular Cells(Soc Chilena Anatomia, 2010) Aktas, Ranan Gulhan; Karabay, Gulten; Taskinalp, Oguz; Kutlu, A. KemalAlthough the structure and the functions of juxtaglomerular cells (JG) have been well defined, there is still a controversy about the secretory mechanisms of renin from these cells. It has been assumed that exocytosis is the main secretory mechanism in these cells in many studies, while others suggest that secretion occurs in a quite different way in these cells. There are several studies suggesting that diacrine secretion, which is very difficult to visualize, might be the other mechanism for secretion of renin. This study is an attempt to find the answers of these questions by identifying the fine structural features of the secretory granules in juxtaglomerular cells. Cyclosporin A (CyA) has been used in the current experimental study since it has already been reported that this drug increases the number of JG cells and stimulates secretion of Renin. Twelve female Sprague-Dawley rats had daily intraperitoneal injections of CyA for ten weeks. Tissue specimens from the kidneys of these animals were examined by electron microscopy. Fine structural characteristics of the secretory granules of juxtaglomerular cells have been examined. Considerable amount of granules, which goes to the exocytotic process, have been observed. Additionally, several cells, which their granules had been secreting their contents in a different way, were found. This was interpreted as the secretion type of diacrine secretion. In conclusion, this in vivo study presents morphologic evidences demonstrating that both exocytosis and diacrine secretion might occur in JG cells. We also had a chance to observe secretory granule probably exhibiting diacrine secretion, which is very difficult to visualize, at electron microscope level for the first time. This report also provides morphologic proof which shows that these two distinct secretory mechanisms might occur simultaneously in the same juxtaglomerular cell.Öğe Leiomyosarcoma of the breast - a case report(Aves, 2011) Can, Nuray; Altaner, Semsi; Puyan, Fulya Oz; Peglivanoglu, Zeynep; Kutlu, A. KemalPrimary leiomyosarcomas of the breast are extremely rare tumors. There were approximately thirty patients reported in the literature up to date. Herein, we report a 66-years old female patient who presented with an enlarging mass in her right breast which was diagnosed as primary leiomyosarcoma following previous mixed invasive ductal carcinoma and invasive lobular carcinoma in her left breast. Although primary leiomyosarcomas of the breast are very rare tumors, they should be kept in mind in the differential diagnosis of spindle cell breast tumors including metaplastic carcinoma in patients with prior breast cancer.Öğe Mide adenokarsinomlarında Helikobakter pilori varlığı(2000) Kutlu, A. Kemal; Eruklu, Galin; Altaner, Şemsi; Özyılmaz, FilizHelikobakter pilori ilk kez 1983 yılında Warren ve Marshall tarafından kültürü yapılan gram (-) bakteridir. Helikobakter pilori'nin mide karsinom gelişiminde prekürsör lezyon olan kronik atrofik gastrit ve intestinal metaplaziye neden olması, gastrik adenokarsinomların patogenezinde olası rolünü gündeme getirmiştir. Çalışmamızda mide adenokarsinomu nedeniyle gastrektomi yapılan 47 vakada Warthin Starry boyama yöntemi ile Helikobakter pilori araştırılmış ve bu oran % 55.3 olarak bulunmuştur. Bu oranlar intestinal adenokarsinomlarda % 47.4, diffüz adenokarsinomlarda % 63.6 ve indiferansiye adenokarsinomlarda % 50'dir.Öğe Multipl organ tutulumlu diffüz mide adenokarsinomu: Otopsi olgu sunumu(2002) Kutlu, A. Kemal; Doğanay, Latife; Puyan, Öz Fulya; Altaner, Şemsi26 yaşındaki erkek hasta üç aydan beri devam eden kilo kaybı, karında şişlik ve kusma şikayetleri ile başvurdu. Hastanemize yatırıldıktan kısa bir süre sonra yaygın asit ve kaşeksi tablosuyla öldü. Yapılan otopside 8 litreye yakın asit ve yaklaşık 2 litre plevral effüzyon tespit edildi. Mide makroskopik olarak linitis plastika şeklinde olup, barsaklar konglomere görünümdeydi. Serozaları ileri derecede kalınlaşmıştı. Mikroskopik incelemede primer lokalizasyonu mide olan diffüz adenokarsinom tespit edildi. Tümör tüm intraabdominal organ serozalarını, plevrayı ve özefagus çevresi yumuşak dokuları infiltre etmişti. Olgu genç yaşta olması ve tümörün yayılm şeklinin ilginçliği nedeniyle sunuldu.Öğe Splenic marginal zone lymphoma with aberrant CD5 expression: Report of a case(Springer, 2007) Puyan, Fulya Oz; Usta, Ufuk; Ozdemir, Cigdem; Turgut, Burhan; Ozturk, Erman; Kutlu, A. Kemal[Abstract Not Available]Öğe Vertebral kordoma: Olgu sunumu(1999) Kutlu, A. Kemal; Çakır, Bilge; Altaner, Şemsi; Özyılmaz, FilizBu makale kordomanın radyolojik-histolojik tanı kriterlerini değerlendirmek üzere, bu tümörlerdeki radyolojik ve patolojik özelliklerin gözden geçirilmesini konu almaktadır. Ağrı, spinal kord ve sinir kök basısı semptomları veren vertebral kordoma olgularında radyolojik patern genellikle lizis ve kalsifikasyondur. 64 yaşında kadın hastada L1 vertebra korpusuna sınırlı mikst destrüktif değişimler ve yumuşak doku komponenti olan vakanın postoperatif histolojik tanısı kordoma olarak tanımlandı. Kordomaların histolojik ayırıcı tanısını yapabilmek için inamunohistokimyasal yöntemlerden yararlanılmaktadır. Vakamıza uygulanan sitokeratin, EMA ve S-100 antikorları pozitif bulunmuş olup CEA negatiftir. Vertebral lokalizasyonun nadir olması nedeniyle vaka radyolojik ve histolojik olarak sunulmuştur.Öğe Warthin-like papillary thyroid carcinoma: A rare tumor of the thyroid(2011) Can, Nuray; Öz, Fulya Puyan; Öz, Feriha; Özyılmaz, Filiz; Altaner, Şemsi; Pehlivanoğlu, Zeynep; Kutlu, A. KemalWarthin benzeri papiller tiroid karsinomu, iyi prognozlu nadir görülen papiller karsinom varyantıdır. Tümör, ismini tükrük bezinin Warthin tümörüne morfolojik olarak benzerliğinden almaktadır. Başka bir merkezde 30 yıl önce bilateral subtotal tiroidektomi uygulanan ancak histopatolojik tanısı bilinmeyen 65 yaşındaki kadın hastanın yapılan tiroid ultrasonografisinde, sol lobta 20 mm çapında izoekoik solid nodül ve tiroid sintigrafisinde aynı lokalizasyonda hipoaktif nodül görüldü. Makroskopik olarak, sol lobta 1cm çapında kirli beyaz renkli, solid kıvamda nodüler lezyon tespit edildi. Mikroskopik olarak, sol lobta lenfositten zengin stroma ile çevrili papiller yapıları döşeyen, papiller karsinomun nükleer özelliklerine sahip, onkositik sitoplazmalı hücrelerden meydana gelen tümör izlendi. Tümör dışı tiroid dokusunda Hashimoto tiroiditi mevcuttu. İmmünohistokimyasal çalışmalarda tümörde sitokeratin19, TTF-1 (Thyroid transcription factor-1), Galektin3, HBME-1 (Mesothelioma antibody) ve tiroglobulin ile pozitiflik mevcuttu, Ki-67 proliferatif indeksi düşüktü. Warthin benzeri papiller tiroid karsinomu nadir görülen papiller karsinom varyantı olup, ayırıcı tanıda diğer onkositik hücreli lezyonlar ve de özellikle Hürthle hücreli karsinom akılda tutulmalıdır.