Yazar "Koltaş, Nurullah" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe BULGARİSTAN'DA BEKTAŞİLİK- ELMALI BABA DERGAHI'NA AİT 16. YY TARİHLİ BİR VESİKANIN NEŞRİ(2017) Koltaş, NurullahAnadolu'dan gelen mânâ önderleri yoluyla Balkanlarda gerçekleşen manevî dönüşüm, Batı ve Doğu'nun engin tarihsel ve kültürel mirasını birbirine bağlayan derin bir idrakin de göstergesidir. Tarihle alakala risaleler ve menâkıblardan söz konusu dönüşümün Anadolu'dan gelip yerleşenlerin kimi uzak bölgelerde kendi topluluklarını kurmalarına ve kendi düsturlarında içkin olan hikmetin bir süreği olarak kendi ritüellerini icra etmeye sevk ettiği çıkarımında bulunulabilir.ve cami ile birlikte Târîk-i Bektâşiyye müntesiplerinin dinî eğitimlerini sağlayan bir merkez işlevi de görmüştür. Makalede Güney Bulgaristan'da Bektâşiyye'nin yayılımına ilişkin kısa bir bilgi verilecektir. Ardından Momçilgrad'da yer alan Elmalı Baba Dergâhı tanıtılmaya çalışılacaktır. Daha sonra Elmalı Baba'yı orada bulunan müntesiplerin ihtiyaç ve hizmetlerini görme konusunda yetkilendiren vesikânın Türkçe transliterasyonu ve İngilizce çevirisi verilecektir.Öğe Tasavvufta Bir Taarruf ve Mükâşefe İmkânı Olarak Cezbe(2017) Koltaş, NurullahSûfîler arasında üst bir müşâhede seviyesi kabul edilen cezbe, Allah'a visâlde bir başlangıç olarak da görülmektedir. Umum nezdinde istiğrak ya da yoğun bir manevî coşku sonucu gerçekleşen tavır değişikliklikleri gibi farklı yaklaşımların konusu olan bu kavram, esasen kalbe ansızın ulaşan tecellilerin etkisiyle ortaya çıkan ilahî bir çekim hâlini ve bunun sonucunda erişilen mükâşefeyi ifade etmektedir. Mahiyetine yönelik farklı tanımlamalarda bulunulmuş olmakla birlikte cezbeye ilişkin bir üstükapalılığın olduğu aşikârdır. Sûfiler, "Rahmân'ın cezbelerinden bir cezbe, ins ü cinin ameline denktir" Hadis-i Şerîf'inden yola çıkarak, söz konusu çekimin çekilen kişinin bir gayreti olmaksızın Hakk'ın onu seçmesiyle ihsân edilen bir mertebe olarak kabul ederler. Cezbe esnasında normal bir seyirde gerçekleşen sülûka nazaran daha hızlı bir mesâfe kat edilişi, makâmları aşan bir tabiata da işaret etmektedir. Cezbeye düçar olan kimselerden bir kısmı normal hallerine dönerken, bir kısmı da ulaştıkları bu mertebede kalıp sahva rücû edemezler. Klasik tasavvuf kaynaklarında cezbe ve cezbe ehli olan meczûblarla alakalı çok sayıda tasnifte bulunulmuştur. Özellikle Sühreverdî tarafından ortaya konan dörtlü tasnif, cezbenin seyrü sülûktaki yeri bakımından bir örneklik teşkil etmektedir. Bu çalışmada, halk nezdinde belli bir cezbe hâliyle irtibatlı olduğu düşünülen divâne, mecnûn, behlül gibi kavramlar kısaca izah edildikten sonra cezbenin tanımı ve seyrü sülûktaki önemi üzerinde durulacaktır. Daha sonra meczûb sınıfları üzerinde durularak bir mükaşefe ve taarruf imkânı olarak cezbenin tasavvuftaki konumuna değinilecektir