Yazar "Kaya, Gaye" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Efficacy of levobupivacaine wound infiltration with and without intravenous lornoxicam for post-varicocoele analgesia - A randomized, double-blind study(Adis Int Ltd, 2008) Memis, Dilek; Hekimoglu, Sevtap; Kaya, Gaye; Atakan, Huseyin I.; Kaplan, MustafaBackground and objective: The oxicam NSAID lornoxicam is a potent analgesic with excellent anti-inflammatory properties in a range of painful and/or inflammatory conditions, including postoperative pain. Levobupivacaine, the S-(-)-isomer of bupivacaine, is a long-acting local anaesthetic that can be infiltrated into wounds for management of postoperative pain. We assessed the analgesic efficacy of lornoxicam when administered as an adjuvant to levobupivacaine wound infiltration after varicocoele operation. Methods: Sixty patients who underwent varicocoele surgery were randomly assigned to three different treatment groups. Before skin closure, patients received the following treatments: group I (n = 20) patients received normal saline 20 mL wound infiltration and intravenous lornoxicam (Xefo(R), Nycomed Pharma AS, Roskilde, Denmark) 2 mL (8 mg); group II (n = 20) patients received 0.25% levobupivacaine (Chirocaine(R), Abbott Scandinavia AB, Solna, Sweden) 10mL with normal saline 10 mL wound infiltration and intravenous normal saline 2 mL; group III (n = 20) patients received 0.25% levobupivacaine 10 mL with normal saline 10 mL wound infiltration and intravenous lornoxicam 2 mL (8 mg). Pain scores and total pethidine (meperidine) consumption were measured at 1, 2, 4, 6, 12 and 24 hours postoperatively. Time to first analgesic requirement and patient satisfaction were also compared post-surgery. Results: Pain scores during the first 6 hours postoperatively were significantly lower in group III than in group I and group II (p < 0.01). Total pethidine consumption was significantly lower in group HI (34.0 +/- 28.0 mg) than in group I (74.0 +/- 25 mg) and group II (76.0 +/- 29 mg) [p < 0.01]. Time to first analgesic was also significantly longer in group III (14.8 +/- 8.4 hours) than in group I (6.2 +/- 5.2 hours) and group II (5.8 +/- 7.1 hours) [p < 0.01]. The incidence of postoperative nausea and vomiting was significantly lower in group III than in group I and group II (p < 0.05). More patients in group III described their analgesia as good or excellent than in group I or group II (p < 0.01). Conclusion: In this study, levobupivacaine wound infiltration with adjuvant intravenous lornoxicam administration was associated with better postoperative analgesia during the early postoperative hours after varicocoele surgery than that induced by lornoxicam alone or levobupivacaine wound infiltration alone.Öğe Epidural anestezide emla krem uygulaması(2004) Kaya, Gaye; Turan, Alparslan; Memiş, Dilek; Karamanlıoğlu, Beyhan; Pamukçu, Zafer; Turan, NesrinEutectic Mixture of Local Anaestetics (EMLA) krem sıklıkla damar yolu açılmasında, kateterizasyonda, küçük cerrahi girişimlerde ve spinal anestezide topikal anestezik olarak kullanılmaktadır. Çalışmamızda, epidural anestezide EMLA kremin topikal anestezik olarak kullanımının ağrı skoru ve hasta memnuniyeti açısından lidokain infiltrasyonu ile karşılaştırmayı amaçladık. Etik Komite izni ve hasta oluru alınan, ASA I-II grubu, epidural anestezi altında elektif alt batın ve alt ekstremite cerrahisi geçirecek, toplam 60 hasta çalışmaya dahil edildi. Olgular rasgele iki gruba ayrıldılar. Her iki gruba standart premedikasyon uygulandı. Epidural anestezi uygulanacak L3-4 bölgesine, uygulamadan 1 saat önce Grup I'deki (n=30) olgulara plasebo krem patch, Grup II'deki (n=30) olgulara EMLA krem patch uygulandı. Ayrıca epidural girişimden hemen önce, aynı bölgeye Grup I'de 2 mL % 2'lik lidokain, Grup II'de 2 mL serum fizyolojik ile intradermal ve subdermal infiltrasyon yapıldı. Epidural kateter standart teknikle takıldı ve yerleştirme zamanı kaydedildi. 16 G tuohy iğne girerken 10 cm'lik visual analog skala (VAS) kullanılarak ağrı skoru, katater yerleştirildikten sonra ise anestezi kalitesi ve hasta memnuniyeti belirlendi. Epidural iğne girerken VAS skorları, katater takıldıktan sonra anestezi kalitesi ve hasta memnuniyeti açısından iki grup arasında fark bulunmazken, katater takma zamanı Grup II'de Grup I'e göre anlamlı (p<0.05) bir şekilde kısa bulundu. Sonuç olarak, EMLA kremin epidural anestezide topikal amaçla kullanımının basit, noninvaziv, etkin bir yöntem olduğu ve lidokain infiltrasyonuna alternatif olabileceği sonucuna varıldı.Öğe Genel anestezi öncesinde karbonidrat içeceği kullanımı(2008) Pamukçu, Zafer; Kaya, Gaye; Akalın, Esin; Alagöl, Ayşin; Turan, NesrinPerioperatif aspirasyon riskini azaltmak için anesteziden önce 8 saat süreyle ağızdan sıvı/gıda alımının kısıtlanması, açlık hissi, ağız kuruluğu ve anksiyeteye yol açabilmektedir. Preoperatif açlık hissini yatıştırmak amacıyla, operasyondan önceki akşam ve operasyon sabahı olmak üzere iki kez karbonhidrat içeceği kullanımı önerilmektedir. Plasebo kontrollü bu çalışmada karbonhidrat içeceğinin yalnızca operasyon sabahı kullanımı, iki kez kullanımı ile karşılaştırılmıştır. Genel anestezi altında batın operasyonu planlanan ASA I-II grubundan 45 (n=15’er) ASA I-II olgunun vücut ağırlığı ve triseps çevresi ölçülmüş, gece 24.00’ten itibaren aç bırakılmış, olgulara operasyon sabahı 5 mg metilen mavisi içirilmiştir. Grup I’e operasyondan 2 saat önce 400 mL; Grup II’ye operasyondan önceki gece de 800 mL, operasyondan 2 saat önce 400 mL karbonhidrat içeceği verilmiş, Grup III (kontrol) aç bırakılmıştır. Üç grupta anestezi premedikasyonu, indüksiyonu ve idamesi aynıdır. Karbonhidrat içeceği öncesi ve sonrasında; susama hissi, ağız kuruluğu ve tadı sorgulanmıştır. İntraoperatif dönemde: mide içeriğinin volümü ve pH’sı; 10 dk. aralarla hemodinami; ekstübasyondan sonra kafın rengi kaydedilmiştir. Glikoz, insülin ve albümin düzeyleri; minimental test, anksiyete ve depresyon skorları karbonhidrat içeceğinden ve indüksiyondan önce, ekstübasyonda ve 12 saat sonra; VKİ ve triseps çevresi ölçümleri operasyon öncesinde ve postoperatif 12. saatte değerlendirilmiştir. Grup I ve II’de susama hissi, ağızda kuruma, kötü tad ve sıklığı ile, anksiyete skorları Grup III’ten düşük; indüksiyon öncesinde kan şekeri, indüksiyonda sistolik ve diyastolik arter basınçları Grup III’ten yüksek bulunmuştur (p<0.05). Sonuçlar, operasyon sabahı 400 mL karbonhidrat içeceği kullanımının; açlık hissi, kan şekeri düzeyi, anksiyete ve hemodinami üzerine, kontrole göre göre etkili olduğunu ve akşam+sabah kullanımına bir alternatif olduğunu düşündürmektedir.Öğe Geriyatrik acil olgularda albumin düzeyinin derlenme ve hospitalizasyon süresine etkileri(2005) Arar, Cavidan; Alagöl, Ayşin; Kaya, Gaye; Günday, Işıl; Turan, Fatma NesrinAmaç: Bazı çalışmalar elektif cerrahi öncesi albumin düzeyinin postoperatif derlenme, morbidite ve mortaliteyi etkilediğini bildirmektedir. İleri yaş, postoperatif dönemde daha da önem kazanmaktadır. Bu retrospektif çalışmada geriyatrik yaş grubundan, genel anestezi altında acil cerrahi geçirmiş 40 olgunun preoperatif albumin düzeyinin derlenme, postoperatif hastanede yatış süresi ve taburcu edilme koşulları üzerine etkilerini araştırdık.Gereç ve Yöntem: Preoperatif albumin düzeyine göre hastalar Grup I, albumin > 3.5 g dL-1 (n=20), Grup II, albumin <3.5 g dL-1 (n=20) olarak belirlendi. Bu çalışmaya aynı anestezi planı uygulanacak hastalar dahil edildi. Anesteziden uyanma kriterleri (anestezi bitimi ile göz açma, ekstübasyon, verbal uyarılara yanıt ve oryantasyon için geçen süre), postoperatif komplikasyonlar, hastanede kalış süreleri ve taburcu edilme koşulları saptandı.Bulgular: Gruplar arasında preoperatif yönden farklılık yoktu (p>0 05). Hipoalbuminemik hastalar da yara iyileşmesi ve ölüm daha fazla idi.Sonuç: Acil abdominal cerrahi geçirecek yaşlı olgularda hipoalbuminemi mortalite ve morbiditeye etki eden önemli bir belirteç olabilir.Öğe Geriyatrik hastalarda sevofluran ve isofluranın derlenme kriterleri üzerine etkilerinin karşılaştırılması(2005) Arar, Cavidan; Kaya, Gaye; Karamanlıoğlu, Beyhan; Alagöl, Ayşin; Özden, Ayça; Pamukçu, ZaferAmaç: Bu çalışmada, geriyatrik hastalarda volatil anesteziklerden sevofluran ve isofluranın derlenme kriterleri üzerine etkileri karşılaştırıldı. Çalışma Planı: Elektif ürolojik ve jinekolojik cerrahi girişim planlanan ASA I-II grubundan 65 yaş ve üzeri 40 hasta rastgele eşit sayıda iki gruba ayrıldı. Tüm olguların premedikasyonu intramusküler 0.06 mgkg-1 midazolam, anestezi indüksiyonu intravenöz 1.5 mgkg-1 propofol, 0.6 mgkg-1 atrakuryum besilat ve 500 ?g alfentanil ile gerçekleştirildi. Anestezi idamesi grup I’de 1 MAC isofluran, grup II’de 1 MAC sevofluran ve gerektikçe intravenöz 0.1 mgkg-1 atrakurium ile sürdürüldü. Ameliyat sonunda her iki grupta da derlenme kriterleri olarak belirlenen spontan göz açma, ekstübasyon, sözel yanıt ve oryantasyon süreleri kaydedildi. Bulgular: Sevofluran grubunda, isofluran grubuna göre spontan göz açma (p=0.0002), ekstübasyon (p=0.0002), sözel yanıt (p=0.0001) ve oryantasyon (p=0.0001) süreleri anlamlı derecede kısa bulundu. Sonuç: Geriyatrik olgularda sevofluranın derlenme kriterleri açısından isoflurana göre daha avantajlı olduğu kanısına varıldı.Öğe Geriyatrik hastalarda sevofluran ve isofluranın hemodinami kan gazları ve derlenme üzerine etkileri ve karşılaştırılması(Trakya Üniversitesi, 2000) Kaya, Gaye; Günday, IşılÖZET Çalışmamızda Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı'nda elektif üroloji ve kadın-doğum operasyonu planlanan ASA I-m arası, 65 yaş ve üzeri toplam 50 olgu üzerinde volatil anestezikler olan sevofluran ve isofluran'ın hemodinami, kan gazlan ve derlenme açısından etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. 25'erden (n=25) iki gruba ayrılan hastalara 0,06 mg/kg midazolam im premedikasyonu uygulandıktan sonra 0,2-0,3 mg/kg iv etomidate ile indüksiyon sağlandı. Endotrakeal entübasyonu kolaylaştırmak amacıyla 0,6 mg/kg atrakuryum iv uygulandıktan sonra entübasyonun tehlikeli olabilecek hemodinamik etkilerini azaltmak amacıyla her hastaya 50 u,g fentanil iv uygulandı. Operasyon sırasında kas gevşemesi ihtiyacı oldukça atrakuryum dozu 0,1 mg/kg iv tekrarlandı. Derlenmeyi etkilememesi amacıyla fentanil dozu intraoperatif tekrarlanmadı. 90 dk ve daha uzun süreli operasyonlar tercih edildi. Entübasyon öncesi SAB, DAB, OAB, KTA, SpOî bulguları kaydedilerek kan gazlan alındı. Entübasyon sonrası intraoperatif 30.dk ve 90.dk'larda SAB, DAB, OAB, KTA, Sp02 değerleri kaydedildi. Yine ekstübasyon sonrası SAB, DAB, OAB, KTA, Sp02 değerleri kaydedildi ve kan gazlan alındı. Operasyon sonunda ise derlenme kriterleri olan gözlerini açma, ekstübasyon, verbal yamt ve oryantasyon süreleri her iki grupta da kaydedildi. Bulgular incelendiğinde sevofluran grubunda entübasyon sonrası olgulann SAB, DAB, OAB, KTA değerlerinde isofluran grubuna göre anlamlı fark olduğu saptandı (p<0,05). İntraoperatif 30.dk ve 90.dk'larda ise sevofluran grubunda KTA'mn isofluran grubuna göre istatistiksel olarak daha düşük olduğu saptanırken. SAB, DAB, OAB açısından her iki grup 66arasında anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05). Ekstübasyon sonrası yine sevofluran grubunda KTA değerlerinde stabihte korunurken isofluran grubunda istatistiksel olarak anlamlı yükselme vardı (p<0,05). SAB, DAB, OAB açısından her iki grup arasında anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05). Entübasyon öncesi ve ekstübasyon sonrası kan gazlan değerlendirildiğinde ise sevofluran grubunda pH değerinde istatistiksel anlamlı bir düşme elde edilirken diğer değerlerde iki grup arasında anlamlı bir fark yoktu.Grup içi karşılaştırmada sevofluran grubunda pH değerinde anlamlı düşme,pCCh değerinde anlamlı bir yükselme bulundu. Derlenme kriterleri açısından incelendiğinde; gözlerini açma, ekstübasyon, verbal yanıt, oryantasyon zamanlan isofluran grubuna göre sevofluran grubunda istatistiksel olarak anlamlı derecede kısa bulundu (p<0,05). Sonuç olarak 65 yaş üzeri hastalarda sevofluran'ın hemodinamik stabilite açısından isofluran'a alternatif bir inhalasyon anesteziği olduğu ve derlenme açısında isofluran'a göre daha avantajlı olduğu karasına vardık. 67Öğe Horner's syndrome following uncomplicated internal jugular vein catheterization(Aves Yayincilik, Ibrahim Kara, 2008) Sahin, Sevtap Hekimoglu; Kaya, Gaye; Koyuncu, Onur; Pamukcu, ZaferPercutaneous cannulation of the internal jugular vein is widely used for central venous cannulations. Horner's syndrome may develop as a rare complication of internal jugular vein cannulation. We presented a 47-year-old female patient who developed Horner's syndrome one day after uncomplicated internal jugular venous cannulation, which was accompanied by miosis, ptosis, and anisocoria. The symptoms improved within a week.Öğe Komplikasyonsuz internal juguler venöz kateterizasyon sonrası gelişen Horner sendromu: Olgu sunumu(2008) Şahin, Sevtap Hekimoğlu; Kaya, Gaye; Koyuncu, Onur; Pamukçu, ZaferPerkütan internal juguler ven kateterizasyonu, santral venöz kateterizasyon uygulamalarında oldukça yaygın kullanılmaktadır. Santral venöz kateterizasyon uygulamaları sırasında nadir bir komplikasyon olarak Horner sendromu gelişebilir. Bu yazıda sağ internal juguler ven kateterizasyonundan bir gün sonra miyozis, pitozis ve anizokorinin eşlik ettiği Horner sendromu gelişen 47 yaşında kadın hasta sunuldu. Bir hafta sonra, hastanın klinik bulguları düzeldi.Öğe Kraniyotomilerde deksmedetomidin infüzyonunun hemodinamik yanıtlar üzerine etkisi(2006) Alagöl, Ayşin; Pamukçu, Zafer; Karaçayır, Yücel; Çolak, Alkin; Turan, F. Nesrin; Kaya, GayeAmaç: Çalışmamızda, kraniyotomi operasyonlarında indüksiyon öncesinde başlayarak cerrahi insizyon öncesine kadar sürdürülen deksmedetomidin infüzyonunun, laringoskopi, çivili başlık ve cerrahi insizyona hemodinamik yanıtı önlemedeki etkinliği araştırılmıştır.Gereç ve Yöntem: Supratentoryal kitle nedeniyle opere edilecek ASA I-II grubundan 40 olgu, indüksiyondan 5 dk. önce rasgele iki gruba ayrılarak çalışma grubuna (n=20) 1 µg kg sa-1 deksmedetomidin, kontrol grubuna (n=20) % 0.9 NaCl infüzyonu başlatıldı. On dakika sonra entübasyon gerçekleştirildi ve iki grupta da infüzyon hızları % 50 azaltıldı. Kontrol grubunda çivili başlıktan 5 dk. önce 1 µg kg-1 fentanil, deksmedetomidin grubunda 2 mL % 0.9 NaCl iv verildi. İki grupta premedikasyon, indüksiyon ve idame ilaçları aynıydı.Bulgular: Deksmedetomidin grubunda infüzyonun 5. dakikasında kalp hızı ile sistolik ve diyastolik arter basınçları, öncesine göre düşük bulundu (p<0.001). Her iki grupta indüksiyondan sonra sistolik ve diyastolik arter basıncı düştü (p<0.001). Kontrol grubunda kalp hızı ve sistolik ve diyastolik arter basıncı, entübasyondan sonra öncesine göre (p<0.001) ve çivili başlık uygulanmasından 1 dk. (p<0.001) ve 5 dk. sonra (p<0.05), öncesine göre yüksek; cerrahi insizyon sonrasında öncesine göre kalp hızı (p<0.001), sistolik (p<0.001) ve diyastolik (p<0.05) arter basıncı yüksek bulundu. Deksmedetomidin grubunda entübasyon ve cerrahi insizyon ile hemodinamik parametrelerde anlamlı değişme saptanmadı; sistolik (p<0.001) ve diyastolik (p<0.05) arter basıncı, çivili başlıktan 5 dk. sonra, 1 dk. sonrasından düşüktü. Kontrol grubunda 6 olguda cerrahi insizyondan sonra fentanil gerekti; deksmedetomidin grubunda fentanil gereksinimi olmadı (p<0.001).Sonuç: Kraniyotomi operasyonlarında indüksiyondan önce başlatılan deksmedetomidin infüzyonu; entübasyon, çivili başlık, insizyon gibi uyaranlara hemodinamik yanıtı önlemede etkili bulundu.Öğe Masif kan transfüzyonu nedeniyle gelişen ARDS (Olgu sunumu)(2001) Memiş, Dilek; Kaya, Gaye; Pamukçu, ZaferAkut sıkıntılı solunum sendromu (ARDS); başka bir şekilde açıklanamayan akut dispne, FiO2 artışına cevap vermeyen hipoksemi, azalmış akciğer kompliyansı, bilateral pulmoner infitrasyonların varlığı ile tanımlanmış akut bir tablodur. Direkt ve indirekt pulmoner nedenlerle oluşan ARDS'nin seyrek görülen nedenlerinden birisi de masif kan transfüzyonudur. Biz, masif kan transfüzyonu sonrası ARDS gelişen bir olgumuzu literatür bilgileri ışığı altında sunmayı amaçladık.Öğe Rokuronyum enjeksiyon ağrısının önlenmesinde deksmedetomidin ile lidokainin karşılaştırılması(2004) Kaya, Gaye; Memiş, Dilek; Turan, Alparslan; Karamanlıoğlu, Beyhan; Şeker, Şermin; Pamukçu, ZaferÇalışmamızda, deksmedetomidinin rokuronyum enjeksiyon ağrısını önlemedeki etkinliğini lidokainle karşılaştırmayı amaçladık.Etik komite onayı ve hasta oluru alınan, ASA I-II grubu, 90 hasta randomize olarak 3 gruba ayrıldı. Tüm gruplara standart premedikasyon uygulandı. Olgular monitorize edildikten sonra ilaç uygulanacak koluna turnike yerleştirildi ve 70 mmHg basınca kadar şişirildi. Grup S'ye (n=30) 1 mL serum fizyolojik, Grup L'ye (n=30) 20 mg lidokain (1 mL) ve Grup D'ye (n=30) 0.25 µgr kg-1 deksmedetomidin intravenöz olarak verildi. Turnike 20 sn. tutulduktan sonra açıldı. Toplam 0.9 mg kg-1 rokuronyum enjeksiyonu dozunun 1/8'i intravenöz yolla yapıldı ve olguların ağrı skorları sorularak kaydedildi. Daha sonra anestezi indüksiyonu yapıldı ve kalan rokuronyum intravenöz olarak verildi. Anestezi idamesi %50 O2/N2O karışımı içinde % 1-2 sevofluran ile sağlandı.Grup L'de ağrı skoru Grup S ve D'ye göre anlamlı derecede düşük (p<0.05, p<0.01, p<0.001) olduğu tespit edilirken, Grup D'de Grup S'ye göre düşük olmakla birlikte istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p>0.05).Sonuç olarak, rokuronyum enjeksiyon ağrısını önlemede lidokainin etkili olduğu, buna karşın deksmedetomidinin belirgin etkisinin olmadığı belirlendi.Öğe Tracheal resection after tracheal stenosis(Aves Yayincilik, Ibrahim Kara, 2008) Inal, Mehmet Turan; Sahin, Sevtap Hekimoglu; Kaya, Gaye; Gunday, IsilAfter endotracheal intubation or tracheostomy, airway damage may be occurred and serious respiratory distress may be seen in the patient. In this case report, we discussed the anesthetic care during tracheal resection in a patient with severe respiratory distress after tracheostomy.Öğe Trakeal stenoz sonrası trakea rezeksiyonu: Olgu sunumu(2008) İnal, Mehmet Turan; Şahin, Sevtap Hekimoğlu; Kaya, Gaye; Günday, IşılHava yolu hasarı, endotrakeal entübasyon veya trakeostomi sonrası görülebilir ve hastada ciddi solunum sıkıntısına neden olabilir. Bu yazıda trakeostomi açılması sonrası ciddi hava yolu darlığı gelişen olguda trakeal rezeksiyon esnasındaki anestezi yönetimi anlatıldı.Öğe Transdermal nicotine patch failed to improve postoperative pain management(Lippincott Williams & Wilkins, 2008) Turan, Alparslan; White, Paul F.; Koyuncu, Onur; Karamanlioolu, Beyhan; Kaya, Gaye; Apfel, Christian C.BACKGROUND: A single 3 mg intranasal dose of nicotine has been reported to have analgesic properties. We designed placebo-controlled study to test the hypothesis that transdermal nicotine (TDN) administered over a 3-day period would decrease postoperative pain and opioid analgesic usage and improve the recovery process after lower abdominal surgery. METHODS: Ninety-seven patients undergoing abdominal hysterectomy procedures were randomly assigned to one of two treatment groups: (1) control group received inert (sham) patches 1 h before and for 2 days after surgery, or the (2) nicotine group received TDN 30 (21 mg nicotine) patches I h before induction of anesthesia and for two additional days after surgery. The anesthetic technique was identical in both groups, and the postoperative assessments included verbal rating scales for pain and sedation, IV patient-controlled analgesia morphine usage, quality of recovery assessment, recovery of bowel function, resumption of normal activities, and patient satisfaction with their pain management. Follow-up evaluations were performed at 1 and 3 mo after the operation to assess late recovery events. RESULTS: Postoperative patient-controlled analgesia morphine usage and pain scores while supine or sitting up, intraoperative fentanyl use, oral analgesic consumption, return of bowel Sounds, and passage of flatus did not differ between the two groups. Although ambulation and hospitalization times, as well as, quality of recovery scores, did not differ, resumption of oral intake was delayed in the nicotine group. Discharge eligibility scores were higher in the nicotine group at 48 and 72 h compared with the control group, but the time to return to work was 19 days in both treatment groups. CONCLUSIONS: Perioperative administration of high-close TDN patch did not improve postoperative pain control or decrease the analgesic requirement after pelvic gynecological surgery. Despite delayed resumption of oral intake, more patients in the nicotine group were ready for discharge at 48 and 72 h after surgery. However, times to resuming activities of daily living were similar in both groups.