Yazar "Karasalihoğlu, Ahmet R." seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akut solunum sıkıntısı yapan kombine larengopyosel ve trakeotomisiz tedavisi(1999) Uzun, Cem; Koten, Muhsin; Adalı, Mustafa K.; Karasalihoğlu, Ahmet R.; Şahin, Oğuz B.; Özel, Serhan E.Enfekte larengosele larengopyosel denir ve oldukça nadir görülür. Özellikle internal komponenti olanlar, akut solunum yolu tıkanıklığına yol açabilir. Acil medikal tedavi ile, trakeotomiye gerek kalmayabilir. Bu makalede, kombine larengopyoselli 52 yaşında bir erkek hasta ve tedavisi sunulmuştur. Akut solunum sıkıntısı ve boyunda şişlik şikayetiyle başvuran hastaya, oksijen, intravenöz antibiyotik ve steroid tedavisi uygulandı. Bu tedavi sonucu, solunum sıkıntısı kısa sürede hafifledi, trakeotomi gerekmedi. Lezyon eksternal yaklaşımla çıkarıldı. Altı aylık izlemde, şu ana kadar herhangi bir nüks ve karsinom gelişimi saptanmadı.Öğe Ani işitme kayıpları hastaların transkraniyal doppler ultrasonografi ile değelendirilmesi(2006) Asil, Talip; Karasalihoğlu, Ahmet R.; Yağız, Rcep; Uzun, Cem; Taş, Abdullah; Şan, HaldunAmaç: Vasküler patolojiyi belirleme açısından, ani işitme kayıplı olguların değerlendirilmesinde transkraniyal Doppler ultrasonografinin yeri araştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: Ani işitme kaybı tanısı konmuş 13 hasta (11 erkek, 2 kadın; ort. yaş 46.6±17.7; dağılım 18-66) çalışmaya alındı. Kronik otitis media, diğer orta kulak hastalıkları ve kulak ameliyatı öyküsü olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Bütün hastalara saf ses odyometri, impedans odyometrisi, transient evoked otoakustik emisyon, işitsel beyin sapı yanıtları ve transkraniyal Doppler ultrasonografi yapıldı. Kontrol grubu, kulak hastalığı, gürültülü yerde çalışma ve ototoksik ilaç kullanma öyküsü olmayan, otoskopik ve odyometrik değerlendirmede patoloji saptanmayan, hasta grubuyla yaş ve cinsiyet bakımından farklılık bulunmayan sağlıklı 19 bireyden (12 erkek, 7 kadın; ort. yaş 46.8±6.9; dağılım 33-58) oluşturuldu. Bulgular: Ani işitme kayıplı olguların hasta tarafta vertebral arter ortalama akım hızı ve sistolik akım hızı ortalamaları sağlam tarafa göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük, pulsatil indeks ortalaması ise yüksek bulundu. Çalışma grubunda, baziler arter ortalama akım hızı kontrol grubuna göre düşük bulundu. Sonuç: Transkraniyal Doppler ultrasonografi ani işitme kayıplı olgularda vertebral ve baziler arter sistemindeki vasküler etkilenmeyi değerlendirme amacıyla kullanılabilir.Öğe Epiglot rekonstrüksiyonlu frontal anterior larenjektomi(2000) Karasalihoğlu, Ahmet R.; Uzun, Cem; Adalı, Mustafa Kemal; Koten, Muhsin; Küçükuğurluoğlu, Murat; Yağız, Recep; Taş, AbdullahAmaç: Epiglot rekonstrüksiyonlu frontal anterior larenjektomi yönteminin teknik özellikleri, endikasyonları, avantaj/dezavantajlar/ ve fonksiyonel sonuçlarını incelemek. Gereç ve Yöntem: 1985-1999 yılları arasında T1 b yada T2 glottik kanser nedeniyle epiglot rekonstrüksiyonlu frontal anterior larenjektomi operasyonu uygulanan 22 hasta fonksiyonel sonuçları açısından retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Tüm hastalar ortalama 14,5 (en az 8, en çok 18) günde yutabilmiş ve ortalama 17,5 (en az 9, en çok 27) günde dekanülmanı tolere edebilmişlerdir. Takibi bırakan bir hasta dışında bütün hastalar hayatta olup hiçbir hastada nüks gelişmemiştir. Takibi bırakan bu hasta ölmüş kabul edilirse, tümör kontrolü T1b lezyonlu hastalarda % 100, T2 lezyonlu hastalarda %89, 5 yıllık sağ kalım oranı T1b lezyonlu hastalarda %100 (n=7), T2 lezyonlu hastalarda %83 (n=6) dür. Hastaların hepsi telefonda dahi iletişim kurabilecek bir konuşmaya sahiptir. Sonuç: Epiglot rekonstrüksiyonlu frontal anterior larenjektomi, tek seanstı bir teknik oluşu, yaşlı ve genel durumu elverişli olmayan hastalarda da uygulanabilmesi ve fonksiyonel sonuçlarının olumlu olması nedeniyle ön komüssür rezeksiyonu gereken T1b ve T2 glottik kanserlerde etkin bir tedavi yöntemi olduğu kanısındayız.Öğe İşitme kaybı açısından yüksek riskli yenidoğanlarda tarama testi olarak transient-evoked otoakustik emisyon ve beyin sapı uyarılı cevap odyometrisinin karşılaştırılması(2001) Taş, Abdullah; Yağız, Recep; Devren, Memduha; Uzun, Cem; Adalı, Mustafa K.; Koten, Muhsin; Karasalihoğlu, Ahmet R.Amaç: Bu çalışmada işitme kaybı açısından yüksek riskli yenidoğanlarda işitme bozukluğunun saptanmasında transient-evoked otoakustik emisyon (TEOAE) ve beyin sapı uyarılı cevap odyometrisi (BERA) tarama testi olarak kullanılarak sonuçlar karşılaştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: Otuz altı riskli yenidoğanın 72 kulağına TEOAE ve BERA iki aşamalı olarak, yenidoğan hastaneden taburcu edilmeden hemen önce ve 8-12. aylarında uygulandı. Testlerin sonuçları "yanıt var" (pass), "yanıt yok" (fail), duyarlılık, özgüllük, yalancı pozitiflik, yalancı negatiflik oranları ve test süreleri açısından değerlendirildi. Bulgular: TEOAE'de ilk testte 58 kulakta, son testte 62 kulakta "yanıt var" saptanırken, BERA ilk testte 61 kulakta, son testte 62 kulakta "yanıt var" saptandı. BERA testinde özgüllük ve duyarlılık oranları daha yüksek, TEOAE testinde yalancı pozitiflik oranı daha yüksek bulundu. BERA test süresinin TEOAE test süresinden daha uzun olduğu gözlendi (p=0.001). Sonuç: İşitme kaybı açısından yüksek riskli yenidoğanlarda TEOAE ilk tarama testi olarak uygulanabilir. TEOAE'nin daha fazla yanlış pozitif sonuç verme özelliği de dikkate alınarak, otoakustik emisyon saptanmayan olgularda BERA testi yapılarak sonuçlar kesinleştirilebilir.Öğe Larenks kanseri nedeniyle ameliyat olan hastaların psikolojik semptom dağılımının incelenmesi(2007) Taş, Abdullah; Yağız, Recep; Uzun, Cem; Giran, Safiye; Taş, Memduha; Karasalihoğlu, Ahmet R.Amaç: Larenks kanseri nedeniyle parsiyel veya total larenjektomi uygulanan hastaların psikolojik semptomlerı incelendi. Hastalar ve Yöntemler: Total (n=41) veya parsiyel (n=22) larenjektomi uygulanan 63 hasta çalışmaya alındı. Ayrıca, yaş, cinsiyet ve sosyokültürel durum bakımından olgularla benzer 20 sağlıklı bireyden kontrol grubu oluşturuldu. Hastaların ameliyat sonrası poliklinik takiplerinde, belirti tarama testi olan SCL-90 R (Symptom Check List-90 Revised) ile psikolojik semptomlarının dağılımları incelendi. Bulgular: SCL-90 R testi ameliyat sonrası ortalama 20.6 ayda (dağılım 10-86 ay) uygulandı. Total larenjektomili hastalarda kontrol grubuna göre, kişiler arası ilişkilerde duyarlılık, depresyon, öfke-düşmanlık, fobik anksiyete ve genel semptom düzeyi skorlarının anlamlı derecede daha yüksek olduğu görüldü (p<0.05). Parsiyel larenjektomili hastaların skorları total larenjektomili hastalardan daha düşük, kontrol grubundan ise daha yüksek olmakla birlikte, kontrol grubu ile sadece öfke-düşmanlık semptomu bakımından anlamlı fark vardı (p<0.05). Sonuç: Total veya parsiyel larenjektomi uygulanan hastalara, cerrahiye bağlı psikososyal etkilerin en aza indirilmesi için psikolojik destek sağlanmalıdır.Öğe Primary nasopharyngeal tuberculosis(2009) Taş, Abdullah; Yağız, Recep; Koçyiğit, Murat; Karasalihoğlu, Ahmet R.Primer nazofarengeal tüberküloz servikal lenfa-denopati ile karşımıza çıkan nadir bir hastalıktır. Nazofarengeal tüberkülozun nazofarengeal karsi-nomdan ayrımı oldukça zordur. Tanı için histolojik ve bakteriolojik değerlendirme gerekmektedir. On dokuz yaşında erkek hasta boyunda kitle, burunda tıkanma, gece terlemeleri ve kilo kaybı yakınmaları ile kliniğimize başvurdu. Hastanın klinik görünümü nazofarenksin malign tümörü ile benzerdi. Histolojik ve bakteriolojik olarak çalışılarak tüberküloz tanısı kondu. Uygulanan antitüberküloz tedavisinden sonra hastanın yakınmaları düzeldi. Bu yazıda primer nazofarengeal tüberküloz olgusu sunuldu.Öğe Streptomisin ototoksisitesinin transient evoked otoakustik emisyon ile monitörizasyonu(2000) Uzun, Cem; Yağız, Recep; Adalı, Mustafa Kemal; Koten, Muhsin; Taş, Abdullah; Küçükuğurluoğlu, Murat; Karasalihoğlu, Ahmet R.Amaç: Streptomisin tedavisi sırasında oluşabilecek ototoksisite nedeniyle, transient evoked Otoakustik emisyonlarda (TEOAE) ve saf ton odyometride olası değişiklikleri belirlemek ve ototoksisite monitorizasyonunda her iki testi karşılaştırmak. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda, ortalama 1g/gün dozda streptomisin alan 38 olgunun toplam 73 kulağı, TEOAE ve saf ton odyometri ile streptomisin tedavisi öncesi, tedavi süresince ve tedavi bitiminden bir ay sonra izlendi. Ve her iki testin sonuçlan birbiri ile karşılaştırıldı. Bulgular: Olguların tedavi öncesi ve sonrası ölçümleri karşılaştırıldığında, saf ton odyogramlarında herhangi bir işitme kaybı bulgusu saptanmamıştır. TEOAE ölçümlerinde ise, reproduktibilite parametresinde anlamlı değişiklikler saptanmazken (p>0.05), emisyon amplitüdlerinde tedavi sonunda anlamlı düşüş saptanmıştır (p<0.05). Tedavi bitiminden bir ay sonra yapılan son kontrolde ise emisyon amplitüdlerinde tam olmayan bir artış (iyileşme) tespit edilmiştir. Sonuç: Streptomisin tedavisi sırasında saf ton odyoınetriye yansıyan herhangi bir işitme kaybı bulgusu olmaksızın meydana gelen TEOAE amplitüdlerindeki bu değişiklikler, muhtemelen streptomisinin erken ototoksik etkisi sonucu oluşan, iç kulağın geri dönüşümlü fonksiyonel değişikliklerini göstermektedir. Bu nedenle, streptomisin Ototoksisitesinin monitorizasyonunda, kalıcı işitme kaybı meydana gelmeden ototoksisite için yüksek riskli hastaların önceden saptanmasında, TEOAE saf ton odyometriden üstün olabilir.