Yazar "Karakaya, Kemal" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Diafragma altında serbest hava bulgusu veren akut karın tablosundaki bir Pneumatosis cystoides intestinalis olgusu "Olgu sunumu"(2000) Karakaya, Kemal; Polat, Fatin R.; Abcı, İlker; Hatipoğlu, Ahmet Rahmi; Coşkun, İrfan[Abstract Nıt Available]Öğe Dokuz yıllık travma olgularımız(2001) Karagülle, Erdal; Gökçe, Feridun; Abcı, İlker; Hatipoğlu, Ahmet R.; Karakaya, Kemal[Abstract Nıt Available]Öğe Erkeklerde meme kanseri ( Olgu sunumu )(2000) Karakaya, Kemal; İrfanoğlu, Mehmet Emin; Hatipoğlu, Ahmet Rahmi; Candan, Latife[Abstract Nıt Available]Öğe Hipertiroidi ile birlikte seyreden tiroid kanseri ile ilgili bir olgu sunumu(2000) Hatipoğlu, Ahmet R.; İrfanoğlu, Mehmet E.; Sarıkaya, Serkan; Karakaya, KemalTiroid kanserinin etyolojisi tam olarak belirlenememekle birlikte, TSH uyarımı ve genetik faktörler önemli yer tutmaktadır. Tiroid kanserinin etyolojisinde hipertroidinin yeri konusunda farklı görüşler ortaya konmuştur. Hipertiroidi tanısı ile medikal tedavi gören bir hastamızda papiller tiroid kanseri saptanması nedeniyle hipertiroidi ile tiroid kanseri birlikteliği konusundaki literatür gözden geçirildi. Son 10 yıllık dönemde tiroid hastalıkları tanısıyla kliniğimizde cerrahi tedavisi yapılan 556 hastanın hastane kayıtları retrospektif olarak irdelendi. Kliniğimizce cerrahi tedavisi yapılan 556 tiroid hastasından 53'ünde (%9.5) hipertroidi ve bunların da yalnızca birinde (%1.9) hipertroidi ile birlikte kanser saptandı. Bu hastaya total tiroidektomi uygulandı. Ameliyat sonrası 17 aylık kontrollerde nüks yada uzak metastaz saptanmadı. Bir hastaya hipertiroidi tanısı konulması tiroid kanserinin gözden kaçmasına neden olmamalıdır. Bu nedenle hipertiroidili hastalar da malignite yönünde dikkatle değerlendirilmeli ve uygun tedavileri yapılmalıdır.Öğe Karın ağrısına neden olan dev mezenterik lipom: İki olgu sunumu(2011) Beşir, Fahri Halit; Gül, Mesut; Koçak, Erdem; Karakaya, Kemal; Özdemir, Hüseyin; Gündoğdu, SadiMatür yağ hücrelerinin benign tümörü olan lipomlar için mezenterik yerleşim nadirdir ve genellikle asemptomatiktir. Bu yazıda karın ağrısı ve karında şişkinlik şikayetleri ile başvuran iki hastada bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile tanısı konulan büyük boyutlu mezenterik lipom olgularını sunmayı amaçladık. Lipomların BT ve MRG özellikleri karakteristiktir ama her zaman spesifik değildir. Büyük boyuttaki lipomların malign lezyonlardan ayırıcı tanısının yapılabilmesi için patolojik değerlendirme gerekebilir ve görüntüleme yöntemleri biyopsi işlemleri için büyük kolaylık sağlamaktadır. Semptomatik lipomlar için cerrahi tedavi gerekebilmektedir.Öğe Karın travmalı hastalara yaklaşım: Son 3 yıllık deneyimimiz(2000) Hatipoğlu, R. Ahmet; Gökçe, S. Feridun; Karagülle, Erdal; Karakaya, KemalAmaç: Travma, özellikle genç nüfus ölümlerinin en sık nedenleri arasında ön sıralardaki yerini korumaktadır. Bu çalışmanın amacı son 3 yıllık dönemde travma nedeniyle ameliyat edilen hastaların tedavisindeki deneyimimizin retrospektif olarak değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada 6.1.95.- 10.12.98. tarihleri arasında travma nedeniyle opere ettiğimiz 65 hasta yaş, cinsiyet, travma cinsi, preoperatif tanı yöntemleri, ameliyat bulguları ve postoperatif erken dönem sonuçları açısından retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların 54'ü (%83) erkek, 11'i kadın ve yaş ortalaması 31.1'di. Hastaların 34'ü (%53) künt travma, 15'i (%23) kesici-delici alet yaralanması (KDAY), 16'sı (%29) ateşli silah yaralanması (ASY) nedeniyle opere edildi. Künt travmalarda tanıda radyolojik görüntüleme yöntemleri ve diagnostik peritoneal lavaj öncelik kazanırken KDAY ve ASY'da lokal eksplorasyon ve fizik muayene en çok yararlanılan tanı yöntemleri oldu. Bulgular: Künt travmalarda dalak (%32.5), ASY'da ince barsak (%21.4), KDAY'da ise omentum (%27.2) en sık yaralanan organdı. Negatif laparatomi oranımız %16.9 olarak bulundu. Mortalite %3, morbidite ise %15.6 idi. Sonuç: Negatif laparatomi oranlarımız literatürden yüksek olmakla beraber mortalite ve morbidite oranlarımız literatüre göre daha düşüktür.Öğe Karın travmalı olgularda gereksiz laparatomilerimiz(2000) Hatipoğlu, Ahmet Rahmi; Coşkun, İrfan; Karakaya, Kemal; Hoşcoşkun, ZekiBu yazıda travma cerrahisinde önemli bir problem olan gereksiz laparatomiler (GL) konusundaki literatür bilgileri ışığında kendi tecrübelerimizi irdeledik. Son 9 yıllık dönemde travma nedeniyle ameliyat ettiğimiz190 hastanın 47si (%24.7) GL olarak değerlendirildi. Bu hastalar içinde en büyük grubu 24 hasta (%51.1) ile kesici delici alet yaralanmasına (KDAY) maruz kalanlar oluşturuyordu. Hastalardan 26'sı (%55.3) alkollüydü. Hastalardan 25'inde (%13.2) eksplorasyon dışında bir şey yapılmazken negatif laparatomi (NL), 22 olgu (%11.5) ise non terapötik laparatomi (NTL) olarak değerlendirildi. Gereksiz laparatomi oranı ise (NL+NTL) %24.7 (%13.2 + %11.5) olarak bulundu. Ortalama hastanede kalış süresi 5.2 (3-43) gündür. Morbiditemiz kabul edilebilir düzeyde (%10.6) ve mortalitemiz yoktur. Batın içi yaralanmanın tanısında non invaziv ve invaziv tüm testlerin güvenilirliği kısıtlı olduğundan periton bütünlüğünü bozan penetran yaralanmalar ve ultrasonografi yada diagnostik peritoneal lavaj ile batın içi yaralanma düşünülen tüm olgulara araştırıcı laparatomi uyguladık. Ancak özellikle son iki yıldır bizde de batın içi yaralanma olup olmadığı konusunda karar verilemeyen hastaların klinik muayene, vital bulgular, tam kan sayımı, ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi gibi laboratuar tetkikleri ile takip edilmesi tercih edilmektedir.Öğe Kolorektal kanserli 57 olgunun analizi(2000) Hatipoğlu, Ahmet Rahmi; Temiz, Ergün; Coşkun, İrfan; Karakaya, KemalAmaç: Mart 1995 ve mayıs 1999 tarihleri arasında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Kliniğinde efektif olarak ameliyat edilen kolorektal kanserli olgular tanı yöntemleri, uygulanan ameliyatlar, postoperatif morbidite ve mortalite yönünden değerlendirildi. Gereç ve Yöntem: 57 kolorektal kanserli olgu tanı, tanı koyabilmek için başvurulan inceleme yöntemleri, uygulanan cerrahi tedavi ve ameliyat sonrası erken dönem sonuçları açısından retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: Olguların 40 (% 70) erkek, 17' si (% 30) kadın olup, yaş ortalaması 61.9 olarak bulundu. Olgularda görülen semptomlar sıklık sırasına göre, dışkılama alışkanlığında değişiklik, rektal kanama, kilo kaybı, karın ağrısı ve tenezmdi. Olgulara preoperatif tanı amacıyla radyolojik görüntüleme yöntemleri yanında endoskopik yöntem olarak olguların tümüne rektoskopi, 23 olguya da kolonoskopi uygulandı ve biyopsiler alındı. Tümör lokalizasyonu sırası ile; rektosigmoid bölge % 66, çekum % 14, assendan kolon % 10, transvers kolon % 8 olarak bulundu. Bir olguda familyal adenomatöz. polipozis zemininde gelişen sigmoid kolon tümörü saptandı. Olgularımızdan non-rezektabl olarak kabul edilen sekiz olguya eksploratif laparotomi ve kolostomi, 12' sine sağ hemikolektomi, 18' sine primer rezeksiyon anastamoz, yedisine Miles operasyonu ve birine de total kolektomi ve ileoanal pouch ameliyatları uygulandı. Sonuç: Günümüzde halen yüksek insidansa sahip kolorektal kanserlerde erken teşhis ve tedavi prognozda etkilidir. Ayrıca etkin antibiyoterapi yanında preoperatif, postoperatif nutrisyonel destek sağlanmasının kolorektal cerrahide başarıyı arttırdığı düşüncesindeyiz.Öğe Nadir görülen bir akut karın tablosu: Splenik infarkt "olgu sunumu"(2000) Karakaya, Kemal; Demir, Muzaffer; Hatipoğlu, Ahmet R.; Karagülle, Erdal[Abstract Nıt Available]Öğe Paratiroid adenomları(2000) İrfanoğlu, Mehmet Emin; Hatipoğlu, Ahmet Rahmi; Karakaya, KemalÇoğunlukla sinsi ve non spesifik belirtilerle seyreden, büyük kısmı rutin kan tetkikleri veya şüphe üzerine yapılan ileri tetkiklerle saptanan paratiroid adenomaları konusu son iki yıl içerisinde Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı'nda cerrahi tedavi yapılan 4 hasta nedeniyle literatür eşliğinde gözden geçirildi. Hastalarımızdan biri erkek, üçü kadın, yaş ortalaması 44.3'tü. Hastaların laboratuvar incelemesinde; serum kalsiyum seviyesi ortalama: 11.5 mg/dl alkalen fosfataz ve parathormon seviyeleri yüksek, fosfor seviyesi düşük ve klor/fosfor oranı 45.5 olarak bulundu. Ameliyat sonrası dönemde üç hastada belirgin hipokalsemi bulguları izlenip ikisinde parenteral kalsiyum replasmanı yapıldı. Poliklinik kontrolleri ile ortalama 2 ay oral kalsiyum ve D vitamini replasmanına devam edildi.Öğe Soliter nonfonksiyonel tiroid nodüllerinde malignite kriterleri ve cerrahi tedavinin planlanması(Trakya Üniversitesi, 2000) Karakaya, Kemal; İrfanoğlu, Mehmet EminÖZET Ülkemizde oldukça sık görülen tiroid nodüllerinin malignite yönünden çeşitli inceleme yöntemleri ile değerlendirilerek bu yöntemler içinde hangisinin daha yararlı olduğunun belirlenmesi ve cerrahi tedavinin planlanması araştırıldı. 1 Mart 1997- 1 Mayıs 2000 tarihleri arasmda TÜTF Genel Cerrahi AD'na başvuran soüter nonfonksiyone nodulu olan hastalardan 63 'ü tiroid USG, sesta-MİBİ sintigrafi, ÜAB, peroperatuar frozen section inceleme, parafın inceleme ve elektron mikroskopik inceleme ile değerlendirilerek bu yöntemlerin malignitenin tanınmasındaki yeri prospektif olarak irdelendi. USG incelemede nodüller solid ve semisolid olmak üzere iki gruba ayrıldı. USG incelemenin malign lezyonlan benign olanlardan ayırmada istatistiksel açıdan yetersiz (McNemar testinde p=0.000, kappa değeri= 0.031) olduğu görüldü. Sesta-MİBİ sintigrafi de tutulum olması malignite açısından pozitif kabul edilerek yapılan değerlendirmede bu yönteminde malignite tanısında istatistiksel olarak geçerliliği olmadığı (McNemar testinde p= 0.007, kappa değeri= 0.118) görüldü. Ameliyat öncesi yapılan incelemeler içinde ÜAB'nin sensitivitesi %55, spesifisitesi %80 ve doğruluğu %75 olarak bulundu. Hem aspirasyonu hazırlayan hemde sitolojik incelemeyi yapan hekimin tecrübesinin önemli olduğu bu yöntem istatistiksel olarak USG ve sintigrafiden anlamlı ölçüde daha faydalı bulunmuştur. Peroperatuar frozen section inceleme malignite tanısındaki sorunları henüz çözememiştir. Frozen section incelemenin kanser tanısı koymadaki başarısı %75 seviyelerinde kalmıştır. Elektron mikroskopik inceleme malignite tanısında çok duyarlı olmakla birlikte rutin klinik kullanımı "cost-effective" değildir. Ameliyattan önce yapılan incelemelerle malignite kesin olarak ekarte edilebilirse gereksiz cerrahi girişimler önlenecektir. Malignitenin ameliyat öncesi yada en azından ameliyat sırasında frozen section inceleme ile belirlenebilmesi cerrahi tedavinin tek seansta bitirilerek reoperasyonlann büyük ölçüde azalmasına neden olacaktır. 45Ameliyat öncesi hücresel düzeyde malignite varlığını belirleyebilecek tek yöntem ÜAB olduğundan bu yöntemin tecrübeli kişilerce hazırlanıp değerlendirilmesi daha faydalı olacaktır. 46Öğe Tiroidin küçük kanserleri(2000) Karakaya, Kemal; Hatipoğlu, Ahmet Rahmi; İrfanoğlu, Mehmet EminTÜTF Genel Cerrahi AD'da 01.01.1989-22.06.1999 tarihleri arasında tiroid ameliyatı geçiren 556 hastadan 59'unda (% 10.61) malignite tespit edildi. Bunlar içinden tümör çapı 1.5 cm ya da daha küçük bulunan 20 hastaya (% 33.90) ait hastane kayıtları retrospektif olarak incelendi. Tüm hastalarda anamnez ve muayeneden sonra tiroid USG, sintigrafi yapıldı. Malinite şüphesi olan hastalara İİAB, servikal lenf adenopatisi olanlara lokal anestezi altında eksizyonel biopsi yapıldı. Gerektiğinde peroperatuar frozen section uygulandı. Çıkarılan tüm dokuların parafin incelemesi yapıldı. Hastalardan 1'i erkek, 19'u kadın ve yaş ortalaması 37.20 (15-60) bulundu. Histopatolojik incelemede hastaların 12'sinde sağ lobda, 6'sında sol lobda, 1'inde istmusta ve diğer bir tanesinde ise her iki tiroid lobunda tümör saptandı. 17 hastada tek, bir hastada multifokal, bir hastada 3, bir hastada ise 2 odakta tümör saptandı. Ortalama tümör büyüklüğü; 10.15 mm (5-15 mm) olup 12'sinde tümör çapı 10 mm yada daha küçük ölçüldü. Hastaların 11 'inde papiller, 6'sında mikst tip (Papiller-folliküler), 2'sinde Hürthle hücreli ve 1'inde de folliküler kanser bulundu. Hastalardan 2'sinde preop. İİAB, 2'sinde servikal lenf nodu biopsisi ve 1'inde ise hem İİAB hem de servikal lenf nodu biopsisi ile tam konuldu. Hastalardan 9'unda (% 45) frozen section ile tümör tanısı konulurken, 6 hastada (% 30) tanı parafin kesitlerde konuldu. 14 hastada total tiroidektomi uygulanıp servikal lenf nodu tutulumu olan 3 hastaya ilaveten modifiye radikal boyun diseksiyonu uygulandı. Hastalardan 2'sinde lezyon tarafına total, karşı loba totale yakın, 2 hastada lezyon tarafına totale yakın, karşı tarafa subtotal lobektomi ve kalan 2 hastaya bilateral subtotal lobektomi uygulandı.