Yazar "Hatipoğlu, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Comparison of effects of melatonin, pentoxifylline and dimethyl sulfoxide in experimental liver ischemia-reperfusion injury by three different methods(2019) Türkyılmaz, Zeliha; Hatipoğlu, Ahmet; Yüksel, Mahmut; Aydoğdu, Nurettin; Hüseyinova, GülaraObjectives: Liver transplantation is increasingly being used in the treatment of end-stage liver disease.Ischemia-reperfusion injury is one of the major problems encountered in transplantation. In this study, weaimed to compare the effects of melatonin, pentoxifylline, and dimethyl sulfoxide (DMSO), in hepatic ischemiareperfusion injury with different methods such as biochemical/ultrastructural changes and hepatobiliaryscintigraphy.Methods: Thirty rabbits were used in the Laboratory of Experimental Animals of Trakya University underappropriate conditions. Sham laparotomy and only ischemia reperfusion group were planned. They were usedmelatonin, pentoxifylline, and DMSO after I-R in the other three groups. 6 rabbits were randomly selected foreach group. Rabbits in all groups were subjected to liver scintigraphy. Following scintigraphy, 2 cm2 of livertissue was removed to examining for liver antioxidant enzyme levels (superoxide dismutase [SOD] andglutathione peroxidase [GPx]) and for liver electron microscopy.Results: Pentoxifylline and melatonin protected significantly uptake and excretion functions in liverscintigraphy. When the effects of all three substances were examined by electron microscopy, it was found thatthe three substances protected the liver from the effects of ischemia-reperfusion damage at varying rates. Allthree agents were found to protect SOD and GPx from falling in various amounts.Conclusions: Studies to prevent ischemia-reperfusion injury, which may develop as a result of the Pringlemaneuver applied to liver transplantations as well as to liver resections or liver injuries, still maintain theirpopularity. In our study, the effects of agents were identified in three different ways. Ischemia-reperfusioninjury-reducing effect of pentoxifylline gave parallel results with three methods.Öğe Memenin nadir bir tümörü: sekretuvar meme kanseri(2011) Yağcı, Mehmet Ali; Sezer, Yavuz Atakan; Yelda, Eyüp; Hoşcoşkun, Zeki; Hatipoğlu, Ahmet; Altaner, Şemsi; Çiçin, İrfanSekretuvar meme kanseri invazif meme kanserlerinin nadir bir tipidir. Bu tümör önce çocukluk çağı meme tümörleri olarak bildirilse de pediatrik ve erişkin yaş gruplarında sıklığı benzerdir. Bu yazıda meme koruyucu cerrahi, sentinel lenf nodu örneklemesini takiben kemoterapi ve radyoterapi ile tedavi edilmiş 50 yaşında bir kadın hasta sunulmuştur. Hasta üç yıldır takip edilmektedir ve nüks saptanmamıştır. Sekretuvar meme kanseri yavaş ilerleyen ve çok iyi prognoza sahip tümörlerdir. Tedavi seçenekleri hasta temel olarak planlanmalı ve meme koruyucu cerrahiler ve sentinel lenf nodu örneklemeleri öne çıkartılmalıdır. Sekretuvar meme kanserinde sistemik tedavi ve radyoterapi üzerinde çalışmalar yapılması gereken tedavi yöntemleridir.Öğe Mide kanserlerinin bilgisayarlı tomografi ile değerlendirilmesi(1997) Pekindil, Gökhan; Hatipoğlu, Ahmet; İrfanoğlu, M. EminBilgisayarlı Tomografi evreleme bulguları, 35 mide kanseri olgusunda, cerrahi-patoloji sonuçları ile istatistiksel olarak karşılaştı-rılmıştır. Olgularımızda bilgisayarlı tomagrafi ile adenopatiler, pankreas, seroza, ome"ntum invazyonlan ile karaciğer metastazları değerlendirilmiştir. Bilgisayarlı tomografinin duyarlılığı adenopatileri saptamada %73, serozal invazyonu belirlemede %84 iken, pankreas invazyonunu saptamada %76, omental invazyonu belirlemede %33'tür. Adenopatiler ile omental invazyonun belirlen¬mesi en sık yanlış negatif değerlendirme nedenleri olup, bilgisayarlı tomografinin sonuçlarının genellikle olduğundan ileri evrele¬me şeklinde değerlendirildiği ve bilgisayarlı tomografinin günümüzde bi-fazik ve spiral BT teknikleri ile uygulanmasının daha uygun olduğu, literatür eşliğinde düşünülmüştür.Öğe A rare case of schwannoma arising from a diverticulum in the first portion of duodenum(2009) Sezer, Atakan; Hatipoğlu, Ahmet; Usta, UfukBu yazıda periferal sinir schwann hücrelerinden köken alan nadir bir duodenal schwannoma olgusu sunulmuştur. 57 yaşında bayan hasta anemi tetkiki sırasında ateş ve karın ağrısı şikayeti ile başvurdu. Fizik muayenesinde karın sağ üst kadranda hassasiyet tespit edildi. Laboratuar değerlerinde 15 300/l olan lökositoz haricinde anormallik yoktu. Tüm tümör belirteçleri normal değerlerdeydi. Ultrasonografide duodenuma yapışık hipoekoik kitle tespit edildi. Bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans incelemede aynı lokalizasyonda 4x3 cm'lik kitle ve 8x11x12 cm'lik karaciğer sağ lobda abse bulundu. Hepatik abse drenajı ve duodenal divertikülektomi yapıldı. Histopatolojik incelemede şekil ve büyüklükte hafif derecede değişiklikler gösteren kesişen iğsi hücre kümeleri içeren tümöral kitle görüldü. İmmünohistokimyasal olarak tümör hücrelerinin S100 protein ile kuvvetli pozitiflik vermesi nedeni ile duodenal schwannoma tanısı kondu. Ameliyat sonrası dönemi sorunsuz geçen hasta 8. gün taburcu oldu.Öğe A rare case of schwannoma arising from a diverticulum in the first portion of duodenum [Atakan SEZER, Ahmet HATİPOĞLU, Ufuk USTA](2009) Sezer, Atakan; Hatipoğlu, Ahmet; Usta, UfukBu yazıda periferal sinir schwann hücrelerinden köken alan nadir bir duodenal schwannoma olgusu sunulmuştur. 57 yaşında bayan hasta anemi tetkiki sırasında ateş ve karın ağrısı şikayeti ile başvurdu. Fizik muayenesinde karın sağ üst kadranda hassasiyet tespit edildi. Laboratuar değerlerinde 15 300/l olan lökositoz haricinde anormallik yoktu. Tüm tümör belirteçleri normal değerlerdeydi. Ultrasonografide duodenuma yapışık hipoekoik kitle tespit edildi. Bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans incelemede aynı lokalizasyonda 4x3 cm'lik kitle ve 8x11x12 cm'lik karaciğer sağ lobda abse bulundu. Hepatik abse drenajı ve duodenal divertikülektomi yapıldı. Histopatolojik incelemede şekil ve büyüklükte hafif derecede değişiklikler gösteren kesişen iğsi hücre kümeleri içeren tümöral kitle görüldü. İmmünohistokimyasal olarak tümör hücrelerinin S100 protein ile kuvvetli pozitiflik vermesi nedeni ile duodenal schwannoma tanısı kondu. Ameliyat sonrası dönemi sorunsuz geçen hasta 8. gün taburcu oldu.Öğe Supraventriküler aritmi kliniği ile görülen bir multipl endokrin neoplazi tip-2A olgusu(1999) Kürüm, Turhan; Özbay, Gültaç; Hatipoğlu, Ahmet; Candan, Latife; Eker, HüseyinSenkop nedeniyle sevk edilen ve elektrokardiyografisinde supraventriküler aritmi saptanan 49 yaşındaki erkek hasta, tiroid medüller kanseri nedeniyle tedavi edilmekte olup son bir yıldan beri çarpıntı atakları, baş dönmesi, terleme artışı tanımlamaktadır. Klinik izlemlerde hipotansiyon ve hipertansiyon atakları görülmüştür. Laboratuvar incelemesinde Vanil Mandelik Asid ve Metanefrin düzeyi yüksek bulunmuştur. Feokromositoma ön tanısı ile hastaya cerrahi eksplorasyon yapılmış ve patolojik olarak feokromositoma tanısı konmuştur. Hasta, medüller tiroid kanseri ve feokromositoma birlikteliği nedeniyle multipl endokrin neoplazi sendromu tip-2A yönünden incelenmiştir.