Yazar "Gülyaşar, Tevfik" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Anti-hcv pozitif hemodiyaliz hastalarında eritrosit ve serum ferritin düzeyleri ile karaciğer enzim düzeyleri arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi(2008) Mağın, Hasan; Seymen, Pınar; Aydemir, Birsen; Gülyaşar, Tevfik; Seymen, H. Oktay; Demirtunç, RefikAmaç: Hepatit C enfeksiyonu olan hastalarda, kronik enflamasyona bağlı olarak hepatosellüler depolardan ferritin salınmakta ve bu hepatosellüler hasarın bağımsız bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Serum eritrosit ferritin seviyelerinin, serum ferritin düzeyleri gibi, karaciğer hasarını göstermede aminotransferazlar ile birlikte kullanılıp kullanılamayacağı bilinmemektedir. Çalışmamızda amacımız, anti-HCV pozitif hemodiyaliz hastalarında, karaciğer hasarının göstergesi olan aminotransferaz enzim düzeyleri ile eritrosit ve serum ferritin düzeyleri arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Gereç ve yöntem: Beş farklı diyaliz merkezinde diyalize giren, aktif enfeksiyonu, malignitesi ve polisitemisi bulunmayan, kan transfüzyonu yapılmamış, anti- HCV' si pozitif 40 hastada eritrosit ferritin, serum ferritin, CRP, HBsAg, anti-HİV, anti-HCV, ALT (alaninaminotransferaz ) ve AST (aspartat aminotransferaz) düzeylerine bakıldı. SPSS (ver. 12) istatistik programı kullanılarak sonuçlar değerlendirildi. Bulgular: Hastaların 17' si erkek 23'ü kadın olup yaş ortalamaları 54±16 yıl, ALT 25 ±19 IU/L, 20±12 IU/L, eritrosit ferritin değerleri 1,8 ± 1,72 ng/gHb, serum ferritin değerleri 992±424 ng/ml olarak bulundu. Yapılan değerlendirmede, serum aminotransferaz değerleri ile serum ferritin değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif korelasyon saptandı (p< 0,05), ancak eritrosit ferritin ile aminotransferazlar düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif korelasyon saptanmadı (p> 0,05). Sonuç: Anti-HCV pozitif hastalarda hepatosellüler depolardan salınan serum ferritin seviyeleri aminotransferaz enzimleri ile birlikte karaciğer hasarının göstergelerinden biridir. Yaptığımız çalışmada, aminotransferaz seviyeleri ile serum ferritin düzeyleri arasında anlamlı korelasyon saptandı, ancak eritrosit ferritin düzeyleri ile aminotransferaz seviyeleri arasında anlamlı bir korelasyon saptanamamıştır. Bulgular HCV pozitif hemodiyaliz hastalarında, eritrosit ferritin seviyelerinin karaciğer hasarını göstermede serum ferritin gibi iyi bir belirteç olarak kullanılamayacağını düşündürmektedir.Öğe The association of hypertension and C825t polymorphism of the gene encoding the G-protein beta-3 subunit (GNB3) in a group of Turkish hypertensive patients(2008) Özkeçeci, Ercüment; Gülyaşar, Tevfik; Şener, SerapAmaç: G proteini beta-3 (?3) altbirimini (GNB3) kodlayan genin C825T polimorfizmi G proteinleri yoluyla sinyal iletiminde artışla ve sonuçta artmış Na+/H+ değiştiricisinin aktivitesi ile ilişkilidir. Bu iyon taşıma sistemi proksimal tübülden sodyum geri emilimine aracılık eder. Değişik nüfuslardan hipertansif hastaların hücrelerinde Na+/H+ değiştiricisinin aktivitesinde artış bulunmuştur. Bu çalışmada hipertansiyonlu Türk hasta grubunda bu polimorfizm araştırıldı ve normotansif bireylerle karşılaştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: Doksan dokuz hipertansif hasta (57 erkek, 42 kadın) ve 45 normotansif kontrolde (33 erkek, 12 kadın) GNB3 C825T polimorfizmi için genotipleme yapıldı. Bulgular: Hasta ve kontrol gruplarında alel dağılımı sırasıyla CC:35, CT:51, TT:13 ve CC:26, CT:15, TT:4 şeklindeydi. T aleli taşıyıcıları (CT ve TT) hipertansiyonlu grupta anlamlı şekilde daha yüksekti. Hipertansiyon ve C825T aleli arasında istatistiksel bakımdan anlamlı ilişki (Ki-kare testi, p=0.041) bulundu. Sonuç: Bu bulgular Türk hastalarda hipertansiyon ve GNB3 polimorfizminin ilişkili olduğunu ve artmış G proteini aktivitesinin C825T ile hipertansiyon arasındaki patofizyolojik bağlantı olabileceğini düşündürmektedir.Öğe Can obstructive apnea and hypopnea during sleep be diff erentiated by using electroencephalographic frequency bands? Statistical analysis of receiver-operator curve characteristics(2011) Uçar, Erdem; Süt, Nejdet; Gülyaşar, Tevfik; Umut, İlhan; Öztürk, LeventAmaç: Elektroensefalografik (EEG) frekans bandlarının uyku apneli hastalarda obstrüktif apne ve hipopne gibi anormal solunum olaylarını ayırt etmede kullanılıp kullanılamayacağını belirlemek üzere bu çalışmayı planladık. Yöntem ve gereç: 20 hastanın polisomnografik kayıtları retrospektif olarak incelendi. EEG kayıtları C4-A1 ve C3-A2 kanallarından alınarak dijital sinyal işleme yöntemlerini kullanan ve çalışma ekibi tarafından geliştirilen bir yazılım ile incelendi. Delta, teta, alfa ve beta frekans bandlarının yüzde değerleri apne ve hipopneleri ayırt edebilmek amacıyla diskriminant ve ROC analizleri kullanılarak değerlendirildi. Bulgular: C4-A1 delta (%) frekans düzeyi en yüksek diskriminatif değeri sağladı (AUC = 0,563; P < 0,001), ancak C4-A1 alfa (%) düzeyi en düşük diskriminatif değeri verdi (AUC = 0,519; P = 0,041). Benzer şekilde, C4-A2 delta (%) frekans düzeyi en yüksek diskriminatif değeri sağlarken (AUC = 0,565; P < 0,001), C4-A2 alfa (%) düzeyi en düşük diskriminatif değeri verdi (AUC = 0,501; P = 0,943). Sonuç: Diskriminant analiz sonucunda, hipopnelerin doğru sınıfl andırılma oranı % 44,8 ve obstrüktif olguların doğru sınıflandırılma oranı % 63,5 oldu. Dört farklı frekans bandı içinde en anlamlı frekans delta idi. Ancak, prediktif değerler anlamlı derecede yüksek değildi.Öğe Hipertansif Hastalarda Kognitif Fonksiyonların Değerlendirilmesi ve Serum Midkine Düzeyleriyle İlişkisi(2017) Güzel, Eda Çelik; Cinemre, Fatma Behice Serinkan; Güzel, Savaş; Kuçukyalcin, Volkan; Kızıler, Ali Rıza; Cavusoglu, Coskun; Gülyaşar, TevfikAmaç: Hipertansiyon (HT) demans ile ilişkili risk faktörlerinden biridir. Çalışmanın amacı, HT'lu hastalarda kognitif fonksiyonlar ve serum midkine düzeyleri ile ilişkisini araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada, 60 yaşın üstünde, en az beş yıllık eğitim alan ve HT tanısı almış 45 hasta ve 30 sağlıklı kontrol incelendi. Hastalara Mini Mental Durum Değerlendirme (MMDD) testi uygulanmıştır. MMDD skoru 24 ve daha düşük olanlar kognitif bozukluk olarak tanımlandı. Bu gruplarda serum midkine seviyeleri değerlendirildi. Bulgular:HT'lu hastalarının MMDD skorları kontrol grubuyla karşılaştırıldı ve anlamlı olarak düşük bulundu (p <0.01). HT'lu hastalarda midkine düzeyleri (25.10 ± 8.16 ng/mL) kontrol grubuyla (19.59 ± 7.53 ng/mL) kıyaslandığında belirgin olarak yüksekti (p <0.01). HT hasta grubunda kognitif bozukluğu olanlar ve olmayanlar arasında Midkine düzeyleri karşılaştıldı. Kognitif bozukluğu olan HT hastalarında Midkine belirgin olarak daha yüksekti (p <0.05). Ayrıca Midkine düzeyleri ile MMDD skorları arasında anlamlı bir negatif korelasyon gözlendi (r = 0.558, p <0.01). Sonuç:Bu çalışma, HT'lu hastalarda artan serum midkine düzeyleri ile kognitif fonksiyon azalması arasında önemli bir ilişki olduğunu göstermiştir.Öğe The Role of Maternal Oxidative Stress, Iron/Zinc, Copper/Zinc Ratios and Trace Element Levels in the Pathogenesis of Preeclampsia(2017) Cinemre, Fatma Behice Serinkan; Cinemre, Hakan; Kartal, Nagihan; Gülyaşar, Tevfik; Yıldız, Mustafa; Tüten, Abdullah; Yılmaz, NevinPurpose:Preeclampsia (PE) is a complex disease and the underlying mechanisms are not known, yet. It is well known that oxidative stress and trace elements play a role in the pathogenesis of various diseases. Several studies have shown that the levels and proportions of trace elements are closely related to the severity of the disease. The aim of the study was to investigate the changes in some characteristics parameters, serum zinc, iron, copper levels, and copper/zinc and iron/zinc ratios and plasma lipid peroxidation levels in patients with mild and severe preeclampsiaÖğe Sıçanlarda aralıklı hipobarik maruziyet ve normobarik antrenman sürecinin bazı kan parametreleri ve doku eser element düzeyleri üzerine etkisi(2008) Altan, Mehmet; Gülyaşar, Tevfik; Mengi, Murat; Metin, Gökhan; Yiğit, Günnur; Çakar, LütfiAmaç: Orta seviye rakımlarda yaşayıp daha aşağı irtifada veya deniz seviyesinde antrenman yapmayla ilgili modeller spor yarışlarına hazırlanma aşamasında tercih edilmektedir. Araştırmada, 3000 metrelik hipobarik koşullara aralıklı olarak maruz bırakılıp normobarik -deniz seviyesi- koşullarında yüzme antrenmanı yaptırılan sıçanlarda hemopoietik parametrelerden hemoglobin, hematokrit, plazma ferritin düzeyleri ile bunlarla yakın ilişkili demir, bakır, çinko gibi bazı eser elementlerin karaciğer ve dalak doku düzeylerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: 48 Wistar Albino erkek sıçan, hipobarik egzersiz, hipobarik sedanter, normobarik egzersiz, normobarik sedanter olmak üzere randomize ve eşit olarak 4 gruba ayrılmıştır. Sıçanlara 9 hafta süre ile haftada 4 gün ve günde 30 dakika yüzme protokolü uygulanmıştır. Hipobarik maruziyet, 3000 metre yükseklik basıncına eşdeğer kamara ortamında günde 2 saat, haftada 4 gün ve 9 hafta süre ile gerçekleştirilmiştir. Sıçanların doku örneklerindeki demir, bakır ve çinko ölçümleri atomik absorbsiyon spektrofotometresiyle, serum ferritini Active Ferritin Coated-Tube Immunoradiometric Assay (IRMA) ile saptanmıştır. Bulgular: Karaciğer ve dalak dokularındaki demir ve bakır düzeyleri hipobarik gruplarda normobarik gruplara göre anlamlı olarak düşüktü. Hipobarik egzersiz grubunun Hct değeri her iki normobarik gruba göre anlamlı yüksekken, Hb miktarı sadece normobarik egzersiz grubuna göre anlamlı olarak yüksek bulundu. Doku çinko ve serum ferritin değerlerinde ise gruplar arasında herhangi bir anlamlı fark bulunmadı.Sonuç: Çalışmamızın sonuçlarına göre; normobarik yüzme antrenmanı süreciyle birlikte aralıklı hipobarik uygulamaları da içeren protokollerde, demir ve bakır düzeylerinin gereksinim ve tüketim dengesi bağlamında özenle değerlendirilmesi gerekir.Öğe Trace elements in a rat model of cadmium toxicity: The effects of taurine, melatonin and N-cetylcysteine(2010) Gülyaşar, Tevfik; Aydoğdu, Nurettin; Çakına, Suat; Sipahi, Tamman; Kaymak, Kadir; Şener, SeralpAmaç: Bu çalışma kadmiyum toksisitesi oluşturulan sıçan modelinde bakır, çinko, demir ve selenyum düzeylerini araştırmak ve taurin, melatonin ve N-asetilsisteinin etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Gereçler ve Yöntemler: Doksan erkek Sprague Dawley sıçan dokuz gruba ayrıldı. Hayvanlara serbestçe ulaşabilecekleri pellet yem ve su verildi. Grup 1'e çeşme suyu verildi ve kontrol olarak kullanıldı, diğer sekiz grup üç ay süreyle 200 µg/ml kadmiyum klorid (CdCl2) aldı. Grup 2, CdCl2, Grup 3, 4, ve 5 CdCl2 ile birlikte sırasıyla taurin, melatonin ve N-asetilsistein aldı. Grup 6, 7, 8, ve 9 üç ay süreyle CdCl2 ve sonra yedi gün süreyle kontrol olarak sadece su veya antioksidan aldı. Kalp ve beyinde kadmiyum, bakır, çinko, demir, ve selenyum düzeyleri atomik absorpsiyon spektrofotometresi ile ölçüldü. Bulgular: Kontrollerle karşılaştırıldığında kadmiyum beyin ve kalpte anlamlı düzeylerde birikim gösterdi. Grup 1 ve Grup 2 CdCl2 düzeyleri sırasıyla kalpte 2.56±0.77 ve 27.2±5.82, beyinde ise 46.16±14.81 ve 300.34±58.19 idi (p<0.001). Kadmiyum birikimine karşı koruyucu olan en etkili maddenin beyin dokusunda melatonin (p<0.05), kalpte ise N-asetilsistein (p<0.001) olduğunu bulduk. Sonuç: Bu bulgular kadmiyumun beyin ve kalpte birikimine karşı taurin, melatonin ve N-asetilsisteinin bazı koruyucu etkileri olduğunu düşündürdü. Ayrıca, eser element düzeylerinin taurin, melatonin veya N-asetilsistein uygulaması ile farklı düzeylerde olsa da kontrol değerlerine yaklaştığı gözlendi.