Yazar "Ferah, Meryem Akpolat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Adriyamisin Sıçan/Fare Modeli Ve Embriyolojide Önemi(2012) Uz, Yeşim Hülya; Özfidan, Gülnur Kızılay; Ferah, Meryem Akpolat; Topçu, Yeter Tarladaçalışır; Metin, Melike SapmazAdriyamisinin teratojenik etkisi ile oluşturulan sıçan ve fare modelleri; güvenilir, kolaylıkla uygulanabilen ve insanlarda VACTERL birlikteliğinde görülen anomalilere benzer oluşabilen bir dizi konjenital anomalinin embriyolojik ve moleküler biyolojik olarak araştırılmasına olanak veren modellerdir. Adriyamisinin VACTERL birlikteliğinde görülen konjenital anomalileri oluşturma mekanizması henüz tam olarak açıklanamamıştır. Bu modellerle yapılan araştırmalarda özellikle anormal notokord morfolojisi üzerinde durulmuş ve embriyo gelişiminde notokordun rolünün ve öneminin anlaşılmasına ışık tutmuştur. Ayrıca hatalı Sonic hedgehog (Shh) sinyal yolu da üzerinde durulan diğer mekanizmayı oluşturmaktadır. Bu derlemede, adriyamisin sıçan ve fare modelleri ile bu modellerin VACTERL birlikteliğinde görülen konjenital anomaliler üzerine etkisinin, güncel literatür bilgileri ışığında ele alınması amaçlanmıştır.Öğe E ve C vitaminlerinin cisplatin hepatotoksisitesini önlemedeki etkilerinin histolojik olarak incelenmesi(2005) Tarladaçalışır, Topçu Yeter; Uygun, Müberra; Ferah, Meryem Akpolat; Uz, Yeşim HülyaAmaç: Bu çalışmada, bir antineoplastik ajan olan cisplatinin kronik ygulandığnda yol açtığ karaciğer hasarı ve bu hasara karşı E ve C vitaminlerinin ne ölçüde koruma sağlayacağı ıhistolojik olarak incelendi. Çalışma Planı: Çalışmada, 24 adet Wistar albino cinsi erkek sıçan altı.arlı dört gruba ayrıldı. Kontrol grubu dışındaki (grup 1) deneklere üç ay boyunca, ayda bir kez 5 mg/kg cisplatin intravenöz yolla verildi. Grup 3 ve 4’teki deneklere ise ayrıca, her gün intramusküler yolla sırasıyla 5 mg/kg E vitamini ve 8 mg/kg C vitamini verildi. Deney süresinin sonunda, tüm deneklerin karaciğer materyalleri alınarak ışık ve elektron mikroskobisi ile incelendi. Bulgular: Kontrol grubu deneklerde normal yapıda karaciğer dokusu gözlendi. İkinci grupta Remak kordonları nda düzensizleşme, V. centrolobularis’e yakın sinüzoidlerde genişleme ile birlikte bazal membranlarda kalınlaşma, portal sahalarda ise lenfosit infiltrasyonu görüldü. Üçüncü grupta morfolojik hasarın büyük oranda azaldığı, çoğu portal sahada lenfosit infiltrasyonunun ortadan kalktığı dördüncü grupta ise düzelmenin daha da belirginleşerek portal saha infiltrasyon bölge sayısının hem seyreldiği hem de infiltrasyon hücre sayısının çok azaldığı görüldü. Sonuç: Farklı özelliklere sahip antioksidanların cisplatinin epatotoksisitesinin azalmasına yardımcı olarak klinik uygulamaya katkıda bulunacağısonucuna varıldı.Öğe Farelerde morfinin oluşturduğu analjezik etkide santral histaminerjik sistemin rolü(2000) Dost, Turhan; Dökmeci, Dikmen; Ferah, Meryem Akpolat; Karadağ, Çetin Hakan; Ulugöl, AhmetAmaç: Farelerde morfinin analjezik etkilerine aracılık eden histaminin kaynağının santral histaminerjik nöronlardan salınan histamin mi, yoksa mast hücrelerinin içerdiği histamin mi olduğu araştırıldı. Gereç ve Yöntem: Bu amaçla önce morfinin analjezik etkisi çalışıldı, daha sonra çalışmamızda kullanılan histamin H, ve H2 reseptör blokörlerinin ağrı üzerine ne tür etki yaptıkları ölçüldü. Analjezi ölçümü için hot plate analjezimetre kullanıldı. Bulgular: Dinletinden, feniramin (histamin H1 reseptör blokörleri) ve ranitidinin (H2 reseptör blokörü) analjezik etkilerinin olmadığı istatistiksel olarak gösterildi. Morfin ile histamin antagonistlerinin aralarında etkileşim olup olmadığını anlamak için histamin antagonistlerinin uygulanan tüm dozları, morfin (10 ve 30 mg/kg) ile kombine verilerek hot plate ölçümleri yapıldı. Dimetinden ve feniramin morfinin etkisinde anlamlı bir değişiklik meydana getirmedi, ancak dimetindenin (100 mg/kg) kullanılan dozlarının en yükseğinde morfinin etkisini potansiyalize ettiği görüldü. Ranitidin ise hem i.p. hem de i.c.v. uygulandığında morfinin (10 ve 30 mg/kg, i.p.) analjezik etkisini antagonize etti. Bu sonuçlara göre morfinin analjezik etkisine histamin H2 reseptörleri aracılık etmektedir. Morfinin analjezik etkisinde histaminin kaynağını belirlemek için hem i.p. hem de i.c.v. olarak 48/80 maddesi kullanıldı. Bu şekilde mast hücreleri degranüle edildikten sonra morfin uygulandığında elde edilen sonuçlar mast hücresi sağlam farelerden alman sonuçlar ile karşılaştırıldığında, mast hücreleri degranüle edilmiş farelerde morfinin analjezik etkisinin devam etmesine karşın, istatistiksel olarak azaldığı belirlendi. Sonuç: Çalışmamız morfinin analjezik etkisine histamin H2 reseptörlerinin aracılık ettiğini ve bu etkide nöronal histamine ek olarak mast hücrelerinin de rolü olabileceğini göstermektedir.Öğe Kanser tedavisinde curcuminin yeri(2010) Tarladaçalışır, Topçu Yeter; Özfidan, Gülnur Kızılay; Ferah, Meryem Akpolat; Metin, Melike Sapmaz; Uz, Yeşim HülyaBitkisel ajanlar alternatif ve tamamlayıcı tıpta en çok kullanılan ürünlerdendir. Curcumin, Curcuma longa bitki-sinin yumrularından elde edilen sarı renkli bir pigmenttir. Curcuminin antikanser bir ajan olarak; deri, meme bez-leri, oral kavite, mide, özofagus, bağırsak, kolon, akciğer ve karaciğerde tümörogenezi baskıladığı bazı çalışma-larda gösterilmiştir. Ayrıca curcuminin radyoterapinin etkisini artırmak sureti ile tedaviden daha hızlı sonuç alınmasını sağladığı gösterilmiştir. Bu etkilerine ilaveten antioksidan özellik göstermesiyle de alkolün, ilaçların, radyasyonun, ağır metallerin normal dokular üzerinde oluşturduğu hasarları önleyici etkisini vurgulayan pek çok çalışma mevcuttur. Bu derlemede, curcuminin anti-kanser özellikleri ve radyoprotektif etkileri üzerinde durularak, yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar özetlenmiştir.Öğe The protective Effect of curcumin on ionizing radiation-induced cataractogenesis in rats(2012) Çimen, Seher Özgen; Dökmeci, Dikmen; Ferah, Meryem Akpolat; Karadağ, Çetin Hakan; Gündüz, Özgür; Erbaş, Hakan; Turan, Fatma NesrinAmaç: Çalışmamızın amacı, sıçan lenslerinde iyonizan radyasyonla oluşturulan katarakt modelinde curcuminin koruyucu etkisini incelemektir. Gereç ve Yöntemler: Sıçanlar altı gruba ayrıldı. Grup 1: Kontrol, Grup 2: Dimetil sülfoksid (DMSO), Grup 3: DMSO+curcumin, Grup 4: Radyasyon, Grup 5: Radyasyon+DMSO, Grup 6: Radyasyon+DMSO+curcumin. Grup 4, 5 ve 6’ya hasar oluşturmak için iyonizan radyasyon toplam 15 Gy dozunda verildi. Curcumin (100 mg/kg), DMSO içinde çözülerek 28 gün süresince intragastrik yoldan verildi. Çalışmanın sonunda, lensler sınıflandırıldı ve çıkarıldı. Lens dokusunda antioksidan durumu değerlendirmek üzere total antioksidan, glutatyon peroksidaz (GSH-Px) enzimleri ve oksidan durumu değerlendirmek üzere malondialdehit (MDA) düzeylerine bakıldı. Bulgular: Radyasyon alan grupta %100 katarakt görüldü. Curcumin verilen grupta bu oran %40’a düştü ve grade 1 ve 2 ile sınırlıydı. Radyasyon alan grupta, kontrol grubuna göre antioxidan enzim seviyesi düştü, MDA enzim seviyesi yükseldi. Curcumin verilen grupta radyasyon grubuna göre ise anlamlı şekilde antioxidan enzim seviyesi yükseldi, MDA enzim seviyesi düştü. Sonuç: Curcumin antioksidan ve radioprotektif özelliklere sahiptir ve iyonizan radyasyona karşı koruyucu olarak değerli bir ajan olması nedeni ile antioksidan ve radioprotektör olarak radyasyon nedenli katarakt oluşumunda kullanılması önerilebilir.