Yazar "Erbaş, Hakan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Balkan Medical Journal and Legal Regulation(2019) İnan, Mustafa; Erbaş, Hakan; Koçak, Zafer; Uzun, Cem[Abtract Not Available]Öğe Biyokimyada nesnel yapılandırılmış pratik sınav (OSPE) deneyimi(2005) Çakır, Erol; Eskiocak, Sevgi; Gülen, Şendoğan; Gökmen, Süer Selma; Erbaş, HakanÖlçme ve değerlendirme eğitim sürecinin en önemli öğesidir. Öğrencinin kazanması gereken bilgiyi, beceriyi ve tutumu ne ölçüde kazanmış olduğunun en tarafsız ve adil biçimde değerlendirilmesi gereği; bizi öğrenciyi çevresel faktörlerden uzak, iki gözlemcinin önünde müdahalesiz ve tarafsız olarak değerlendirebilen nesnel yapılandırılmış pratik sınavı uygulamasını başlatmaya yönlendirmiştir. Bu çalışmada; Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalında dönem I öğrencilerine uygulanan nesnel yapılandırılmış pratik sınavı sonuçlarını tanıtmak amaçlanmıştır. Sınavda toplam 9 durak oluşturuldu. Her durak için öğrencilere yönerge hazırlandı. Yönergelerde öğrenciden ne yapmaları beklendiği bilgisinin yanı sıra, duraktaki işlemleri yaparken yaptığını yüksek sesle ifade etmesi istendi. Ayrıca eğiticilere de her bir duraktaki değerlendirmeyi nasıl yapacaklarını gösteren yönergeler hazırlanarak sınav öncesi prova yapıldı. Testlerin hangi durum/hastalıklarda ne istenmesi/yapılması gerektiğini bilme, çözelti kavramlarını anlama, reaktiflerin hangi analizde kullanıldıklarını bilme becerilerinin iyi düzeyde olduğu görüldü. Öğrencilerin en zayıf oldukları durumun, test sonucunu değerlendirme ve yanlış sonuca yol açan durumları bilme becerisi olduğu tespit edildi. Yapılandırılmış pratik sınavın bölümümüz için en büyük kazancı, beceri soruları için kontrol listelerinin hazırlanmış olmasıdır. Eğitim amaç-hedefimize uygun, nesnel güvenilir, adil bir pratik sınav sistemi oluşturulmuştur. Sınav sonuçları bir sonraki yıllardaki pratik eğitimimizi şekillendirmemizde de rehber rol oynamıştır.Öğe Breast cyst fluid free amino acid profile(2010) Dağlar, Aynur; Erbaş, Hakan; Gülen, ŞendoğanAmaç: Kistik meme hastalıkları kadınlarda en fazla görülen meme hastalığıdır. Apokrin epitelli (Na/K<3) ve düz epitelli (Na/K>3) olmak üzere iki tip meme kisti bulunmaktadır. Yapılan çeşitli çalışmalar memesinde kistik bir oluşum bulunan kadınların 1.7-7.5 kat daha fazla meme kanserine yakalanma riski taşıdıklarını ortaya koymuştur. Kanserli hastaların periferal dolaşımına bakıldığında ise genellikle anormal bir amino asit profili saptanmıştır. Ayrıca, amino asit profilindeki değişiklikler organ düzeyindeki kanserler ile ilişkili bulunmuştur. Bu çalışmanın amacı meme kanseri gelişimi yönünden yüksek ve düşük risk grubu kistlerdeki amino asit düzeylerini incelemek ve bu kistlerden meme kanseri gelişimi yönündeki olası mekanizmaları araştırmaktır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmada kistik meme hastalığı olan kadınlardan alınan meme kist sıvısı kullanıldı. Meme kist sıvısı amino asit düzeyleri HPLC metodu ile ölçüldü. Bulgular: Apokrin epitelli kist grubunda aspartik asit, glutamik asit, hidroksiprolin, serin, glisin, treonin, alanin, prolin, tirozin, metiyonin, izolösin, fenilalanin ve triptofan düzeyleri anlamlı olarak yüksek, lizin düzeyi ise düşük bulundu. Sonuç: Kanser gelişimi yönünden yüksek riske sahip olan apokrin epitelli kistlerde bulunan daha yüksek amino asit düzeyleri, amino asitlerin meme kanseri gelişim sürecinde potansiyel bir role sahip olabileceğini göstermektedir.Öğe C ve E vitaminlerinin, kronik olarak alkolle beslenen sıçanlarda beyin dokusu arjinaz aktivitesi, ornitin ve üre düzeylerine etkileri(2007) Kundak, Ayşe A.; Erbaş, Hakan; Gülen, Şendoğan; Dökmeci, Gülbin; Çelik, Hüseyin; Özcan, TurgutAmaç: Sıçanlarda uzun süreli alkol kullanımının beyin arjinaz enzim aktivitesi ve ornitin üzerine etkisi ile C ve E vitaminlerinin bu parametreler üzerindeki etkisi araştırıldı. Çalışma Planı: Çalışmada 4-6 aylık, 75 erkek Wistar Albino cinsi sıçan kullanıldı. On beşerlik gruplar halinde beş çalışma grubu oluşturuldu. Birinci gruba alkole eşit kaloride glukoz oral yoldan verilirken, 2. gruba alkol, 3. gruba alkole ek olarak C vitamini, 4. gruba alkole ek olarak E vitamini, 5. gruba alkole ek olarak C ve E vitaminleri 20 hafta süreyle verildi. Yirminci hafta sonunda sıçanlar sakrifiye edildi. Beyin dokusu örneklerinde arjinaz enzim aktivitesi, ornitin ve üre düzeyleri ölçüldü. Bulgular: Beyin dokusu arjinaz aktivitesi, ornitin ve üre düzeyleri tedavi alan gruplarda alkol grubuna oranla anlamlı olarak yüksek bulundu. Sonuç: Kronik alkol kullanımında arttığı bilinen nitrik oksit sentazın (NOS), L-arjinin havuzunun tükenmesine yol açarak arjinaz enzim aktivitesinde azalmaya neden olabileceği, antioksidan vitaminler olarak C ve E vitaminlerinin kullanımının, oksidatif stresi azaltıp arjinaz/NOS yolağını arjinaz lehine çevirebileceği ve olumsuz etkileri bilinen nitrik oksit üretiminin azalmasının söz konusu olabileceği düşünülmektedir. Aynı anda üretimi artan poliaminler bu olumlu etkiyi daha da artırabilecektir. Dolayısı ile kronik alkol kullanımının zararlı etkilerini azaltmada C ve E vitaminlerinden yararlanılabilir.Öğe Deneysel miyoglobinürik akut böbrek yetmezliğinde arginaz enzim inhibitörü Nw-Hydroxy-Nor-L-Ariginine (nor-NOHA)'nın etkileri(2012) Aydoğdu, Nurettin; Erbaş, Hakan; Altaner, Şemsi[Abstract Nıt Available]Öğe Edirne ve çevresinde yaşayan bireylerde referans aralıklarının belirlenmesi: Plazma lipid profili(2005) Erbaş, Hakan; Gülen, Şendoğan; Demirkıran, SevilAmaç: Edirne ve çevresinde ypşayan bireylerin trigliserid, LDL, HDL ve total kolesterol referans değerlerinin belirlenerek, yöre insanının hiperlipidemi ile yakından ilişkili olan aterosklerotik kalp damar hastalıkları açısından potansiyel risk tablosunu ortaya koymaktır. Gereç ve Yöntem: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne başvuran ve doğum yeri Edirne; Kırklareli ve Tekirdağ olan hastaların plazma trigliserid, LDL, HDL ve total kolesterol düzeyleri istatistiksel olarak değerlendirilmiş ve yöremize ait plazma lipid profili belirlenmişti. Bulgular: Tüm yaş grupları için ortalama trigliserid, LDL, HDL ve total kolesterol değerleri bulunmuştur. Trigliserid düzeyleri erkeklerde kadınlara göre, total kolesterol, LDL ve HDL kolesterol düzeyleri kadınlarda erkeklere göre daha yüksek bulunmuştur (p<0.001). Sonuçlar: Edirne ve çevre illerinde yaşayan bireylerde aterosklerotik kalp hastalıkları yönünden direk ilişkili Olan plazma trigliserid, LDL ve total kolesterol düzeyleri oldukça yüksek, bu hastalıklara karşı koruyucu bir faktör olarak gösterilen HDL kolesterol değerlerinin düşük bulunması, yöremiz insanının bu hastalıklara karşı oldukça duyarlı olabileceğinin bir göstergesidirÖğe Effect of rosuvastatin on arginase enzyme activity and polyamine production in experimental breast cancer(2015) Erbaş, Hakan; Bal, Oğuz; Çakır, ErolBackground: Breast cancer is the most common malignant tumour of women around the world. As a key enzyme of the urea cycle, arginase leads to the formation of urea and ornithine from L-arginine. In the patients with several different cancers, arginase has been found to be higher and reported to be a useful biological marker. Aims: The aim of this study was to investigate the effect of rosuvastatin on serum and cancer tissue arginase enzyme activity, and ornithine and polyamine (putrescine, spermidine, spermine) levels. Study Design: Animal experiment. Methods: In this study, 50 male Balb/c mice were used. Erchlich acid tumour cells were injected into the subcutaneous part of their left foot. The mice were divided into five groups: healthy control group, healthy treatment, tumour control, treatment 1 and treatment 2. Then, 1 mg/kg and 20 mg/kg doses of rosuvastatin were given intraperitoneally. Serum and tissue arginase enzyme activities and tissue ornithine levels were determined spectrophotometrically. HPLC measurement of polyamines were applied. Results: Increased serum arginase activity and polyamine levels were significantly decreased with rosuv- astatin treatment. In the tumour tissue, arginase activity and ornithine levels were significantly decreased in treatment groups compared to the tumour group. Tissue polyamine levels also decreased with rosuvastatin treatment. Conclusion: We suggest that rosuvastatin may have some protective effects on breast cancer development as it inhibits arginase enzyme activity and ornithine levels, precursors of polyamines, and also polyamine levels. This protective effect may be through the induction of nitric oxide (NO) production via nitric oxide synthase (NOS). As a promising anticancer agent, the net effects of rosuvastatin in this mechanism should be supported with more advanced studies and new parameters.Öğe Fonksiyonel dispepsili hastalarda Helikobakter pilori infeksiyonunun safra kesesi motilitesi ve plazma kolesistokinin düzeyleri üzerine etkisi(2010) Akbay, Ferda Harmandar; Ümit, Hasan; Ünsal, Gülbin; Erbaş, HakanGiriş ve Amaç: Helikobakter pilori infeksiyonunun gastrointestinal motilite, pankreatik sekresyon ve gastrointestinal hormon salınımı üzerine etkileri olduğu bilinmekte olup, safra kesesi motilitesini de etkileyebileceği düşüncesi söz konusudur. Bu çalışmanın amacı da fonksiyonel dispepsili hastalarda Helikobakter pilori varlığının kese motilitesi üzerine etkisini araştırmaktadır. Gereç ve Yöntemler: Helikobakter pilori (+) 31 ve Helikobakter pilori (-) 19 olmak üzere toplam 50 fonksiyonel dispepsili olgu çalışmaya alındı. Helikobakter pilori varlığına histopatolojik yöntem ve üreaz testi ile bakıldı. Histopatolojik yöntem esas alınarak olgular (+) ve (-) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Açlık ve postprandiyal 30, 60, 90, 120. dakikalarda kese volümleri ultrasonografi ile ölçüldü ve açlık plazma kolesistokinin seviyelerine bakıldı. Bulgular: Açlık kese hacimleri ve postprandiyal 60. dakikada ölçülen kese hacmi Helikobakter pilori (+) olan grupta daha yüksek olarak bulundu. Postprandiyal 30, 90, 120. dakikalarda ölçülen kese hacimleri her iki grupta benzerdi. Plazma kolesistokinin seviyeleri Helikobakter pilori (+) olan grupta düşük olarak bulundu. Sonuç: Bu bulgular Helikobakter pilori infeksiyonunun safra kesesi motilitesini bozarak, biliyer diskinezi ve taş oluşumunda rol oynayabileceğini düşündürmekle beraber, bu konuda yapılacak daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.Öğe Kadmiyuma bağlı karaciğer hasarında taurin,melatonin ve asetilsisteinin nitrik oksit, lipid peroksidasyonu ve bazı antioksidanlar üzerindeki etkileri(2007) Aydoğdu, Nurettin; Kanter, Mehmet; Erbaş, Hakan; Kaymak, KadirAmaç:Kadmiyumun oluşturduğu karaciğer hasarını karşı taurin, melatonin ve asetilsisteinin hem koruyucu hem de tedavi etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda 90 adet erkek Spraque Dawley sıçan 9 gruba ayrıldı. 3 ay süreyle grup 1’e içme suyu, grup 2’ye 200 ppm CdCl2, grup 3’e 200 ppm CdCl2 ve % 1 taurin, grup 4’e 200 ppm CdCl2 ve % 0,02 melatonin, grup 5’e 200 ppm CdCl2 ve % 0,5 asetilsistein içme sularına katıldı. Grup 6, 7, 8 ve 9’un içme sularına 3 ay süreyle 200 ppm CdCl2 katıldıktan sonra 7 gün, 7. gruba % 4 taurin, 8. gruba % 0,08 melatonin ve 9. gruba % 2 asetilsistein içme sularına katıldı. Bulgular: Sadece kadmiyum verilen grupların karaciğer dokusunda glutatyon (GSH) düzeyinin, süperoksit dismutaz (SOD), ve glutatyon peroksidaz (GPx) enzim aktivitelerinin azaldığı; Tiyobarbitürik asit reaktif ürünleri (TBARS), nitrik oksit (NO), immünohistokimyasal olarak indüklenebilir nitrik oksit sentaz (iNOS) pozitif hücrelerin arttığı görüldü. Taurin, melatonin ve asetilsistein verilen gruplarda GSH düzeyinin, SOD ve GPx aktivitelerinin arttığı; TBARS, NO düzeylerinin ve iNOS aktivitelerinin azaldığı saptandı. Sonuç: Taurin, melatonin ve asetilsisteinin kadmiyuma bağlı olarak gelişen karaciğer hasarına karşı hem koruyucu hem de tedavi edici rol oynadığı görüldü.Öğe The protective Effect of curcumin on ionizing radiation-induced cataractogenesis in rats(2012) Çimen, Seher Özgen; Dökmeci, Dikmen; Ferah, Meryem Akpolat; Karadağ, Çetin Hakan; Gündüz, Özgür; Erbaş, Hakan; Turan, Fatma NesrinAmaç: Çalışmamızın amacı, sıçan lenslerinde iyonizan radyasyonla oluşturulan katarakt modelinde curcuminin koruyucu etkisini incelemektir. Gereç ve Yöntemler: Sıçanlar altı gruba ayrıldı. Grup 1: Kontrol, Grup 2: Dimetil sülfoksid (DMSO), Grup 3: DMSO+curcumin, Grup 4: Radyasyon, Grup 5: Radyasyon+DMSO, Grup 6: Radyasyon+DMSO+curcumin. Grup 4, 5 ve 6’ya hasar oluşturmak için iyonizan radyasyon toplam 15 Gy dozunda verildi. Curcumin (100 mg/kg), DMSO içinde çözülerek 28 gün süresince intragastrik yoldan verildi. Çalışmanın sonunda, lensler sınıflandırıldı ve çıkarıldı. Lens dokusunda antioksidan durumu değerlendirmek üzere total antioksidan, glutatyon peroksidaz (GSH-Px) enzimleri ve oksidan durumu değerlendirmek üzere malondialdehit (MDA) düzeylerine bakıldı. Bulgular: Radyasyon alan grupta %100 katarakt görüldü. Curcumin verilen grupta bu oran %40’a düştü ve grade 1 ve 2 ile sınırlıydı. Radyasyon alan grupta, kontrol grubuna göre antioxidan enzim seviyesi düştü, MDA enzim seviyesi yükseldi. Curcumin verilen grupta radyasyon grubuna göre ise anlamlı şekilde antioxidan enzim seviyesi yükseldi, MDA enzim seviyesi düştü. Sonuç: Curcumin antioksidan ve radioprotektif özelliklere sahiptir ve iyonizan radyasyona karşı koruyucu olarak değerli bir ajan olması nedeni ile antioksidan ve radioprotektör olarak radyasyon nedenli katarakt oluşumunda kullanılması önerilebilir.Öğe Taurin, melatonin ve N-asetilsisteinin kadmiyuma bağlı akciğer hasarındaki antioksidan etkileri(2007) Aydoğdu, Nurettin; Erbaş, Hakan; Kaymak, KadirAmaç: Antioksidan özelliği bilinen taurin, melatonin ve N-asetilsisteinin (NAC) kadmiyum klorüre (CdCl2) bağlı olarak gelişen akciğer hasarını önlemedeki ve oluşmuş hasarı tedavi etmedeki etkinlikleri karşılaştırıldı. Çalışma Planı: Çalışmamızda 90 adet erkek Sprague-Dawley cinsi sıçan dokuz gruba ayrıldı. Üç ay süreyle grup 1'e içme suyu, grup 2'ye 200 ppm CdCl2, grup 3'e 200 ppm CdCl2 ve %1 taurin, grup 4'e 200 ppm CdCl2 ve %0.02 melatonin, grup 5'e 200 ppm CdCl2 ve %0.5 NAC içme sularına katıldı. Grup 6, 7, 8 ve 9'un içme sularına üç ay süreyle 200 ppm CdCl2 katıldıktan sonra; yedi gün süreyle 6. gruba içme suyu, 7. gruba %4 taurin, 8. gruba %0.08 melatonin ve 9. gruba %2 NAC içme sularına katılarak verildi. Bulgular: Koruyucu amaçla verilen melatonin ve NAC'nin azalmış glutatyon düzeyini artırdığı, hem koruyucu hem de tedavi amaçlı verilen üç ajanın da artmış olan lipit peroksidasyonun son ürünlerinden biri olan malondialdehit düzeylerini azalttığı görüldü. Sonuç: Taurin, melatonin ve NAC CdCl2'e bağlı olarak gelişen akciğer hasarına karşı hem koruyucu hem de tedavi edici rol oynamaktadır.