Yazar "Dönmez, Salim" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Deneysel diyabetik nefropatide irbesartan ve antioksidan tedavilerin karşılaştırılması(2008) Dönmez, Salim; Şen, SaniyeEndüstriyel yaşamla birlikte yüksek morbidite ve mortalite oranları ile seyreden Diyabetes Mellitus ve buna bağlı diyabetik nefropati sıklığı hızla artmaktadır. Yüksek glisemi ve metabolitlerine bağlı olarak artan oksidatif stres ve renin angiotensin sistem aktivasyonu ve azalaBn hücre içi ATP pompa zayıflığı, Diyabetes Mellitusa bağlı organ bozulmalarından sorumlu tutulmaktadır. Yapılan çalışmalarda renin angiotensin sistem aktivasyonunu baskılayıcı angiotensin II AT 1 reseptör blokerleri ile diyabetik nefropati gelişiminin yavaşladığı, antioksidan olan alfa lipoik asit ile renal bozulmanın yavaşladığı, L-karnitin ile ATP'nin arttığı, lipid peroksidasyonunun azaldığı gözlenmiştir. Ancak, AT1 reseptör blokerleri ile alfa lipoik asit ve L-karnitin kombinasyon tedavilerini inceleyen çalışmaya ulaşamadık. Biz de çalışmamızda streptazosin 45 µg/kg ile deneysel tip 1 Diyabetes Mellitus oluşturulan ratlarda kan basıncını düşürmeyen dozda AT 1 reseptör blokeri olan 5mg/kg irbesartan, antioksidan olan 100 mg/kg alfa lipoik asit, irbesartan + alfa lipoik asit ve irbesartan + 150 mg L-karnitini oral yoldan 12 hafta süre ile verdik. 12 hafta sonunda ratlar metabolik kafese alınıp 24 saatlik idrar toplanarak sakrafiye edildi. İdrar ve kanda biyokimyasal incelemeler yapıldı. Böbrek korteks kesitlerinde peryodik asit shift, transforming growth factor beta-1 ve indüklenebilir nitrik oksit sentaz birikimleri incelendi. Sağlıklı kontrol ile Diyabetes Mellitus grupları ve hasta kontrol ile tedavi gruplarının verileri karşılaştırıldı. Tüm Diyabetes Mellitus gruplarında istatikasel olarak anlamlı derecede olmayan glomerüler filtrasyon hızı artışının yanında kanda glukoz, HbA1c, üre değerlerinde de artış görüldü. Alfa lipoik asit ve irbesartan + alfa lipoik asit gruplarında anlamlı derecede kreatinin artışının yanı sıra, idrarla atılan protein ve albümin atılımındaki belirgin artış ile renal fonksiyon ve yapısal bozukluğun olduğu gözlendi. Renal korteks kesitlerinde peryodik asit shift boyamada glomeruler ve tubuler bazal membranlarda belirgin kalınlaşmalar ve mezengial hücrelerde transforming growth factor beta-1 ve indüklenebilir nitrik oksit sentaz artışı ile renal yapısal bozulmanın geliştiği gözlendi. Hasta kontrol grubuna göre irbesartan + alfa lipoik asit verilen grupta idrar volümünde anlamlı; glomerüler filtrasyon hızı, üriner protein ve albüminatılımında anlamlı derecede olmayan düşme; peryodik asit shift, transforming growth factor beta-1 ve indüklenebilir nitrik oksit sentaz birikiminde hafif azalma gözlendi. İrbesartan + alfa lipoik asit ve irbesartan + L-karnitin gruplarında anlamlı derecede glomerüler filtrasyon hızında azalma saptandı. Aynı kombinasyon gruplarında anlamsız derecede üriner protein atılımı, üriner albümin atılımı ve idrar volüm azalması saptanırken, daha belirgin şekilde peryodik asit shift, transforming growth factor beta-1 ve indüklenebilir nitrik oksit sentaz birikiminde azalma gözlendi. Ancak tedavi gruplarında renal doku antioksidanlarında (superoksit dismutaz, glutatyon, glutatyon peroksidaz) artış ve trigliseritlerde azalma gözlenmedi. Sonuç olarak bulgularımız AT1 reseptör blokerlerinin, oksidatif stresin organ hasarı gelişiminde önemli role sahip olduğu Diyabetes Mellitus hastalarında antioksidanlarla birlikte verilmesi halinde; renal koruyucu etkilerini güçlendirdiğini göstermektedirÖğe Lupusun deri bulgularının Türkçe revize edilmiş kutane lupus eritematozus hastalık alan ve şiddet indeksi ile değerlendirilmesi(2014) Ürün, Yıldız Gürsel; Dönmez, Salim; Pamuk, Ömer Nuri; Arıcan, ÖzerAmaç: Lupus eritematozuslu (LE) hastaların deri bulgularını değerlendirmek amacıyla kutane lupus eritematozus hastalık alan ve şiddet indeksi (KLASİ) kullanılmaktadır. Son yıllarda daha objektif değerlendirme sağlayan revize edilmiş kutane lupus eritematozus hastalık alan ve şiddet indeksi (RKLASİ) geliştirilmiştir. Ancak ölçeğin kullanımıyla ilgili yeterince çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmadaki amacımız, RKLASİyi Türkçeye çevirerek klinik kullanımını artırmak ve KLASİyi etkileyen faktörlerin RKLASİ üzerindeki etkilerini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Ölçek, uluslararası çeviri basamakları izlenerek Türkçeye çevrildi. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesine başvuran toplam 93 LE hastası çalışmaya alındı. Hastaların sosyo-demografik ve klinik özellikleri kayıt edildi. Deri bulguları RKLASİ ile hesaplanarak aktivite ve hasar skoru olmak üzere iki ayrı skor elde edildi. Elde edilen skorlar ile hastaların yaşları, cinsiyetleri, hastalık süreleri, yüz tutulumları, LE alt tipleri ve antinükleer antikor, Anti-Ro/SS-A antikor, Anti-La/SS-B antikor pozitiflikleri arasındaki ilişkiler değerlendirildi. Bulgular: Ortalama aktivite skoru 2,59±2,88, ortalama hasar skoru 0,81±1,88 olarak bulundu. Yaş grupları arasında aktivite ve hasar skoru karşılaştırıldığında anlamlı istatistiksel bir fark saptanmadı. Erkek hastalarda hasar skorunun kadın hastalara göre anlamlı derecede yüksek olduğu gözlendi. Aktivite skoru, hastalık süresi üç yıldan fazla olan hastalar ile yüz tutulumu olan hastalarda istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek saptandı. LE alt tipleri ile aktivite ve hasar skoru arasında anlamlı istatistiksel bir fark bulunamadı. RKLASİ hasar skoru Anti-La/SS-B antikor pozitif hastalarda istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek saptandı. Sonuç: RKLASİ LEli hastaların deri bulgularını değerlendirmek için kullanılabilecek uygun bir skorlama sistemidir. Bu ölçekte elde edilen skorlar cinsiyete, hastalık süresine ve yüz tutulumu olup olmamasına göre değişkenlik gösterebilmektedir. (Türkderm 2014; 48: 208-14)Öğe Psöriatik artritli hastalarda eklem tutulum tipleri ve klinik özellikler(Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2012) Dönmez, Salim; Pamuk, Ömer NuriPsöriatik artrit eklem destrüksiyonu ile giden, genellikle romatoid faktörün negatif olduğu, psöriazis ile ilişkili inflamatuvar bir artrittir. Klinikte distal interfalangal eklem tutulumu, asimetrik oligoartrit, daktilit, entezit ve spondilartrit şeklinde tutulum görülebilir. Psöriatik artrit bu özelliklerinden dolayı seronegatif spondilartritler içerisinde sınıflandırılmaktadır. Psöriatik artrit prevalansı %0,04-0,1 arasında değişmektedir. Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemekle beraber genetik, immünolojik ve çevresel faktörlerin hastalık patogenezinde rol oynadığı düşünülmektedir. Psöriatik artrite özgül bir laboratuvar testi yoktur.Tedavide nonsteroidler, hastalık modifiye edici ilaçlar, kortikosteroidler ve biyolojik ajanlar kullanılmaktadır. Çalışmamızda merkezimizde psöriatik artrit tanısıyla izlenen hastaların eklem tutulum tipleri ve klinik özellikleri değerlendirilecek ve eklem hasarının ilişkili olduğu faktörler belirlenmeye çalışılacaktır. Çalışmamız Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Romatoloji Bilim Dalı Polikliniğine 2000-2011 tarihleri arasında başvuran ve psöriatik artrit kriterlerini dolduran 172 hasta ile Dermatoloji polikliniğinden 61 ardışık psöriazis hastası alındı. Hasta dosyalarından demografik özellikler, psöriazis tipi ve süresi, psöriatik artrit tipi ve süresi, hassas ve şiş eklem sayısı, tedavi için kullanılan ilaçlar, grafilerden eklem hasarı, laboratuvar değerleri kaydedildi. Hastalar kadın ve erkek ile eklem tutulum tiplerine göre ayrılarak klinik özellikler, laboratuvar bulguları ve kullanılan tedaviler açısından karşılaştırıldı. Çalışmamızda psöriartik artritli olgularımız arasında poliartiküler eklem tutulumunu en sık olarak saptadık. Aynı zamanda poliartiküler grupta; yaş, psöriazis ve psöriartik artrit hastalık süresi, eklem tutulum sayısı, erozif hastalık daha fazla saptandı. Önemli oranda poliartiküler psöriartik artritli hastada antisitrüline siklik peptit pozitifiliği görüldü. Kullanılan ilaçlar açısından gruplar arasında belirgin fark saptanmadı. Tırnak değişiklikleri distal interfalangeal grubunun üveit ise spondilit grubunun özelliği olarak görülmektedir. Psöriartik artrit tanısı ile izlenen hastalarda eklem tutulum tipinin bilinmesi hastalığın prognozunu belirleme ve tedavi kararı vermede önem taşımaktadır. Özellikle uzun dönem hastalığı olanlarda poliartrit görülme sıklığı artmaktadır ve bu grup aynı zamanda en sık eroziv hastalık, kemik ve eklem hasarının görüldüğü gruptur.Anahtar kelimeler: Psöriatik artrit, psöriazis, poliartiküler, oligoartiküler, spondilartrit.Öğe T Helper 17 cytokine profile in psoriatic arthritis and their relations with clinical findings(2014) Kayıkçı, Ömür; Pamuk, Ömer Nuri; Pamuk, Gülsüm Emel; Arıcan, Özer; Dönmez, SalimAmaç: Psoriatik artritli (PsA) hastalarda inflamatuvarhastal ı klarda önemli rol oynad ı ğ ı dü şünülen T helper 17grubu sitokin profilini, kemik yapı m ı ve y ı k ı m ı için gerekliolan Wnt yola ğ ı n ı ve osteoklastogenez parametrelerinide ğ erlendirdik.Materyal ve Metot: Çal ı şmaya 48 PsA hastası , 20psoriazis hastası ve 19 sa ğ l ı kl ı kontrol dahil edildi. Has-talar ı n klinik bulguları hastane kay ı tları ndan elde edildi.Bir dermatolog psoriasis area severity index (PASI)skorları n ı hesaplad ı . ESH, CRP ölçüldü. T helper grubusitokinler (IL-17, IL-22, IL-23), Wnt yola ğ ı inhibitörüDKK-1, osteoklastogenez belirteci soluble RANKL düzey-leri ELISA ile ölçüldü.Bulgular: PsA grubunda, IL-17 düzeyleri psoriazis vecontrol gruplar ı ndan anlaml ı dü ş üktü (p de ğ erleri, 0,005ve <0,001). Kontrol grubundaki IL-22 düzeyleri PsAhastalar ı ndan anlaml ı yüksekti (p=0,001). PsAve psoria-zis gruplar ı n ı n IL-23 düzeyleri kontrollerden anlaml ıdü ş üktü (p de ğ erleri, s ı ras ı yla, <0,001 and 0,014).Kontrol grubundaki sRANKL düzeyi, hem PsA hem depsoriazis grupları ndan anlaml ı yüksekti (p values <0.001).Bütün grupları n serum DKK-1 düzeyleri benzerdi. PsAlihastalardaki ş i ş eklem say ı sı IL-17 (r=0,53, p<0,001),DKK-1(r=0,3, p=0,04), ve PASI skorlar ı yla korreleydi.Sonuç: PsA li hastalarda Th17 grubu sitokinlerin dahadü ş ük oldu ğ unu bulduk. Th17 grubu sitokin olan IL-17,PsAde aktivitenin göstergesi olan hassas eklem say ı -sı yla; ve IL-22 osteoklastogenez belirteci olan sRANKLile korrele idi.