Yazar "Balta, Serkan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Depressor Septi Nasi Modifications in Rhinoplasty: A Review of Anatomy and Surgical Techniques(Thieme Medical Publ Inc, 2014) Benlier, Erol; Balta, Serkan; Tas, SuleymanThe anatomy of the nasal muscles contributes a social harmony in aesthetic rhinoplasty because these muscles coordinate the nose and the upper lip while smiling. Sometimes this coordination can be interrupted by the hyperactivity or variations of these muscles and may result as a deformity because of their dynamic functions and relations with the nose. In our daily practice, we usually perform the rhinoplasty without considering the dynamic functions. When the patients recover the muscle functions after operation and start to use their mimics, such as smiling, the undamaged dynamic forces may start to rotate the tip of the nose inferiorly in a long-term period, correlated with their preoperative function. To avoid this unexpected rotation it is essential to remember preoperative examination of the smile patterns. To manage this functional part of rhinoplasty, we aimed to clarify the smiling patterns or deformities mainly focused on depressor septi nasi muscle in this article. This muscle creates downward movement of the nasal tip and shortens the upper lip during smiling. The overactivity of this muscle can aggravate the smiling deformity in some patients by a sharper nasolabial angle correlated with levator labii superioris alaeque nasi and orbicularis oris muscle activities. The article not only stresses the correction of this deformity, but also aims to guide their treatment alternatives for correlation of postoperative results and applicability in rhinoplasty.Öğe Kıkırdak greft resorbsiyonunun doksisiklin kullanımı ile azaltılması(Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2013) Balta, Serkan; Benlier, ErolModern plastik cerrahi uygulamalarında kıkırdak grefti kullanımı estetik ve rekonstrüktif uygulamalarında önemli bir yere sahiptir. Ancak kıkırdak dokusu, vücutta kısıtlı miktarda bulunur ve kıkırdak defekti veya deformitesi gibi onarılması gereken durumlarda, yine bir kıkırdak dokusunun kullanılması tercih edilir. Kıkırdak greftinin canlılığının ve yapısal özelliklerinin mümkün olduğunca korunabilmesi bu açıdan çok önemlidir. Çalışmada Yeni Zellanda tipi 21 adet erişkin erkek tavşan 7?li gruplara ayrılarak kullanıldı. Deneydeki 1.Grup; Kontrol grubu, 2.Grup; Doksisiklin tedavisi alan grup ve 3.Grup; Sham grubu olarak ayrıldı. İlk iki gruptaki tüm hayvanlardan anestezi uygulaması sonrası sol kulaklarından 1x1cm lik kıkırdak greftleri alındı. Ağırlıkları ölçüldükten sonra kıkırdaklar karşı kulağa yerleştirildi. Sham grubunda kıkırdak nakli yapılmadı, sadece kıkırdak üzerine bistüri ile kesi yapılarak cerrahi stres yaşatıldı. Deney grubuna 3 ay boyunca günlük 30/mg/kg/gün doksisiklin gavaj yöntemi ile verildi. Kontrol grubuna ise benzer stresin oluşturulması için aynı yöntem ile içme suyu verildi. Tüm hayvanların preoperatif, postoperatif 1.hafta, postoperatif 1. ay ve postoperatif 3. kan örnekleri alındı. Deney başlangıcından sonraki 3. ayda sonlandırıldı. Kontrol ve deney grubundaki kıkırdak greftleri çıkarıldı ve ağırlıkları tekrar ölçüldü. Üç ay boyunca doksisiklin tedavisi alan gruptaki kıkırdak ağırlığındaki azalma miktarları kontrol grubuna göre istatistiksel olarak daha az olarak bulundu. Ayrıca doksisiklin verilen gruptaki MMP-3 miktarları 7. günde ve 30. günde azalmış olarak bulundu. Alınan kıkırdak greftlerinin histopatolojik incelemesinde ise doksisiklin verilen grupta kontrol grubuna göre daha fazla oranda prolifere olan hücre ve daha az oranda apopitoza uğramış hücre görüldü. Bu veriler kıkırdak grefti rezorbsiyonundaki doksisiklinin azaltıcı etkisini göstermiş olup klinik uygulamalarda sıkca kullandığımız bir 38 ilacın farklı bir mekanizma üzerinden plastik cerrahide yeni bir kullanım oluşturmasına zemin hazırlamaktadır.Öğe Spontaneous Rupture of the Extensor Pollicis Longus Tendon due to Unusual Etiology(2014) Taş, Süleyman; Balta, Serkan; Benlier, ErolBackground:The etiology of spontaneous rupture of the extensor pol-licis longus tendon includes systemic or local steroid injections, wrist fracture, tenosynovitis, synovitis, rheumatoid arthritis, and repetitivewrist motions.Case Report:We encountered a case of extensor pollicis longus ten-don rupture with an unusual etiology, cow milking. In this case, trans-fer of the extensor indicis proprius tendon was performed successfully.At 1 year after surgery, extension of the thumb was sufficient.Conclusion:It appears that patients with occupations involving repeti-tive motions are at a high risk of closed tendon ruptures.Öğe Transsexual Mastectomy: Selection of Appropriate Technique According to Breast Characteristics(2017) Top, Hüsamettin; Balta, SerkanBackground: Subcutaneous mastectomy for femaleto-male transsexuals is usually the first surgical procedure in sexual reassignment. The main objective of subcutaneous mastectomy is to create an aesthetically pleasing male chest contour by removing all glandular tissue while minimizing chest wall scars. Aims: In this paper, we present our experience with subcutaneous mastectomy performed in female-tomale transsexual patients. The authors recommend their point of view to aid in selecting the most suitable subcutaneous mastectomy technique depending on breast characteristics. Study Design: Retrospective cross-sectional study. Methods: Between March 2011 and December 2014, 52 patients underwent bilateral subcutaneous mastectomies (total of 104 mastectomies), performed using the following four techniques: Webster semicircular, concentric circular, vertical, and apron flap. The technique decision depended on the breast size, degree of skin excess, skin elasticity, chest width, nipple areolar complex size and position. Results: Seventeen patients (32.7%) were operated with Webster semicircular, 7 patients (13.5%) with concentric periareolar, 12 patients with vertical (23%); and 16 patients (30.8%) with the apron flap technique. The overall postoperative complication rate was 13.4%. All patients were satisfied with the aesthetic results of their subcutaneous mastectomies within the follow-up period. Conclusion: To obtain higher patient satisfaction with aesthetic results and lower postoperative complication rates, breast characteristics are evaluated in a detailed fashion, while choosing the ideal technique of Femaleto-Male (FtM) subcutaneous mastectomy. The presented surgical new algorithm facilitates the selection of the most reliable surgical technique.