Yazar "Ahmetoğlu, Emine" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 33
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe AİLE KATILIMI ÖLÇEĞİNİN TÜRK KÜLTÜRÜNE UYARLANMASI(2018) Sezer, Türker; Yavuz, Ezgi Akşin; Acar, İbrahim H.; Ahmetoğlu, EmineBu araştırmanın amacı, Perry, Fantuzzo ve Munis (1997, 2002) ve Fantuzzo, Tighe ve Childs(2000) tarafından geliştirilen Aile Katılım Ölçeğini (AKÖ) Türkçeye uyarlamak, ölçeğin geçerlikve güvenirlik analizlerini yapmaktır. Araştırma verileri İstanbul il merkezinde bulunan okul öncesieğitim kurumlarına devam eden, yaş ortalaması 60.38 (SS= 9.98) olan 442 çocuğun annesindentoplanmıştır. İlk adım olarak, AKÖ dil ve kültürel açıdan Türkçeye uyarlanmıştır. Daha sonraAKÖ’nün yapı geçerliği için Doğrulayıcı Faktör Analizleri (DFA) yapılmış ve ölçeğin orijinalölçekteki gibi üç faktörlü bir yapıya sahip olduğu belirlenmiştir. Sonuçlar AKÖ’nün ayırt ediciözelliğe sahip olduğunu göstermiştir. Analizler sonucunda üç alt ölçek bulunmuştur: Ev-Okulİşbirliği Temelli Katılım (?= 0.88), Ev Temelli Katılım (?= 0.77) ve Okul Temelli Katılım (?=0.84). Bu analizler doğrultusunda Aile Katılım ölçeğinin; geçerli, güvenilir ve Türk ebeveynlerineuygun olduğu kabul edilmiştir.Öğe BİLGİSAYAR OYUNLARININ ÇOCUKLARIN SALDIRGANLIK DÜZEYLERINE ETKİSİNİN İNCELENMESİ(2015) Ahmetoğlu, Emine; Burak, YakupBu araştırmada bilgisayar oyunlarının ilkokul ve ortaokul düzeylerine öğrencilerinin amaçlanmıştır. İlişkisel tarama modeli niteliğinde olan araştırmanın örneklemini Edirne'de bulunan farklı sosyo-ekonomik düzeyi temsil eden, dokuz resmi ilkokul ve ortaokulda öğrenim gören 4. sınıf ve 5. sınıfta olmak üzere toplam 484 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada öğrenciler, aileler ve öğrencilerin bilgisayar oyunu oynamaya ilişkin durumları hakkındaki bazı genel bilgileri elde etmek amacıyla araştırmacılar tarafından hazırlanan "Genel Bilgi Formu" ve öğrencilerin saldırganlık düzeyini belirlemek amacıyla Buss ve Perry (2000) tarafından hazırlanan ve Can (2002) tarafından Türkçe'ye uyarlanan "Saldırganlık Düzey Ölçeği" kullanılmıştır. Araştırmada, öğrencierin %37,8'inin şiddet içerikli bilgisayar oyunu oynadıklarını, %62,2'sinin şiddet içerikli bilgisayar oyunu oynamadıkları belirlenmiştir. Ancak öğrencilere şiddet içerikli olan/olmayan bilgisayar oyunlarının isimleri sunulup, oynadıkları oyunları işaretlemeleri istendiğinde, öğrencilerin %35,75'inin şiddet içerikli bilgisayar oyunu oynamadığı, %64,25'inin ise şiddet içerikli bilgisayar oyunu oynadığı saptanmıştır. Yani öğrencilerin belirttiklerinin aksine oynadıkları bilgisayar oyunlarının şiddet içerikli olup olmadığının farkında olmadıkları saptanmıştır. Bunun yanı sıra öğrencilerin %90,1'i ebeveynlerinin bilgisayar oyunu oynama konusunda kural koyduklarını, %9,9'u da ebeveynlerinin bilgisayar oyunu oynama konusunda kural koymadıklarını ifade etmişlerdir. da yüksek olduğu, sadece sözel saldırganlık boyutunda anlamlı bir farklılık olmadığı bulunmuşturÖğe ÇOCUKLARIN ÖZEL GEREKSİNİMLİ AKRANLARINA KARŞI TUTUMLARI: OKUL ÖNCESİ KABUL ÖLÇEĞİ-YENİLENMİŞ FORMU’NUN (OÖKÖ) UYARLAMA ÇALIŞMASI(2017) Acar, İbrahim Hakkı; Shpendı, Tringa; Ahmetoğlu, EmineBu araştırmada Favazza ve Odom (1996, 1999) tarafından geliştirilen Acceptance Scale of Kindergarten-Revised (ASK-R) Okul Öncesi Kabul Ölçeği-Yenilenmiş Formu'nu (OÖKÖ) Türkçe'ye uyarlamak, ölçeğin geçerlik ve güvenirlik analizlerini yapmak amaçlanmaktadır. Okul Öncesi Kabul Ölçeği-Yenilenmiş Formu; okul öncesi dönem çocuklarının özel gereksinimli olan akranlarını kabul düzeylerini belirleyen toplam 18 madde ve tek boyuttan oluşmaktadır. Araştırmanın örneklem grubu ölçüt örnekleme yöntemi ile belirlenmiş olup; araştırmada kaynaştırma programına devam eden özel gereksinimli çocukların bulunması ölçütüne uygun olarak belirlenen okullardaki çocukların tamamına ulaşılmaya çalışılmıştır. Buna göre araştırmanın örneklemini; 2016-2017 EğitimÖğretim Yılı Bahar döneminde Edirne İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı okul öncesi eğitim kurumlarında kaynaştırma programına devam eden özel gereksinimli çocukların bulunduğu sınıflarda eğitim öğretime devam eden, normal gelişim gösteren, 59-78 aylık toplam 409 çocuk oluşturmaktadır. Örneklemi oluşturan çocukların yaş ortalaması 67.62'dir (ss= 3.17). Araştırmada veri toplama aracı olarak Favazza ve Odom tarafından 1996 yılında geliştirilerek 1999 yılında revize edilen Okul Öncesi Kabul Ölçeği (OÖKÖ) ile araştırmacılar tarafından geliştirilen genel bilgi formu kullanılmıştır. İlgili yasal izinlerin alınması ile başlayan veri toplama sürecinde araştırmacı, çocuklarla birebir uygulamalar yapmıştır. İlk adım olarak, ölçek dil ve kültürel açıdan Türkçe'ye uyarlanmıştır. Ölçeğin geçerliliği Doğrulayıcı Faktör Analizi ve alt grup-üst grup %27'lik puan dilimleri farklarıyla ölçülmüştür. Ölçeğin iç güvenirliğinin hesaplanmasında Cronbach's alpha katsayısı kullanılmıştır. Doğrulayıcı Faktör Analizleri sonucu incelendiğinde; ölçeğin orijinal ölçekteki gibi tek faktörlü bir yapıya sahip olduğu belirlenmiştir: ?2(84)=180,809 CFI=0.93 RMSEA=0.05, SRMR=0.07, WRMR= 1,18 ve iç güvenirlik katsayısı 0,75 olarak hesaplanmıştırÖğe Engelli Çocuğa Sahip Ailelerin Yaşam Kalitesinin İncelenmesi(Trakya Üniversitesi, 2015) Canarslan, Harun; Ahmetoğlu, EmineThe aim of this study is to research the quality of life of families having disabled children and to determine the factors that affect quality of their lives. A total of 311 parents with disabled children who attend special education-rehabilitation programs in Edirne were included in this study. In the study, “Demographic Information Form”, which was prepared by the researchers, was used to receive some demographic information about disabled children and their families. “The World Health Organization Quality of Life (WHOQOLBref)” was another scale used in the study in order to measure the quality of life of parents. T- Test (if the groups are two) and One-way Anova (if the groups are three or more) were used in the analysis of the data collected under the SPSS-17 program. In order to find the differences between data, LSD Test was used. The results show that the average total scores of life quality of parents having disabled students is found in different fields such as physical field [13.67 ± 2.92], mental field [13.35 ± 2.94], social field [13.04 ± 3.56], and environmental field [12.49 ± 2.66]. Moreover, all dimensions, that are being a parent, being paid fee on account of having disabled children, being supported by someone in the family and the family’s level of income, of the scale named WHOQOL-Bref are found significantly importantÖğe Erken Çocukluk Döneminde Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik Becerilerinin Ölçülmesi(Trakya Üniversitesi, 2021) Ahmetoğlu, Emine; Akşin Yavuz, Ezgi; Acar, İbrahimThe purpose of the current study is to evaluate preschoolers’ Science, Technology, Engineering and Mathematics (STEM) skills. In line with this purpose, reliability and validity examination of the C-PALLS+STEM Science, Technology, and Engineering Scale (STE) and Mathematics Scales (MS). A total of 279 preschoolers (138 girls and 141 boys) aged 48-74 months (M= 58,49, Ss= 8,37) in Central District of Edirne participated in the study. Demographics Form and adapted versions of the Science, Technology and Engineering /STE) and Mathematics skills (MS) measures were used. The scales were adapted to Turkish in terms of language and cultural perspectives. The validity of scales was examined through Confirmatory Factor Analysis and distinction between Upper and Lower 27% of Groups. McDonald’s Omega was used to assess the internal reliability of the scales. Internal consistency for STES and MS were ? = .83 and ? = .92, respectively. Based on the results of the current study, it would be said that both scales could be used with preschool-aged children.Öğe GRUP ORTAMLARINDAKİ OYUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ (GOOD) GÖZLEM FORMUNUN GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI(2018) Ahmetoğlu, Emine; Öztürk, Manolya Aşık; Acar, İbrahim HakkıAmaç: Bu araştırmanın amacı Lautamo (2012) tarafındangeliştirilen "PAGS; Play Assessment for Group Settings (GOOD-GrupOrtamlarındaki Oyunun Değerlendirilmesi)" Gözlem Formunun Türkçeyeuyarlanması, geçerlik ve güvenirlik analizlerinin yapılmasıdır. Gereç-Yöntem: İki-sekiz yaş arasındaki çocukların doğal grup ortamlarındakioyun performanslarını ölçmek amacı ile tasarlanan GOOD Gözlem Formudörtlü Likert tipinde puanlanan 38 maddeden oluşmaktadır. Araştırmaverileri Edirne İl Merkezinde bulunan 13 okul öncesi kurumda görevyapan 46 öğretmen ve yaşları 36 ile 73 ay arasında değişen (M=54,6 ay,SS=0.99) toplam 149 çocuktan toplanmıştır. Araştırmada veri toplamaaracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen Genel Bilgi Formu,GOOD Gözlem Formu ve öğretmenlerin sınıflarındaki çocuklarınduygusal durumu ve davranışları konusundaki fikirlerinin alınmasıamacıyla LaFreniere ve Dumas (1996) tarafından geliştirilen, Çorapçı vearkadaşları (2010) tarafından Türkçe’ye uyarlanan “Sosyal Yetkinlik veDavranış Değerlendirme-30 Ölçeği (SYDD-30)” kullanılmıştır. İlk adımolarak, Grup Ortamlarındaki Oyunun Değerlendirilmesi Gözlem Formudil ve kültürel açıdan Türkçe’ye uyarlanmıştır. Bulgular: Ölçeğin geçerliliği Faktör Analizi ve alt-üst %27 lik grup puan farklarıylaölçülmüştür. Ölçeğin iç güvenirliği Cronbach’s alpha yöntemi ilehesaplanmıştır. Buna ek olarak ölçeğin diğer ölçekler ile yordayıcıgeçerliliğine bakılmıştır. Faktör Analizleri sonucu ölçeğin orijinalölçekteki gibi tek faktörlü bir yapıya sahip olduğu belirlenmiştir: (?2(665)= 1975.93) ve faktör yüklerinin. 61 ile. 83 arasında değiştiğigözlemlenmiştir. Üst %27 (M= 3.53 SS= .10) ile alt %27’lik (M= 2.10, SS=.44) gruplar arasında anlamlı farklılık bulunmuştur (t(80)= -19.86, p <.001). İç güvenirlik katsayısı ?=.98 olarak bulunmuştur. Ayrıca ölçeğinöğretmen tarafından değerlendirilen sosyal beceriler ile (r= .69) olumlubir korelasyon göstermesi ölçeğin geçerlilik ve genellenebilirliğinigöstermiştir. Sonuç: Bu analizler doğrultusunda, Grup OrtamlarındakiOyunun Değerlendirilmesi (GOOD) Gözlem Formunun, Türk çocukları ileuygulanabilir olduğu kabul edilmiştir.Öğe Kaynaştırma Uygulamalarının Başarısını Etkileyen Etmenler Ölçeği'nin Geliştirilmesi(2016) Ahmetoğlu, Emine; Ünal, Ahmet Mükerrem; Ergin, Demirali YaşarBu çalışmanın amacı kaynaştırma uygulamalarının başarısını etkileyen etmenleri değerlendirmek için gereksinim duyulan geçerli ve güvenilir bir ölçeğin geliştirilmesidir. Çalışma, 2014-2015 eğitim-öğretim yılında Edirne İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı 19 resmi ilkokulda görev yapan toplam 121 sınıf öğretmeni ile yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından öğretmenlere uygulanmak üzere hazırlanan "Kaynaştırma Uygulamalarının Başarısını Etkileyen Etmenler Ölçeği" kullanılmıştır. Ölçek 5'li derecelemeli 66 sorudan oluşmaktadır. Ölçek geliştirme istatistikleri olarak alt boyutları belirlemek için Açımlayıcı Faktör Analizi (AFA) kullanılmıştır. Her alt boyut için ayrı ayrı madde-toplam korelasyon katsayısı ve madde-hariç toplam korelasyon katsayısı hesaplanarak madde geçerlik kanıtları elde edilmiştir. Benzer şekilde maddelerin ayırt etme gücünü saptamak için üst çeyrek ve alt çeyrekler arası t-testi uygulanmış ve ayırt etme güçleri yüksek bulunmuştur. Ölçek ve alt boyutlar için Cronbach Alfa ve Rulon katsayıları hesaplanarak güvenirlik belirlenmiştir. Yapılan istatistiksel işlemler sonrasında 10 alt boyuttan oluşan ölçeğin geçerli, güvenilir ve kullanılabilir olduğu belirlenmiştir.Öğe Mirtazapine treatment for comorbid anxiety / depressive disorders in young subjects with attention-deficit hyperactivity disorder: case series(2010) Coşkun, Murat; Öztürk, Mücahit; Ahmetoğlu, EmineAmaç: Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan ve metilfenidat tedavisi alan çocuk ve ergenlerde komorbid anksiyete / depresif bozuklukların tedavisinde mirtazapinin etkinliği ve tolerabilitesini araştırmak. Yöntem: DSM-IV’e göre DEHB ve komorbid anksiyete ya da depresif bozukluk tanısı alan olgulara hem anksiyete/depresif bozukluklara yönelik hem de metilfenidatla ilişkili yan etkileri gidermek ya da Seçici Serotonin Gerialım Önleyicisi (SSGÖ) ile ilişkili yan etkilerden kaçınmak için mirtazapin 7.5-15 mg/gün tedavisi başlandı. Hedef semptomlardaki iyileşme ilişkili ölçekler ve klinik global izlem-iyileşme (KGİİ) ölçeği kullanılarak değerlendirildi. Bulgular: Olgular dört erkek ve üç kız çocuğundan oluşmaktaydı (yaş ortalaması 11.85±2.91 yıl). Metilfenidat ve mirtazapin tedavi süreleri sırasıyla 14.28±9.41 ve 3.71±0.95 aydı. Mirtazapin ortalama dozu 16±2.64 mg/gündü. Bütün olgular KGİ-İ ölçeğinde uyku probleminde oldukça ya da çok düzelme gösterirken üç olgu iştah probleminde oldukça düzelme gösterdi. Altı olgu KGİ-İ ölçeğinde anksiyete semptom /bozukluklarında hafifle çok arasında değişen düzelme gösterirken bir olguda depresyon oldukça düzelme gösterdi. Mirtazapin genel olarak iyi tolere edildi. En sık bildirilen yan etkiler iştah artması (n=5), kilo alımı (n=4; 1000-4000 gram; 1357.14±1546.88 gram); gün içi sedasyon (n=4) ve irritabiliteydi (n=2). Sonuç: DEHB ve komorbid anksiyete/depresif bozuklukları olan çocuk ve ergenler, özellikle metilfenidat ya da SSGÖ ile ilişkili uyku ve iştah problemlerinin varlığında, metilfenidat tedavisine mirtazapin eklenmesinden fayda görebilirler.Öğe Öğretmen Adaylarında Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ve Sosyal Kaygı Bozukluğunun Yaygınlığı ve Komorbiditesi(2017) Ahmetoğlu, Emine; Görmez, Vahdet; Coşkun, Murat; Öztürk, Mücahit; Ögeyik, Muhlise CoşkunBu araştırmanın amacı Türkiye'deki genç yetişkinlerden oluşan bir örneklemde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ile sosyal anksiyete bozukluğunun (SAB) yaygınlığını ve komorbiditesini incelemektir. 21-24 yaş arasındaki üniversite öğrencileri araştırma ekibi tarafından hazırlanan sosyo-demografik formu, Yetişkin DEB/DEHB DSM IV Temelli Tarama ve Değerlendirme Ölçeği ile Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeğini doldurmuştur. Sona erme noktası üzerinde puan alan katılımcılar, DEHB ve SAD için DSM-IV kriterlerini gözeten deneyimli psikiyatristler tarafından teşhis amaçlı bir görüşmeye davet edilmiştir. Tüm katılımcıların yüzde 30'u (152/494) tarama ölçeklerindeki sona erme noktası üzerinde bir puan almış ve bu katılımcıların yüzde 60'ı (92/152) klinik görüşmeye katılmıştır. Klinik görüşmeye katılan katılımcıların yüzde 38'i (35/92) DEHB ve/veya SAB teşhisi almıştır. Tüm örneklem içinde DEHB ve SAB yaygınlık oranı DEHB için 3.23% (16/494) ve SAB için 4.45% (22/494) olarak belirlenmişken katılımcıların 0.6% (3/494)'sının komorbid DEHB ve SAB'na sahip olduğu saptanmıştır. Burada sunulan bulgular SAB ve DEHB'nin oldukça yaygın komorbiditeler olduğunu belirten literatür çalışmalarını destekler niteliktedir. Sosyal Anksiyete Bozukluğu olan öğretmen adaylarına teklif edilen profesyonel yardımın reddedilmesi ise daha fazla araştırılması gereken bir konudur. Resmi bir teşhis ile etiketlenmekten ve mesleki hayatlarında tedavi görmekten duyulan korku ve endişenin kültüre özgü bir yaklaşımla incelenmesi gerekmektedir.Öğe Öğretmen Etkileşim Ölçeği (Öeö) ve Çocuk-Öğretmen Etkileşim Ölçeği (Çöeö) Geçerlik ve Güvenirlik Çalışmaları(Trakya Üniversitesi, 2021) Ahmetoğlu, Emine; Acar, İbrahim; Gıcı Vatansever, AynurOkul öncesi eğitimin niteliği tüm dünyada yaygın olarak 1970’lerden beri araştırılmaktadır. Okul öncesi eğitiminin kalitesinin artırılmasında şüphesiz ki öğretmen en etkili unsurlardan biridir. Öğretmenin okul öncesi dönem çocuğuyla aralarındaki etkileşim çocuğun yaşamında hayati öneme sahiptir. Nitelikli bir okul öncesi eğitiminde çocukların öğretmen ile etkileşimleri onların zihinsel kapasitelerini artırmakta, sosyal becerilerinin gelişimini desteklemekte ve toplumdaki ahlak kurallarına uygun davranışlar göstermelerini sağlamaktadır. Bunun yanında kaliteli öğrenci-öğretmen etkileşimi çocuğun akademik yaşantısına katkı sağlarken bir yandan da çocuğun daha katılımcı, girişken ve uyumlu olmasına ve akademik gelişimini tamamlamasına katkıda bulunmaktadır. Öğretmen-öğrenci etkileşiminin, çocuğun gelişimi üzerinde önemli etkiye sahip olması, öğretmen-çocuk arasındaki etkileşimin niteliğinin ölçülmesi için geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı ihtiyacını doğurmaktadır. Bu çalışmanın amacı “Öğretmen Etkileşim Ölçeği- ÖEÖ” (Caregiver Interaction Scale-CIS; Arnett, 1989) ve “Çocuk Öğretmen Etkileşim Ölçeği- ÇÖEÖ” (Child Caregiver Interaction Scale-CCIS; Carl, 2010) ölçme araçlarının geçerlik ve güvenirlik çalışmalarını ve Türkçe adaptasyonlarını yapmaktır. Çalışmaya Edirne’de okulöncesi eğitim kurumlarındaki çalışma grubu olarak 41 öğretmen ve 147 çocuk dâhil edilmiştir. İlişkisel tarama modeli olarak tasarlanmış olan bu çalışmada çalışma grubunu oluşturan öğretmenler ve çocuklar arasındaki ilişkiler araştırmacılar tarafından gözlenmiştir. Çalışmada ulaşılan verilerin analizi doğrulayıcı faktör analizi ile test edilmiştir. Ölçeklerin geçerli ve güvenilir olduğuna yönelik sonuçlar, çalışmanın bulgular ve sonuç kısmında açıklanmıştır.Öğe Öğretmen, Rehber Öğretmeni ve Okul Yöneticilerinin Kaynaştırma Uygulamalarının Başarısını Etkileyen Etmenleri Değerlendirmesi(2022) Burak, Yakup; Ahmetoğlu, EmineBu çalışma öğretmen, rehber öğretmeni ve okul yöneticilerinin kaynaştırma uygulamalarının başarısını etkileyen etmenleri değerlendirmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma verileri Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi’nden Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmi eğitim kurumlarında görev yapan öğretmen, rehber öğretmeni ve okul yönetici- lerinden kartopu örnekleme yöntemi ile toplanmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Genel Bilgi Formu ve Kaynaştırma Uygulamalarının Başarısını Etkileyen Etmenler Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmaya 13 okul yöneticisi, 218 Öğretmen ve 15 Rehber Öğretmeni olmak üzere toplam 246 katılımcı dâhil edilmiştir. Araştırma bulguların- dan elde edilen sonuçlara göre öğretmenlerin kaynaştırma uygulamalarının başarılı bir biçimde gerçekleşmesin- de fiziki koşulları, normal gelişim gösteren öğrencileri ve aileleri öncelikli etken olarak gördükleri, kendilerini (öğ- retmenler), rehber öğretmenlerini ve okul yöneticilerini ise en son etken olarak gördükleri bulunmuştur. Bununla beraber okul yöneticilerinin kaynaştırma uygulamalarının başarılı bir biçimde gerçekleşmesinde önemli bir etken olarak sivil toplum örgütlerini, normal gelişim gösteren öğrencileri ve fiziki koşulları gördükleri, kendilerini (okul yöneticileri), rehber öğretmenlerini ve Rehberlik Araştırma Merkezi’ni ise en son etken olarak gördükleri, rehber öğretmenlerinin ise normal gelişim gösteren öğrencileri, fiziki koşulları ve aileleri öncelikli, ancak kendilerini (reh- ber öğretmenleri), Rehberlik Araştırma Merkezi’ni, ilgili mevzuatı ise en son etken olarak gördükleri bulunmuştur. Son olarak araştırma bulgularına göre cinsiyet ve sınıf değişkeninde özel gereksinimli öğrenci olup olmaması öğ- retmen, rehber öğretmeni ve okul yöneticilerinin kaynaştırma uygulamalarının başarısını etkileyen etmenlerle ilgili görüşlerinde farklılık göstermezken öğrenim durumu değişkeninin farklılık gösterdiği belirlenmiştir.Öğe Okul öncesi dönem çocuklarının mizaçları ile akran ilişkileri arasındaki ilişkinin incelenmesi(Trakya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Sönmez, Kübra; Ahmetoğlu, EmineBu araştırma, okul öncesi dönem çocuklarının mizaçları ile akran ilişkileri arasındaki ilişkinin incelenmesi ile çocukların mizaçlarının ve akran ilişkilerinin çeşitli demografik değişkenlere göre incelenmesi amaçlanarak planlanmıştır. İlişkisel tarama modeli kullanılarak yapılan araştırmanın çalışma grubunu, Edirne il merkezinde okul öncesi eğitim veren 8 okul öncesi eğitim kurumuna devam etmekte olan 55-71 ay aralığındaki (M = 65,75; SS = 3,29) 265 çocuk (135 kız, 130 erkek), onların ebeveynleri ve öğretmenleri (n=15) oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri “Genel Bilgi Formu”, Rothbart ve arkadaşları (2001) tarafından geliştirilen “Çocuk Davranış Listesi-Kısa Form” (ÇDL) ve Fantuzzo ve arkadaşları (1998) tarafından geliştirilen, “Penn Etkileşimli Akran Oyun Ölçeği-Öğretmen Formu” (PEAOÖ) ile toplanmıştır. Okul öncesi dönem çocuklarının mizaçları ile akran ilişkileri arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla alt ölçekler arasında Pearson korelasyon analizi yapılmıştır. Engelleme Denetimi ile Oyun Etkileşimi arasında; Utangaçlık ile Oyundan Kopma arasında anlamlı düzeyde ilişki bulunamamıştır. ÇDL ve PEAOÖ’nin diğer tüm alt ölçekleri arasında anlamlı düzeyde ilişki bulunmuştur. Çocukların cinsiyetine göre dikkati odaklama, engelleme denetimi ve oyun etkileşiminde kızlar lehine, oyunun bozulması ve oyundan kopmada erkekler lehine anlamlı farklılık bulunmuştur. Çocukların yaşına göre engelleme denetimi, oyun etkileşimi ve oyunun bozulmasında, 55-60 ay aralığındaki ve 67-72 ay aralığındaki çocuklar kıyaslandığında 67-72 ay aralığındaki çocuklar lehine anlamlı farklılıklar elde edilmiştir. Oyundan kopma incelendiğinde ise, çocukların yaşı küçüldükçe bu davranışlarında artış olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Oyunun bozulması davranışında annesi çalışmayan çocuklar lehine anlamlı farklılık elde edilmiştir.Öğe Okul öncesi dönemdeki çocukların bilişsel işlevleri uygulama performanslarının sosyoekonomik düzeye göre incelenmesi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Aydın, Beste; Ahmetoğlu, EmineBu araştırmada okul öncesi dönemdeki çocukların bilişsel işlevlerinin uygulama performansının sosyoekonomik düzey değişkenine göre incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma ilişkisel tarama modelinde tasarlanmış olup araştırmanın örneklemini, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Edirne il merkezinde bulunan anaokulları ve anasınıflarında öğrenim görmekte olan 124 (64 kız, 60 erkek) çocuk oluşturmaktadır. Araştırmada demografik bilgilerin toplanması için araştırmacı tarafından oluşturulan “Genel Bilgi Formu” ve çocukların bilişsel işlevlerinin değerlendirilmesi için Lidz ve Jepsen (2007) tarafından geliştirilen Akşin Yavuz (2016) tarafından Türk kültürüne uyarlanan "Bilişsel İşlevlerin Uygulanması Ölçeği" kullanılmıştır. Araştırmada verilerin normalliği test edilmiş, dağılım normalitesi sağlandığı için verilerin analizinde Bağımsız Grup t- testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) teknikleri kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, çocukların bilişsel işlevleri uygulama performanslarında ailelerin sosyoekonomik düzeyinin, aile gelir düzeyinin, anne baba öğrenim durumunun ve annenin çalışma durumunun etkili olduğu belirlenirken çocuğun cinsiyeti ve kardeş sayısının herhangi bir farklılık oluşturmadığı belirlenmiştir. Sosyoekonomik düzey, gelir düzeyi ve anne baba öğrenim durumu yükseldikçe çocukların bilişsel işlev performanslarında da yükselme meydana geldiği tespit edilmiştir. Ayrıca çalışan annelerin çocuklarının bilişsel işlevleri uygulama performanslarının çalışmayan annelerin çocuklarına göre daha yüksek olduğu bulunmuştur.Öğe Okul Öncesi Dönemdeki Çocukların Bilişsel İşlevleri Uygulama Performanslarının Sosyoekonomik Düzeye Göre İncelenmesi(2022) Aydın, Beste; Ahmetoğlu, EmineBu araştırmada okul öncesi dönemdeki çocukların bilişsel işlevlerinin uygulama performansının sosyoekonomik düzey değişkenine göre incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma ilişkisel tarama modelinde tasarlanmış olup araştırmanın örneklemini, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Edirne il merkezinde bulunan anaokulları ve anasınıflarında öğrenim görmekte olan 124 (64 kız, 60 erkek) çocuk oluşturmaktadır. Araştırmada demografik bilgilerin toplanması için araştırmacı tarafından oluşturulan “Genel Bilgi Formu” ve çocukların bilişsel işlevlerinin değerlendirilmesi için Lidz ve Jepsen (2007) tarafından geliştirilen Akşin Yavuz (2016) tarafından Türk kültürüne uyarlanan "Bilişsel İşlevlerin Uygulanması Ölçeği" kullanılmıştır. Araştırmada Genel Bilgi formu ile toplanan demografik değişkenlere ilişkin frekans, yüzde ve ortalamalar bulunmuştur. Araştırmaya dâhil edilen okul öncesi dönem çocuklarının Bilişsel İşlevlerin Uygulanması Ölçeği ön test- son test puanlarının dağılımının normalliğini saptamak amacıyla çarpıklık (kurtosis) ve basıklık (skewness) puanları değerlendirilmiş dağılım normalitesi sağlandığı için Tek Yönlü Varyans Analizi (one-way ANOVA) yapılmıştır. İkiden daha fazla değişkenin olduğu durumlarda araştırmaya dâhil edilen okul öncesi öğrencilerinin demografik değişkenlerinde katılımcı sayısının eşit dağılmadığı durumlar Welch ANOVA analizi ile hesaplanmıştır. Anlamlı farklılık belirlenen ANOVA analizinde farkın kaynağının belirlenmesi için LSD Posthoc testi uygulanmış, farkın kaynağı bu analizle belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, çocukların bilişsel işlevleri uygulama performanslarında ailelerin kendilerini tanımladıkları sosyoekonomik düzey, ailenin gelir düzeyinin ve anne baba öğrenim durumunun etkili olduğu belirlenmiştir. Sosyoekonomik düzey, gelir düzeyi ve anne baba öğrenim durumu yükseldikçe çocukların bilişsel işlev performanslarında da yükselme meydana geldiği tespit edilmiştir.Öğe Okul öncesi eğitim kurumlarında grup ortamlarındaki oyunun değerlendirilmesi(Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Aşık Öztürk, Manolya; Ahmetoğlu, EmineBu araştırmada okul öncesi dönemdeki çocukların grup ortamlarındaki oyun davranışlarının değerlendirilmesi, oyunla ilişkili değişkenlerinin belirlenmesi ve oyun davranışları ile sosyal yetkinlikleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. İlişkisel tarama modelinde tasarlanan araştırmanın örneklemini, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Edirne il merkezinde bulunan anaokulları ve anasınıflarında görev yapan 46 okul öncesi öğretmeni ve yaşları 3 ile 6 arasında değişen 149 (75 kız, 74 erkek) çocuk oluşturmaktadır. Araştırmada demografik bilgilerin toplanması için araştırmacı tarafından geliştirilen Genel Bilgi Formu, çocukların serbest oyun zamanındaki oyun davranışlarının değerlendirilmesi için Lautamo (2012) tarafından geliştirilip Ahmetoğlu, Aşık-Öztürk ve Acar (2017) tarafından Türkçe’ye uyarlanan 38 maddelik "Grup Ortamlarındaki Oyunun Değerlendirilmesi (GOOD) Gözlem Formu" ve sosyal yetkinlik ve davranışlarının değerlendirilmesi amacıyla da LaFreniere ve Dumas (1995) tarafından geliştirilen, Çorapçı, Aksan, Arslan-Yalçın ve Yağmurlu (2010) tarafından Türkçe’ye uyarlanan “Sosyal Yetkinlik ve Davranış Değerlendirme-30 Ölçeği (SYDD-30)” kullanılmıştır. Araştırma kapsamında kullanılan Genel Bilgi Formu ile toplanan verilere ilişkin frekans, yüzdelik ve ortalama dağılımları bulunmuştur. Araştırmada toplanan verilerin normal dağılıma uygunluğu kontrol edilmiş ve normal dağılıma uygun olduğu belirlenen verilerin analizinde; Bağımsız Grup t-Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) ve Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Tekniği kullanılmıştır. Varyans analizi sonucunda, farkların kaynağını belirlemek amacıyla LSD testi yapılmıştır. Araştırmaya dahil edilen çocukların GOOD Gözlem Formundan aldıkları puan ortalamalarında çocukların kardeş sayısına, doğum sırasına, okul öncesi eğitim alıp almamasına, anne ve baba yaşına, anne öğrenim durumuna, sosyoekonomik durumuna, öğretmenin yaşına, medeni durumuna, öğrenim durumuna, sınıfın fiziksel koşullarını ve sınıftaki oyun materyallerini yeterli bulup bulmamasına, günlük olarak sınıfta yalnızca oyuna ayırdığı süreye, oyunu bir yöntem olarak kullanmakta kendini yeterli bulup bulmamasına, lisans eğitimi dışında oyun ile ilgili bir eğitim alıp almamasına, sınıfta gelişimsel problemi olan öğrencilerin olup olmamasına ve bu öğrencilerin engel türüne göre anlamlı farklılık olmadığı (p<0.05) bulunurken, GOOD Gözlem Formu puanları ile çocukların cinsiyeti, yaşı, gelişimsel probleminin olma durumu, baba öğrenim durumu, öğretmenin mesleki kıdemi ve öğrencilerin sosyal yetkinlik düzeyleri arasındaki farklılığın anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0.01).Öğe Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının Çocuk Haklarına İlişkin Tutumlarının İncelenmesi(2020) Pilatin, Gökçe; Ahmetoğlu, EmineÇocuk hakları, hukuki ve ahlaki olarak bütün çocukların doğdukları an itibariyle sahip oldukları sağlık, barınma, eğitim, ihmal ve istismar durumlarına karşı korunma gibi haklarının neler olduğunu tanımlamak adına kullanılan evrensel bir terim olarak ifade edilmektedir. Çocuk hakları aile ve öğretmenlere çocuğa tanınan hakların neler olduğunu en iyi şekilde öğreterek çocuğun sağlıklı gelişimini desteklemek amacıyla vardır. Bu nedenle öğretmenler çocuklara haklarını en iyi şekilde öğretebilmeleri ve haklarını kullanabilecekleri ortamlar yaratmaları açısından önemli bir role sahiptir. Bu doğrultuda bu araştırmada okul öncesi öğretmenliği bölümünde öğrenim görmekte olan öğretmen adaylarının çocuk haklarına ilişkin genel tutumlarını ve bu tutumları etkileyen değişkenlerin neler olduğunu belirlemek amacıyla yapılmıştır.Araştırmanın örneklemini Kuzey Batı Bölgesinde orta ölçekli bir devlet üniversitesinde Okul Öncesi Öğretmenliği birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıflarda öğrenim görmekte olan 226 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri Genel Bilgi Formu ve Çocuk Hakları Tutum Ölçeği (ÇHTÖ) ile toplanmıştır. Veri analizinde Pearson Korelasyon katsayısı, t-test, ANOVA istatistik yöntemleri kullanılmıştır.Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmen adaylarının çocuk haklarına ilişkin genel tutumlarının olumlu olduğu bulgusuna varılmıştır. Okul öncesi öğretmen adaylarının çocuk haklarına ilişkin tutumlarının sınıf, yaş, hayatının büyük bir bölümünü geçirmiş oldukları yerleşim birimi, kardeş sayısı, anne ve baba öğrenim durumu, öğretmen adayının ailesinin sosyo-ekonomik durumu, bölümü isteyerek seçme durumu, genel başarı düzeyi, ilk çocuk haklarını duyma zamanı, çocuk hakları sözleşmesini okuma durumu, çocuk hakları eğitimi alma durumu ve küçükken haklarına uygun davranılma durumuna göre anlamlı düzeyde farklılaşmazken, cinsiyete göre kadınların lehine anlamlı düzeyde farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Okul Öncesinde Fen Öğretimi, Bilim ve Teknoloji(2019) Yavuz, Ezgi Akşin; Ahmetoğlu, EmineAraştırmanın amacı okul öncesi eğitimi öğretmen adaylarının fen öğretimi tutumları ile bilim ve teknoloji hakkındaki görüşlerinin incelenmesidir. Araştırmada karma yöntem araştırmalarından açımlayıcı sıralı desen kullanılmıştır. Buna göre araştırmanın nicel boyutunu oluşturan birinci aşamasında okul öncesi öğretmen adaylarının fen öğretimine ilişkin tutumları belirlenmiş; buna bağlı olarak nitel boyutunu oluşturan ikinci aşamasında ise öğretmen adaylarının bilim ve teknoloji hakkındaki görüşleri benzetişimler aracılığıyla incelenmiştir. Araştırmaya Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı’nda 2017-18 eğitim öğretim yılında eğitime devam eden 4. sınıf öğretmen adayları arasından araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden toplam 90 katılımcı dahil edilmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre öğretmen adaylarının fen öğretimine yönelik tutumlarının orta ve üzeri düzeyde olduğu görülmektedir. Bununla birlikte öğretmen adaylarının bilim kavramını çoğunlukla değişme ve gelişme, aydınlatma ve rehber olma, bilgi kaynağı olma özellikleri ile algıladıkları; teknolojiyi ise değişim-gelişim, kullanıma göre olumlu ve olumsuz yönler ile ihtiyaç olma özellikleriyle betimledikleri sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Otizm spekterum bozukluğu olan çocuklara robot tarafından sunulan öğretim uygulamasının çocukların sembolik oyun becerileri üzerindeki ETKİLERİ(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Tuna, Ayşe; Ahmetoğlu, EmineBu araştırmanın amacı, Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) olan çocuklara robot tarafından sunulan ipucunun giderek arttırılmasıyla öğretim uygulamasının çocukların sembolik oyun becerileri üzerindeki etkilerini incelemektir. Araştırma sürecinde katılımcı çocuklara sembolik oyun olarak tasarlanan elma toplama oyunu beceri basamakları öğretilmiştir. Araştırma, tek denekli araştırma modellerinden katılımcılar arası çoklu başlama modeli ile desenlenmiştir. Araştırmaya OSB tanısı almış yaşları 6-8 yaş arası iki kız ve bir erkek çocuk katılmıştır. Uygulama süreci öncesi OSB tanısı almış olan bir erkek çocuk ile pilot uygulama gerçekleştirilmiştir. Araştırma süreci başlama düzeyi, öğretim, izleme ve genelleme oturumlarından oluşmaktadır. Araştırmada kullanılan öğretim uygulamasının katılımcı çocukların hedeflenen elma toplama oyunu beceri basamaklarını edinmeleri üzerindeki etkililiğini belirlemek için öğretim uygulaması beceri analizi formu kullanılarak veri toplanmıştır. Araştırma sonunda elde edilen etkililik verileri grafikler yoluyla gösterilerek analiz edilmiştir. Araştırmanın genelleme verileri öntest-sontest oturumları şeklinde düzenlenerek toplanmış ve bulgular görsel olarak belirtilmiştir. Ayrıca, çalışmanın sosyal açıdan önemini ortaya koymak için öznel değerlendirme yoluyla katılımcı çocukların ailelerinden ve öğretmenlerinden sosyal geçerlik verisi toplanmış ve betimsel olarak analiz edilmiştir. Araştırma sonrasında katılımcı çocukların hedef beceriyi edinim düzeylerine yönelik bulgular incelendiğinde üç katılımcı çocuğun uygulama evresi öncesi ve sonrası edinim düzeyleri karşılaştırıldığında performanslarında anlamlı bir artışın olduğu belirlenmiştir. Araştırmanın izleme oturumlarında ise tüm katılımcı çocukların hedef beceri edinim düzeylerini uygulama sona erdikten sonraki 1. ve 2. haftalarda %100 doğruluk düzeyinde korudukları gözlemlenmiştir. Genelleme bulgularına göre katılımcı çocukların uygulama sonunda edinilen hedef beceriyi kişiler ve ortamlar arasında %100 doğruluk düzeyinde genelleyebildikleri belirlenmiştir. Ayrıca, katılımcı çocukların aileleri ve öğretmenlerinden toplanan sosyal geçerlik verileri araştırmanın sosyal geçerliliğinin yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Bu araştırmayla, robot tarafından sunulan ipucunun giderek arttırılmasıyla öğretim uygulamasının OSB’li çocukların sembolik oyun olarak tasarlanan elma toplama oyunu beceri basamaklarını edinmeleri üzerindeki etkililiği belirlenmiştir ve bu doğrultuda ilgili alanyazın kapsamında tartışılarak ileriye dönük öneriler sunulmuştur.Öğe OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNDE AİLE KOÇLUĞU(2023) Vatansever, Aynur Gıcı; Ahmetoğlu, EmineOtizm Spektrum Bozukluğu (OSB), sosyal etkileşim ve iletişimde yetersizlikler ile sınırlı / tekrarlanan davranışlar olmak üzere iki temel karakteristik özellikle kendini gösteren karmaşık nöro-gelişimsel bozukluktur. Bu durum, OSB’nin nedenlerinin ortaya konulmasının, olası önleme yollarının belirlenmesinin ve daha da önemlisi çocuk-aile eğitiminin önemini ve ihtiyacını açıkça ortaya koymaktadır. OSB’li çocuklarda erken ve yoğun davranışsal müdahale en etkili müdahale biçimidir. Bu kapsamda nitelikli ve işlevsel erken ve yoğun özel eğitim verebilmek ancak aile işbirliği ile mümkün olmaktadır. Alanyazında erken müdahalenin özel eğitimciler ve aile üyeleri tarafından sunulması erken müdahale programlarını çeşitlendirip zenginleştirdiği gibi öğrenilen becerilerin genellenme olasılığını da arttırmaktadır. OSB’li çocuklarının eğitimine katılımlarını sağlayabilmek için ailelere sunulan yetişkin öğrenme yollarından biri koçluk uygulamalarıdır. Koçluk uygulamaları, ailelere sunulduğunda aile koçluğu adını almaktadır. Aile koçluğu modelinde aile ve uzman arasında tecrübe ve bilgi alışverişi yapılmaktadır. Bu çalışmanın amacı ulusal alanyazına Aile koçluğu termini tanıtmak, OSB’li çocuklarda kullanılmasının gerekliliği ve yararlarını ortaya koymaktır.Öğe OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARIN KAYNAŞTIRILMASI VE BÜTÜNLEŞTİRİLMESİNDE ÖĞRETMENLERLE İLGİLİ DEĞİŞKENLERİN İNCELENMESİ(2020) Burak, Yakup; Ahmetoğlu, EmineAHMETOĞLU3ÖzBu araştırmada otizm spektrum bozukluğu olan çocukların kaynaştırılması ve bütünleştirilmesinde öğretmenlerleilgili değişkenlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden olan ilişkisel taramamodeli kullanılmıştır. Araştırmanın örneklem grubunu Edirne il ve ilçelerinde yer alan özel ve resmi ilkokullardagörev yapan 674 sınıf öğretmeni oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak Segall ve Campbell(2007) tarafından Otizm Kaynaştırma Ölçeği olarak geliştirilen Segall (2011) tarafından yeniden yapılandırılan,altı senaryo ve 10 bölümden oluşan, Yerleştirme ve Hizmet Anketi kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göresınıf öğretmenlerinin sınıf içi rahatsız edici davranışlardan rahatsız olma düzeyleri ile yaş, mevcut pozisyondaçalışma süresi, çalıştığı otizmli öğrenci sayısı ve başarılı bir kaynaştırmayı etkileyen faktörlere ilişkin görüşleriarasında pozitif yönde bir ilişki varken, otizmli kaynaştırma öğrencisine yönelik öngörüleri, otizm konusundakiyöntemlere yönelik farkındalıkları arasında negatif yönde bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Ancak sınıföğretmenlerinin sınıf içi rahatsız edici davranışlardan rahatsız olma düzeyleri ile otizm bilgi düzeyleri, otizmlikaynaştırma öğrencisine yönelik his, tutum, görüşleri (duygusal tutum, öznel yargı ve öz yeterlik) arasındaanlamlı düzeyde bir ilişki olmadığı bulunmuştur.