Yazar "İnal, Hasan Ali" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Pelvik organ prolapsusu olan kadınlarda vajen epitelinin innervasyon derecesi ve subepitelyal dokunun immünohistokimyasal analizi(2008) İnal, Hasan Ali; Balkanlı Kaplan, PetekBu çalışmanın amacı pelvik organ prolapsusu olan kadınlarda vajinal epitelin innervasyon derecesini belirlemek ve subepitelyal konnektif dokuyu immünohistokimyasal yöntem kullanarak incelemektir. Aralık 2005 ile Ağustos 2007 tarihleri arasında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümüne başvuran prolapsusu olan hastalar çalışma, olmayanlar ise kontrol grubunu oluşturacak şekilde iki grup olarak düzenlendi. Vajen ön duvarı Aa noktasına uyan alandan fasyayı kapsayacak şekilde alınan biyopsi materyalleri, Aktin ve Protein Gen Product 9.5 ile immünohistokimyasal yöntem kullanılarak boyandı ve fotomikroskop (Carl-Zeiss; seri no:000262) ve çözümleyici program (KS300) aracılığı ile beş büyük büyütme alanında kasa olan submukozal derinlik, sinir çap ve sayısı değerlendirildi. Hastalar prolapsus seviyesi Evre-0 ve 1 olan yani prolapsusu olmayan ve Evre > 2 olan yani prolapsusu olan hastalar olmak üzere iki gruba ayrıldı. İki grup yaş, Body Mass Indeks, parite, vajinal doğum, müdahaleli doğum (epizyotomi), sezaryan, menopozal durum ve süre, Pelvik Organ Prolapsus-Kuantifikasyon sistemindeki en distal noktaların dağılımı, Pelvik Organ Prolapsus-Kuantifikasyon noktalarının himene olan ortalama uzaklığı, histolojik paremetrelerin (kasa olan submukozal derinlik, sinir sayısı ve çapı) farkları ve demografik özellikler ile histolojik paremetreler arasındaki ilişki açısından incelendiler. İstatiksel analiz için Student-t testi, Ki-Kare testi, Pearson Korelasyon Analizi ve Kovaryans Analizi kullanıldı. Prolapsuslu hastalar, prolapsusu olmayanlara göre daha ileri yaşlarda olup, doğum sayıları daha fazla ve tamamında normal vajinal doğum, bununla birlikte çoğunluğunda da epizyotomi öyküsü mevcuttu. Prolapsus hastalarında Body Mass Index daha düşüktü. Prolapsuslu hastalar çoğunlukla postmenopozal dönemde idi ve bu süre prolapsusu olmayanlara göre daha uzundu. Prolapsus oluşumunun önlenmesi açısından Hormon Replasman Tedavisi kullanımı fayda sağlamadığı görüldü. Kontrol grubunu oluşturan hastaların Pelvik Organ Prolapsus-Quantifikasyon sistemindeki en distal noktaları, en fazla arka kompartmanda iken, çalışma grubunu oluşturan hastalarda ise en distal noktaların ön ve apikal kompartmanda olduğu saptandı. Histolojik inceleme paremetreleri (kasa olan submukozal derinlik, sinir sayısı ve çapı) açısından gruplar karşılaştırıldığında ise, prolapsus grubunda istatiksel olarak sinir çapı daha küçük, sinir sayısı daha az ve kas dokusuna olan submukozal derinlik de anlamlı olarak daha geniş idi. Demografik özellikler ile histolojik paremetreler arasındaki ilişki açısından karşılaştırıldığında, doğum sayısı ile sinir çap ve sayısı arasında negatif korelasyon olduğu, yaş arttıkça vajinal duvar kalınlığının, sinir çap ve sayısının azaldığı, postmenopozal süre uzadıkça da vajinal duvar sinir sayısının azaldığı tespit edildi.