Yazar "İbiş, Kamuran" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bir olgu nedeniyle radyasyon hatırlatma dermatiti(2004) Tokatlı, Füsun; Uygun, Kazım; Tunçbilek, Nermin; Bayır, Gülden; İbiş, Kamuran; Uzal, CemRadyasyon hatırlatma dermatiti (RHD), daha önce radyoterapi yapılmış alanda kemoterapötik bir ajanın verilmesiyle oluşan doku reaksiyonu olarak tanımlanmaktadır. Literatürde sıklıkla taksanlara bağlı RHD bildirilmiştir. Bu sunumda, metastatik meme kanseri nedeniyle kemik metastazlarına yönelik radyoterapisinin tamamlanmasından kısa süre sonra paklitaksel alan hastada gelişen RHD bildirilmektedir.Öğe Böbrek hücreli karsinomda mediastinal lenf nodu metastazı: Olgu sunumu ve literatür derlemesi(2006) Alas, Coşar Ruşen; Saynak, Mert; Çaloğlu, Yürüt Vuslet; Çaloğlu, Murat; Karagöl, Hakan; İbiş, Kamuran; Uzal, Mustafa CemBöbrek hücreli karsinom böbreğin en sık görülen malign tümörüdür ve yetişkinlerdeki böbrek tümörlerinin %90-95'ini oluşturur. Tanı sırasında hastaların %30'unda uzak organ yayılımı vardır. Tanı anında uzak yayılım olması kötü prognozun güçlü bir göstergesidir. Yayılım lenf yoluyla ya da kan yoluyla olabilir. Akciğerler, kemikler, karaciğer, lenf nodları ve mediasten en sık yayılım görülen bölgelerdir. Akciğer parankim lezyonları böbrek hücreli tümörlerde sık görülmesine rağmen parankim tutulumu olmaksızın mediastinal lenf nodlarına yayılım nadirdir.Bu yazıda böbrek hücreli karsinom tanılı 71 yaşındaki erkek hasta sunuldu. Radikal nefrektomi ve ameliyat sonrası radyoterapi uygulanan hastanının toraks tomografisinde mediastinal lenfadenopati belirlendi. Olgumuz güncel literatür ışığında tartışıldı.Öğe Küratif radyoterapi veya kemoradyoterapi ile tedavi edilen lokal ileri mesane kanseri tanılı hastalarda lokal kontrol, uzak yineleme ve sağkalımı etkileyen faktörler(2006) Kaplan, Mustafa; Alas, Coşar Ruşen; Saynak, Mert; Çaloğlu, Yürüt Vuslet; Çaloğlu, Murat; İbiş, Kamuran; Uzal, Mustafa CemAMAÇ Ekim 1997-Haziran 2005 tarihleri arasında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı'nda küratif amaçlı radyoterapi veya kemoradyoterapi ile tedavi edilen, mesane kanseri tanılı 34 hastanın tedavi sonuçları geriye dönük olarak değerlendirildi. Sağkalımla ilgili olduğu bilinen prognostik faktörler incelendi.GEREÇ VE YÖNTEM Hastaların 30'u (%88) erkek ve 4'ü (%12) kadındı. Medyan yaş 69 idi (44-93). Patolojik tanı 20 hastada (%59) değişici hücreli karsinomdu. Medyan radyoterapi dozu medyan 62.5 Gy'di ve 11 hastaya (%32) eşzamanlı kemoterapi uygulandı. Medyan takip süresi 22 aydı (5-76 ay). Medyan genel sağkalım süresi ve medyan hastalıksız sağkalım süresi 14.2 ay (3.8-57.5 ay) ve 10 aydı (0-55 ay).BULGULAR Hastaların üç yıllık lokal kontrol, uzak metastazsız sağkalım, hastalıksız sağkalım, ve genel sağkalım oranları sırası ile %76.5, %72.2, %55 ve %41.1 bulundu. Lokal kontrolü olumsuz etkilyen faktörler, patolojik tanının epidermoid karsinom olması (p=0.002), eş-zamanlı kemoterapi uygulanmaması (p=0.003), eş-zamanlı tedavide sisplatin yerine karboplatinli kemoterapi uygulanması (p=0.004) ve tam transüretral rezeksiyon (TUR) yapılamamasıydı (p=0.008). İndifferansiye histoloji (p=0.012) ve eş-zamanlı kemoterapi uygulanmaması (p=0.046) uzak yayılımı etkileyen faktörlerdi. T4 evre (p=0.05), hemoglobin değerinin 10'un altında olması (p=0.032) ve eş-zamanlı kemoterapi uyglanmaması (p=0.017) ve tam TUR yapılamaması (p=0.049) genel sağkalımı olumsuz etkileyen faktörler olarak bulundu.SONUÇ Kas invazyonu yapmış lokal ileri evre mesane kanserinin tedavisinde sisplatin ile kombine radyoterapi (RT) kabul edilebilir bir tedavi şeklidir. Hastalara RT öncesi makroskopik total TUR yapılabilmesi lokal kontrol ve sağkalım için önemlidir. Ancak radyokemoterapi adayı olabilecek hastaların seçiminde sonuçları etkileyebilecek bütün faktörlerin değerlendirilmesi gerekmektedir.Öğe Larinks kanserli cilt metastazlı bir olgu sunumu(2006) Alas, Coşar Ruşen; Çaloğlu, Murat; Çaloğlu, Yürüt Vuslet; Saynak, Mert; Altaner, Şemsi; İbiş, Cem; İbiş, KamuranEpidermoid larinks karsinomunda uzak metastaz yaklaşık %6.5%7.2 oranında görülmektedir. Sıklıkla akciğer, karaciğer ve kemiğe yayılım saptanmakla birlikte cilt metastazı oldukça nadir görülür. Bir yıl önce lokal ileri evre larinks kanseri tanısı ile kliniğimizde küratif radyokemoterapi yapıldıktan sonra takibe alınan 56 yaşındaki erkek hasta, Mayıs 2006 tarihinde genel durum bozukluğu nedeniyle başvurdu. Fizik muayenesinde, sağ üst kol medialinde 0.5 cm ve sternum sağ yanında 1x1 cm çapında, mobil, düzgün sınırlı iki adet subkutan nodül ve diabetik ayak saptandı. Göğüs duvarındaki lezyon eksizyonel biyopsi ile çıkarıldı ve mikroskopik olarak primer tümör ile uyumlu cilt metastazı olduğu görüldü. Hastanın cilt metastazı dışında lokal veya uzak tutuluma rastlanmadı. Rutin kan ve biyokimya tetkileri sonucunda, anemi, hiperkalsemi, hiperglisemi ve hipernatremi bulundu. Semptomatik tedaviye rağmen genel durumu kötüleşmeye devam eden hasta hastaneye yatırılışının 3. gününde kaybedildi. Cilt metastazı, uzak metastatik yayılımın, lokal bölgesel yinelemenin veya daha önce bulgu vermemiş larinks tümörünün ilk işareti olabilmektedir. Genellikle kötü prognoz göstergesi olduğu bilinmektedir.Öğe Radyoterapinin kalp üzerine oluşturduğu kardiyak hasarı önlemede L-karnitin etkinliğinin amifostin ile karşılaştırılması(2008) İbiş, Kamuran; Çaloğlu, H. MuratTedavi amaçlı, toraksa uygulanacak yüksek doz radyoterapinin uzun dönemde kalp üzerinde ciddi ve çeşitli yan etkileri olabilmektedir. Toraks ışınlamalarının perikardiyal, miyokardial ve endokardiyal (valvüler ve arteriyal) dokularda akut inflamasyona ve progresif fibrozise neden olabileceği bilinmektedir. Malignitelerde kullanılan yeni tedavi yöntemlerinin sağkalım süresini uzatması nedeniyle kanser tedavisinin geç etkilerini önleme önemli bir araştırma konusu haline gelmiştir. Bu amaçla çeşitli radyoprotektör ajanlar denenmektedir. Çalışmamızda, radyoterapiden önce uygulanan amifostin ve karnitin ardından kalbi ışınlanan 20 haftalık ratlarda, etkili bir radyoprotektör olduğu bilinen amifostin ile karnitinin radyoterapiye bağlı kalp hasarından koruyucu etkinliğinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Kontrol, radyoterapi, yalnız amifostin, yalnız karnitin, amifostin ardından radyoterapi ve karnitin ardından radyoterapi grubu olmak üzere altı grup oluşturulmuş, radyoterapi gruplarına kalp alanına tek fraksiyonda 15 Gy radyoterapi uygulanmıştır. Deney gruplarına radyoterapiden 30 dakika önce amifostin 200 mg/kg ve karnitin 300 mg/kg dozunda intraperitoneal olarak uygulanmıştır. Altı aylık izlem sonunda ratların sakrifikasyon öncesi elektrokardiyografileri çekilmiş ve sakrifikasyon sonrası histopatolojik inceleme yapılmıştır. Radyoterapinin histopatolojik olarak vasküler hasar, atriyal fibrozis, miyokardiyal dejenerasyon ve ventriküler fibrozis ile değerlendirilen kardiyak hasara neden olduğu görülmüştür. Radyoterapiye amifostin eklenmesinin atriyal fibrozis, miyokardiyal dejenerasyon ve ventriküler fibrozis açısından kalbi koruduğu saptanmıştır. Radyoterapiye karnitin eklenmesinin ise kontrol grubu ile karşılaştırıldığında istenen düzeyde olmasa da miyokardiyal dejenerasyon ve ventriküler fibrozis açısından kalbi koruduğu saptanmıştır. Bununla birlikte vasküler hasar ve atriyal fibrozis açısından koruyucu etkisi olmamıştır. Radyoterapiye amifostin eklenmesi ile karnitin eklenmesi arasında vasküler hasar açısından fark görülmemiştir, her iki maddenin de vasküler hasardan koruyucu etkisi saptanmamıştır. Bununla birlikte amifostinin karnitine göre miyokardiyal dejenerasyon, atriyal fibrozisten koruyucu etkisi daha belirgindir. Ventriküler fibrozisten korumada ise amifostinin karnitinden üstün olduğu saptanmıştır. Elektrokardiyografik değerlendirmede ise RT'nin JTa, JTac, QTc aralıklarında uzamaya neden olarak aritmiye yatkınlık oluşturduğu; karnitin ve amifostinin JTa, JTac, QTc aralıklarındaki uzamayı önlediği gösterilmiştir.Öğe An unusual presentation of Merkel cell carcinoma(2012) İbiş, Kamuran; Saynak, Mert; Akalın, Taner; Nurlu, Dilek; Uzunoğlu, SernazYetmişbir yaşındaki erkek hastanın sırt ağrısı şikayetiyle hastaneye başvurusu sonrasında yapılan tetkiklerinde sol paravertebral alan ikinci vertebra düzeyinde kitle tespit edilmiş ve kitlenin en blok rezeksiyonu sonrasında histopatolojik olarak Merkel hücreli karsinom tanısı konmuştur. Postoperatif birinci ayında manyetik rezonans incelemede aynı alanda tespit edilen ve inoperabl olarak değerlendirilen kitle hastalığın hızlı ilerlediğini düşündürdü. Hasta radyokemoterapinin 6. gününde pnömoni sonucunda ortaya çıkan solunum yetersizliği nedeniyle hayatını kaybetti. Bu çok nadir görülebilecek bir olgu olmakla birlikte, intratorasik kitlelerin ayırıcı tanısında Merkel hücreli karsinom da düşünülmelidir.