Yazar "Ümit, Elif" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ekstranodal Baş Boyun Diffüz Büyük B Hücreli Lenfomalarının Geriye Yönelik Olarak Değerlendirilmesi ve Nodal Hastalık ile Karşılaştırılması(2021) Kırkızlar, Hakkı; Kırkızlar, Tuğcan Alp; Demirci, Ufuk; Gülsaran, Sedanur Karaman; Baş, Volkan; Ümit, Elif; Demir, AhmetAmaç: Baş boyun bölgesinden nodal veya ekstranodal tutulumlu diffüz büyük B hücreli lenfoma (DBBHL) tanısı alan hastaların klinikopatolojik özellikleri ve toplam sağkalım oranlarını incelemeyi ve karşılaştırmayı amaçladık. Hastalar ve Yöntem: Çalışmaya primer baş boyun bölgesi ekstranodal veya nodal tutulum ile başvuran DBBHL tanılı 52 erişkin hasta alındı. Hastaların demografik, klinik, patoloji, görüntüleme, tedavi, tedavi cevabı ve prognostik indeksleri değerlendirildi. İzlem ve sağkalım sonuçları gözden geçirildi. Bulgular: Hastaların 24’ü ekstranodal, 28’i ise nodal gruba dahil edildi. Nodal ve ekstranodal gruplar karşılaştırıldığında cinsiyet, yaş, Ki67 proliferasyon indeksi, BCL-2 pozitifliği, B semptom varlığı, performans durumu, LDH, prognostik indeksler, 1. basamak tedaviye yanıt açısından fark yoktu. Ekstranodal grupta germinal merkez benzeri B hücre kökeni, BCL-6 pozitifliği, erken evre hastalık nodal gruba göre daha yüksek oranda bulundu ve bu yükseklik istatistiksel olarak anlamlı saptandı (p değerleri sırasıyla 0.010, 0.016, 0.001). Ekstranodal tutulumların dağılımı tonsil (n: 10), tiroid (n: 5), nazofarenks (n: 2), maksiller sinüs (n: 2), parotis bezi (n: 2), nazal (n: 1), dil (n:1) ve bukkal mukoza (n: 1) şeklindeydi. Ortanca sağkalım nodal grupta 37 ay, ekstranodal grupta 43 ay idi. Bu farklılık istatistiksel olarak anlamlıydı (p= 0.022). Sonuç: Ekstranodal tutulum yeri ve sayısı DBBHL’de prognozu belirlemektedir. Çalışmamızda, baş boyun bölgesi primer ekstranodal DBBHL’lerin kökeninin germinal merkez B benzeri hücre yönünde olmasının, semptomların ve görünürlüğünün nodal olanlara göre daha erken olmasının ve dolayısıyla erken tanı ve tedavi şansının olmasının daha iyi sağkalıma neden olduğu sonucuna vardık. Bu nedenle santral sinir sistemi hariç baş boyun bölgesine sınırlı ekstranodal tutulumlar daha iyi bir prognostik belirteç olarak kabul edilebilir.Öğe Ruksolitinib Tedavisinin Aniden Kesilmesi Sonrasında Post-ET Myelofibrozis Bulgularında Alevlenme: Akılda Kalması Gereken Bir Klinik Tablo(2021) Demirci, Ufuk; Gülsaran, Sedanur Karaman; Baş, Volkan; Ümit, Elif; Kırkızlar, Hakkı; Demir, AhmetMiyeloproliferatif neoplazmalar (MPN’ler), kök hücre kaynaklı klonal miyeloproliferasyon ile karakterizedir. Janus kinaz 2 (JAK2) genindeki mutasyonların keşfedilmesinden sonra tedaviler için önemli bir hedef haline gelmiştir. Ruksolitinib kullanımının, sağkalımı arttırması, splenomegaliyi azaltmassı, JAK2 V617F varyant alel sıklığını azaltmasının yanında ayrıca hastalarda JAK1 inhibisyonu ile konstitusyonel semptomlarda önemli iyileşme ve sitokin salınımını azalttığı görülmektedir. Anemi ve trombositopeni gibi yan etkileri nedeniyle tedaviye devam edeilemediği durumlar olabilir. Tedavinin hızla kesilmesinden sonra farklı kliniklerde ilerleyebilen “Ruksolitinib Bırakma Sendromu” adı verilen klinik bir durum ortaya çıkabilir.