Yazar "Öztürk, Selda" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bipolar bozukluk manik atak tanılı hastaların atak şiddetinin video tabanlı duygu analizi ile değerlendirilmesi(Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2022) Öztürk, Selda; Çalıyurt, OkanBu çalışmada, Bipolar bozukluk manik atak tanısı olan hastaların atak şiddetinin video tabanlı duygu analizi ile değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Kesitsel tipte olan bu araştırma, 25.11.2019-07.04.2021 tarihleri arasında, Trakya Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Psikiyatri yataklı servisinde tedavi görmekte olan bipolar bozukluk manik atak tanısı olan (n=47) hastalar ile gerçekleştirildi. Veriler, araştırmacılar tarafından hazırlanan kişisel tanıtım formu, Young Mani Derecelendirme Ölçeği (YMDÖ) ve NOVFACE © duygu tanıma programı kullanılarak elde edildi. Verilerin analizinde, Wilcoxon testi, Friedman testi, Kruskal Wallis ve Mann Whitney U testi kullanıldı. Değişkenler arası ilişkileri incelemede Spearman Korelasyon Analizi kullanıldı. Hastaların mutluluk, üzüntü, öfke, iğrenme, şaşırma ve korku duyguları ile YMDÖ skorları arasındaki ilişki incelendiğinde; hastalar klinik iyileşme gösterdikçe YMDÖ skoru ile üzüntü ve öfke duygusu arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptandı (sırasıyla; r=0,368, p=0,059; r=0,431; p=0,025). Buna göre hastaların klinik iyileşmesi arttıkça hem üzüntü duygusunun hem de öfke duygusunun azaldığı belirlendi. Hastaların YMDÖ skoru ile korku duygusu arasında negatif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptandı (r=0,515, p=0,006). Buna göre hastaların klinik iyileşmesi arttıkça korku duygusunun da arttığı belirlendi. Hastaların hastalık süresi arttıkça üzüntü ve öfke duygularının anlamlı olarak arttığı saptandı (sırasıyla, p= 0,025; p= 0,044). Hastaların klinik iyileşme düzeyi arttıkça korku duygusunun arttığı, öfke ve üzüntü duygularının azaldığı belirlendi. Hastaların hastalık süresi arttıkça öfke ve üzüntü duygusunun da arttığı saptandı.Öğe İnfertil olan ve olmayan kadınlarda cinsel fonksiyonlar ve depresif belirtiler arasındaki ilişki(Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2017) Öztürk, Selda; Kahyaoğlu Süt, Hatice; Küçük, LeylaBu araştırmanın amacı, infertil olan ve olmayan kadınlarda cinsel fonksiyonlar ve depresif belirtiler arasındaki ilişkiyi incelemektir. Kesitsel tipte bu araştırma, Ekim 2015-Mart 2016 tarihleri arasında bir üniversitenin sağlık araştırma ve uygulama merkezi, yardımcı üreme teknikleri merkezine başvuran infertil kadınlar (n=96) ve jinekoloji polikliniğine başvuran fertil kadınlar (n=96) üzerinde yürütüldü. Veriler “Bilgi Formu”, “Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ)” “Kadın Cinsel Fonksiyon Sorgulama İndeksi (IFSF)” ile toplandı. Verilerin analizinde, Mann Whitney U testi, Ki-Kare testi ve Spearman Korelasyon analizi kullanıldı. İnfertil kadınların %87,5’inde, fertil kadınların %69,8’inde cinsel fonksiyonlarda azalma olduğu saptandı. İnfertil kadınların %29,2’sinin, fertil kadınların %18,8’inin depresif belirtiler yaşadığı belirlendi. İnfertil ve fertil kadınlarda cinsel ilişkide rahatsızlık, cinsel doyum ve cinsel ilişki sıklığı/libido ile IFSF toplam puanı arasında ileri derecede anlamlı ilişki bulundu (p <0,001). İnfertil kadınlarda cinsel ilişkide rahatsızlık (p=0,008), cinsel doyum (p=0,025) ve cinsel ilişki sıklığı/libido (p=0,004) ile BDÖ toplam puanı arasında anlamlı ilişki saptandı. Fertil kadınlarda IFSF toplam puanı ve cinsel doyum alt boyutu ile BDÖ toplam puanı arasında ileri derecede anlamlı ilişki belirlendi (p <0,001). Fertil kadınlarda cinsel ilişkide rahatsızlık alt boyutu ile BDÖ toplam puanı arasında anlamlı (p=0,002) ve cinsel ilişki sıklığı/libido alt boyutu ile BDÖ toplam puanı arasında ileri derede anlamlı ilişki saptandı (p <0,001).İnfertil ve fertil kadınlarda cinsel fonksiyonlarda azalma durumunda depresif belirtiler artmaktadır. KLP hemşirelerine hem infertil hemde fertil kadınlara cinsel fonksiyonlarının azalması ve depresif belirtiler yaşanması durumlarına yönelik başetme yöntemlerinin kazandırılması önerilmektedir.Öğe The Relationship Between Exposure to Violence from Husband and Their Families and Relatives and Sexual Dysfunction in Women with Infertility(2021) Süt, Hatice Kahyaoğlu; Öztürk, SeldaObjective: The aim of this study was to investigate the relationship between exposure toviolence from husband, and their families and relatives, and sexual dysfunction in women withinfertility.Methods: This cross-sectional study was conducted on 202 women with infertility at an AssistedReproductive Techniques Center of a state university located in the west of Turkey. InfertileWomen's Exposure to Violence Determination Scale, Index of Female Sexual Function, andinformation form were used for obtaining data.Results: The Infertile Women's Exposure to Violence Determination Scale total score was 40.5 ±9.9. The Index of Female Sexual Function score was 34.9 ± 6.4, and 36 women (17.8%) hadsexual dysfunction. The Infertile Women's Exposure to Violence Determination Scale total scoreof the women with sexual dysfunction (47.8 ± 14.7) was significantly higher than the total scoreof the women without sexual dysfunction (38.9 ± 7.7) (p < 0.001). Total score of the InfertileWomen's Exposure to Violence Determination Scale was negatively correlated with total score ofthe Female Sexual Function of Index (r = - 0.268; p < 0.001).Conclusion: In this study was found that women with infertility level of exposure to violencewere low. However, sexual dysfunction increases as the level of exposure to violence increases.Of the infertile women should be determined exposure to violence and sexual dysfunction levels.Öğe Sigara, Alkol, Madde Bağımlılığı Tedavi Programının (Samba)Problem Çözme Becerilerı Üzerine Etkisi(2020) Öztürk, Selda; Sarıkaya, Nihan AltanBu araştırmada Alkol/Madde Bağımlılığı Araştırma Tedavi ve Eğitim Merkezinde tedavi gören hastalarda Sigara, Alkol Madde Bağımlılığı Tedavi Programının problem çözme becerileri üzerine etkinliğini belirlemek amaçlanmıştır. Çalışma Temmuz-Ekim 2017 tarihleri arasında yatarak tedavi gören 31 hasta ile yarı deneysel olarak gerçekleştirilmiştir. Veriler hastanın kliniğe kabulünün gerçekleştiği ilk gün ve taburculuğunun gerçekleştiği gün kişisel bilgi formu ve Problem Çözme Envanteri ile toplanmıştır. Hastaların yaş ortalaması 38,5±14,1’dir. Hastaların %51,6’sı evli, %45,2’si lise mezunu, %67,7’si ailesi ile yaşamakta, %38,7’si herhangi bir işte çalışmamaktadır. Hastaların %16’sı daha önce yatarak tedavi görmüş, %41,9’u ise daha önce intihar girişiminde bulunmuştur. Hastaların Sigara, Alkol Madde Bağımlılığı Tedavi Programı eğitimi öncesi ve sonrası arasında puan ortalamalarında kişisel kontrol alt boyutunda istatiksel olarak anlamlı fark (p<0,001) bulunurken, diğer alt boyutlar ve toplam puan arasında anlamlı farklılık saptanmamıştır (p?0,05). Sigara, Alkol Madde Bağımlılığı Tedavi Programının hastaların problem çözme farkındalığında kişisel kontrol alt boyutunda daha etkili olduğu belirlenmiştir.Öğe Yoğun Bakımda Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet: Öfke Düzeyleri Hasta Yakınlarının Görüşlerini Etkiler mi?(2017) Gürdoğan, Eylem Paslı; Öztürk, Selda; Uğur, EsraAMAÇ: Bu çalışmada, hastası yoğun bakım ünitesinde yatan hasta yakınlarının sağlık çalışanlarına uygulanan şiddete ilişkin görüşleri ile öfke düzeyleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlandı.YÖNTEM: Kesitsel ve tanımlayıcı olarak yapılan bu çalışmanın örneklemini bir üniversite hastanesinin yoğun bakım ünitelerinde yatan hastaların yakınları oluşturdu. Verilerin toplanmasında hasta yakınlarının sosyodemografik özelliklerini ve sağlık çalışanına şiddete yönelik görüşlerini içeren anket formu ve "Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzı Ölçeği" kullanıldı. Veriler SPSS 21.0 programında, sayı yüzde, ortalamalar, Mann Whitney-U ve Kruskall Wallis testleri kullanılarak değerlendirildi.BULGULAR: Hasta yakınlarının %92'si şiddet uygulamanın hak arama yöntemi olmadığını düşünmekte, %13,3'ü sağlık çalışanına uygulanan şiddeti bazen onaylamaktaydı. Katılımcıların %69,3'ü uzun süre bekletilmeyi, %66,7'si, hasta ile ilgili bilgilendirme yapılmamasını, %53,3'ü hasta ve yakınlarının sabırsız davranışlarını, %44'ü şiddeti uygulayanların eğitimsizliklerini şiddet nedeni olarak belirtmişti. Sağlık çalışanlarına uygulanan şiddeti bazen onaylayan hasta yakınlarının sürekli öfke ve öfke dışa vurum puanları yüksek, öfke kontrol düzeyleri düşüktü (p<0,05). SONUÇ: Şiddet olayları sağlık çalışanları ve sağlık sistemi kadar şiddet uygulayanların bireysel özelliklerinden de kaynaklanmaktadır. Bireylerin öfke düzeyleri arttıkça, öfkelerini kontrol etmeleri zorlaşmakta ve şiddet eğilimleri artmaktadır.