Yazar "Özgün, Eray" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aspirinin insan kaynaklı hepatoma hücrelerinde paraoksonaz enzimlerinin protein düzeylerine ve arilesteraz aktivitesine etkisi(2019) Özgün, Eray; Özgün, Gülben SayılanAmaç: Bu çalışmanın amacı, aspirinin insan kaynaklı hepatoma hücrelerinde paraoksonaz-1,paraoksonaz-2 ve paraoksonaz-3 protein düzeylerine ve arilesteraz aktivitesine etkisini araştırmaktır.Gereç ve Yöntem: HepG2 hücreleri kontrol, 0.25 mM aspirin, 0.5 mM aspirin ve 1 mM aspirin olmaküzere 4 gruba ayrıldı ve hücreler 48 saat boyunca sırasıyla 0, 0.25, 0.5 ve 1 mM aspirin ile inkübe edildi.Hücre canlılığı 3-(4,5-Dimetil-2-tiazolil)-2,5-difenil-2H-tetrazolium bromür testi ile ölçüldü. Paraoksonaz-1,paraoksonaz-2 ve paraoksonaz-3 protein düzeyleri western blot yöntemiyle ölçüldü. Arilesteraz aktivitesisubstrat olarak fenilasetat kullanılarak spektrofotometrik olarak ölçüldü.Bulgular: 0.5 mM ve 1 mM aspirin hücre canlılığında anlamlı azalmaya yol açtı. Aspirinkonsantrasyonları paraoksonaz-1 ve paraoksonaz-2 protein düzeylerini anlamlı olarak değiştirmedi. 0.5ve 1 mM aspirin paraoksonaz-3 protein düzeylerini anlamlı olarak arttırdı. 0.25 mM, 0.5 mM ve 1 mMaspirin, arilesteraz aktivitesini anlamlı olarak arttırdı.Sonuç: Çalışmamız aspirinin insan kaynaklı hepatoma hücrelerinde paraoksonaz-1 ve paraoksonaz-2protein düzeylerini değiştirmediğini, paraoksonaz-3 protein düzeylerini ve arilesteraz aktivitesiniarttırdığını gösterdi.Öğe Caffeine Increases Apolipoprotein A-1 and Paraoxonase-1 but not Paraoxonase-3 Protein Levels in Human-Derived Liver (HepG2) Cells(2017) Özgün, Gülben Sayılan; Özgün, Eray; Tabakçıoğlu, Kıymet; Gökmen, Selma Süer; Eskiocak, Sevgi; Çakır, ErolBackground: Apolipoprotein A-1, paraoxonase-1 and paraoxonase-3 are antioxidant and anti-atherosclerotic structural high-density lipoprotein proteins that are mainly synthesized by the liver. No study has ever been performed to specifically examine the effects of caffeine on paraoxonase enzymes and on liver apolipoprotein A-1 protein levels. Aims: To investigate the dose-dependent effects of caffeine on liver apolipoprotein A-1, paraoxonase-1 and paraoxonase-3 protein levels. Study Design: In vitro experimental study. Methods: HepG2 cells were incubated with 0 (control), 10, 50 and 200 ?M of caffeine for 24 hours. Cell viability was evaluated by 3-(4,5-Dimethyl-2-thiazolyl)-2,5- diphenyl-2H-tetrazolium bromide assay. ApolipoproteinA-1, paraoxonase-1 and paraoxonase-3 protein levels were measured by western blotting. Results: We observed a significant increase on apolipoprotein A-1 and paraoxonase-1 protein levels in the cells incubated with 50 µM of caffeine and a significant increase on paraoxonase-1 protein level in the cells incubated with 200 µM of caffeine. Conclusion: Our study showed that caffeine does not change paraoxonase-3 protein level, but the higher doses used in our study do cause an increase in both apolipoprotein A-1 and paraoxonase-1 protein levels in liver cellsÖğe Deneysel kolitte L-karnitinin serum paraoksonaz, arilesteraz ve laktonaz aktivitelerine ve oksidatif duruma etkisi(2013) Özgün, Eray; Gökmen, Selma Süer; Yalçın, Ömer; Eskiocak, Sevgi; Özgün, Gülben SayılanAmaç: Oksidatif stres inflamatuvar barsak hastalıklarının patogenezinde önemli rol oynar. Bu çalışmada, antioksidan L-karnitinin deneysel kolitte, kolonda da sentez edilen paraoksonaz 1 enzim aktivitelerine ve oksidatif duruma etkisini inceledik.Gereç ve Yöntem: Wistar albino dişi sıçanlar kontrol, kolit, ön tedavi ve tedavi olmak üzere rastgele dört gruba ayrıldı. Kolit oluşturmak için kolit, tedavi ve ön tedavi gruplarına tek doz 1 mL asetik asit (%4) intrarektal olarak uygulandı. Ön tedavi grubuna kolit oluşturulmadan 1 saat önce, tedavi grubuna ise kolit oluşturulduktan 24 saat sonra 500 mg/kg L-karnitin tek doz halinde intraperitoneal olarak verildi. Tüm gruplar intrarektal uygulamadan 48 saat sonra sakrifiye edildi. Kolit varlığı histopatolojik olarak gösterildi. Serumda paraoksonaz, arilesteraz ve laktonaz aktiviteleri, total oksidan ve antioksidan durum, malondialdehit ve total sialik asit ölçüldü. Oksidatif stres indeksi formülden hesaplandı.Bulgular: Asetik asitle kolit oluşturulan grupta serum malondialdehit, total sialik asit, total oksidan durum ve oksidatif stres indeksi anlamlı olarak artarken, paraoksonaz, arilesteraz ve laktonaz aktiviteleri ve total antioksidan durum anlamlı olarak azaldı. L-Karnitin malondialdehit, total sialik asit, total oksidan durum ve oksidatif stres indeksinde anlamlı bir azalmaya yol açarken, sadece tedavi grubunun serum arilesteraz ve laktonaz aktivitelerinde anlamlı bir artışa yol açtı.Sonuç: Asetik asitle oluşturulan deneysel kolitte L-karnitin, arilesteraz ve laktonaz aktivitelerini arttırıcı, oksidatif stresi azaltıcı bir etkiye sahiptir. Bu nedenle L-karnitin, inflamatuvar barsak hastalıklarının tedavisinde yararlı olabilirÖğe Diyabetik Sıçanlarda Taurinin Paraoksonaz, Arilesteraz ve Laktonaz Aktivitelerine Etkileri(2016) Süt, Necdet; Akıncı, Mehmet; Gökmen, Selma Süer; Eskiocak, Sevgi; Özgün, Eray; Özgün, Gülben SayılanAmaç: Bu çalışmanın amacı streptozotosin ile oluşturulan deneysel diyabette taurinin plazmaparaoksonaz, arilesteraz ve laktonaz aktivitelerine etkisini araştırmaktır.Materyal ve Metod: Vücut ağırlıkları 204±11 g olan otuz altı adet Sprague-Dawley cinsi dişi sıçan,kontrol, taurin, diyabet ve diyabet+taurin olmak üzere rastgele ve eşit sayıda dört gruba ayrıldı. Diyabetoluşturmak için diyabet grubuna ve diyabet+taurin grubuna streptozotosin (40 mg/kg) intraperitonealolarak enjekte edildi. Taurin (%1), taurin grubu ve diyabet+taurin grubunun içme suyuna 21 günboyunca eklendi. Plazma paraoksonaz, arilesteraz ve laktonaz aktiviteleri, malondialdehit ve HDLkolesterol düzeyleri ölçüldü.Bulgular: Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında diyabet grubunda plazma paraoksonaz, arilesteraz velaktonaz aktiviteleri ve HDL kolesterol düzeyleri anlamlı olarak azalırken malondialdehit düzeylerianlamlı olarak arttı. Taurin tedavisi, streptozotosin ile diyabet oluşturulan sıçanlarda plazmaparaoksonaz, arilesteraz ve laktonaz aktivitelerinde anlamlı bir artışa ve plazma malondialdehitdüzeylerinde anlamlı bir azalmaya yol açtı.Sonuç: Çalışmamız taurinin, streptozotosin ile deneysel diyabet oluşturulan sıçanlarda plazmaparaoksonaz, arilesteraz ve laktonaz aktivitelerini arttırıcı etkiye sahip olduğunu gösterdi. Taurin,diyabetin aterosklerotik komplikasyonlarının önlenmesinde yararlı olabilir.Öğe Effect of palmitate-induced steatosis on paraoxonase-1 and paraoxonase-3 enzymes in human-derived liver (HepG2) cells(2019) Eskiocak, Sevgi; Özgün, Eray; Özgün, Gülben Sayılan; Tabakçıoğlu, Kıymet; Gökmen, Selma SüerAim: Palmitate is one of the most abundant fatty acid in both liver of healthy individuals and in patients with non-alcoholic fatty liver disease. Palmitate-induced steatosis in HepG2 cells is an in vitro non-alcoholic fatty liver disease model to investigate acute harmful effects of fat overaccumulation in the liver. Non-alcoholic fatty liver disease is strongly associated with atherosclerosis. Paraoxonase-1 and paraoxonase-3 are anti-atherosclerotic enzymes which are bound to high density lipoprotein in circulation and they are primarily synthesized by liver. There is no study that investigated the effect of palmitate-induced steatosis on paraoxonase-1 and paraoxonase-3 enzymes. The aim of present study was to investigate the effect of palmitate-induced steatosis on paraoxonase-1 and paraoxonase-3 enzymes in HepG2 cells. Methods: To induce steatosis, cells were incubated with 0.4, 0.7 and 1 mM palmitate for 24 hours. Cell viability was evaluated by 3-(4,5-Dimethyl-2-thiazolyl)-2,5-diphenyl-2H-tetrazolium bromide assay. Cells were stained with oil red O and triglyceride levels were measured. Paraoxonase-1 and paraoxonase-3 protein levels were measured by western blotting, their mRNA expression were measured by quantitative PCR and arylesterase activity was measured spectrophotometrically. Results: All palmitate concentrations caused a significant increase on paraoxonase-1 mRNA levels. Palmitate concentrations did not cause a significant change on paraoxonase-1 and paraoxonase-3 protein levels, paraoxonase-3 mRNA levels and arylesterase activities. Conclusion: Our study showed that palmitate-induced steatosis up-regulates paraoxonase-1 mRNA, has no effect on paraoxonase-1 and paraoxonase-3 protein levels, paraoxonase-3 mRNA and arylesterase activity in HepG2 cells.Öğe The Effect of Rosmarinic Acid on Cell Viability, Steatosis, Paraoxonase-1, and Paraoxonase-3 Protein Levels in Palmitateinduced Non-alcoholic Fatty Liver Disease Model in HepG2 Cells(2021) Yakşi, Esra; Özgün, ErayAim: We aimed to investigate the effect of rosmarinic acid (RA) on cell viability, steatosis, paraoxonase (PON)1, and PON3 protein levels inpalmitate-induced non-alcoholic fatty liver disease (NAFLD) model in HepG2 cells.Materials and Methods: To induce an experimental steatosis model, HepG2 cells were incubated with 1 mM palmitate for 24 hours. For thetreatment, non-toxic RA concentrations were added to the cell culture medium simultaneously with the palmitate. Cell viability was evaluated by3-(4,5-dimethyl-2-thiazolyl)-2,5-diphenyl-2H-tetrazolium bromide assay. To evaluate steatosis, intracellular triglyceride levels were measured andthe cells were examined microscopically with Oil-Red O staining. PON1 and PON3 protein levels were measured by Western blotting.Results: 1 mM palmitate caused a significant decrease in cell viability and a significant increase in triglyceride levels, but it did not significantlychange PON1 and PON3 protein levels. RA caused a significant increase in cell viability and a significant decrease in triglyceride levels in thepalmitate-treated cells. Similar findings with the triglyceride levels of cells were shown in microscopic examination of cells that were stained withOil-Red O. RA did not significantly change PON1 and PON3 protein levels in neither non-treated cells nor treated cells with palmitate.Conclusion: Our study showed that RA increases cell viability and decreases steatosis, but it does not change PON1 and PON3 protein levels inpalmitate-induced NAFLD model in HepG2 cells.Öğe Elevated serum levels of 8-hydroxy-2-deoxyguanosine in mild-moderate acne vulgaris(2018) Korkmaz, Selma; Özgün, ErayAcne vulgaris (AV) is a chronic inflammatory disease of the pilosebaceous unit. Although some mechanisms have been suggested in the etiopathogenesis of AV in several studies, they have not yet been clarified. This study aims to investigate the level of 8-hydroxy-2’-deoxyguanosine (8-OHdG) in acne vulgaris and its relationship with disease severity. Thirty-five patients with mild to moderate acne vulgaris and 30 healthy control participants were included in the study. The clinical severity of AV was determined by using the global acne score (GAS). The 8-OHdG level was measured by an enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA). Total oxidant status (TOS), total antioxidant status (TAS), and oxidative stress index (OSI) scores were measured as oxidative stress markers. Levels of 8-OHdG were higher in AV compared to healthy controls (P = 0.036). A strong positive correlation between GAS and 8-OHdG was found in those with AV (p = 0.007, r = 0.444). And while TAS and TOS levels were significantly lower in AV patients, OSI levels were found to be significantly higher compared to healthy controls (p <0.001, p <0.001, and p = 0.036, respectively). The level of serum 8-OHdG is elevated in mild to moderate AV and this elevation become evident with the increase of disease activity.Öğe HBsAg Pozitif Hastalarda Hepatit Delta Virüsü Seroprevalansının Retrospektif Olarak Değerlendirilmesi(2022) Eryıldız, Canan; Özgün, Eray; Yuluğkural, Zerrin; Tezel, Ahmet; Şakru, NerminAmaç: Çalışmamızda, HBsAg pozitif hastalarda hepatit delta virüsü (HDV) seroprevalansının belirlenmesi ve anti-HDV saptanan hastalarda hepatit B serolojik belirteçleri ile çeşitli biyokimyasal parametrelerin incelenmesi amaçlandı. Yöntem: Hastanemize Ocak 2015-Aralık 2021 tarihleri arasında başvuran ve anti-HDV çalışılmak üzere laboratuvarımıza örneği gönderilen 1831 HBsAg pozitif hasta çalışmaya dâhil edildi. Hastaların aynı başvuru sırasında incelenen diğer hepatit B serolojik belirteçleri, HBV-DNA düzeyleri, anti-HCV ve anti-HDV test sonuçları ile karaciğer transaminazları, serum albümin ve bilirubin düzeyleri, trombosit sayısı ve INR değerleri de geriye dönük olarak hastane kayıtlarından incelendi. Bulgular: HBsAg pozitif hastaların %3.6’sında anti-HDV testi pozitif saptandı. Anti-HDV pozitiflik oranının erkek olgularda kadınlardan daha düşük olduğu belirlendi (p=0.009). Yıllara göre anti-HDV pozitiflik oranlarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık görülmedi (p>0.05). Anti-HDV negatif olgularda HBV-DNA pozitifliğinin, anti-HDV pozitif hastalardan yüksek olduğu belirlendi (p=0.001). Anti-HDV negatif olgularda anti-HBe pozitiflik oranının, anti-HDV pozitif olgulardan yüksek olduğu saptandı (p=0.001). Delta antikoru saptanan hastalarda trombosit sayısı ve albümin değerlerinin antikor saptanmayan hastalara göre düşük olduğu görülürken, INR değerleri yüksek bulundu (p<0.01). Sonuç: HBsAg pozitif hastalarda %3.6 oranında saptanan anti-HDV pozitifliğinin ülkemizde özellikle batı bölgelerde yapılan çalışmalar ile uyumlu olduğu görülmektedir. Hepatit D enfeksiyonunun klinik seyri göz önüne alındığında, hepatit B enfeksiyonlu hastaların hepatit D açısından taranması ve izlemi bu hastalığın yönetimi açısından oldukça önem taşımaktadır.Öğe İsoproterenol ile deneysel miyokart infarktüsü oluşturulan sıçanlarda melatoninin serum paraoksonaz aktivitesine etkisi(Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2013) Özgün, Eray; Gökmek, Selma SüerBu çalışmanın amacı, aterosklerozdan bağımsız bir deneysel miyokart infarktüs modelinde, serum paraoksonaz aktivitesini ve melatoninin bu aktivite üzerine etkisini incelemektir. Wistar albino erkek sıçanlar, kontrol, melatonin, isoproterenol ve isoproterenol+melatonin olmak üzere gruplara ayrıldı. Melatonin (10 mg/kg/gün), %4 etanol içinde çözülerek, melatonin ve isoproterenol+melatonin gruplarına yedi gün boyunca intraperitoneal olarak verildi. Miyokart infarktüsü oluşturmak için, isoproterenol ve isoproterenol+melatonin gruplarına altıncı ve yedinci günlerde isoproterenol (150 mg/kg/gün) intraperitoneal olarak verildi. Kalbin patolojik olarak incelenmesi için her gruptan birer sıçan rastgele seçildi ve onbeşinci güne kadar yaşatıldı. Diğer sıçanlardan, son isoproterenol enjeksiyondan 24 saat sonra intrakardiyak kan alındı. Serumda paraoksonaz aktivitesi, troponin I, total oksidan durum, total antioksidan durum, malondialdehit, trigliserit, total ve yüksek dansiteli lipoprotein kolesterol ölçüldü. Paraoksonaz/yüksek dansiteli lipoprotein oranı, oksidatif stres indeksi, çok düşük dansiteli lipoprotein ve düşük dansiteli lipoprotein kolesterol ve ateroskleroz indeksi formüllerden hesaplandı. İsoproterenol grubunun paraoksonaz aktivitesi, paraoksonaz/yüksek dansiteli lipoprotein oranı ve total antioksidan durum düzeyi kontrol grubundan düşük, malondialdehit, total oksidan durum ve oksidatif stres indeksi ise yüksekti (tümü için p=0.000). İsoproterenol+melatonin grubunun paraoksonaz aktivitesi ve paraoksonaz/yüksek dansiteli lipoprotein oranı isoproterenol grubundan yüksek, malondialdehit, total oksidan durum ve oksidatif stres indeksi ise düşüktü (tümü için p=0.001). Sonuç olarak, çalışmamız deneysel miyokart infarktüsü sonrası serum paraoksonaz aktivitesinin azaldığını, melatonin verilişinin ise bu azalmayı önlediğini gösterdi.Öğe Karaciğer iskemi/reperfüzyon hasarında ?-lipoik asit ve L-karnitin’in koruyucu etkileri(2014) Özgün, Gülben Sayılan; Özgün, Eray; Başaran, Ümit Nusret; Altaner, Şemsi; Süt, Necdet; Eskiocak, SevgiAmaç: Oksidatif stres, karaciğer iskemi/reperfüzyon hasarının patogenezinde önemli rol oynar. Bu nedenle antioksidanlar karaciğer iskemi/reperfüzyon hasarına karşı koruyucu olabilir. Bu çalışmanın amacı karaciğer iskemi/reperfüzyon modelinde ?-lipoik asitin ve L-karnitinin, karaciğerde total oksidan düzeyine, lipid peroksidasyonuna, protein oksidasyonuna, nötrofil infiltrasyonuna ve hepatik nekroza etkilerini incelemektir.Gereç ve Yöntemler: Wistar albino erkek sıçanlar rastgele olarak 4 gruba ayrıldı: Sham (n=7), iskemi/reperfüzyon (n=7), ?-lipoik asit (n=8) ve L-karnitin (n=8). ?-Lipoik asit (100 mg/kg) ve L-karnitin (100 mg/kg) sırasıyla, ?-lipoik asit grubuna iskemi/reperfüzyon protokolünden 15 dakika önce ve L-karnitin grubuna 30 dakika önce intraperitoneal yoldan uygulandı. Hepatik iskemi/reperfüzyon oluşturmak için; iskemi sham grubu hariç diğer gruplara 60 dakika iskemi ve devamında 30 dakika reperfüzyon uygulandı. Karaciğerdeki total oksidan, malondialdehit, ileri protein oksidasyon ürünleri ve miyeloperoksidaz düzeyleri ölçüldü. Hepatik hasar mikroskopik olarak skorlandı. Bulgular: Nötrofil infiltrasyonunun göstergesi olan myeloperoksidaz düzeylerinde reperfüzyon prosedürü sonrası anlamlı bir değişme yoktu. Hem L-karnitin hem de ?-lipoik asit hepatik nekrozu anlamlı derecede azalttı. L-karnitin iskemi/reperfüzyon hasarında karaciğerde total oksidan düzeyi, lipid peroksidasyonu ve protein oksidasyonunda artışı önlerken, ?-lipoik asit sadece lipid peroksidasyonunu önledi.Sonuç: Sonuç olarak; ?-lipoik asit ve L-karnitinin iskemi/reperfüzyon hasarına karşı koruyucu etkilere sahip olduğunu söyleyebilirizÖğe Melatoninin Deneysel Miyokart Infarktüsünde Serum Paraoksonaz ve Laktonaza Etkisi(2018) Özgün, Eray; Özgün, Gülben Sayılan; Usta, Ufuk; Eskiocak, Sevgi; Gökmen, Selma SüerAmaç: Melatoninin isoproterenol ile oluşturulan miyokart infarktüsünde paraoksonaz ve laktonazaktivitelerine etkisini incelemektir.Materyal ve Metod: Sıçanlar kontrol, melatonin, ISO ve ISO+melatonin olmak üzere dört gruba ayrıldı.Melatonin ve ISO gruplarına 7 gün boyunca intraperitoneal olarak melatonin enjekte edildi. ISO veISO+melatonin gruplarına 6. ve 7. günlerde intraperitoneal olarak isoproterenol enjekte edildi. Hergruptan birer sıçan son isoproterenol enjeksiyonundan sonra 15 gün daha yaşatılarak kalp dokularıhistopatolojik olarak incelendi. Diğer tüm sıçanlar 8. günde sakrifiye edilerek serum troponin I vemalondialdehit düzeyleri, total oksidan ve antioksidan durum, paraoksonaz ve laktonaz aktiviteleriölçüldü. Oksidatif stres indeksi formülden hesaplandı.Bulgular: Deneysel miyokart infarktüsü serum troponin I düzeylerinin artışı ile kanıtlandı, fibrotikalanların varlığını gösteren histopatolojik inceleme ile de desteklendi. İsoproterenol ile oluşturulanmiyokart infarktüsünde, malondialdehit, total oksidan durum ve oksidatif stres indeksi anlamlı olarakartarken, total antioksidan durum, paraoksonaz ve laktonaz aktiviteleri anlamlı olarak azaldı. Melatonin,isoproterenol ile oluşturulan miyokart infarktüsünde, serum malondialdehit, total oksidan durum veoksidatif stres indeksini anlamlı olarak azalttı ve paraoksonaz ve laktonaz aktivitelerini anlamlı olarakarttırdı. Sağlıklı sıçanlarda melatonin serum laktonaz aktivitesini artırdı.Sonuç: Melatonin, isoproterenol ile oluşturulan miyokart infarktüsünde serum paraoksonaz ve laktonazaktivitelerinde gözlenen azalmayı önler.Öğe Research of Urgent Biochemistry Test Ordering Habit(Trakya Üniversitesi, 2018) Elmacı, Kubilay; İnce, Betül; Eskiocak, Sevgi; Özgün, ErayAims: This study aims to reveal the inappropriate use of biochemical laboratory testing at Trakya University Hospital Biochemistry Laboratory, increase the awareness of the physicians and prevent time loss.Methods: This study was descriptive, retrospective and carried out by scanning data resources. Two 48-hour intervals were chosen to evaluate the test ordering habits of the physicians working at Trakya University Hospital. Between the dates of 3rd - 5th of November 2017, Trakya University Hospital Biochemistry Laboratory was working fully functionally. However, between the dates of 10th - 12th of November 2017, the automation system of the hospital was scheduled to be shutdown due to a technical error. All the physicians working at Trakya University Hospital were informed about the technical error of the automation system and were told that they would need to order only stat tests by using old-fashioned test request forms. The data of ordered tests in these two-time intervals were analyzed and compared by using frequencies and percentages as descriptive statistics. Results: The mean number of tests per patient was 23 between 3rd - 5th of November 2017 and 15.5 between 10th - 12th of November 2017. The number of patients who had at least one test order decreased only 13.1% between 10th - 12th of November 2017. The total number of departments who made at least one test order increased by one between 10th - 12th of November 2017. Conclusion: This study indicates that physicians should be more careful while ordering tests which are necessary. Therefore, there is a need for better communication between the laboratory staff and physicians that also plays a significant role in providing better health care for the patients.Öğe Streptozotosin ile diyabet oluşturulmuş sıçanlarda L-karnitinin nitrik oksit metabolizması üzerine etkisi(2014) Özgün, Gülben Sayılan; Özgün, Eray; Eskiocak, Sevgi; Süt, NecdetAmaç: Bu çalışmanın amacı, streptozotosin ile diyabet oluşturulan sıçanlarda L-karnitinin plazma ve karaciğerde nitrik oksit metabolizması üzerine etkisini incelemektir.Metod: Sprague Dawley dişi sıçanlar, kontrol, L-karnitin, diyabet ve diyabet+L-karnitin olmak üzere rastgele gruplara ayrıldı. Diyabet ve diyabet+L-karnitin gruplarına sitrat tamponunda (pH 4.5) hazırlanmış tek doz streptozotosin (40 mg/kg) intraperitoneal olarak enjekte edildi. Diğer gruplara sitrat tamponu intraperitoneal olarak enjekte edildi. Streptozotosin enjeksiyonundan 72 saat sonra 15 gün boyunca L-karnitin ve diyabet+L-karnitin gruplarına L-karnitin (500 mg/kg/gün) verildi. Diğer gruplara 15 gün boyunca serum fizyolojik intraperitoneal olarak verildi. Kan glukozu (72. saatte ve deney sonunda), karaciğer dokusu nitrik oksit ve indüklenebilir nitrik oksit sentaz, plazma nitrik oksit ve nitrotirozin düzeyleri ölçüldü.Bulgular: Diyabetik grupların kan glukoz düzeyleri, diğer gruplara göre anlamlı derecede yüksekti. Diyabet+L-karnitin grubunun kan glukozu değişim yüzdesi, diğer gruplara göre düşüktü. Aynı zamanda diyabet+L-karnitin grubunun plazma nitrik oksit düzeyi kontrol grubuna göre yüksekti. L-karnitin uygulanan grupların plazma nitrotirozin düzeyleri, diyabet grubuna göre düşüktü. Grupların karaciğer indüklenebilir nitrik oksit sentaz ve nitrik oksit düzeyleri arasında fark yoktu.Sonuç: Sonuç olarak çalışmamız; deneysel diyabette 15. gün sonunda plazma ve karaciğer nitrik oksit ve karaciğer indüklenebilir nitrik oksit sentaz düzeylerinin değişmediğini ancak plazma nitrotirozin düzeyinin arttığını gösterdi. Diğer yandan çalışmamız, L-karnitinin plazma nitrik oksit düzeylerinde artışa, plazma nitrotirozin düzeylerinde azalmaya neden olduğunu, oysa karaciğer nitrik oksit ve indüklenebilir nitrik oksit sentaz düzeylerine etkisinin olmadığını gösterdi.