Yazar "Çelik, Mehmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Allianoi'da bulunan Bergama tipi friz ve sütun başlıkları(Trakya Üniversitesi, 2009) Çelik, Mehmet; Yaraş, AhmetAllianoi, İzmir ili, Bergama ilçe sınırları içinde 18 km kuzeydoğusunda, Bergama-İvrindi karayolu üzerinde bulunan Paşa Ilıcası mevkiindedir.Yapılan çalışmada 1998?2000 yılında Allianoi kurtarma kazısında ortaya çıkarılan Bergama tipi 8 adet friz, 4 adet sütun başlığı ile 2 adet ante başlığı incelenmiş olup, Bergama tipi bezemenin çıkış noktası, mimarideki kullanım alanları ve tarihsel süreç içerisinde Allianoi'da bulunan friz ve sütun başlıklarının yeri saptanmaya çalışılmıştır. Bu nedenle, Allianoi'da bulunan Bergama tipi friz ve sütun başlıkları dışında, Anadolu ve Anadolu dışında, Bergama tipi bezemenin görüldüğü mimari unsurlardan örnekler incelenip stilistik açıdan değerlendirmeler yapılmıştır.Çalışma sonucunda, Allianoi'da bulunan Bergama tipi friz ve sütun başlıklarının, Anadolu ve Anadolu dışındaki örnekler ışığında, stilistik özellikleri ve Allianoi'un mimari açıdan tarihsel süreci göz önüne alındığında M.S. 2 y.y.'ın başına tarihlendiği düşünülmektedir.Öğe Bethesda Kategori ÖBA/ÖBFL için Malignite Oranları: Tek Merkez Deneyimi(2016) Can, Nuray; Salt, Semra Aytürk; Taştekin, Ebru; Sezer, Yavuz Atakan; Çelik, Mehmet; Puyan, Fulya Öz; Usta, UfukAmaç: Tiroidnodüllerinin prevelansı yüksek olmasına rağmen, bu nodüller için malignite oranları düşüktür. Bu nedenle, cerrahi yaklaşım gerektiren malign nodülleri, benign nodüllerden ayırmak çok önemlidir. Ultrasonografi, ultrasonografi eşliğinde ince iğne aspirasyonu ve ayrıca Tiroid Sitopatolojisi için Bethesda Raporlama Sistemi tiroid nodüllerinin değerlendirilmesinde fayda sağlamaktadır. Ancak, bu sistem 'Önemi Belirsiz Atipi/ Önemi Belirsiz Foliküler Lezyon (ÖBA/ÖBFL)' olarak adlandırılan problemli bir kategori içermektedir. Bu kategori için son zamanlarda bildirilen malignite yüzdeleri %5 ile %96,7 arasında değişmektedir. Bu çalışmada merkezimizde incelenen ilk ince iğne aspirasyon tanısı ÖBA/ÖBFL olan tiroid nodüllerindeki malignite oranlarının sunulması amaçlanmaktadır. Yöntem: Yedi yıl süresince, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilimdalı'nda (Edirne, Türkiye) incelenen hastaların tanıları (ince iğne aspirasyon ve tiroidektomi) geriye dönük olarak değerlendirildi. Bulgular: İnce iğne aspirasyon sitolojisinde ÖBA/ÖBFL tanısı alan 153 hastadan 68'inde (%44,4) histopatolojik tanı papiller tiroid karsinomu, 1'inde (%7) foliküler karsinom ve 1'inde (%7) de medüller karsinom idi. Tartışma ve Sonuç: Tiroid Sitopatolojisi için Bethesda Raporlama Sistemi bazı tanı kategorilerinde standardizasyon sağlamışsa da, ÖBA/ÖBFL kategorisi hala subjektif sitolojik kriterleri barındırmakta ve farklı çalışmalarda oldukça değişken histolojik malignite oranları bildirilmektedir. Bu nedenle, immünositokimya ve özellikle moleküler testler gibi yardımcı yöntemlerin kullanılması tiroid nodüllerinin preoperatif tanısında faydalı olabilir.Öğe Clinical, pathological and endocrinological evaluationof patients with microscopic transsphenoidal pituitarysurgery(2021) Özçelik, Serhat; Gökkaya, Naile; Tiryaki, Mehmet; Aydoğmuş, Evren; Çelik, Mehmet; Yavuzer, Dilek; Aydin, KadriyeAim: Detailed evaluation of patients in preoperative stage is an important factor that reduces morbidity and mortality as well as theoperation itself. In our study, we aimed to examine clinically, pathologically and endocrinologically, the patients who were decided toundergo transsphenoidal surgery, in light of the literature. Materials and Methods: In this retrospective observational study, preoperative and pathological data of consecutive pituitaryadenoma patients who applied to our department from January 2019 to June 2020 and underwent transsphenoidal surgery withmicroscopic methods, were examined. Results: The study included a total of 31 patients. Distribution of patients in relation to pathological diagnoses was as follows:Functional pituitary adenoma (n: 15), non-functional adenoma (n: 11), apoplexy (n: 2), carcinoma metastasis (n: 2) andcraniopharyngioma (n: 1). No statistically significant difference was found between functional and non-functional adenomas, interms of tumor size, cavernous sinus invasion, Ki-67 index and p53 staining pattern (p> 0.05) whereas presence of suprasellarextension and visual field defect were significantly more in non-functional adenomas (p = 0.015, p = 0.045, respectively). Conclusion: Highly invasive character was detected in both functional and non-functional pituitary Ki-67 indexes were low in thestudy population, increased p53 expression was noticeable. We can state that the Ki-67 index may not be directly proportional tothe invasive behavior of the disease.Öğe Comparison of Tp-e interval, QTc interval and Tp-e/QTc ratios between non-diabetic and prediabetic population(2020) Ardahanlı, İsa; Çelik, MehmetAim: Increased blood glucose concentration and cardiac autonomic nerve dysfunction are associated with an increased risk of malignant ventricular arrhythmia. Tp-e interval, Tp-e/QT, and Tp-e/QTc are novel parameters used to assess ventricular arrhythmogenicity. This study aimed to compare these parameters with the healthy control group in prediabetics. Materials and Methods: The ECGs of 58 prediabetic patients (29 male, 59.74 ±13.25 years) were examined and matched with the ECGs of 59 healthy controls (28 male, 61.75 ± 12.66 years) that were matched with gender, age and body mass index. From the 12-lead ECG Tp-e and QT intervals were measured and by Bazett's formula QTc was calculated. Tp-e/QT and Tp-e/QTc proportions were also determined. Results: In prediabetic patients, the mean Tp-e interval was significantly longer than the control group (79.07 ± 8.17 vs 72.03 ± 9.77 ms, respectively; p 0.001). Also in prediabetic, Tp-e/QT and Tp-e/QTc were significantly higher than the controls (respectively 0.21 ± 0.25 vs 0.19 ± 0.03 and 0.19 ± 0.02 vs 0.17 ± 0.02; p 0.001). Other ECG parameters were similar in both groups. HbA1c levels and glucose levels were positively correlated with Tp-e / QT and Tp-e / QTc. Conclusion: Prediabetes increases the risk of ventricular arrhythmogenesis by increasing the transmural dispersion of repolarization. The addition of Tp-e interval and TP-e / QT measurements to the routine ECG evaluation of prediabetic patients can be used to predict arrhythmia risk.Öğe Meme Kanseri ve Moleküler Alt Tiplerinin Menopoz Durumu ve Vücut Kitle İndeksi İle İlişkisi(2022) Turan, Mehmet İlker; Karaca, Mustafa; Çelik, Mehmet; Yiğit, Direnç; Akgül, Nedim; Karaca, Özge Deniz; Çakır, TuğrulAmaç: Bu çalışmanın amacı vücut kitle indeksinin menopozal duruma göre meme kanseri subtipleri ile olan ilişkisinin belirlenmesidir. Yöntem: Sağlık Bilimleri Üniversitesi, XXX Eğitim ve Araştırma Hastanesinde meme kanseri tanısı ile takip edilen 802 hastanın dosyaları geriye dönük tarandı ve demografik, klinik ve patolojik karakteristikleri kaydedildi. Hastalar, menopozal duruma göre premenopozal ve postmenopozal olmak üzere iki gruba ayrıldı. Gruplar vücut kitle indeksi verilerine göre normal kilolu, aşırı kilolu ve obez olarak alt gruplara kategorize edildi. Meme kanseri subtip analizi için St. Gallen klasifikasyonu kullanıldı. Menopozal duruma göre vücut kitle indeksinin meme kanseri subtipleri üzerindeki etkisi analiz edildi. Bulgular: 802 hastanın %44,8’i (n: 359) premenopozal, %55,2’si (n: 443) ise postmenopozal idi. Hastalar vücut kitle indeksi verilerine göre kategorize edildiğinde premenopozal grupta aşırı kilolu ve obez hasta oranı %60,1 olup bu değer postmenopozal grupta %82,1 olarak izlendi. Aşırı kilolu ve obez hasta sayısının postmenopozal grupta istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha fazla olduğu izlendi. Ne premenopozal ne de postmenopozal grupta vücut kitle indeksi ile meme kanseri immünhistokimyasal subtipleri arasında yapılan analizlerde istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon izlenmedi. Sonuçlar: Bu çalışmanın bulguları, obezitenin meme kanseri immünhistokimyasal subtiplerinden bağımsız olarak postmenopozal dönemde meme kanseri riskinde artışa neden olduğunu desteklemektedir. Obezite ve meme kanseri ilişkisi, meme kanseri etyolojisindeki rolleri obeziteye göre daha net olarak belirlenmiş olan aile öyküsü, etnisite ve hormon replasman tedavisi kullanımı gibi risk faktörleriyle birlikte değerlendirilmelidir.Öğe Metimazol Tedavisine Bağlı Serum Kreatin Kinaz Yüksekliği(2016) Bülbül, Buket Yılmaz; Çelik, Mehmet; Güldiken, Sibel; Salt, Semra Aytürk; Üstün, FundaGünümüzde hipertiroidi nedeniyle antitiroid ilaçlar sıkkullanılmaktadır. Metimazole bağlı kreatin kinazyüksekliği nadir görülen yan etkilerden biridir. Kreatinkinaz yüksekliği, rabdomiyoliz gelişme riski nedeniyledikkat edilmesi gereken bir durumdur. Biz bu yazımızda,Graves hastalığı nedeniyle metimazol tedavisi başlanan,takibinde miyalji şikayeti ortaya çıkan ve kreatin kinazyüksekliği saptanan hastayı sundukÖğe Primer Hiperparatiroidili Hastalarda Metabolik Sendrom Sıklığı(2017) Çevik, Gökçen Tuğba; Güldiken, Sibel; Atile, Neslihan Soysal; Çelik, Hüseyin; Çelik, Mehmet; Salt, Semra Aytürk; Süt, NecdetAmaç: Çalışmamızda primer hiperparatiroidizm olgularında metabolik sendromun (MetS) sıklığının tespiti, metabolik sendrom parametrelerinin incelenmesi ve primer hiperparatiroidizmde MetS belirleyicilerinin tayini ile bu hastaların uzun dönem takibine ve yönetimine katkıda bulunmayı hedefledik.Yöntemler:Kliniğimizde Ocak 2005 ile Aralık 2014 tarihleri arasında takip edilen, primer hiperparatioidizm olarak tanımlanan, 18 yaşını doldurmuş, gebe olmayan, böbrek ve karaciğer yetmezliği ve diğer sistemik hastalıkları olmayan 78 hasta çalışmaya dahil edildi. Bulgular: Hastaların 62'si (%79,5) kadın, 16'sı (%20,5) erkek, K/E: 3,87, yaş ortalamaları 55,3±12,6 yıl olarak saptandı. Hastalardan 58 tanesinin primer hiperparatiroidizme ait semptom taşıdığı, 20 tanesinin semptomatik olmadığı tespit edildi. Hastalar "National Cholesterol Education Program-Adult Treatment Panel III" metabolik sendrom tanı kriterlerine göre değerlendirildiğinde, 32 hastada (%41) MetS tespit edildi. MetS'li primer hiperparatiroidi hastalarında üriner sisteme ait taş hastalığı sıklığı, MetS olmayanlara göre istatiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek tespit edildi (p=0,018). Sonuç: Çalışma grubumuzdaki primer hiperparatiroidizmli hastalarda metabolik sendrom sıklığının epidemiyolojik çalışmalardaki genel toplumun aynı yaş grubu bireylerindeki metabolik sendrom sıklığı ile benzer olduğu görüldü. Ancak bu hastalarda kardiyovasküler morbidite ve mortalite artışına neden olabilecek hipertansiyon, artmış bel çevresi, lipid profili bozukluğu gibi sendrom anormallikleri sıklıklarında artış olduğu saptandı.Öğe Tek Taraflı Adrenal Kanamada PET/ BT’ de Yanlış Pozitif F-18 FDG Tutulumu(2016) Çelik, Mehmet; Bülbül, Buket Yılmaz; Aytürk, Semra; Üstün, Funda; Güldiken, SibelAltmış altı yaşında bayan hastanın özgeçmişindesürrenal insidentaloma ve hipertansiyon mevcut olup,travma öyküsü olmaksızın sol yan ağrısı ilekliniğinimize başvurmuştu. Batın USG ve MRG'deadrenal karsinom veya adrenal metastaz düşünülenhastanın, tüm vücut F-18 FDG-PET/BT'de tek taraflısürrenalde artmış FDG tutulumu nedeniyle malignadrenal kitle gibi bir görünüme sahipti. Bu belirtilerleadrenal kitle, primer adrenal karsinom veya adrenalmetastazı düşündürmekteydi. Nihai patolojik tanıadrenal kanama olarak raporlandı. Burada, literatürde denadir bildirilen, travma hikayesi olmaksızın tek taraflıadrenal kanamada artmış F-18 FDG tutulumu olan birolguyu sunmayı amaçladık